Çarşamba, Mart 19, 2008

EŞEKLİĞİN TARİHİ ÜZERİNE GÜZELLEMELER


Geçenlerde fikirlerine, öngörülerine, aykırılıklarına ve en önemlisi her konu üzerinde mizahi yaklaşımı yaratabilen parlak zekasına önem verdiğim bir arkadaşımla bu ülkenin standart vatandaşlarının her yerde ve koşulda ama derhal elense çekmeden daldıkları “ne olacak bu memleketin hali” meselesine biz biraz da elense ve peşrev çekerek girdik.
Girdik girmesine de; kısa bir süre sonra da, neden ve nereden aklımıza geldiğini şimdi de çok net hatırlamadığım, bir şekilde “acaba eşeklik kalıtım yolu ile mi geçer” ve “toplumsal gelişememelerde eşekliğin etkisi ne kadardır” gibi biraz da Cem Yılmaz türü önermeler üreterek tam bir geyikleme ile rahatladığımız bir ortam içerisinde; daha önceden nerede okuduğumu şimdi hatırlamadığım ama konuyu çok düşündürücü ve ciddi bir noktaya getirecek şekilde, Osman BÖLÜKBAŞI ile ilgili bir anı aklıma geliverdi ve böylece bende “tahsil cehaleti alır eşeklik baki kalır” lafını ilk kez nereden okuduğumu yeniden hatırladım.
Çünkü; “Eşeklik baki kalır” sözünü ilk defa TBMM çatısı altında, bu lafını pek esirgemeyen ve genellikle de konuşmalarını bu kabil ve halkımız tarafından günlük yaşamda çok sık biçimde kullanılan, derin anlamlar taşıyan sözlerle süslemesini bilen bu laf ebesi politikacı, “senatör seçilebilmek için üniversite diploması almış olmak şartına” istinaden adı “okumuşlar meclisi”ne çıkan Senatörlerin davranışlarına kızdığı bir gün kendisine sorulan soruyu da bahane ederek; “tahsil cehaleti alır ama eşeklik baki kalır” demiştir.
Arkadaşımla bu minvalde konuşurken; bu ve buna benzer sözler nelerdir diye kısa bir araştırmadan sonra bakın neler buldum;
kimin tarafından bu şekilde söylendiğini bulamadım ama sözün aslı bu şekilde imiş,
''mey biter saki kalır
her renk solar haki kalır
diploma insanın cehlini alsa da
mayasında varsa eşşeklik baki kalır''

Diğer taraftan; tahsilin tek başına bir anlam ifade edemeyeceğini müthiş güzel bir şekilde ifade eden Yunus Emre ise;
“girdim ilim meclisine
eyledim ilmi talep
ilm ta gerilerde kaldı
ille edep ille edep”

konuya bir beyitle de Ziya Pasa da katılarak konuyu zirveye taşımıştır.
“bed asla necabet mi verir hiç üniforma
zer - duz palan vursan eşek yine eşektir”

Aidiyetin ve heyecanın, aklın ve mantığın, bu kadar aptalca önüne geçtiği bu günlerde; konunun büyük ustalarının muhteşem sunuşları ile işaret ettikleri durumun kanıtlarının bu ölçüde artmış olması beni ve arkadaşımı yeniden “vay be bu tespitler bu kadar uzun yıllar önce sarf edildiğine ve bugün hala geçerli olduğuna göre” acaba eşeklikte de bir kalıtım olma olasılığı konusunda ciddi ciddi kuşkulandırmıştır.

Bu arada konu ile hiç ilgisi olmamasına rağmen Deniz Akkaya’nında 2 üniversite bitirmiş olduğunu büyük bir sevinçle öğrenmiş bulunmaktayım. Tabii sözü geçen kişi sadece bir örnektir, etrafımızda bol miktarda benzerleri bulunmaktadır.

Ayrıca internet ortamında “Tahsil cehaleti alır, eşeklik baki kalır” sözü sizce doğru mudur?” diye sorularak yapılan bir anketteki son durumun da;
Evet % 88.55
Hayır % 4.82
Fikrim yok % 6.63
Şeklinde olduğunu da görünce; görüşümüzün üzelerek te olsa toplumun önemli bir kesimince de kabul gördğünü anlamaktayız. Hadi bakalım çıkın işin içinden...

SON SÖZ: BU KADAR CEHALET ANCAK TAHSİLLE MÜMKÜNDÜR

Hiç yorum yok: