Cuma, Mayıs 21, 2010

YANLIZLIĞIN PAYLAŞILDIĞI YER: NEZİR’İN KULESİ



Şimdi sizlerle gündemde olmayan ya da olamayacak bir konuyu paylaşmak istiyorum. Çocukluk ve gençlik yıllarımın geçtiği Çeşme’nin şimdiki kadar ünlü olmayan Dalyan(Köste) köyünün değeri temsilinden ve önemi temsil ettiğinden olan “Nezirin Kulesi” olarak bilinen harçsız taş duvar olarak örülen yapısından ve bu yapının mühendisi-müteahhiti-kontrolü olan Nezir’den bahsetmek istiyorum. Neden kuleden bahsetme işi bugüne kaldı diye sorulunca geçenlerde Çeşme’ye gittiğinde o kulenin tehlike arzettiği gerekçesiyle arsa komşularının şikayeti üzerine Belediye tarafından yıkıldığını içim burkularak öğrendim. Arsa komşusu vatandaşın gösterdiği korku ve tedirginliği anlamak mümkündür ancak Belediyenin bunu yıkmış olmasını anlamak mümkün değildir hatta sorulur kendilerine mademki vatandaşın dediği doğru ve kule yıkılma ihtimali olan bir durumdadır neden o zaman yıkılmasını engelleyecek önlemler almadınız da kolay olanı tercih ederek yıktınız. Oysaki bu kule sadece yapılış anlamı bile ön plana çıkarılarak değerlendirilse yıkılmaması gerekirdi bence, çünkü Çeşme ve köyleri Dalyan(Köste) ve Çiftlik’te kendisine zavallı ve çaresiz muamelesi yapılsa bile kendisini hiç öyle hissetmeyen, babayiğit, tarlalarda, inşaatlarda ırgat olarak çalışmanın sonucu Herkül’e benzeyen iri kıyım vücut yapısı ile tuttuğunu koparan güçlü kuvvetli ahraz delikanlısı Nezir’in destanımsı öyküsünün eseridir bu kule belki de uzun vadede Çeşme-Dalyan köyünün de en önemli turistik figürü olabilirdi. Nezir tarafından Sakız adasını gözetlemek ve Aşığını görebilmek umudu ile inşa edilen bu kule merdivensiz olup yaklaşık 30 mt yüksekliğinde olan bir yapıdır ve merdiven olarak ta sadece bir portatif ahşap merdiven kullanılmıştır çıkışlarda inişlerde. Ve artık ne yazık ki yok.

Oysaki Nezir bu kuleyi inşa ederken şimdi nasıl olduğunu hatırlamadığım bir tanışma neticesinde sırılsıklam âşık olduğu Sakız adasından bir Rum kızının, Maria’nın (bazılarınca Tinika bazılarında Evdokia olarak söylenir ama ben Maria diye hatırlıyorum) aşkına ithafen yaptığı söylenir ve bu kuleye çıkarak bir taraftan biricik aşkı Maria’yı görmeye çalışır bir taraftan yalnızlığını onunla orada paylaşırdı.

İşte bu kule ve kayık imal etme işi Nezir’in aşkına kavuşabilme mücadelesi idi aynı zamanda anlaşıldığı kadarı ile… Hele birde bu yağız delikanlının başına türlü belalar gelmesine rağmen karşı kıyıya, Sakız adasına gitme huyundan vazgeçmemesi de bir başka tarifsizliktir aşkı uğruna ve kimsenin denemeyi bile akıl edemeyeceği yöntemler kullanarak defalarca da gidip gelmiştir. Bir defasında ise yakalandığı Yunan polisi, ne pasaportsuz gelişini, ne ahrazlığını (sağır-dilsiz) ve de ne sevgisinin her şeyi göze alabilecek boyutta olduğunu anlayamadığından günlerce ajan şüphesi ile eza-cefa ve işkencelere tabi tutmuştur kendisini ancak geçte olsa durum anlaşılınca da Nezir’i Türkiye’ye göndermiştir. Peki bu yaşadıkları aşkına kavuşma sevdasını sonlandırmışmıdır? Asla. Sürekli denemiştir Nezir bu Sakız adasına gidiş gelişlerini.


Nezir her defasında farklı kayıklar ve araçlar üreterek sürdürmüştür bu gidiş-gelişleri, bir defasında şambriyele oturup uçurtmayı da yelken olarak kullanarak gitmesi de hem kararlılığını hem de bu konuda ne kadar araştırmacı olduğunu göstermiştir hatta bu tarzı da sonraları çokta gelişecek “kitesorf” olarak bilinen uçurtma sörfünün öncülüdür aynı zamanda.

Nezir aynı zamanda bisikleti ile inanılmaz uzun yolculuklara çıkan birisidir ve haftalarca bisikleti ile süren bu seyahatlerde Anadolu’nun içlerine kadar pedal çevirdiği söylenmektedir ki bir defasında şimdi kim olduğunu hatırlamadığım bir Çeşmeli onu Konya yakınlarında bisikleti ile yol alırken gördüğünü söylemişti. Nezir işte bu kadar seyahate düşkün birisidir aynı zamanda da bir sergüzeşttir. Kule yanında Nezir’i tanımlayan bu bisikleti de enteresandır kendi imalatı ahşap frenleri olan ve kendi imalatı bir sürü aksesuarı vardır aynı zamanda. Nezir eğer çalışmıyorsa kesinlikle bisikletle bir yerlere gidiyordur. Nezir’i abartma olacak ama uyurken ve dinlenirken kimse görmemiştir benim bildiğim.

Sürekli birlikte dolaştığı ve zaman zaman da birlikte çalıştığı kişinin Deli İzzet olması hasebiyle kendisininde deli olduğu düşünülse bile kesinlikle son derece akıllı, çalışkan ve araştırıcı idi Nezir. Sadece o yıllarda küçük bir sahil kasabası olan Çeşme’de ahraz olmasının sonucu kendisi ile kimsenin arkadaşlık etmemesi nedeniyle Deli İzzet kendisinin ekürisi durumundadır.

Ve nihayet birgün o çok sevdiği bisikleti ile kendisine bir aracın çarpması sonucu geçirdiği trafik kazası sonucu hayata gözlerini yummuştur. Toprağın bol olsun Nezir.

Hiç yorum yok: