Cumartesi, Mayıs 13, 2017

22. İZMİR KİTAP FUARI ARDINDAN


Yeni Çeşme Gazetesinden düzenli olarak makalelerini keyifle okuduğum, bazı görüşlerine katılamadığımı ifade ettiğimde ise büyük olgunlukla karşılayıp ciddi ama soluksuz bir kontratak ile haklılığı ve doğruluğu konusunda giriştiği ikna çalışmalarından kendisini ve görüşlerini bir hayli iyi tanıdığım, ancak ve ne yazık ki fırsat yaratamayarak yayınlanmış kitaplarından herhangi birini bugüne kadar okuyamadığım yazar arkadaşım Hande Baba'nın 22. İzmir Kitap Fuarında katıldığı imza gününde edindiğim kitaplarından önce "Rüzgara Sarılmak" ve bilahare de "Ölüm Bugün Hasta" öykü kitaplarını bir solukta okudum. Hayat, ölüm, birliktelik, aşk, ayrılık, namus, töre, özlem, kadın, evlilik, yolculuk, hastalık, yorgunluk, toprak, maden, trafik, kent, köy, kentleşme ve de özellikle çarpığı, yaz, kış, soğuk, sıcak, rüzgar, doğa, ağaç, deniz, plaj, iş, eş, aş ve iş kazaları vs. başta olmak üzere, hattı zatında her şey temalı öyküleri ile Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı bünyesinde uygulamalı yazma ve öykü atölyelerinde rahle-i tedrisattan geçmiş, son dönem başarılı öykü yazarlarından biri diye düşünmekteyim, kendisini.

"Ölüm Bugün Hasta" da; "içindeki insanı, toprağına, hayvanına iyi bakarak büyütürsün" diyerek doğa sevgisini özdeyişsel bir şekilde yüceltirken,  "Daireler torunlara geçince mecburen satarak paylaşacaklarını, kestikleri her bir ağaçta kendi topraklarından kendi köklerini kesip attıkları" tespiti ile çarpık kentleşme ve doğa katliamı yanında etkisiz miras hukukuna dolaylı dikkat çekişi, düçar olmuş karakterin ağzından da; "çaresizlikten insanların başvurduğu yolları düşünüyorum da... Anlamak hiç de zor gelmiyor şimdi. Yüreği yıkılmaya görsün, nelerden medet ummuyor ki insan..." diyerek majör depresyon tespiti yapmaktadır. "ondan öğrenmiştim; büyük mucizeler beklerken çiçek açan umutları gözden kaçırmamayı" diyerek hazin sona gidişte bile karamsarlıktan azade pozisyon alıp, bir umuda tutunma çabasını öne çıkarmakta ve umutsuz olunmaması gerekir art planını oluşturmayı hedeflemektedir diye düşünmekteyim. Hele bir yerde karakterin ağzından; "Yaşam dalgalı deniz gibidir. Dalgalardan korkup kaçmamalısın. Korkup kaçanı sevmez, dalgalarıyla oynayanı sever. Dalga ne kadar yüksek gelirse gelsin, sen dalgadan daha yükseğe zıplamalısın. Durulur o zaman, yorulur ve serilir önüne" diyerek azmin ve kararlılığın gereğine, derinliğine, anlam ve önemine felsefi bir vurgu yapmaktadır. Evet bu minvalde kelam etmeyi, eleştirmen edası ile yazmayı nihayetlendirmem gerektiğini biliyorum.

Diğer taraftan geçen yazımda; Çeşme'nin diğer önemli yazarlarının, öğrendiğim kadarı ile 22. İzmir Kitap Fuarına damga vurmasını es geçmiş olmamım ayıbı da bana yeter olmalı, aslında diğer yazar dostlarımızın, her ne kadar yazarın fuarda kitap imzalamasına fikri olarak karşı olsam da, dayanışma ve destek için imza günlerine gitmiş olmamız gerekir idi şüphesiz, ancak ve ne yazık ki gidemedim ve yine de her şeye rağmen burada, yazarın üstünden kitap pazarlanmasının sosyal açıdan pozitif değerlendirmeye tabi tutulması gerektiği görüşüne de itiraz etmediğimi ifade etmeliyim... Nerede ve ne zaman olursa olsun bir diğer fuarda, kendilerini ziyaret ederek, daha önceden edinemediğim ve okuyamadığım değerli eserlerini, kendilerinin değerli imzaları ile taçlandırılmış vaziyette okumanın hedefim olduğunu açıkça belirtmeliyim...

Bu vesile ile Çeşmeli yazar ve gazeteci büyüklerimiz ve arkadaşlarımız içinde bir paragraf açarak, aslında ne kadar önemli insanları tanıyor olduğumun reklamını da yapmak amacıyla, kısaca değinmek istiyorum. Tanışma şerefini edindiğim, büyüklerimiz Cavit Kürnek, Dinmez Er, Mehmet Culum ve henüz birbirimizi bildiğimiz halde tanışma fırsatı bulamadığım Yaşar Aksoy, Hamit Kalfa ile de yakın zamanda muhabbet etme fırsatı bulabileceğimi umut ediyorum. Bildiğim kadarı ile "İzmir'in ince gülü", "Sardunya'nın adı Maria" ve "İnce çimene su" adlı öykü kitapları ve "Dalgaları Saymak"  adlı romanı bulunan Cavit Kürnek aslında ünlü bir fotoğraf sanatçısıdır aynı zamanda. Mehmet Culum ise, bir tarafı ile çocukluğumuzun ve sokağımızın önemli yapısı olan ve bir başka yazımda, bendeki izlerini aktarmaya çalıştığım "Çamlı Pansiyonun" sahiplerinden olup, "Alaçatı" adlı kitabını okuduğum ve yakında okuma listemde bulunan "Kalenin gölgesinde Çeşme" ve "Azap ağa" kitaplarının yazarı bir büyüğümüz. Gazeteci-Yazar Yaşar Aksoy ise, günlük ve haftalık yerel gazete ve ulusal basındaki yazıları ile bilinen bir başka yazar olup, bildiğim kadarı ile "1915 Ermeni komşum" adlı yeni yayınlanan bir de kitabı bulunmaktadır ve ne yazık ki ben, hala edinememiş durumdayım ve bu da hala ciddi bir eksiğimdir. Diğer taraftan, yine yerel gazete köşe yazarlarımızdan Ahmet Akgül Hocamızın ise yayınladığı 2 kitabı ile fuarda yer alamamasının nedenini öğrenmek isterim açıkçası... Çeşme'de öğretmenlik yapıp sonradan da kalıcı olarak Çeşme'ye yerleşmiş Hamit Kalfa kitapları "Sürgün Avı", "Köy Düğünü" ve son kitabı "Kukkuklar Ötünce" yine okuma listemde bulunmaktadırlar.

Bu çok değerli ve verimli insanlarla birlikte aynı kentte yaşıyor olmanın bir şans olduğu değerlendirmesi ile bitiriyor, herkese iyi haftalar diliyorum.

 

Hiç yorum yok: