Pazar, Mart 16, 2014

YEREL (GENEL) SEÇİMLER


Şimdilerde bakıyorum da yeni moda çıkarmış bir grup “malum” siyasi parti taraftarları “Çeşmeli olmayan birinin başkan olmasını ister misin?” sorusu çerçevesinde, mezkûr zevattan iyi tanıdığım birisi de, bir vakit yolda merhabalaştığımız anda benzer soruyu bana da yöneltti, hem de kendisini, böyle bir soruya muhatap olmanın beni rahatsız ettiğini defalarca uyarmama rağmen, samimiyetimiz çerçevesinde ne söylersem söyleyeyim ikna edemedim. Geçen haftaki yazımda uzun uzun bahsettiğim “karar kolay değişmez” önerme çerçevesinde mezkûr zatı halis bir örnek olarak tanıtmanın bir görev olduğunu bilmeme rağmen milyonlarca benzerinin çevremizde dolaşıyor olması hasebiyle de, kendisini tanıtma yerine kendisine anlattıklarımla iktifa edeceğim. Olur da, bu kadarı olmaz dedirtecek propagandanın anlamı mezkur soruya muhatap olan herkes tarafından çok açık olup, murat ve kast “Alaçatı’lı Muhittin Dalgıç’a oy verilir mi?”dir. Kadim ve anlamsız sorunun sahiplerine, Çeşme merkezde oturan birini bulup getirseniz hemen soru “filan mahalleden birine nasıl oy vereceksin”e evrilecektir emin olun, murat ve kast bizim adaya oy verin ve sorudan muaf tutuluna kadar gider, kafa bu olunca… Allah selamet versin…

Peki; bana “sen Çeşmeli olmayan bir başkan ister misin?” diye sorup aslında, bizi hafife alan, herkesin nabzına göre şerbet vermeye alışmış, kendini çok şey biliyormuş diye satmaya kalkan kardeş; sen adam olmadığın sürece Çeşme’li olsan ne yazar, Çeşme’li olmasan ne yazar, diye kendisine sorsak, gak guk deyip, patinaja devam edecek ya… Gel de söyleme “ben cahilleri çok seviyorum çünkü onlar her şeyi iyi biliyorlar” lafını bir kez daha… Peki, bu lafı dillendiren kardeş; “Büyükşehir Belediyesinde oy vermeyi bize zımmen teklif ettiğin bu davetin karşısında biz de sana soralım; oy vermeye hazırlandığın, bizi de davet ettiğin Binali Yıldırım İzmir’li mi de sen ona oy vereceksin… Peki; Alaçatı’lılar Çeşme’li Mustafa Cenger’e oy vermeyecek mi? MHP nin adayına Dalyan dışında kimse oy vermeyecek mi? Bırakın bu komedileri, kim nereli olursa olsun, önce temsil ettiği fikir sonra da başka değerler oylanacaktır, siz isteseniz de istemeseniz de…

Söylenen öyle bir ifade ediliyor ki, zannedersiniz; “efendi Amerikalı”nın yerine göz dikmiş “köle zenci” var orta yerde, kaldı ki onlar bile bunu anlamsız bularak, çok sonradan da olsa, bu kabil çatışmaları geride bırakmış hatta artık kendilerine benzetmiş olsalar bile bir zenciyi Devlet Başkanı seçmişler… Yahu bu muhteremlere göre sanki biz taş devrinde yaşıyorduk ta bunlar sayesinde memleket gün yüzü gördü, fesuphanallah… Hasbinallah…

Diğer taraftan artık; “Alaçatı” Çeşme’nin bir mahallesi ise eğer, herhangi bir Alaçatı’lı da Çeşme’lidir, nasıl ki Dalyan Çeşme’nin bir mahallesi ise ve tam da bu yüzden herhangi bir Dalyanlı Çeşme’li ise, herhangi bir Çeşme’li de Alaçatı’lıdır. “Muhittin Dalgıç Alaçatı’lıdır, bir Alaçatı’lıya oy verme, Çeşme’li Mustafa Cenger’e oy ver” diyen bu kardeşime sormak gerek acaba; Çeşme’li AKP adayı Mustafa Cenger’e Alaçatı’lılardan oy isterken ne diyorsunuz?

Mesela, Bülent Tercan’a oy verecekler, onun Çeşmeli olup olmadığına bakmayacak ve de bakmamalı, eğer temsil ettiği siyasi fikir ve parti, eğer yapacakları ve taahhüt ettiği proje önerileri insanları tatmin ediyorsa herkes oy verecektir, vermelidir de… Şimdi mezkûr şahıslar vatandaşın önüne çıkıp, ben mensubu bulunduğum partinin fikrini yerel iktidara taşıyacağım, şu şu projelerin gerçekleştirilmesi için partimin belediye başkan adayı ile birlikte elimden gelen her şeyi yapacağım diyorsa, vatandaş da temsil edilen siyasi fikrin, parti anlayışının ve önerilen projelerin kendisini tatmin ettiğini ya da edeceğini düşünüyorsa oyunu verecektir, bu kadar, daha azı ya da daha fazlası yoktur… Tıpkı;  Esnaf odası seçimlerinde Alaçatı’lı olan Osman Köfüncü’ye Çeşme’li esnafın oy vermesi doğallığında olmalıdır bu, oy vermedi mi, verdi hem de 2 rakibinin oy toplamının 2 katından fazlasını verdi, verecekte bundan daha normal ne olabilir?

Kimse unutmasın ki; bu memleketin her santimetre karesine hepimiz müteselsilen ortakız… Tam da bu yüzden hepimiz heryerliyiz, hepimiz buralıyız, hepimiz oralıyız…

Ayrıca “yerel seçim” diye yapılan bu seçimde partiler ve genel politikalar oylanmayacaksa, genel politik tercihler oylanmayacaksa neden adaylar bir partiden aday olurlar, soruları karşısında anlaşılmaz bir duruma düşülür aksi takdirde… Adaylar bir siyasi parti adının altında seçime girerler çünkü kendi bakış ve davranışları bakımından eklemlendikleri fikrin uygunluk arz ettiklerine inandıkları ve takip ettikleri siyasi benzerlerinin fikirlerine şahsi fikirlerini blok ve tehvit ederler ve uygun partileri seçerler kendilerine… Demek ki burada nereli olduğunudan ziyade siyasi ve ahlaki meşrebi ve disiplini nedir, iş kabiliyeti nedir, yaptıklarının nasıl sonuçlar verdiği bilinen insanlara ve dolayısıyla da artık son dönemde yaşananların bir “güvenoyu” niteliği taşıdığından şüphe duyulmayan bu seçim de başta temsil ettiği siyaset ve parti ile yerel yapılabilecekler oylanacaktır.

Nihayetinde, bu seçimler ne anlamına mı geliyor; bunun cevabını tamamıyla katıldığım biçimiyle Başbakan Tayip Erdoğan’ın ağzından söyleyeyim; “bu seçimler güvenoyu olacaktır”… Aynen katılıyorum bu seçimlerde genel politikayı onaylıyorsanız ya da onaylamıyorsanız buna göre pozisyon alacaksınız… Bir yanda Hür aklın, hür fikrin, Hür vicdanın, diğer yanda sevginin, merhametin, lehinde ya da aleyhinde bir referandumdur bu… Berkin’in öldürülmesi bile, onun ekmek almaya giden çocuk mu, yoksa elinde sapan, polise çelik bilye atan terörist mi oylaması biçiminde algılanacaktır, bakın göreceksiniz… AVM yapacağım diye tutturmanın, Gezidekiler teröristtir, Camiye ayakkabı ile girdiler, başörtülü kızımıza saldırdılar demenin bu seçimde oylanmayıp vareste tutulması beklenebilir mi? Aleyhte ya da başka bir anlamda istenildiği gibi davrandığı konusunda şüphelenilen savcıların yerlerinin değiştirilmesi, neredeyse basından anladığımız kadarıyla yaklaşık 8.000 polisin yerinin değiştirilmesi, fezlekelerin bir türlü meclise gelememiş olması, devletin paralelinin varlığının, varlığı halinde halen kimsenin bu nedenle yargılanmamış olması, para kasalarının, para sayma makinelerinin, ayakkabı kutularının vs gibi konulardaki vatandaşın tavrının bu seçimde değil de hangi seçimde ölçüleceği sorusu havada kalır aksi takdirde… Peki, nasıl diyeceğiz vatandaşa, yaşanan problemlerin yaratıcısından çözüm beklenir mi diye, yerel de dolayısıyla genelde…

Aklın, önyargının önüne geçeceği ve hâkim olacağı günleri görmek arzumuz hiç bitmedi bitmeyecekte, umarım bir gün olacak rüyalar gerçek…

Belki de; mezkur zevat tarafından çok sevilen ve sık sık atıfta bulunulan Mecelle kuralı; “Def'i Mefasid Celb-i Menafiden Evladır”ın hayatiyet bulması en güzel tarafı olacaktır bu seçimlerin…

 

Hiç yorum yok: