Ruhi Mehmet Çilek:
Sevgili Başkan; öncelikle merhaba deyip hemen konuya gireyim, daha önceki
konuşmalarımızdan da bildiğim üzere, YENİ
ÇEŞME PROJESİ’ne hem takdim usulü hem de içeriği itibari ile karşı
olduğunuzu biliyorum, esasen de sizin daha önceki ALAÇATI PORT uygulamalarına da karşı duruşunu da göz önünde tutarak
bir genel değerlendirme yapmanızı istiyorum.
Osman Köfüncü: Ben
de hem Oda hem de kendi adıma görüşlerimi bir kez daha aktarma fırsatı
verdiğiniz için, hoş geldiniz der YENİ
ÇEŞME Gazetesine de teşekkürlerimi sunuyorum.
“Yeni
Çeşme Projesine” geçmeden önce geçenlerde de bir basın açıklamasında değindiğim
üzere önümüzde kötü bir örnek olan “Alaçatı Port” projesinden söz edeyim, 1998
yılında bu işin içinde idim ve olacakları gördüğümü ve sonuçlarını sezerek
gerekli itirazlarımı ve karşı mücadelemi verdim. Orada, güzel tablolar
çizilerek insanların ellerinden arazileri toplandı, kıyı koruma kanunu denildi
aynı dönemde bir de baktık ki kıyı koruma kanunu delindi. Sıradan vatandaş
olarak dededen kalma yeriniz var aynı yerde tuğla üstüne tuğla koyamıyorsunuz
ama bu özel uygulamada kıyılarla ve çekme mesafeleri ile istediğiniz gibi
oynuyorsunuz, bizim itirazımız şudur, ben geliyorum ve kocaman bir nizamiye
kapısı ile karşılaşıyorum, denize ulaşma hakkımı kullanamıyorsam ilaveten
kamuya da faydası olmayan bir proje ise… Denizin etrafı da tel örgü ile
çevrili, oradaki konutlarda yaşayanlar da oraya giriş kartlarını kullanarak
giriyorlar, dışarıdan girmek mümkün değil. Bir zümreye tahsisli bir alan hem de
sadece konut alanı… Proje başlangıcındaki sunumda, deniz kenarında birinci
katları insanların oturacağı, çay içeceği, yemek yiyeceği yerler gibi üst
katlarda da küçük konutlar olabilir şeklinde takdim edilmiş idi. Sonuç ortada…
Bu kötü örnek ortada iken çok muhtemelen de benzeri olma adayı bir projeye de
baştan itibaren karşıyım. Şimdi adım adım karşı çıkış gerekçelerimi sıralamak
istiyorum.
Evvelemirde
Bakan Bey bizi bu toplantıya çağırmamış idi buna mukabil o günkü basında geniş
yer alan açıklamamda sorulan bir soru üzerine ise; “herhalde çağırmak işlerine
gelmiyordur” diye cevap vermiş idim. Dikkat ederseniz proje kapalı kapılar
ardında yürütülüyor.
RMÇ:
Sevgili Başkan; o zaman yerel yönetimi de çağırmamışlar idi diye hatırlıyorum,
doğru değil mi?
OK:
Doğrudur, hatta Belediye Başkanı Ekrem Oran Çakabey Kültür Merkezinde tepki
toplantısı düzenlemiş idi ve ben de o toplantıya gitmiş idim. Tepki
toplantısında destek vermek amaçlı bir de konuşma yaptım. Oysaki beklentimiz,
Çeşme esnaf ve sanatkârlar odası olarak buraya çağrılmalı idik,
bilgilendirilmeli idik, görüş bildirmemize imkân verilmeli idi. Ben görevim
gereği üyelerimizin sorunlarının çözümü çerçevesinde, daha modern daha uygun ve
uygar bir “Sanayi Sitesi” talebimi her gittiğim yerde ifade etmeye başladım
lakin nereye gitti isem hep karşıma “Çeşme Gelişim Projesi” diye bir proje
çıkmakta iken şimdilerde de “Yeni Çeşme Projesi” çıkmaktadır. Anladığım kadarı
ile 2025 yılında bu proje hayata geçirilecekmiş, buna karşılık bizde diyoruz
ki, bu işi aceleye getirmeyin lütfen, bu proje sınır ve kapsam açısından hala
belirsiz, yeterince bilinmiyor ve tartışılmadı. Evet, siz bize projeyi detaylı
anlatın karşılığında da biz size çekindiğimiz durumları ve tecrübelerimiz
anlatalım, değil mi? Ne dediler, işte şu kadar konut, 500.000 nüfus, 100.000
istihdam… Takdim bu… Çeşme ile ilgili görüş aldığım tüm akademisyenler,
Çeşme’nin genişlemeye değil gelişmeye ihtiyacı olduğunu söylüyor, gelişin
diyorlar.
RMÇ: Yani
hizmet ve imkân kalitesini arttıralım manasında, değil mi?
OK: Bugün; Ildırı köyümüzden Çiftlik köyümüze
kadar sahil bandında 2 aya sıkışmış bir tatil, neredeyse de tamamen 2. Konuta
teslim olmuş bir durum söz konusu, turizm bitmiş durumda. Bana da öyle geliyor
ki, Ankara galiba bize bilerek böyle bir ortam yaratıyor. Aksi takdirde “rezidanslara” bu kadar izin veriliyor
olması nasıl izah edilecek. Ben 1982 – 1997 yılları arasında “Altın Yunusta”
çalıştım. Mart başında başlayan turizm sezonu Kasım sonuna kadar giderdi.
RMÇ: Bende
1974 te çalışmış idim, o zaman da dediğiniz gibi bir süre söz konusu idi.
OK: İlaveten
Ildırı’dan Çiftliğe genişlemiş bu alanda birçok eksiğimiz var, mesela hala
kanalizasyonun olmadığı bölgeler var, ben de tam da bu yüzden diyorum ki, önce
siz buraları bir “geliştirin” sonra
da gelin bana deyin ki, ben burada 5 tane golf sahası istiyordum ama gördüm ki
tepki çok 2 tane golf sahası olsun, Atatürk Köyü olsun, ama bana derseniz
yaklaşık 250 parseli otellere parsel parsel satacağız, bugün Sheatondan tutun,
İnkim den tutun, Del Mar dan tutun, Dinç Otelden tutun vs vs otel hakları
alınarak turizm amaçlı faaliyete geçilmiş ama sonra da rezidans a döndürülmüş,
buna bir dur demek lazım artık. Bana tüm bunlara bakılınca öyle geliyor ki
sanki bilinçli bir şekilde daralma yapılıyor. Normal parsellerde rezidans
yaparsınız bu sizin hakkınız buna kimse karışamaz ama böyle de olmaz ki…
RMÇ: Yani,
yerel ve merkezi zımni bir karar birlikteliğimi var diyorsunuz?
OK: Öyle
olmasa bile ben öyle görüyorum. Bir taraf planlama yapıyor bir taraf ruhsat
veriyor ise…
RMÇ: Çünkü inşaat
ruhsatları bile artık Bakanlıktan onay alarak tanzim ediliyor…
OK: Olacak
iş değil. Bizim itirazımız burada, Bakan Bey son açıklamasında şöyle söylemiş,
“biz oradaki kamu kurum ve kuruluşlarından bilgi alıyoruz” diyor, ama böyle bir
şeye de ben tanık değilim, kime sorulmuş bilmiyoruz ama bize sormamışlar. Ben
yanlış anlaşılmasın, başta Bakan bey, Belediye Başkanı, Ticaret Odası Başkanı
hepsine saygım var ama bunların kaç tanesi benim gibi 12 ay yaşıyor burada.
RMÇ: Bana
göre senin ilaveten saydığın şahsiyetlere göre bir fazlan ise “yerel
temsiliyete” sahip olmandır bana göre.
OK: Tabii ki, benim önümde bir
proje de yok aslında, şimdi bakıyorum da harita üstünde bir alan çevrilmiş…
Bunun üstünden konuşulmaz ki…
RMÇ:
Peki, Sevgili Başkan, proje büyüklüğünü biliyor musun?
OK: Proje
bilgilendirmesinde alan büyüklükleri var da
RMÇ: Germiyan’ı
bile içine alan bir projeden bahsediliyor galiba
OK. Bu
büyüklükte bir projeden bahsediliyor ama biz ne olduğunu bilmiyoruz açıkçası.
Ne yapılmak isteniyor bilinmiyor. Sevgili Belediye Başkanımın 2 adet talebi
olduğu ifade edildi. Bir tanesi “sanayi sitesi” br tanesi de lojman olduğu
söylendi. Proje alanında kalan oteller içi lojman yapılacağı söylendi. Bunları
basından öğrendiğimiz kadarı ile biliyoruz. Peki, biz ne bekliyoruz. Şüphesiz
ki bu masanın etrafında oturmayı bekliyoruz.
RMÇ: Bence
de en doğal hakkınız bu, hem kurumun başkanı hem de temsiliyetiniz manasında…
OK: Mesela
bana kimse demiyor, eğer sanayi sitesi mevzuu edilmiş ise, gel bakalım oda
başkanı, senin kaç sanayi esnafın var, kaç dükkân olmalı, vs diye soran da yok,
söyleyen de yok… Taaa başından beri Çeşmemizin maalesef bir “master planı” yok,
bunun sancıları çekiliyor. 25 sene önce Dalyan yolunda idi sonrasında şimdiki
yerine taşındı ve şimdi de şehirin göbeğinde kaldı. Bizim projemiz, eğer
uygulanabilir ise, yenilenebilir enerjisi, geri dönüşümü, güneş enerjisi gibi
detayları düşündüğün zaman artık 150 yıl Çeşme’nin böyle bir sorunu olmamalı. Gelin
bunu yapalım, alkışı kim alır, oyu kim alır, o benim derdim değil, derdim ve
muradım sorun çözülmüş olsun.
RMÇ: Peki,
Sevgili Başkan, Belediye Başkanının söylediği ya da talep ettiği söylenen,
sanayi sitesi ve lojman bu proje kapsamında mı olacakmış?
OK: Şüphesiz
net bilinmiyor, ama hem İzmir Büyük şehir hem de Çeşme Belediye başkanının,
böyle bir talebinin olduğu söyleniyor. Peki, bu talep nasıl karşılandı
bilmiyoruz.
RMÇ: Ya da
bu talep karşılandı mı?
OK: Biz
hiçbir şekilde bilgilendirilmiyoruz. Yalnız Çeşme Belediye Başkanının sanayi
sitesi ve lojman işini dillendirdiği söyleniyor. Bildiğimiz de maalesef sosyal
medya ve basın aracılığı ile edinilen bilgiler.
RMÇ: Şimdi
biliyorsun hem Çeşme Belediye Başkanının hem de Büyükşehir Belediye Başkanının
önce muhalif olması sonra tekrar projeyi olumlu karşılaması gibi çeşitli
durumlara göre pozisyon alınıyor olması sizin bu değerlendirmeniz ile ben de
şöyle bir çağrışım yaptı. “Ya benim bu iki talebim karşılansın, muhtemel oy
alanlarım genişlesin, ben de bu projeye itiraz edişimi sonlandırayım” yorumunu
yapıyorum, doğru olur mu bu yorum?
OK: Ben
öyle düşünmüyorum. Onlar öyle düşünüyorsa da o onların sorunu olur.
RMÇ: Öyle
düşünmüyorsunuz, peki anlaşıldı.
OK: Sonuç
olarak biz ne olduğunu bilmiyoruz, ayrıca konuşamıyoruz da tıpkı diğer konuları
da konuşamadığımız gibi. Benim iddiam yeni cephe açılmasın şeklindedir. Şimdi
bakıyorum ÇEŞTOB başkanı Core d’Azur örneği veriyor. Orası koruma planları olan
bir yer ama… Çiftlik’ten Alaçatı’ya güney sahilinde turizm projesi uyarınca
otellerin yapılmasını yıllarca bekledik, Alaçatı’ya havaalanı yapılacağı
söylenince çok sevindik… Havaalanı nasıl olmalı diye o dönem görüşüm alınır
iken de söyledim, küçük ve eğitim amaçlı bir havaalanı idi, beklentim. Şimdi
bakıyorum da 250.000 nüfuslu kent 100.000 istihdam dediniz mi? Tablo çok
değişir. Ben Çeşme’yi korumak istiyorum kollamak istiyor, geliştirmek
istiyorum.
RMÇ: Peki,
burada mali sorunları aşabilmek için acaba bir arsa rantı gibi bir görüntü
veriyor durum? Sz ne düşünüyorsunuz bu manada?
OK: Başka
ne düşünmeliyim ki acaba bilemiyorum. Kıyı koruma kanunu denilerek kanun
delindi adam önden arabası ile giriyor arkadan yatı ile denize açılıyor.
RMÇ: Hala
da yapılıyor, hem de karşı tarafa da geçildi…
OK: Artık
Azmak Deresinde balık üremiyor. Biz “Çark Denizinde” sörf mü yapacağız, Port mu
yapacağız, Marina mı yapacağız? Ben beklerdim ki, proje karşıya geçmesin. Ben
beklerdim ki Bakan Beyin bize değer vermesini…
RMÇ:
Sevgili Başkan, biz buranın en değerlisiyiz, biz buralıyız, biz buranın
kurumlarının başındayız, buranın kurumları ile iş yapıyor, ilişki yürütüyoruz. Biz
önemliyiz.
OK: Evet,
kıyı koruma kanunu var ise, herkese geçerli olmalı, değil mi. Kıyılar halka
açık olmalı, ben kıyıya gidemiyorsam orası benim değildir.
RMÇ: Peki,
sevgili Başkan, proje kapsamında çok sayıda golf alanından bahsediliyor değil
mi? İnanıyorum ki, siz Oda olarak, golf sahaları yatırımı, işletmesi, faydaları
ve zararları konusunda bir çalışma yaptırmışsınızdır… Türkiye’de kaç kişi golf
oynar, bunların ne kadarı Çeşme’yi tercih eder, toprak için nasıl zararlar
oluşturur, telafisi ve giderilmesi vs vs. Yapımı ve işletme sırasındaki su
ihtiyacı vs gibi detaylar ile su fakiri Çeşme’nin karşı karşıya kaldığı
sıkıntı… Türklerin golf yapıp yapmadığı? Yapanların sayısı vs vs… Benim daha
önceki dönemden golf yatırımı önerileri üstüne bir çalışma yapmış idim, gördüm
ki, bir doğa katliamı olması yanında hiç de akla uygun bir yatırım değildir. Golf
yatırımı ne yazık ki her yetkili tarafından hem de konuyu hiç bilmeden çok
önemli bir turizm enstrümanı gibi anlatılıyor. Tam tersine bir doğa katliamı
olduğu gibi mali geri dönüşü de olmayan bir yatırımdır. Peki, sizin bu konuda
görüşleriniz nelerdir?
OK: Daha önce de dediğim gibi 11
adet golf sahası planlanmış deniliyor. Yerlilerin golf yapmayacağı açık ve net.
Peki; Çeşme’ye gelen turistler nerede… Travel Turkey, EMIT, ITV Berlin ve
Hollanda fuarlarına gidilir sürekli. Dikkat ediyorum, kaç tane tur anlaşması
yapıldı, ondan diyorum ÇEŞTOB başkanı bir aynaya baksın. Dünya da 3 tane turizm
ön plana çıkıyor. Sağlık, Kongre ve spor turizmi… Sağlık için yerimiz uygun mu?
Uygun yıl 2022 daha termal kür merkezi yok. Kongre merkezi kaldırılıyor,
Sheraton otel kaldırdı, bakıyorum şimdi tüm bu olanlara “biz burada turizmi
istemiyoruz demek ki” … Dünyaca ünlü “kite sörf” merkezi kabul edilen
Pırlanta’da bu işin önü kesildi. İlaveten “inanç turizminde” yokuz. Turizmde
yol haritası oluşmuş mu, hayır…
RMÇ: Daha
da kötüsü, böyle bir niyetimiz de yok, görünen o yani…
OK: Bunlar
açısından turizm sadece tanıtım galiba Çeşme yeterince tanınmış durumda, artık
destinasyon olmak durumundayız. Esas itiraz konumuz mevcutta yapamadıklarımızı
gerçekleştirme zamanıdır diyoruz. Şimdi diyor ki Bakanımız, Çeşme’nin kronik sorunu
çok kısa sezonunun olması… Hem böyle söyleyip hem 2. Konut yapımına hız
veriliyor, rezidans yapımına tam gaz devam ediliyor, neden bunlara hülle olduğu
belli iken izin veriliyor. Bana göre Çeşme’nin yerleşik nüfusu 65.000 i
geçmemeli. Hafta sonu ve yazlıkçılarımızla birlikte 400.000 ya da 500.000
olmalı bayramlarda da 1.000.000 ya da 1.500.000 olmalı.
RMÇ: Peki,
Sn. Bakana göre “Yeni Çeşme Projesi” gerçekleşir ise Çeşme’de turizm sezonu mu
genişleyecekmiş? Sen mevcut otelleri çalıştıramıyorsun, o da tamamı yerli
turizme yoğunlaşmış. Peki, acaba şimdi eski oteller rezidansa dönerken acaba
yeni oteller yapıp sonra onları da mı rezidansa döndürecekler, bunu anlamak
mümkün değil vallahi.
OK: Bunu
anlamak için zaten hep Alaçatı Port Projesini örnek gösteriyorum, başlangıçta,
proje nasıl takdim edildi, dükkanlar, bankalar, restoranlar, kafeler olacak tı,
oteller olacak idi, sonuçta ne oldu. Bize öyle bir oyun oynandı ki orada,
oteller geriye atıldı, önlere evler yapıldı, sahibinden başkası giremiyor
şimdilerde.
RMÇ: Başkan
tamirci olursan yata gidersin o kadar da değil…
OK: Ben
orada bahçıvan olamam, ben baktım orada çalışanlara, bölgemden çok az çalışan
var, hepsi dışarıdan getirilmiş durumda…
RMÇ: Sevgili
Başkan, dışarıdan gelenlerde sonuçta bizim insanımız… Burada dikkat çekmek
istediğinizi şöyle anlıyorum, başta anlatılan ne, “yerel istihdam artırılacak”.
Yalan, peki biz bize anlatılan bu masallara bu yalanlara bu kadar hızlı
inanırsak bize yalan anlatılmaya devam edilir, şüphesiz, kural bu…
OK: İlaveten
bahse konu toplantıda Sn. Bakan, Çeşme’nin tek tip pazarı demiş, toplantıda
bulunan ÇEŞTOB Başkanı cevap verememiş. O zaman o görevi bırakacaksın…
RMÇ: Bırak
sen asli görevini yapma ama git jeoloji mühendisliğine soyun, kireç taşı de,
proje alanına… Liyakat böyle bir şey işte… Bilgisizliği had safhada iken
ilgisizliğine dayalı inanılmaz bir özgüven patlaması yaşıyor anlaşılan…
OK: Siz bu
kadar otel var iken bir şey yapmayın sonra kalkın yeni oteller talep edin. Siz,
Altın Yunus, Ilıca, Radison Blu, Sheraton’u, Çiftlikte de birkaç otel
bulunuyor, doğru ve amaca yönelik çalıştırın biz ihya oluruz, zaten…
RMÇ:
1970’lerde Altın Yunus, Ertan ve Turban otelleri ile zaten ihya oluyordu,
Çeşme…
OK: ÇEŞTOB
Başkanının bir Tv kanalında Çeşme’yi bu rezidanslar ihya edecektir açıklamasını
da anlamıyorum. Aldığınız abdest ile kıldığınız namaz birbirini tutmuyor ise,
ne diyelim.
RMÇ: Peki,
üyelerinden tepki olmamış mı bu muhtereme… Dememişler mi “ya başkan sen neden
böyle konuşuyorsun” diye…
OK: Olmaz
mı, sosyal medyaya bile taşan tepkiler var. Bakan Bey bir tek ihale
yapılmayacak diyor ama 200 ya da 250 adet otel parselini satacam diyor, ben
anlamıyorum… Gazetecinin birinin “sürecin beklenmemesi durumunda kamu zararı
yaratmayacak mı” benzeri bir sorusu üzerine Bakan Bey cevap vermemiş…
RMÇ: Cevap
vermemesini siz neye bağlıyorsunuz, sukut ikrar meselesi olabilir mi, ne
diyorsunuz?
OK: Vallahi
ne diyelim… Şimdi bakın bu lekeli yerler “Mersin Limanında” bu projenin
yapılacağı tam anlaşılmıyor. Biz bu yüzden hep master plan deyip duruyoruz,
zamanında yapılmış bir master planımız olsa idi, bugün biz bunları konuşuyor
olur mu idik? Hayır, Alaçatı Çakmak Ovası tarım alanı olsa idi, Karaköy’de
hayvancılık yapılacak dense idi, Ovacık Ovası tarım alanı olsa idi… Bunlar
konuşulur mu idi? Hayır. Şimdi gidin Ovacık Ovasına, Ovacıktaki Rahminin
Kahveye oturun bir çay için bakın ova ne halde… Tarım alanı olduğu halde villa
doldu… Buna dur diyen yok maalesef… Yaklaşık 5 yıl önce İlçe Tarım Müdürlüğüne
başvurmuş idim, dönemin Kaymakamı da destek vermiş idi…
Şimdi
tekrar bilgilendirme toplantısına dönelim. Ne deniyor, “farklı ekolojik
temalara odaklanan farklı yörelerin de ürünlerinin yetişeceği bahçelerde proje
içerisinde yer alacaktır” biz Ovacık’taki kavunu, beyaz soğanı, anasonun yok
olmasına zemin yarattık şimdi gidip oralarda yeniden bahçeler oluşturacağız,
“kireç taşı” olmasının yanında bir yandan yok ediyoruz, bir yandan yapacağız
hayalleri kuruyoruz. Hani ÇEŞTOB’un “jeoloji mühendisi” başkanı ile Bakan Beyin
söylemi arasında bir fark var.
RMÇ: Sevgili
Başkan, proje lehine konuşayım derken sirkatin söylenmesi bu olsa gerek…
OK: Bakan
Bey ilaveten diyor ki, “biz bu pazardakiçeşitlendirmeyi arttırmak istiyoruz”… Ben
de diyorum ki, hepimiz zaman zaman “akademisyen görüşü” almak zorundayız, benim
danışmanlığa başvurduğum akademisyenler, Çeşme’yi geliştirin diyor,
genişletmeyin diyor, ben de diyorum ki, korunarak gelişelim. Mesela bu…
Önceleri,
hatırlarsınız, Anıtlar Kurulu toplanıp Çeşme için yaygın bir SİT Kararı almış
idi, ilk 2 gün kızmış idim sonra baktım bizi koruyacaklar görüntüsü var, çok
sevinmiş idim. Bizi koruyacaklar, Allah Razı olsun, demiştim. Sonra, geçen sen
idi galiba, birden SİT Kararları yumuşatıldı, çok üzüldüm… Bugün sıradan bir
endemik üründen bahsedeceğim, kekik…
RMÇ: Çeşme
kekiği değil mi?
OK: Artık,
kekik kökünden sökülerek götürülüyor, bakın bu da sakız ağacı gibidir, ne kadar
dikmeye çalışın söküldükten sonra olmaz. Bu kekik çok değerli ben katıldığım
her toplantıda kekik konusunu hep anlatmışımdır. İnsanlar tabii ki ihtiyaçları
kadar dallarından kesip alacaklar, ama bunlar kökleyip gidiyorlar… Olmaz… Bu
beyefendi oradaki kekikleri göremiyor, bilmiyor tabii ki…
RMÇ: Uzmanlık
alanı jeoloji olunca tabii…
OK: Bakan
Bey; “esnaf ve sanatkârlar odaları birliği” ile işbirliği içinde olduklarını
kaydetmiş.
RMÇ: Ya Başkan gördünüz mü, sizinle
işbirliği yapıyorlar ama ya siz fark etmiyorsunuz ya da söylemiyorsunuz…
OK: Şaka
bir kenara, ben hemen Birlik Bakanı ile görüştüm acaba onlarla bir irtibat var
mı diye, yok, böyle bir görüşme olmamış. Kimlerle görüştüklerin ben de merak
ediyorum… Sayın Bakan diyor ki, Alaçatı Limanında sörf okullarının olduğu
bölgede yapılamaya izin vermediklerini söylüyor. Peki, mevcut olanlar nedir?
RMÇ: Sevgili
Başkan, muhtemelen onların kayıtları yoktur, kayıtsız olunca da görünmüyor
tabii ki…
OK: Bu
arada ilaveten de, Türkiye’nin en iyi programlanmış projelerinden birini
gerçekleştireceklerini söylüyor Sn. Bakan… Koruma alanlarını arttırdıklarını
söylüyor. Ulaşım ve su ihtiyaçlarına göre çalışma yapacaklarını, yerel dokuyu
koruyacaklarını ve bu konuda halkın da görüşünü alacaklarını söylüyor. Hemen
sokağa indim her gördüğüme sordum nerdeyse, ne Çeşme’de ne de Alaçatı’da
bırakın sorulmayı, kimsenin benden daha fazla bilgi sahibi olmadığını biliyorum
ve gördüm. Bi getirin projeyi bir görelim belki iyidir, değil mi?
RMÇ: Yok
Sevgili Başkan bence bu projenin ne yapılırsa yapılsın iyi olma ihtimali yok…
Neden olmaz biliyor musunuz? Ne dediniz kalıcı nüfus 65.000 civarı olmalı
diyorsunuz, değil mi? Bana göre de 50.000 civarında kalmalıdır. Neden çünkü pik
dönemlerde bu yerleşik nüfusun karşılığı 3.000.000 olacaktır. Bunun da manası
Çeşme batar, çöker… Yolun yok, elektriğin yeterli değil, suyun yeterli değil,
kanalizasyon uygun ve yeterli değil, arıtma yok, öyle merak etme yaparız ile
olacak bir iş de değildir, bunlar… Bunları yapmaya kalkılınca anlaşılacak ne
demek istediğim… Manası daha büyük karmaşa ve daha büyük çözümsüzlük… Bakın
sevgili Başkan bunun karşılığı 10 yıl sonra müsilaj, hem de toptan ve her konuda…
OK: Benim
anladığım bu yaklaşım, bir şehirleşme emaresidir. Burası şehir olmamalıdır.
Burası bir Kuşadası olmamalıdır, bir Marmaris olmamalıdır. Ben laf olsun diye
itiraz etmiyorum. Yaşam alanlarımıza girmeyin diyorum.
RMÇ: Peki
Sevgili Başkan, proje alanının büyüklüğü ve yer aldığı alana bakılır ise,
Çeşme’nin yegâne su havzasının tam tamına göbeği oluyor. Bizi yeniden “derin
kuyu suyuna” mahkûm edecek bir tutumdur bana göre. Derin kuyu sularındaki
arsenik riskini artık Melih Bey bile biliyor…
OK: Karareis’teki
baraj bunun çözümüdür.
RMÇ: Çeşme
Barajının su toplama havzasını neden yok ediyorsunuz Kardeşim? Tam tamına “bir
hilal uğruna ne güneşler batıyor” tercihi bana göre…
OK: Şimdi
diyorlar ki, Dubai böyle yaptı… reverse osmosis yöntemi ile denizden
üretiyorlar… Bu enerji bedelleri ve kararlılığı ile bu işin yürütülmesi uygun
değildir. Onlar sahip değiller idi ve alternatif yaratıyorlar. Biz yok edip
yeniden üretmeye çalışıyoruz. Amerikanın yeniden keşfi bu olsa gerek…
RMÇ: Kuş Cenneti
ile kısmen korunabilecektir umarım… Güzel ben gittim gördüm, yeterli midir
bilemem ama faydası olacaktır şüphesiz…
OK: Şimdi
oraya kuş cenneti dediler, ama tehlike geliyor. Ben yaşam alanlarımızın
tehdidinden bahsediyorum. Mesela ben RES’lere karşı değilim ama kafamızın
üstüne dikilmiş olmalarına itiraz ediyorum.
RMÇ: Biz nasıl
ki komşumuz ile barış olsun diye çırpınıyoruz, aynı şeklide doğa ile barış
istiyoruz…
OK: Şimdi
bizim her şeye karşı çıktığımız gibi düşünmesin insanlar, mesela “Kale Önü Projesine” büfeler hariç
alkış tutuyorum. Bunlara karşı çıkılınca da hemen “vatan haini” damgası
vurulmasına da karşıyım. Ben vatanımı çok seviyorum.
RMÇ: Peki,
Sevgili Başkan, senin tavrın taa Alaçatı Port’tan beri aynı, değişmemiş, ilk
başta sen de masaya çağrılmamış idin, peki masaya çağrılmayınca “Çeşme’yi ham
yaptırmam” deyip masaya oturunca da aaa
bu proje Çeşme’nin hayrına bir projedir saiki ile “hala ham yaptırmam diyenlere
hain” demiş sonra da bilinen zigzaglar… Keza büyükşehir Belediye Başkanı da
aynı zigzagları yaptı nihayetinde de her ikisi de bizim tarafa gelip tekrar
projeye karşı oy açıklamaya başladılar. Sizce bu kadar yer değiştirmenin tavır
değiştirmenin manası nedir?
OK: Tabii
ki ben 3. Şahıslarla ilgili konuşmayacağım ama siyasi önde gelenlerden bir
kısmı bu projenin maddi olarak İzmir Kemeraltı’na bile faydası olacak, ne
oluyor demiştim. Buradan bir kazanç olacaksa önce projenin olduğu yere işlemeli
dedik, bakıyorum şimdi 200 otel alanı 11 golf alanının bulunduğu Yeni Çeşme
Projesinde 40 akademisyenin imzası bulunmaktadır. Bunun yanında 30 mimar, 18
şehir plancısı, 12 ulaşım uzmanı, 9 peyzaj mimarı, 8 sürdürülebilirlik uzmanı,
5 kentsel tasarım uzmanı ile 3 coğrafi bilgi sistemi uzmanı görev aldığı ifade
ediliyor.
RMÇ: Bunu
kim ifade ediyor, peki.
OK: Bakan
Bey söylemiş.
RMÇ: Bu
imza sahiplerinin isim listesi var mı orada Sevgili Başkan?
OK: İşte
kocaman bir liste, Burdur Üniversitesinden, Balıkesir Üniversitesinden akademisyenler
RMÇ: Ege Üniversitesi
var mı? Dokuz Eylül Üniversitesi var mı peki?
OK: Evet
varlar, hem Ege hem de Dokuz Eylül var.
RMC: Bu ayıp
onlara yeter de artar…
OK: Çeşme
Belediyesi var.
RMC: Bravo
onlara da bravo… Bunların üniversite erbabı olduğu bile tartışılır bence, ya
bunlar her şeyi biliyorlar ya da hiçbir şeyden bilmeden siyaseten imza
atıyorlar… Hatır imzası bunlar öyle görünüyor. Ne diyeceğiz artık. Bunlar kireç
taşı teşhisi yapan beyefendi gibi hocadırlar herhalde. Oradaki koy’u görme, su
toplama havzasını görme, önemli endemik bitkimiz kekik’i görme, gel kireç
taşını gör… El insaf yahu vallahi…
OK: Hür
irademle söylüyorum ki ömrüm olduğu sürece projeye karşı olacağım.
RMÇ: Başta
da girdiğim üzere “barış teması” burada bir kez daha öne çıkıyor, yahu be
arkadaş sen doğa ile niye kavga ediyorsun… Biz Yunanistan le de barış
istiyoruz, doğa ile de barış istiyoruz. Biz her şey ile barış istiyoruz.
OK: Burada
tüm anlattıklarım sizin arşivlerinizde yer alacak, ben kimseden icazet almadan,
kimsenin fikrini tekrarlamadan, hür iradem ile neden karşı olduğumu
anlatıyorum.
Ben
sordum ve soruyorum “neden turizm fuarına çağrılmadık” diye, cevap bu konu turizm
ile ilgili sizi ilgilendirmiyor denildi. Çok acıdır bu, ben 2.200 üyem ile
birlikte Çeşme Turizmine hizmet ediyorum. Ama bunu bile bilmiyorlar. Dün
Alaçatı’ya “Oteller çöplüğü” diyen kişi şimdi ÇEŞTOB Başkanı, ayrıca bugün turizm
adına konuşuyor. Ban göre bu kişi derhal istifa etmelidir o görevinden… O ne
diyor, aslında bilmiyor, benim Odamın 400 tane butik otel üyem var…
RMÇ: Sevgili
Başkan, geldik sona, teşekkür ediyorum. Sevgili Başkan, eminim ki tarih, seni
de, beni de bu projeye karşı notlarımız ve duruşumuz açısından haklı çıkaracaktır.
Ama bitirmeden 2 küçük sorum var, bu konunun dışında. Yönetim Kurulundan ismini
bildiğim ama söylemeyeceğim bir arkadaşınız üzerinden size rakip aday çıkarma
çalışması geldi kulağıma hem de “sen Çeşmelisin Başkan ise Çeşmeli değil” edasıyla kurgulanmış.
OK: Şimdi
şöyle, bunu duydum, çok üzüldüm. Ama adı geçen ilgililerle görüşmedim henüz…
Ben buraya herhangi bir kurumun başındaki bir adamın işareti ile gelmedim,
karşıma aday çıkabilir şüphesiz ama işaret edilerek değil. O günde Belediye Başkanı
olan kişinin dükkânlara zabıta gönderdiği bilinmektedir. Buna rağmen kimseye
küsmedim, kızmadım, seçim sonrası çiçek alıp dönemi Belediye Başkanını ziyarete
gittim.
RMÇ: Peki
Sevgili Başkan gelelim ikinci soruma, sen de Oda başkanları arasında aldığın
süre açısından efsane olma yolundasın, şimdi bu efsaneliğin Belediye
Başkanlığına evirilmesi gibi bir beklenti ya da plan var mı? Çünkü bize
duyumlar geliyor, Osman Köfüncü Belediye Başkanı adayı olacakmış gibisinden…
OK: Bu düşüncelerinden
dolayı insanlara teşekkür ediyorum. Teşekkür ediyorum beni oraya yakıştırdıkları
için ama ben şu an Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanıyım. Haddimi de biliyorum.
Evvelemirde benim ekonomim Belediye Başkanı adayı olmamam uygun değil.
RMÇ: Yani
diyorsunuz ki, Belediye Başkanı olmak için sıkı bir bütçeye sahip olunması
gerekmektedir.
OK: Tabii ki… Eğer size birisi 5
Tl yardım ederse 500 Tl geri isteyecektir. Ben birilerinin adamı olarak bir
yere gelmedim, gelmem de… Yalnız Belediye Başkanı da benimle bu konuda konuşmamış
olmasına rağmen her yerde benim aday olduğumu söylüyormuş. Her gün beni bir
farklı partiden aday gösteriyor.
RMÇ: Ancak
bize ulaşan duyumlar Belediye Başkanı kökenli değil, hemen belirteyim.
OK: Olmamış
şeyleri anlatıyor olmak siyaset yapmak değildir. Benim ağzımdan böyle bir şey
çıkmadan kimse buna inanmamalı.
RMÇ: Teşekkürler
Sevgili Başkan.
OK: Ben de
teşekkür ediyorum.