Pazar, Nisan 08, 2007

“ŞAH BİZE DE GELMEZ DEMİŞTİ” başlıklı iletiyi sanal ortamda kimler bu sıklıkta dolaştırıyor bilmiyorum ama; "kırk katır mı, kırk satır mı " özdeyişindeki duruma düşmeden bu iletinin tekrar tekrar iletilmesini sağlayalım. Şimdi bunlarla mücadele etmenin yolu
MGK ya
YÖK e
TÜSİAD a
sahip çıkarak olmayacağınıda aklımızdan çıkarmamamız gerekmektedir. DİKKATTTTT

Bu ülkenin bu hale gelmesinde başaktör olan TÜSİAD, YÖK ve MGK ya sahip çıkarak düze çıkacağımızı düşünenlere bir kez daha hatırlatmak istiyorum lütfen " bunların kayıkçı kavgasındaki oyununa" gelmeyelim. İllaki demokrasi diyenlerin bundan 10 yada 15 yıl önce bahse konu kurumlara karşı neler söylediklerini nasıl eylem planları hazırladıklarını ve en önemlisi bizimde bunlara en azından fikir düzeyinde katıldığımızı unutarak şimdi iyice pompalanan bu kaba miliyetçi rüzgarlardan etkilenerek dün söylediklerimizi ve düşündüklerimizi adeta tekzip ederek oynanan bu oyunun bir parçası olmaya zorlanıyoruz.
Sadece ve sadece AB konusunda TÜSİAD tarafından sufle edilen politikaları uygulamıyor diye eleştirildiğini ve tamda bu yüzden siyasi iktidara karşı çıktıklarını unutmadan yine bu iktidarın kitleleri her geçen gün yoksulluğa mahkum eden, işsizliğin % 20 lere varmasına ses çıkarmayan, cumhuriyetin 80 yılda yarattığı değerlerin haraç mezat satılmasına ön ayak olan politikalarına destek verdiklerini unutmadan;

YÖK ün üniversiteleri kuran kursları düzeyine indirmesini, bugüne kadar tıp fakültesi sayısı kadar ilahiyat fakültesi açılmasını, bir sürü yobaz ve gericinin doçent ve profesör olması sürecindeki buram buram ortaçağ kokan tezlerini kabul etmesini ve yayınlamasını unutmadan;

MGK nin demokrasinin önündeki en büyük engel olduğunu, bu kurumun derin devletin görünen yüzü olduğunu unutmadan;
Bu kurumları değerlendirelim aksi taktirde bir kucaktan bir başka kucağa geçmekten ve bizi uyutmaları için hazırladıkları tuzaklara düşmekten, bir sonraki etapta "yahu bunlarda diğerlerinden farklı değilmiş" demekten kurtulamayacağımız aşikardır.

LÜTFEN ÜLKENİZİ DOĞRU İDDİALARLA ve İLKELERLE SAVUNUN

Çarşamba, Nisan 04, 2007

Sn. Emin Çölaşan' a Suriye özür dilemeli başlıklı yazısına açık mektup;


Sn. Emin Çölaşan;
Siz; Suriye'nin özür dilemesini bekliyorsunuz ya ama yıllardır siz ve sizin gibi milliyetçi yazarlar (şimdi sizde çıkar bazılarıda bana solcu diyor diyebilirsiniz ama gerçek durumunuz ve mevzilenmeniz açısından bu) Suriye’ye "emperyalistler tarafından kuruldu" yada "sınırları büyük devletler tarafından bastonla çizildi" gibi kısmen doğru kısmen yanlış savlarınız içinde Suriye’lilerden siz özür dilemelisiniz, çünkü öyle iddia ettiğiniz gibi olsa da birileride çıksa (sizin gibi düşünen ama komşu ülkelerin yazarları) "madem ki bizim sınırlarımız büyük devletler yada emperyalistler tarafından çizildi sınırlarımız ortak olduğuna göre (size göre zaten Ermenistan, Bulgaristan, Yunanistan, Irak sınırlarıda aynı durumdadır ya) sizinkilerde o bahsettiğiniz emperyalist devletler tarafından çizilmiştir dese bırakın demeyi hergün deli şeyine dolamış gibi yazsa yada söylese nasıl olur acaba, kaldı ki Hatay Cumhuriyetinin (bağımsızlığı öncesi Suriye ye aittir bildiğiniz üzere) Türkiye’ye katılması konusuda detaylı incelendiğinde bir takım ince taktiklerin uygulandığını gözü azıcık gören, kafası azıcık çalışan herkes görebilecektir. Bu konuda bilgilerinizin eksik ve niyetinizin kötü olabileceğini düşünmememiz için lütfen söylermisiniz bize neden böyle yazıyorsunuz Sn. Çölaşan. Neden tek taraflı ve şartlanmış bir bakış açısına sahipsiniz. Ayrıca Suriye’de rejim karşıtı “Müslüman Kardeşlerin” Türkiye’de kimler tarafından, hangi sürelerde, neredeki kamplarda eğitildiğini ve beslendiğini sanki unutarak yada gözardı ederek yazıyor olmanızda; konuyu ayrıca nasıl değerlendirdiğiniz konusunda bir takım ipuçları vermektedir. Bu tür hamaset ve tribünlere oynama yaklaşımları sizin düzeyinizdeki birine bir şay katmayacağı gibi giderek sizi antipatik de etmektedir.
Bakın ben size akıl verecek durumda olmayabilirim ama dünyayı değerlendirmenizde milliyetçi/kafatasçı kafayı terketmenizde; Türkiye’ye yapabileceğiniz katkılar açısından yarar vardır, sizin gibi zeki gazeteciler kolay yetişmiyor çünkü.
Sn. Gökçek karşısında ki yutkunarak cevapsız kalma durumunuzun bu konuda da devam etmemesi adına; lütfen cevaplayınız. Ve asla unutmayınız ki komşunuzun; hergün sizi tahrik edici, suçlayıcı ve tahkir edici yazılarla yada söylemlerle itham etmesi sizi nasıl rahatsız ederse komşunuz da aynı şekilde siz ve sizin gibilerin bu yaklaşımlarından rahatsız olmaktadır ve netice olarak; empati gereği size durumunuzu yeniden gözden geçirmenizi hassaten tavsiye ederim.

Bu nedenle çalışmalarınızda başarılar diler, saygılar sunarım.