Cumartesi, Şubat 16, 2008

HAYDİ LAİK OLDUĞUNU İDDİA EDENLER DAVRANIN


Bunca yıldır; önümüze getirilip bize tastik ettirilerek yaşamımızı şekillendirenlere karşı şimdi ve daima gerçekten laik olmak istediğimizi gösterelim...

Ama bir dönem “Dinin politikaya karışmasına” alkış tutarak, “Din yükselince de irtica hortluyor” demeden ve daima dine karışılırsa, dininde size karışacağı sonucuna varacağını hesap ederek, tam da hangisinin hangisine ne kadar karıştığı hesaplarının taraflarca ciddi ciddi ve soluksuz yapıldığı bugünlerde yeni bir ses vererek “gerçek laik” olmak için çaba harcayalım.

Bir dolu yatırımcı Bakanlığın bile bütçelerini uzun yıllardan beri birkaç kat aşan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın(Bakanlığının) Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Yasanın 1. maddesindeki; “İslam Dininin inançları, ibadet ve ahlâk esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek üzere Başbakanlığa bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı Kurulmuştur” tarifinin bile laiklikten ne kadar ırakta olduğumuzun bir göstergesi olduğundan hareketle ve de başlangıç olarakta behemahal;

Diyanet İşleri Başkanlığının derhal devlet yapılanması içinden çıkarılması yada tasfiye edilmesi, sayıları yüzbinden fazla olan imamların ve diyanet memurlarının maaşlarının ve diğer harcamalarının, tukaka edilen Devletin ortak bütçesinden ödenmesinin durdurulması ve bu kadroların cemaatlerin bordrolarına geçirilmesi, yurtdışında Büyükelçiliklerde yada temsilciliklerde din görevlileri atanmasının derhal durdurulması ve mevcut durumun tasfiye edilmesi, dini eğitimi veren kuran kursları, imam hatip okulları, ilahiyat fakültelerinin devlet okulu olmaktan çıkarılması, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde din eğitimi genel müdürlüğünün tasfiye edilmesi, din eğitiminin okullardan tamamen kaldırılması, İslamda kızlardan imam-hatip olmayacağının hatırlanarak kızların artık cemaatler tarafından yaşatılacak ve sadece kendi ihtiyaçları için imam-hatip yetiştirecekleri imam-hatip okullarına gidişinin önüne geçilmesi gerekmekte olup, mevcut durumun dinin devletleştirilmesinden öte birşey olmadığının farkına varılması kaçınılmazdır.