Salı, Ocak 01, 2013

ODESA (POTEMKİN) MERDİVENLERİ

Tarihte önemli liman kentlerinden biri olarak yerini almış bir kent olan Odesa; ki Osmanlı döneminde Hacı Bey olarakta adlandırılmaktaydı, önceleri patikalardan ve tahta basamaklardan oluşan bir merdivenle limanın şehre bağlantısı olan, sonradan ünlü Potemkin merdivenleri diye adlandırılan merdivenler, 1837 ile 1841 yılları arasında bugünkü şekli ve planıyla inşa edilmiş olup, ilk yapımı sırasında 200 basamak olarak planlanmış ve inşa edilmiş ancak zaman içinde ihtiyaca binaen limanın genişletme çalışmaları sırasında ise 8 basamak dolgu çalışmaları esnasında toprağa gömülmüş ve bugün hala yaşayan ve turistlerin akınına uğrayan 192 basamak olarak hizmet vermektedir.
Mimari çevreler ve konunun uzmanları tarafından her ilgili çalışmada Avrupa'nın en çok etkileyici 10 merdiveni arasında gösterilen Odessa Merdivenleri turistik açıdan Odesa şehrinin en popüler mekânlarından biri olup, hemen merdivenlerin şehir (üst) tarafından girişinde şehrin ilk yöneticisi olan Fransız asilzade “Duc de Richelieu” nün heykeli yer almaktadır. Değişik bir sürü perspektifler göz önüne alınarak yapılan mimari değerlendirmeler neticesinde, ilginç bir yaklaşımla merdivenlerin en alt basamağı 21,6 mt en üst basamağı ise 12,5 mt genişliğinde inşa edilmesine rağmen, aşağıdan bakıldığında optik illizyon oluşmasından ötürü merdiven enleri eşit görünmekte, yukarıdan bakıldığında ise basamakların görünmeyip sadece merdiven sahanlıklarının görünüyor olması da çalışmanın plan aşamasında nasıl ince elenip sık dokunduğunun göstergesidir.
Odessa (Potemkim) Merdivenlerinin hemen yanında, çeşitli tamiratlar ve değişiklikler ile son haline gelen yaklaşık 200 yıllık Füniküler hala merdivenlere alternatif oluşturmaya devam etmektedir.
Asıl ve resmi adı aynı adlı caddenin sonlandığı nokta olması nedeniyle “Primorsky merdivenleri” olarak bilinen Odesa merdivenlerini tüm dünyaya “Potemkin merdivenleri” diye tanıtan ise, Sovyetler Birliğinin unutulmaz sinema yönetmeni Sergei Eisenstein'ın unutulmaz filmi "Potemkin Zırhlısı” olmuştur. Özgün adı “Bronyenosyets Potyomkin” olan filmin konusunu; kısaca 1905 yılında Çarlık Rusyasının Karadeniz filosuna ait Savaş Gemisi Potemkin'de yaşam koşullarının dayanılmaz hale gelmesinden bezerek mürettebatın öncelikle yaşam koşullarının iyileştirilmesi talebi ile yaşam koşullarının ağırlığının asıl kaynağını oluşturan rejime karşı bir ayaklanma başlatmaları, gemiyi ele geçirmeleri ile başlayan ve tüm şehri kaplayan çatışmalar oluşturmaktadır. Potemkin zırhlısının yönetimi, ayaklanan tayfaları kurşuna dizmeyi reddedenlerin oluşturduğu bir komitenin eline geçer, işçi sınıfının yoğun bulunduğu bir şehir olan Odesa’ya gelir ve orada işçi grevlerini destekler bir tavır ortaya koyar, bu bakımdan Çarlık Rusya’ya karşı Çarlığın en güvenilen kesimi olan ordu içinden ilk direniş olarak tarihe geçen bu olay 1905 devriminin ateşleyici faktörlerinden kabul edilmekte olup Rus Japon savaşının Rusya adına bir yıkıma dönüşmeye başladığı mezkûr dönemde, yoksul halkın savaşa ve savaşın yarattığı yıkıma ve kayıplarına ve özellikle de yoksulluğa karşı tepkileri artık devrimci içeriğe evrilmeye başlamıştır.
Ancak Çar'ın; 50 bin kişilik askeri birliği vasıtasıyla işçilerin üzerine saldırması için uzun süre geçmez, şehre giren askeri birlik işçilerin üzerine ateş açarak büyük bir katliama başlar, resmi rakamlara göre 7 ya da 8 bin civarında insan asker kurşunlarıyla katledilir, yaşanan bu katliamdan sonra Potemkin Zırhlısı Odesa'dan derhal ayrılır ve Romanya'ya sığınır ve Potemkin zırhlısı Romen yetkililere teslim edilir.

Odesa-Primorsky-Potemkin merdivenlerinin ünü ise yukarıda da belirttiğim üzere, Sovyetler Birliğinin unutulmaz sinema yönetmeni Sergei Eisenstein'ın 1925 yılında sessiz olarak çektiği unutulmaz filmi "Potemkin Zırhlısı” nın çevrilmesinden sonra kat be kat artmış olup, filmin etkisinin büyüsü altında kalan kapitalist batıda oradaki işçilerin de ayaklanmasına neden olabileceği kaygısıyla uzun süre gizli ya da açık engellemelerle karşılaşmıştır. Merdivenlerin meşhur olması ise filmin, eleştirmenlerin ve sinemaseverlerin bir ortak kararı gibi görünen, en önemli ve etkileyici sahnesi olarak kabul edilen, çarlık askerlerinin işçi direnişlerini destekleyen halkın üzerine, hedef gözetmeksizin ve çoluk çocuk yaşlı genç demeden ateş açıp büyük bir katliama girişmiş olduğu yer olarak görünmesidir. Merdivenlerde gerçekleştirilen bu katliam, filmde o kadar etkili sahneye dönüştürülüyor ki, merdivenlerde sıkışan bir insan seli üzerine açılan yaylım ateş neticesinde, çaresizlik içinde kurşunlara hedef olmamak için kaçmaya çalışan insanlar, basamaklarda yığılıp kalan cesetler, onların üstünden kah zıplayarak kah üstlerine basarak kaçmaya çalışan insanlar, adeta sel olup akan kan arasında feryat, figan, korkudan bağırtılar… Filmin diğer asla unutulamayacak sahnelerinden olan, kolları olmayan birinin elleri üstünde zıplayarak kaçmaya çalışması, çocuğunun gözleri önünde öldürülmesinin öfkesi ile çocuğunun ölüsünü bile kurşunlara hedef olmaktan kurtarmaya çalışması, başka bir yerde öldürülen çocuğunu kucağına alıp askerlere doğru ölümüne yürümesi, sayılabilir. Hele bir annenin, çocuk arabasındaki çocuğuyla kaçmaya çalışırken merdivenin daha ilk basamaklarında kurşunlanması ve ağır yaralanması, ağır ağır yere yığılması, yığılırken de çocuğunun içinde bulunan arabanın üstüne yığılması ve çocuk arabasını itelemesi, yaşananlardan haberi olmayan sevimli bebeğin içinde olan arabanın merdivenlerden yuvarlanması ve ölmek üzere olan annesinin çocuğunun ardından bakışı filmin en vurucu ve etkileyici sahnesidir.
Potemkin Merdivenlerinde yaşanan ve filme tüm çıplaklığıyla yansıtılan bu kıyım bu vahşet, Rusya Çarlık düzenini zulmün sembolü haline getirmiştir, sonuç itibariyle.
Eisenstein'ın "Potemkin Zırhlısı" filmi 1958 yılında Brüksel'de gerçekleştirilen dünya sinema fuarında bütün zamanların en önemli ve en büyük filmi olarak ilan edilmiştir.

Hiç yorum yok: