Salı, Kasım 06, 2012

SKANDAL YARGILAMALAR – 3 REICHTAG YANGINI


Reichstag (Rayştag); Almanya Parlamentosunun toplandığı bina, 1892 yılında yeni bir parlamento yapımı için mimari bir yarışma düzenlenir ve Alman mimar olan Paul Wallot yarışmayı kazanır, 1884 yılında başlanan inşaat 1894 yılında tamamlanır ve 27 Şubat 1933 tarihindeki yangına kadar hizmet verir.

Canım Yurdumda da örnekleri olduğu üzere, “bu kış komünizm gelecek” diye aslında bir tür kara propaganda ürünü olan “yaratılan korku” çerçevesinde Komünistlerin genel greve gidecekleri ve ekonomiye büyük sekte vuracakları gerekçesiyle, aslında öngörüsüyle Cumhurbaşkanı Paul Von Hindenburg; seçimlerde, konjonktüründe uygun düşmesi nedeniyle seçilen 1. parti durumunda ve başında Faşist- Führer Adolf Hitler’in bulunduğu parti ile Katolik Merkez Partinin bir koalisyon kurarak istikrarlı bir durum oluşturacağı bir hükümet kurmasını isteyerek Hitler’i başbakan (şansölye) olarak atamış ve muhtemelen de ne kadar kanlı bir tarih yazılacağını hissederek yeni bir döneme kapı açmıştır. İlerde tarihe kanlı diktatör olarak geçecek, tüm dünyayı kana bulayacak ve 5 yıl sürecek ve yaklaşık 50 milyon insanın ölümüne, yüzmilyonlarca insanın yaralanması ve sakat kalmasına neden olacaktır bu faşist-Führer Adolf Hitler.

Almanyada 1933 yılında Faşist – Führer Adolf Hitler iktidardadır artık, son seçimlerde de komünist parti 6 milyon oy almasına rağmen bu sonucu engelleyememiştir, engellemek ne kelime artık komünist partisi Nazizm-Faşizmin baş hedefi haline gelmiştir tam da bu yüzden, artık Hitler’in ifadesine göre de “Bir tanrı işareti beklenmektedir, bir işaret olsa komünizm ezilecektir”. Artık Faşizm bir işaret bekleyecektir ya da bir işaret yaratacaktır, tüm yoğunluk bu noktadadır. Faşizmin önderleri hummalı bir çalışma neticesinde, yaratılacak işaretin ne olduğunu bulmuşlardır, “Reichtag” yakılacak ve üstüne de yaratılan besleme ve yalaka basın sayesinde de vaveyla kopartılacaktır, artık kara propagandaya dur durak yoktur, Komünistlere yönelik saldırıya büyük fırsat yaratılacaktır.

Hitler’in sağ kolu Hermann Göring’in evinden Reichtag’a açılan bir altgeçit vardır ve SA adı verilen faşist kıtaların lideri olan Karl Ernst kendisine bağlı hücum taburlarından çok güvendiği birkaç faşisti bol miktarda yanıcı ve kimyasal maddelerle bu geçitten geçirir ve onlarda aldıkları talimat gereği Reichtag’ı kundaklar ve yakarlar. Faşistler için Tanrı işareti gelmiştir, komünizm ezilecektir fırsat doğmuştur, yalaka ve yandaş basın ve yayın organları da devreye girer sahne alırlar ve hasıl olan maksada uygun olarak kara propagandaya zemin olurlar ve halkta büyük bir korku, sindirme, gözdağı verecek ve panik yaratacak yayınlar başlamıştır. Kamuoyu nezdinde “suçlu budur” algılaması oluşturmak ve faşistlere “bakın hedef aldığımız komünistlerin hepsi kötüdür ve suçludur” deme ve propaganda yapma hakkı doğurmak için ellerinden geleni artlarına koymazlar, tutmak ne mümkündür bu satılmışları artık…

Reichtag yangını sonrası Adolf Hitler, Cumhurbaşkanı Hindenburg’a, anayasadaki kişi hak ve özgürlükleriyle ilgili maddelerin rafa kaldırılması yönünde bir kararname imzalatarak, seçim çalışmaları sırasında Nazi Partisi ve milliyetçiler dışındaki tüm partilerin seçim çalışmalarının durdurulmasına ve komünist partisinin parlamentodaki tüm milletvekilleri ve parti ileri gelenleri tutuklanmasına zemin hazırlanmıştır.

Yangının hemen ardından, halkı aydınlatma ve propaganda bakanı olan Joseph Göebbells, kendisine gelen bizim çocuklar başardı haberi üstüne, Adolf Hitler ile birlikte yangın yerine giderler ve cayır cayır yanan Reichtag’a bakarak, ağzından salyalar çıkarcasına kızgın olan Hitler Gestapo şefi Rudolf Diels'e bağırarak “işte komünist kalkışma başladı, zaman geçirmeksizin, her komünist bulunduğu yerde gebertilecek” diye talimat verir.  Artık kendilerini iktidara getirenler tarafından verilen görevlerin yerine getirebilmesi adına Faşistlerin yapamayacakları, göze alamayacakları herhangi bir şeyin kalmadığı aşikârdır, tamda alınan seçim kararı arifesinde artık gözlerinin ne kadar kara olduğunu herkese ispat etme fırsatıdır bu provokasyon yangını… Yangın faşistler tarafından kundaklama sonucu gerçekleştiği çok açıktır ama soruşturmayı yürüten polis malum nedenlerle kısa sürede, psikolojik sorunları olan Marinus Van Der Lubbe adında eski bir komünisti tutuklar, yoğun baskı ve işkencelere dayanamaması neticesinde Lubbe, kurtuluşun suçu kabul etmekte olduğuna karar verir ve kundaklamayı yaptığını itiraf eder, derhal mahkemeye çıkarılır ve yargılanır suç sabit görülür, idam cezası alır, yangından mal kaçırırcasına derhal idam edilir.

Yargılanan sanıklar arasında birisi daha vardır, Bulgaristan Devrimi’nin önderi Georgi Dimitrof’tur onun adı, eğitimini yarıda bırakarak başladığı matbaa işçiliği sırasında grevlerle tanışır, bu süreçte sosyalist kimliği gelişir ve pekişir, 1. Paylaşım Savaşı’nda, savaşması gereken askerleri savaşa karşı örgütlediği gerekçesiyle tutuklanır, bilahare Bulgaristan Komünist Partisi yönetimine seçilen Dimitrof, sonra gelişen olaylar neticesinde ülkeyi terk ederek, Yugoslavya, Viyana ve Berlin’de yaşayan Dimitrof, mezkûr Leipzig Duruşmaları ile de faşizmi yargılayan komünist olarak dünya tarihine geçer, 1949 yılında vefat eden “faşizme karşı birleşik cephe” adlı kitabı ile devrimci mücadeleye büyük katkı vermesinden ötürü de kendisini saygıyla analım, yeri gelmişken.

Sonuçları itibariyle; mahkeme sürecinde Reichtag kundaklamasının şüpheye yer vermeyecek şekilde Faşistler tarafından, siyasi amaçlarının gerçekleştirilmesi doğrultusunda gerçekleştiği ortaya çıkar, Dimitrov cezaevindeyken, sosyalistler, demokratlar Hitler faşizminin bu provokasyonunu teşhir ederek, yalanı ortaya çıkarırlar, konu ile ilgili ciddi yayınlar yapılmıştır. 3 ay süren duruşmaların ardından, uyduruk mahkeme heyeti bile kendi yalanlarına dayanamayarak, Dimitrof ve arkadaşlarını aklarlar.

Leipzig duruşmasının derinlemesine incelenmesi halinde, mezkur provokasyonun konu ile ilgili ve bilgili her birimiz için bir “de javu” olduğu kanısına kapılacak şekilde tanıdık geleceği aşikardır, provokasyon konusunda bir hayli başarılı çalışmaların yapıldığı Canım Yurdumda…

Hiç yorum yok: