Çarşamba, Ekim 25, 2023

RÜSTEM ŞENKUL, İZ BIRAKAN BİR MUHTAR

Uzunca bir dönem Çeşme’nin 2 nahiyesinden birisi olarak ve Cumhuriyet döneminde ise 1980’lere kadar geçmişteki görkemli günlerinin mirasına layık olarak korunabilmiş bir yer iken başta siyasal ve toplumsal olmak üzere her alanda bir altüst oluşun her türlü kötü ve olumsuz yansımasından nasibini almıştır, Çiftlik Köy, maalesef… Osmanlı’nın farklı dönemlerinde “Aşağı Çiftlik”, “Yeni Nahiye”, “Çiftlik-i Kebir” ve  “Katopanagia” adlarıyla maruf Köyümüz, sahip olduğu sosyal ve kültürel zenginliğe mütenasip evleri, sokakları ve sokak kaplamaları, çeşmeleri ve su şebekesinin bakiyeleri, İskelesi, Kilisesi, Maşatlığı ile Anneannem Hacer Karagöz’ün ifadesiyle Ege’nin Paris’i olarak hatırlanmaktadır. Kendi belediye teşkilatının da varlığını Evliya Çelebi’nin meşhur Seyahatnamesinden bildiğimiz Çiftlik Köy, önce abuk subuk bir değişim dalgası ile zedelenmiş ve bilahare de siyasal statüsünün bile diğer birçok yer benzeri gibi siyasi planlara ve beklentilere kurban edilerek mahalle düzeyine indirilmiştir. Bu değerlendirme benim şahsi görüşüm olup aykırı düşünenlere katılmasam da saygı duyarım.

Evet, böylesine kısa lakin muhteşem bir tarihe sahip köyümüzün “Efsane Muhtarı Rüstem Şenkul” benim çocukluğumun çok önemli kişilerindendir. Rüstem Şenkul büyüğümüz tıpkı Çeşme Musalla Mahallesi eski muhtarlarından Ali Tunar benzeri sanki “ezelden ebede” muhtar olunur görüşünün bendeki fikri tezahürüdür. Rüstem Abimiz, son derece medeni ve asri beşeri ilişkileri içinde Ayhan Işık ve Clark Gable ortalaması bir yakışıklılıkta izlenim veren, Mark Spitz sportmenliğinde faaliyette bulunan, bir muhtar olarak da dönemine mütenasip olgun, doygun, bilgin ve vakur bir kişi olarak benim hatıralarımda saygın bir yer tutar. Köyümüzün bir diğer efsane ismi Bekçi Recep Bozkurt (devlet) ile birlikte yegâne kravatlı kişileri olarak hatırlanmakta olup sahip olduğumuz fotoğraflar da birer tevsik belgesidir adeta… Dönemin en fazla taklit edilen Ayhan Işık bıyığı, her daim temiz ve titiz ütülü giysileri ile "bu köydenim ve köylüyüm lakin temsiliyetim benim böylesine bir görünümde olmamı gerektirmektedir" çağdaşlığı içinde oldu her daim, Rüstem Abimiz.  

Baba, Mustafa Şenkul, nam-ı diğer TAFO ise Balkan göçmenidir, çoğu köylümüz gibi… Çiftlik Köyümüzün her ailesi gibi tarım toplumuna mütenasip şekilde çok çocuklu bir aile, geldikleri yerlerdeki faaliyetlerin devamı niteliğinde büyük çaplı hayvancılık ve buna uygun çiftçilik faaliyetleri hep en öndedir. Dönemin Çiftlik Köyünde her ailenin birbirlerini çok iyi tanımışlıkları yanında özellikle derenin kuzey doğusundaki ya da Güney batısında kalanlar sanki birbirleriyle biraz daha yakın gibi gelirlerdi bana ya da ben öyle hatırlıyorum. Biz de Yukarı Mahalle diye hatırladığım Kuzey Doğu bölümünde TAFO ve ailesi ve dahi kardeşi Kasım Hoca ve ailesi ile biraz daha yakın ilişkiler yürütüyorduk ya da yine bana öyle geliyordur. Tam hatırlamıyorum şimdilerde… Lakin TAFO’nun küçük oğullarında İlhan Abi ile dönemin de ruhuna mütenasip olarak tabanvay seyahatlerin yaygınlığı içinde Çeşme ve Çiftlik Köy arasında ve normal yoldan ziyade Karadağ’ın ters istikametinden yani Çolak Ali tarlaları tarafından çokça seyahat etmişliğimiz vardır. TAFO’nun tüm çocukları köyün diğer yaşıtlarıma benzer bana da her birisi abi olmuşlardır. Rüstem Abi ile bir İlhan Abi muhabbeti tutturamamış olsak bile gayet içten ve samimi küçük küçük hasbıhallarımız olurdu.

Bilindiği üzere, bugün bir torunun da adını taşıdığı baba Mustafa Şenkul’un lakabı TAFO idi. TAFO’nun ne anlama geldiği konusunda birkaç rivayet olmakla birlikte benim okumalarımda ve araştırmalarımda şahit olduğum üzere özellikle Balkan Göçmenlerinin ziyadesiyle yaygın kullandığı sahip olunan gerçek adın orta ya da son hecelerini hoş bir biçimde kırparak sevimli bir hale getirdikleri yönündedir. Mesela; Azize bir anda Ziza, Abdullah Dula, Emine Mino, Hafize Fiza, Hasan Sani olduğu üzere Mustafa da Tafo oluveriyor. Burada sürekli olarak aile içindeki bebek ya da çocukların seslenişlerinin sevimli ve keyifli halinin büyükler tarafından taklidi esası ve birkaç hecenin bazen ön tarafındaki bazen de son tarafındaki sesli harflerin değiştirilmesi halinde tezahürü söz konusudur. Ve kanımca da bu uygulama son derece güzel ve keyifli olup adları da bir o kadar sevimli ve sevilir hale getirmektedir. Ve yine okumalarımdan anladığım kadarı ile bu uygulamanın en yaygın olduğu coğrafya Kosova ve Arnavutluk olup göçmenlerinin de hala yaygın olarak gittikleri yerlerde bile bunu takip ettikleridir. Zaten Mustafa Şenkul büyüğümüz de bir Arnavuttur. Diğer taraftan benzer bir durum torun Mustafa Şenkul’da da devam etmiş olup gelenek korunmuştur. Sevgili arkadaşım Mustafa, ki halen Afa olarak bilinir ve anılır Köyümüzde. Evet, açıkçası son derece sevimli ve akılda kalıcı bir hale dönüşmüştür, Mustafa iken Afa oluşu

Rüstem Abimiz için Mark Spitz benzetmesi de yapmış idim ya, onunla ilgili bir hatırladığım var, müthiş bir örnek alınası girişim… Çiftlik Köy’den Yunanistan’ın Sakız Adasına çıplak ve korumasız yüzmesi… Şimdi net hatırlayamadığım bir kabotaj bayramı mı yoksa bir Ulusal Bayram gününde mi muhtemelen de kabotaj bayramında oldu bu geçiş… Hatırımda kalan maalesef sadece bu yüzme eylemi ve “barış ve dostluk” temalı olması… Hangi gün idi, korumalı mı idi, Sakız’a ulaşılabilmiş mi idi, hafıza kayıtlarımda bunlar yok…

Dayım Yaşar Karagöz’ün 2. evliliğindeki nikâhını da Rüstem Abi kıymış idi… Çok küçük olduğumdan hayal meyal hatırladığım bu tören neticesi Rüstem Şenkul yetkili ve etkili bir insan olarak koltuğunun altındaki “defter-i kebir” ile eve gelişinin, görevini yapmasının, bilinçaltıma çakılmış olması… Dönem itibari ile muhtarlık ve muhtar gerçek manada önemli makamlar idi, şimdiki gibi değil ne yazık ki… O devir etkin olup, şimdiki dönem edilgin olması devletin başkaca ali menfaatlerine mütenasip bir yapılanmanın tezahürü olsa gerektir.

Neyse; bu yazı vesilesi ile artık aramızda olmayan başta TAFO (Mustafa Şenkul) ve Rüstem Şenkul olmak üzere tüm diğer büyüklerimizi derin bir saygı ile yad ediyor, Rüstem Abinin oğulları dostlarım Muhittin ve Mustafa Şenkul’lara da uzun ve mutlu bir hayat diliyorum… 


1 yorum:

Adsız dedi ki...

👏👏🙏