Demokratik Katılım Grubu, “İstanbul Üniversitesi’nin Kenan Evren’e vermiş olduğu “Fahri Hukuk
Profesörlüğü ve Hukuk Doktorluğu” unvanları daha fazla gecikmeksizin geri
alınmalıdır” talebiyle bir imza kampanyası başlattı. Mezkûr grup Üniversite
yönetimini muhatap tutarak; insanlığa karşı suç işlemiş bu diktatör Generalin
duvarında asılı bulunan Üniversite Senatosunun onayı ile verilmiş “Fahri Hukuk Profesörlüğü ve Hukuk
Doktorluğu” belgesinin behemehâl iptal edilmesi ile halkımızın demokrasiye
ve hukuk devletine inancının artacağını ve aynı zamanda Hukuk Fakültesinde
yetiştirilen hukukçuların durumlarından sevinç duyulacağını açıklamıştır.
Bilindiği üzere; İstanbul Üniversitesi Senatosu, her
fakültenin dekanı ve birer öğretim üyesi, yüksekokul müdürleri ve rektör
yardımcılarının katılımı ile toplanır 12 Eylül faşist darbesinin başı Ahmet
Kenan Evren’e 2 Aralık 1982 tarih
4943 sayılı “Fahri Hukuk Profesörlüğü ve
Hukuk Doktorluğu (Honoris Causa)” verilmesini ittifakla kararlaştırmıştı. Bu
payeleri bilim adamı ama kendileri müsvette olan şakşakçıbaşları utanmadan ve
sıkılmadan kararın gerekçesini, “Haiz
olduğu ahlaki faziletler ve meziyetler yanında vatana hizmet ve yurtta ilmin
yayılmasında büyük hizmetler ifasıyla temayüz etmiş olan Cumhurbaşkanı Sayın
Kenan Evren'e ilmi kıymet ve meziyetlerinin tebcili için "fahri
profesörlük" payesinin tevcihine karar verilmiştir.” Şeklinde
açıklamışlardır.
Bu sözde bilim ama gerçekte şakşakçıbaşı olan adamların 12
Eylül faşist darbesi ile çeşitli biçimlerde işbirliği içinde bulunup, hatta
işkencelere tıp hekimi rütbesiyle katılan, işkencecilere yol gösteren,
işkenceleri gizleyecek düzmece raporlar hazırlayarak payanda olanların yanında
bazıları da konuyu; şeref ve haysiyet yoksunu olduğunu gösterir kesin emareler bulunduğu
düşünülen, insanlıktan nasibini kapasitesinin elvermemesi nedeniyle alamadığı anlaşılan
Prof. Dr. Kemal Balcı gibi; “sorgulamalarda işkence yerine insanda
otokontrolü kaybettiren ve yaşanan olayları hatırlatan “sodyum pentothal” adlı
ilaç kullanmalı” diye önerilerde
bulunmaya, Prof. Dr. Turan İtil gibi
bazıları ise Nazi Almanya’sının hapishanelerindeki araştırmacı doktorlar
benzeri, 12 Eylül Faşist darbecileri ve onların hâkimleri tarafından inanılmaz
ve tarifsiz facialara gark ederek yarattıkları “savaş esiri” varsayımı ile tutukladıkları insanları suç tefriki
yapılmaksızın pahalı ama idamdan iyidir savıyla minimum 40 yaşına kadar
mapushanelerde tutulmaları konusunda fetvalar vermişlerdir. Ayhan Songar gibi müsvettelerinde
Cerrahpaşa Psikiyatri Kliniğine getirttiği bazı esirler üzerinde derin
çalışmalar yürütmüş(!!!) ve elde ettiği bilimsel verileri destek olması
amacıyla da 12 Eylülün faşist generalleri ile paylaşabilmiştir ve bugünlerde bu
müsvettelerin ardılları TV kanallarında görüş bildirmektedir ve ne yazık ki bu
adamları bilim adamı diye de bu TV kanalları tanıtmaktadır.
Peki, bu yağcılar, bu şakşakçıbaşılar bununla sınırlı mı,
hani sınırlı olsa gam yemeyeceğim, hiçte üzülmeyeceğim ama bunlar ne yazık ki
küçük bir örnek demeti oluşturmaktadırlar; bakın gerisine;
16 Eylül 1980 tarihinde Üniversitelerarası Kurul Başkanı
Prof. Dr. Nihat Balkır, diktatör General Kenan Evren'e bir kutlama mesajı
göndermiş.
15 Eylül 1980 tarihinde İstanbul'da toplanan bazı Üniversite
ve Akademilerin Senato ve Yönetim Kurulları, diktatör General Kenan Evren'e
gönderdikleri telgraflarında bağlılık ve başarı dileklerini sundular.
14 Eylül 1980 tarihinde; Atatürk Üniversitesi Yönetim Kurulu
diktatör Kenan Evren’e kutlama telgrafı gönderdi.
Ölümüne kadar 12 Eylül faşizmine bağlı olduğunu açıklayan
İhsan Doğramacı’ya artık söylenecek bir şey kalmamış ve yukarıda sayılanların
başı olduğunu söylemekle iktifa edelim, şimdilik…
Üstelik 12 Eylülün Faşist Diktatörü Ahmet Kenan Evren kısa bir
süre önce “Üniversite hocaları para
almazsa bayrağın ucundan tutmaz” diyerek bu yardakçı ve şakşakçıları da
suçlamış olmasına rağmen, bu alçaklar hiç sesini çıkarmamaları bir kenara
yağcılık ve şakşakçılıkta sınır tanımaz tutumlarını devam ettirmişlerdir. Diğer
taraftan bu Faşist 5 General bunları söyleyerek yaptıkları aşağılama ile
yetinmişler midir, tabii ki hayır bu tür tahkir edici açıklamaları ile
yetinmeyip, hemen ardından 1983 yılında, 1402 sayılı yasayla; kendilerini
kutlamayan muhalif görülen çok sayıda öğretim üyesi üniversitedeki
görevlerinden uzaklaştırmışlardır. Bu şakşakçıbaşılara ne gam, insanlar
üniversiteden atılmış, kendilerine hakaret edilmiş bunların umurunda mı, varsa
yoksa kendilerine bir şey olmasın…
Bu bilim adamı kisvesindeki alçaklar ve vatan hainleri, diktatör
General Kenan Evren’in sürekli tekrarladığı “darbe zeminini hazırlamak için şartların olgunlaşması beklenmiştir”
açıklamalarına, şartların oluşması esnasında da; 1978 yılında 900 ölüm 7000
yaralı, 1979 yılında 1100 ölüm 5500 yaralı, 1980 yılında 2100 ölüm 4500 yaralı
yurttaşımıza mâl olmuş, bilahare de diktatör General Kenan Evren’in emir ve
talimatlarıyla 12 Eylülde gerçekleştirilmek üzere 6 ay öncesinden “Bayrak Harekât
Planı” hazırlanmış, hiçbir şey görmemişler, ama haklılar canım yurdumun
insanları bunların anlattıklarını yedikçe bunlar cesaretle bu pespaye
tutumlarına devam etmişlerdir ve görünen o ki edeceklerdir de…
Evet, sizce bu vatan hainleri ve kendilerinin
yetiştirdikleri nerededirler acaba şimdilerde, acaba bir yerlerde Hukukçu mu
yetiştiriyorlar, yoksa “Yetmez ama evetçi” mi olmuşlardır, yoksa “ileri
demokrasi” nin nimetleri konusunda canım yurdumun insanlarına fetva mı
veriyorlardır. Bu diktatör Generaller sağcı-solcu-adli demeden hatta denge
adına sıra ile bir onlardan bir bunlardan astık diyerek, canım yurdumun tüm
insanlarına “bakın hepinizi her an asabiliriz” mesajı vererek yarattıkları
korku imparatorluğu sayesinde yerli ve yabancı sponsorlarına güven verirlerken,
bu bilim adamı müsvetteleri bir köşeye sinmiş, şakşaka ve yağcılığa devam
etmişlerdir.
12 Eylül faşizmine karşı daha ilk günden itibaren direnen,
direnememesi halinde ise en azından alkış tutmayan bilim adamlarını ki onlar
gerçek bilim adamlarıdır ve salt bu yüzden de üniversitelerinden atılmışlardır,
onları tenzih eder, önlerinde saygı ile eğilir ve bu vesile ile Demokratik
Katılım Grubunun, “İstanbul Üniversitesi’nin Kenan Evren’e vermiş olduğu “Fahri Hukuk Profesörlüğü ve Hukuk
Doktorluğu” unvanları daha fazla gecikmeksizin geri alınmalıdır” talebine
canı gönülden katılır ve bu yazımızın imza kampanyasına katılım olduğunu beyan
ederiz.