Cuma, Şubat 26, 2010

BU DA BENİ BAĞLAMAZ

Geçtiğimiz günlerde; A.K. Partisi Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan Ergenekon davası ile ilgili olarak, "Eğer biz birazcık tökezlersek bu Ergenekoncular falan bu defa çok kötü intikam alır, halktan. Bu memlekette kimin kızının başı örtülü, hepsini fişlemişler. Kimin çocuğu İmam Hatip'e gidiyor hepsini fişlemişler. Kim muhafazakâr, kim ramazanda oruç tutuyor hepsini fişlemişler. Eee şimdi biz onları fişliyoruz. 40 sene onlar bu halka yaptı, inşallah sıra bizde. Yapmaya çalıştığımız bu arkadaşlar" demişti.

Çorum Milletvekili Ahmet Aydoğmuş, partisinin Çorum Merkez İlçe Başkanlığı’nda yaptığı konuşmada hükümeti eleştirenlere yüklenirken, “Bu insanın kanı bu ülkenin kanı mıdır? Ben sorarım... Tahlile göndermek lazım bence. Ve bu kanı bozuk insanlar hayatın her yöresinde olabilirler” diye konuşmuştu.

Gelen tepkilerin büyük olması üzerine otomatik ve her zaman olduğu üzere cevaplama yolu seçilerek; Açıklamaların, milletvekillerinin kişisel görüşleri olduğunu kaydeden AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Tanrıverdi, "Bunlar, partiyi bağlayan görüşler değildir. Partide yetkili arkadaşlarımız değildir. Ancak bu arkadaşlarımızın söylemleri bir kafa karışıklığına sebep olucu söylemler ise bununla ilgili araştırmalar sonucunda parti elbette gerekeni yapacaktır." ifadelerini kullandı.

Peki böyle bir şey yeni mi?

26.01.2008 tarihinde milletvekili Hüsnü Tuna’nın Türban kullanımı ile ilgili “İnşallah hedefimiz kamu hizmetlerinde de yani kamu hizmeti veren personellerde de böyle bir yasağın olmamasıdır. Bu utanç verici bir şey diye düşünüyorum”. Bu konuda görüşlerinin sorulması üzerine Bakan Hayati Yazıcı, “Açıklama, kişisel olup partiyi bağlamaz” diye cevap vermiştir.


“Milli Eğitim Bakanlığı"nın genelgeleri bizi bağlamaz. İdarenin kusurundan partiler sorumlu olamaz..”

“Belediyelerin yaptıkları da bizi bağlamaz. Kendi icraatlarıdır..”

Anayasa Mahkemesinde, A.K. Partisinin görülen kapatma davası sırasında Meclis Başkanı görevinde bulunmuş bulunan Bülent Arınç’ın, görev süresince gerçekleştirdiği bütün eylem ve söylemleri kapsamında “İnşallah, Sivil, demokrat ve dindar cumhurbaşkanı seçeceğiz” bulunan açıklamalar TBMM adınadır. Bir Meclis Başkanı’nın, Meclis adına yaptığı eylem ve söylemleri Anayasanın açık, tartışmasız ve amir hükmüne rağmen, üyesi bulunduğu partiyle ilişkilendirmek kuşkusuz bir Anayasa ihlalidir” denilerek, Arınç’ın sözlerinin AKP’yi bağlamayacağı mesajı verilerek, Bülent Arınç’a isnat edilen suçların TBMM Başkanlığı yaptığı dönemi kapsıyor olmasından ötürü ve o dönemde AKP ile ilişkisi kesilmişti
bizi bağlamaz..
A.K. Partisinin tanıtım ve medyadan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Edibe Sözen, Erdoğan'ın "ekümenik sorunu bizimle ilgili değil" sözleri için "Başbakan bizi bağlamaz" dedi, A.K. Partisinin en yetkili karar organı olan Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi olarak görevlendirilen Prof. Dr. Edibe Sözen, basınla kahvaltılı sohbet toplantısında "Medyanın dilinin değişmesini istiyoruz" diyen Sözen, Erdoğan'ın Papa ile görüşmesinden sonra, "Batı-Doğu Roma'dan bu yana olan kilise ayrımı var. Bu kiliselerin bir araya gelmesi, Türkiye'yi ekümenlik tartışmaları bakımından rahatsız eder mi" sorusuna verdiği, "şu anda Türkiye'nin sorunu değil" yanıtı için ne düşündüğünün sorulması üzerine "Başbakanı bana sormayın. Ben parti başkanından mesulüm" dedi.

Tayyip Erdoğan"ın 1994-1998 yılları arasında söylediği sözler AKP"yi hiç bağlamaz.. AKP 2001"de kuruldu..

AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat’ın "Cumhuriyet devrimleri toplumda travmaya neden oldu" bu partiyi bağlamaz…

Tunceli Valiliği il özel idareye ait depoda AKP bayrakları bulunur ama “benim valim kamyona binip eşyaları tek tek dağıtacaktır” diyen zihniyet kanuna aykırı durumda suçüstü olunca “Vali beni bağlamaz” diyebiliyor…

Nasıl bir parti bu? Üyelerinin, bakanlarının, milletvekillerinin, belediye başkanlarının parti politikası doğrultusunda yaptıkları eylem ve konuşmalar partiyi bağlamıyor. Sadece o kişileri bağlıyor!

Bakanlıkların icraatları bağlamıyor, belediyelerin icraatları bağlamıyor, milletvekillerinin sözleri bağlamıyor…

O zaman A.K.Partisini ne bağlar! Yahu allahaşkına bunlar sizi bağlamıyor ise; acaba Adana’nın Karaisalı ilçesinin Dibekönü köyünün bekçisi Halil Efendiyi mi bağlar?

EEE o zaman niye partinizden aday gösteriyorsunuz neden onlar adına da vatandaştan oy istiyorsunuz neden onlar için oy ister iken onlara kefaletinizi beyan ediyorsunuz hadi açıklayın da bilelim…

Görüldüğü üzere; kişi, zaman, zemin ve teknik terakki ne olursa olsun gedik açma çalışmaları ve koruma cevapları hep aynı değişmez usanmaz ve utanmaz bir taktik bütünlüğü içinde…

Aslında; bu cevapkarların hiçbirinin derdi A.K.Partisini muhtemel saldırılardan ya da adaletin önüne gitmekten korumak olmadığı çok aşikardır, bu muhteremlerin tek bir derdi vardır oda yaşadıklarına inandıkları dar ül harp şartlarında uyguladıkları gerilla taktiğidir. Onlar da biliyorlar ki; karşı savunma hatlarında gedik açılabilmesinin yolu saldırıların devamlılığına ve darbeli matkap gibi gerçekleşmesine bağlıdır yani söyle inkar et sonra tekrar söyle tekrar inkar et alışkanlık yarat kayıtsızlık yarat… Tabii ki hedef “değneksiz dolaşılacak köpeksiz köy yaratmak”

Peki bu yeter mi şüphesiz hayır, peki ne yapmak gerek “insanların rüya görmelerini temin etmeli ki gerçekler görünmesin” işte bu nedenle her türlü yerel ve beynelmilel güçleri de terkisine alma gereğinden olmak üzere, İMF sinden tutun da AP sinden çıkın hepsi burada yapılanları olumlamalıdır ki toplumsal halisilasyon yaratılabilsin. Durmak yok yola devam.

Ama ya gerçekler; böyle mi, hiç te öyle değil.

Yaklaşık 8 yıldır, yani yaklaşık 3.000 gündür iktidar, hükümet olan; tüm başarısızlıklarının ve her türlü herze sonunda da bu bizi bağlamaz cürm-ü meşut hali bir yana; mali denetim, idari denetim, siyasi denetim kurumlarını tamamen etkisi altına alan, etkisi ve yetkisi altına alamadığı kurumları da baskısı altına alan A.K. Partisinin bizatihi, doğrudan ve açıktan, direkt sorumlusu olarak vebalini taşımış olduğu açlığın, yıkıntının, çöküntünün, hırsızlığın, kayırmacılığın, ayırımcılığın, dengesizliğin, uluslararası fiyaskonun, ciddiyetsizliğin, aymazlığın sorumluluğunu, taraftarlarına büyük rant elde etme kapısı haline getirdikleri sadaka düzeninin kazandıracağı sevaplar yüzü suyu hürmetine cennete gitme garantisini yakaladıkları hayali ile topyekün hiçbir görevi, sorumluluğu, yetkisi olmayan muhalefete ve medyaya ihale etme çırpınışları uyanıklıktır olsa olsa. Şark kurnazlığıdır, yavuz hırsızlıktır aynı zamanda da sığ su şarlatanlığıdır. Yahu bu kadar aymazlık olmaz herhalde tam bir “anne cici, baba kaka” tavrı örneği.

Ama ne yazık ki fareli köyün kavalcısı rolünü de iyi tedris ettikleri oya tahvil ettiklerinden çok net anlaşılmaktadır.

Bu da sevgili halkımızı bağlar herhalde

Hiç yorum yok: