Ankara-Konya
seferini yapan YHT’nin (Yüksek Hızlı Tren) kılavuz lokomotifle çarpışması
sonucu 3’ü makinist 9 kişi hayatını kaybetti, 47 kişi de yaralandı. Haber böyle
geçti. Haber geçti ama bizim yüreğimizi deldi geçti, bazıları için bu ölümler
bir istatistik olabilir ama bizler için değil, tüm ülke kahroldu… Bunun üstüne Sn.
Bakan çıktı dedi ki; “demiryolu işletmeciliğinde sinyalizasyon olmazsa olmaz değildir”
… Bizdeki bilgiler böyle olmamakla birlikte, köprünün altından çok sular
geçmiştir diyelim ve tabii ki kendisi Bakandır ve en son bilgiler kendisindedir
ve her şeyi biliyordur ki böyle konuşuyor diyelim.
Yıl
1990 Eskişehir-Ankara arası sinyalizasyon projesinin gerçekleştirilmesi ihalesi,
çalıştığım STFA firmasının da içinde
olduğu bir konsorsiyumunca üstlenilmiş, şimdi adını hatırlayamadığım bir
Japonya firması ve Almanya firmaları da sırası ile proje ve malzeme tedarikçisi
idi. İnşaat işleri tamamen bizim firmanın sorumluluğunda yürütülüyor ve Şantiye
Şefi olarak sahadaki tüm uygulamalardan sorumlu idim. Bu projenin
gerçekleştirilmesi aşamasında, sinyalizasyon üstüne bazı basit kural ve tespitleri
öğrenmiş olmam itibari ve proje bilgisi çerçevesinde bunlarla birlikte birkaç
anımı paylaşmak istiyorum…
Sinyal
ile kontrol edilen hatlarda, kazaların ancak “makinist, sinyalizasyon, dispatcher” (merkezdeki hareket memuru) üçlüsünün
aynı anda aynı hataları yapması netcesinde olabileceğini öğrenmiştik evvel emirde,
yani aynı anda aynı hatalar gerçekleşecektir ki kaza olsun, yoksa kaza olma ihtimalinin
nerede ise sıfır olduğu bilgisi aktarılmış idi yetkililer tarafından… Üstüne
üstlük bizim gerçekleştirdiğimiz projenin en önemli kısmı ise, Dispatcher
tarafının tamamen compütürize (CTC) edilmesi esasına dayalı olduğundan, sistem
ve sistemi oluşturan üçlü daha güvenli yönde tahkim edilmiş bulunuyordu. Yani;
diğer teknik altyapı problemlerinin tamamen giderilmesi ve çözülmesi ile
altyapının hızlı ulaşıma cevaz verecek hale getirilmesi, esasen tren trafiğini
daha da arttıracaktır bilindiği üzere, tam da bu nedenle güvenli seyrüsefer
önceliği önem kazanacaktır. Demiryolu (tren yolu) sürat ve fren mesafesi korelasyonu
mucibince “blok” adı verilen esasen de sinyal düzenlemesi yapılacak mesafelerde
bölümlere ayrılmaktadır. Yolların bloklara bölündüğü ve her bloğun ayrı ayrı
sinyal kontrolü yapıldığı bu alanlar, basit elektrik prensiplerine (hatta
ortaokul fizik bilgisi) göre düzenlenir, blok ray giriş ve çıkışları izolatör contaları
(düzenekleri) ile bölünür, bir yandan karşılıklı 2 ray da birbirinden izole
edilerek ayrılır iken diğer taraftan da bloklar birbirlerinden bağımsız
çalışmaya başlarlar. Blok içindeki tek taraflı raylar elektrik iletimi için
birbirleri ile ortak çalışacak düzeyde olmak kaydı ile iletime uygun tellerle birbirleri
ile irtibatlandırılır. Blok bir taraftan bir batarya ile seri akım direnci ile
beslenir, bloğun diğer ucundaki raylarda bir röleye bağlanır, yol (blok) boş
olduğunda rölede enerji bulunmaktadır. Eğer blok içine giren bir tren olur ise,
bloktaki karşılıklı 2 ray arası devre kurulur ve kısa devre oluşumu nedeni ile
röledeki enerji kesilir, sinyal sistemi kontrole başlayacaktır. Blokların bu
meşguliyeti trenlerin birbirleri ile karşılaşmasının önüne geçmektedir en basit
anlatım ile. Yol üzerinde çalışan personelin ya da geçen yayaların ya da
hayvanların güvenliği ve raylar arasındaki kaçak dirençte harcanacak enerjinin
düşük seviyede tutulabilmesi için ray devresini beslemekte düşük gerilimler
kullanılmaktadır. Ray kırılmalarında bile bu sistem erken uyarı görevini
yapmaktadır vs vs. Nokta… Hatta 3 nokta… Bilmeyenler ortaokul fizik dersinde
öğrendiklerini hatırlamaya çalışsınlar…
Diğer
taraftan, “Yolcu” (farklı bir ismi
de olabilir) diye bir eleman olur onların bir menzili vardır, o menzili yaz,
kış, kar, soğuk ve rüzgâr deneden her gün yürürler, neden çünkü hattın emniyeti
önemlidir. Basit vida sıkma işlerini yapar, daha önemlilerini anında merkez
bakıma bildirir, bu amaçla direk merkez irtibatlı belli mesafelerde telefonlar
bulunmaktadır, şimdi personel tasarrufu diye bunların işine son verirseniz, ya
da bu kabil zor şartlarda yürütülen işlere son verir, personele kolay iş verirseniz,
maazallah…
Bir
de komik bir hikâye, çalıştığımız hattın “Beylikköprü”
bölümünden, zamanın beherinde bir Demiryolu İşçisi evinin uzağındaki bir
istasyona sürülür, gittiği çalışma yeri ile evinin bulunduğu arasında tek
ulaşım yolu demiryoludur, topoğrafya bir başka ulaşıma el vermemektedir. Adamcağız
sabah işine gitmek üzere istasyona geliyor, tren ile işe gidiyor ancak akşam
dönüşlerinde istasyona gelip oradan evine gitmesi halinde de haddinden fazla
zaman kaybı oluyor. Arıyor, tarıyor bir çözüm üretemiyor. Yetkililerden tekrar
eski çalışma yerine atamasının yapılmasını yalvar yakar istiyor ama mevzuat ve
müdüriyet bir türlü insafa gelmiyor, aile durumdan çok muzdarip… Hemen devreye ailenin
ortaokula giden çocuğu devreye girer, babası ile irtibatlı ve destekli fizik
bilgilerini konuştururlar, her akşam babasının geldiği treni evlerinin önündeki
bloğu karşılıklı rayları irtibatlayıp kısa devre oluşturmak sureti ile blok
meşgule düşürülünce, tren mezkur 3lü tarafından otomatik durdurulur ve baba
trenden çaktırmadan iner, artık zamandan tasarruf devrine geçilmiştir. Ancak
bir süre sonra hep aynı trenin hep aynı blokta otomatik durması dikkat çeker,
yapılan gözlem ve araştırmalarda bu cingözlük anlaşılır, gerekli cezalar
verilir vs… Çocuğun fizik bilgisi ile babanın demiryolu işletmeciliği bilgisi ceza
almalarına engel olmaya yeterli olamamıştır…
Sinyalizasyonun
çok önemli olduğu söylenirdi o zamanlar, gerçi tarih 1990 gibi idi üzerinden
yaklaşık 30 yıl geçmiş, tabii ki teknolojik gerekler ve gerçekler de değişmiş
olabilir. Bir başka anı ve hissesi ile sonlandıralım; bir akşam şantiye personelden
biri dönmeyince arazide arama çalışması yaptırmış idim, ne görelim bizim
sürveyan arkadaşımız arazide köpeklerin saldırısına uğramış, korkudan “sinyal” direğinin üstüne tırmanmış ve
orada oturmaktadır, anlayacağınız sinyal direkleri o tarihte de sinyal dışında
da hizmet sunmakta idi, uygulamalı bunu da görmüş idik. Yani bu anlamda bile
olsa sinyalizasyon gereklidir diyelim… İyi haftalar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder