Pazar, Aralık 16, 2018

SİNYALİZASYON


Ankara-Konya seferini yapan YHT’nin (Yüksek Hızlı Tren) kılavuz lokomotifle çarpışması sonucu 3’ü makinist 9 kişi hayatını kaybetti, 47 kişi de yaralandı. Haber böyle geçti. Haber geçti ama bizim yüreğimizi deldi geçti, bazıları için bu ölümler bir istatistik olabilir ama bizler için değil, tüm ülke kahroldu… Bunun üstüne Sn. Bakan çıktı dedi ki; “demiryolu işletmeciliğinde sinyalizasyon olmazsa olmaz değildir” … Bizdeki bilgiler böyle olmamakla birlikte, köprünün altından çok sular geçmiştir diyelim ve tabii ki kendisi Bakandır ve en son bilgiler kendisindedir ve her şeyi biliyordur ki böyle konuşuyor diyelim.

Yıl 1990 Eskişehir-Ankara arası sinyalizasyon projesinin gerçekleştirilmesi ihalesi, çalıştığım STFA firmasının da içinde olduğu bir konsorsiyumunca üstlenilmiş, şimdi adını hatırlayamadığım bir Japonya firması ve Almanya firmaları da sırası ile proje ve malzeme tedarikçisi idi. İnşaat işleri tamamen bizim firmanın sorumluluğunda yürütülüyor ve Şantiye Şefi olarak sahadaki tüm uygulamalardan sorumlu idim. Bu projenin gerçekleştirilmesi aşamasında, sinyalizasyon üstüne bazı basit kural ve tespitleri öğrenmiş olmam itibari ve proje bilgisi çerçevesinde bunlarla birlikte birkaç anımı paylaşmak istiyorum…

Sinyal ile kontrol edilen hatlarda, kazaların ancak “makinist, sinyalizasyon, dispatcher” (merkezdeki hareket memuru) üçlüsünün aynı anda aynı hataları yapması netcesinde olabileceğini öğrenmiştik evvel emirde, yani aynı anda aynı hatalar gerçekleşecektir ki kaza olsun, yoksa kaza olma ihtimalinin nerede ise sıfır olduğu bilgisi aktarılmış idi yetkililer tarafından… Üstüne üstlük bizim gerçekleştirdiğimiz projenin en önemli kısmı ise, Dispatcher tarafının tamamen compütürize (CTC) edilmesi esasına dayalı olduğundan, sistem ve sistemi oluşturan üçlü daha güvenli yönde tahkim edilmiş bulunuyordu. Yani; diğer teknik altyapı problemlerinin tamamen giderilmesi ve çözülmesi ile altyapının hızlı ulaşıma cevaz verecek hale getirilmesi, esasen tren trafiğini daha da arttıracaktır bilindiği üzere, tam da bu nedenle güvenli seyrüsefer önceliği önem kazanacaktır. Demiryolu (tren yolu) sürat ve fren mesafesi korelasyonu mucibince “blok” adı verilen esasen de sinyal düzenlemesi yapılacak mesafelerde bölümlere ayrılmaktadır. Yolların bloklara bölündüğü ve her bloğun ayrı ayrı sinyal kontrolü yapıldığı bu alanlar, basit elektrik prensiplerine (hatta ortaokul fizik bilgisi) göre düzenlenir, blok ray giriş ve çıkışları izolatör contaları (düzenekleri) ile bölünür, bir yandan karşılıklı 2 ray da birbirinden izole edilerek ayrılır iken diğer taraftan da bloklar birbirlerinden bağımsız çalışmaya başlarlar. Blok içindeki tek taraflı raylar elektrik iletimi için birbirleri ile ortak çalışacak düzeyde olmak kaydı ile iletime uygun tellerle birbirleri ile irtibatlandırılır. Blok bir taraftan bir batarya ile seri akım direnci ile beslenir, bloğun diğer ucundaki raylarda bir röleye bağlanır, yol (blok) boş olduğunda rölede enerji bulunmaktadır. Eğer blok içine giren bir tren olur ise, bloktaki karşılıklı 2 ray arası devre kurulur ve kısa devre oluşumu nedeni ile röledeki enerji kesilir, sinyal sistemi kontrole başlayacaktır. Blokların bu meşguliyeti trenlerin birbirleri ile karşılaşmasının önüne geçmektedir en basit anlatım ile. Yol üzerinde çalışan personelin ya da geçen yayaların ya da hayvanların güvenliği ve raylar arasındaki kaçak dirençte harcanacak enerjinin düşük seviyede tutulabilmesi için ray devresini beslemekte düşük gerilimler kullanılmaktadır. Ray kırılmalarında bile bu sistem erken uyarı görevini yapmaktadır vs vs. Nokta… Hatta 3 nokta… Bilmeyenler ortaokul fizik dersinde öğrendiklerini hatırlamaya çalışsınlar…

Diğer taraftan, “Yolcu” (farklı bir ismi de olabilir) diye bir eleman olur onların bir menzili vardır, o menzili yaz, kış, kar, soğuk ve rüzgâr deneden her gün yürürler, neden çünkü hattın emniyeti önemlidir. Basit vida sıkma işlerini yapar, daha önemlilerini anında merkez bakıma bildirir, bu amaçla direk merkez irtibatlı belli mesafelerde telefonlar bulunmaktadır, şimdi personel tasarrufu diye bunların işine son verirseniz, ya da bu kabil zor şartlarda yürütülen işlere son verir, personele kolay iş verirseniz, maazallah…

Bir de komik bir hikâye, çalıştığımız hattın “Beylikköprü” bölümünden, zamanın beherinde bir Demiryolu İşçisi evinin uzağındaki bir istasyona sürülür, gittiği çalışma yeri ile evinin bulunduğu arasında tek ulaşım yolu demiryoludur, topoğrafya bir başka ulaşıma el vermemektedir. Adamcağız sabah işine gitmek üzere istasyona geliyor, tren ile işe gidiyor ancak akşam dönüşlerinde istasyona gelip oradan evine gitmesi halinde de haddinden fazla zaman kaybı oluyor. Arıyor, tarıyor bir çözüm üretemiyor. Yetkililerden tekrar eski çalışma yerine atamasının yapılmasını yalvar yakar istiyor ama mevzuat ve müdüriyet bir türlü insafa gelmiyor, aile durumdan çok muzdarip… Hemen devreye ailenin ortaokula giden çocuğu devreye girer, babası ile irtibatlı ve destekli fizik bilgilerini konuştururlar, her akşam babasının geldiği treni evlerinin önündeki bloğu karşılıklı rayları irtibatlayıp kısa devre oluşturmak sureti ile blok meşgule düşürülünce, tren mezkur 3lü tarafından otomatik durdurulur ve baba trenden çaktırmadan iner, artık zamandan tasarruf devrine geçilmiştir. Ancak bir süre sonra hep aynı trenin hep aynı blokta otomatik durması dikkat çeker, yapılan gözlem ve araştırmalarda bu cingözlük anlaşılır, gerekli cezalar verilir vs… Çocuğun fizik bilgisi ile babanın demiryolu işletmeciliği bilgisi ceza almalarına engel olmaya yeterli olamamıştır…

Sinyalizasyonun çok önemli olduğu söylenirdi o zamanlar, gerçi tarih 1990 gibi idi üzerinden yaklaşık 30 yıl geçmiş, tabii ki teknolojik gerekler ve gerçekler de değişmiş olabilir. Bir başka anı ve hissesi ile sonlandıralım; bir akşam şantiye personelden biri dönmeyince arazide arama çalışması yaptırmış idim, ne görelim bizim sürveyan arkadaşımız arazide köpeklerin saldırısına uğramış, korkudan “sinyal” direğinin üstüne tırmanmış ve orada oturmaktadır, anlayacağınız sinyal direkleri o tarihte de sinyal dışında da hizmet sunmakta idi, uygulamalı bunu da görmüş idik. Yani bu anlamda bile olsa sinyalizasyon gereklidir diyelim… İyi haftalar.

Hiç yorum yok: