Perşembe, Aralık 12, 2019

PREKAZİ, AHDE VEFA


Dünyada sadece işine geleni parlatan bir medya olması ne kadar da kötü, çünkü ahde vefa kabilinden geçmişte iyi yaşanan şeyleri anımsayanların seslerinden kimse haberdar olamıyor. Sanki eski olan herşey kötü imiş gibi yapılıyor. Sovyetler Birliği, Yugoslavya ve sosyalizm kötü bu beylere göre, ama doğru mu zinhar doğru değil…Galatasaray’ın efsane futbolcularından Cevad Prekazi’nin yaşamını konu alan, anı-söyleşi türünden “Prekazi, vurdu gol oldu” kitabını okudum, herkese öneririm. Bir defa sadece futbol değil, hayatın tam da kendisini bulabilirsiniz, kapitalizm, sosyalizm, ateizm, İslam, Hristiyan, iç savaş, başarı, eğitim, kitle sporu, entrika, liderlik vs vs her konuya değinilmiş, hani şimdiki futbolcuları görünce hani bir de şeyhlerinin dizleri dibinde oturup ta sıkılmadan poz verenlerini, adamı neden daha erken bu kadar tanımamışız diye de hayıflandım, haaa tanısaydık ne olacaktı diye soracak olursanız, vallahi ona da cevabım yok… O zaman da kendisini beğenirdik kitabı okuduktan sonra da… Vallahi ne iyi bir adammışsın sen, Prekazi…

Sovyetler Birliği ile oluşan ayrılık neticesinde Amerikan kuyrukçuluğu yerine kendilerinin de lider olduğu “Bağlantısızlar Hareketinin” kurucu ülkelerinden biri olan Yugoslavya’da dünyaya gelip, ülkenin dünyanın parlayan yıldızı olduğu devirde insan olmanın onurunu, eşit üretmenin ve adil bölüşmenin hazzını yaşamış vesselam, Cevad Prekazi. Bilindiği üzere, dünyanın 2 kutuplu olduğu dönemlerde, başını Yugoslavya, Hindistan, Mısır, Gana gibi ülkelerin çektiği “Bağlantısızlar hareketi” ayrı ve bağımsız politika izlemek üzere bir araya gelirler, maksat emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı savaş vermiş ülkelerin dayanışması ve eşit temsili neticesinde karar üretmektir.

Kitabı okudukça, Yugoslavya’da insan nasıl çok yönlü ve yetenekleri doğrultusunda eğitilirmiş, anlıyoruz, şimdi dünyanın içinde bulunduğu duruma bakarak, üzülüyoruz, ahlanıyoruz, vahlanıyoruz. Sıradan bir aile, ama evde müzik zevki, kulağı ve estetiği oluşturacak müzik dinleniyor, mesela hiç kaçırılmayan da her yıl 1 Ocak’ta “Viyana Filarmoni Orkestrası” tarafından “yeni yıl konseri” adı altında olanı ve Cevad Prekazi şimdilerde 60 yaşını geçmiş olmasına rağmen hala mezkûr konsere müdavim.

“İşçiler için de güzeldi yaşam. Yılda en az iki kere tatile gidiyordun. Fabrikada liste yapılıyordu; kim banliyöye gitmek istiyor, kim deniz tarafına gitmek istiyor, kim dağa gitmek istiyor. Gidiyordun ve bütün masrafları devlet karşılıyordu. Bide 20 yıl çalışan her işçiye daire veriyorlardı. Müthişti. Hepsi “Tito”nun sayesinde” … Böyle değerlendiriyor Yugoslavya’nın çalışma hayatını, çünkü böyle görüyor… Eee tabii o zaman henüz insanlar “kaynak nerde, kaynak” şebekliğini keşfetmemişlerdi. Devletler ve tebaaları biliyordu ki; “bu dünya bizim” ve herkese yeter, bu minvalde organize olmuşlardı. Mesela o dönemlerde herkes onurlu yaşamak için her şeye sahiptiler ama bir tek eksiklikleri vardı, “dolar milyarderleri”, çok şükür şimdi kavuştular. Yaşasın kapitalizm…

Kitabı derleyen Onur Bayrakçeken soruyor; “Hajduk Split de ilginç bir kulüp. Yugoslavya’nın en eski kulüplerinden, 1911 de kurulmuş. Nazi işgali döneminde faşistlere direnmiş. Hatta devrimden sonra birçok kulübün ismi değiştirilirken Hajduk Split’in ismine dokunulmamış, herhalde ödüllendirmek amaçlı”ve Prekazi cevaplıyor; “Hajduk Split de Partizan gibi tam bir Yugo kulübüydü… Bütün dünyada taraftarları vardı. Zaten II. Dünya savaşında da pek çok Hajduk idarecisi ve futbolcusu faşistlere karşı savaşırken öldü. Faşistler, Hajduk’un ismini değiştirmek istedi ama Hajduk geçit vermedi onlara. Bu yüzden Yugoslavya için önemli bir kulüptür. Bir dizi bile çevrilmişti Hajduk’un nasıl kurulduğuyla, II. Dünya savaşında neler yaptığı ile ilgili; Velo Mista (1980).”. Tarihsel bir tespit daha yapıyor ve sporun ve sporcunun gerçek pozisyonunun ne olması gerektiğine işaret ediyor, yan “yok öyle güçlüden yana olma” modası… Ne yapayım ekmek parası bahanelerinin arkasına sığınılmaması gerektiğini söylüyor.

Whatsapp profilinde che Guevera’nın fotoğrafını bulunduran Prekazi ile söyleşi müzik üstüne de devam ediyor, kitap ve edebiyat üstüne devam ediyor, neler neler de biliyormuş bu adam dedirtiyor, hani bizim futbolcu profiline hiç te uygun değil, hani tamam ağam tamam paşam diyenlerden değil… “Punk” müziğin önemli temsilcilerinden “The Clash” in esas oğlanı, punk’u slogan müziğinden sıyırıp içini doldurmaya çalışan Ankara doğumlu Joe Strummer’e kadar, hatta onu faşistlerin neden sevmediğine kadar bilgi sahibi, hay Allah futbolcunun da bilgilisini ne kadar özlemişiz dedirtiyor vallahi…

“İyi ki Yugoslavya’da doğmuşum. Çok şey öğrendim. Çünkü öğrenmek bedavaydı bizde. Şimdi her şey paralı oldu” sözleriyle açıklıyor, sosyal hayat ve eğitim sistemini… Evet böyle diyor Prekazi, Kızılyıldız, Hajduk Split, Partizan, Amerika da futbol, Galatasaray, Liverpool gibi takımlarla ilgili bilgi ve deneyimleri, Derwall’in üstatlığı, Mustafa Denizli’nin kıvraklığı, Alp Yalman’ın yalpaları, siyasetin futbola, futbolun siyasete, dinin futbola ilgisini ve müdahalesi, dini tercihinin dinsizlik olduğu, Canım yurduma gelen Yugoslav futbolcular, bizde parlatılan ama hiç te öyle olmadığı konusunda hemfikir olduğum Goran Bregoviç üstüne tespitler, Tugay Kerimoğlu, Uğur Tütüneker, Tanju Çolak, Hakan Şükür, Erdal Keser, Hasan Şaş, Arif Erdem, Hagi, Hıncal Uluç, 14 yıl aradan sonra yeniden Galatasaray şampiyonlukları, Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupasındaki başarılar, Tarık Akan ile dostluk, Fenerbahçe’nin transfer teklifi, Erman Toroğlu ile ilgili çok kötü tespitleri ve yalancılığı ve kasıntılığı ve Türkiye’den vatandaşlık almasına kadar… Merak edenlerin okuması gerekir diye düşünüyorum.

Yazımı; Efsane Teknik Direktör Jupp Derwall’in Cevat Prekazi ile ilgili şu sözü ile bitiriyorum; “Cevad, rahatça başa çıkabileceğiniz kolay bir oyuncu değildi ama birlikte cehennemden geçebileceğiniz futbolculardandı”. Bu vesile ile bir futbolsever olarak Jupp Derwall’i de büyük bir özlemle analım.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Sen neymişsin Prekazi? Eğitim sistemimizin kokuşmuşluğuna ve alternatiflere iyi gönderilmiş bir yazı. Emeğinize sağlık

Naci KOBAL dedi ki...

Yüreğine sağlık Ağabeyi. Önemli olan yaşam savaşını verebilmek. Ülkemizde TOKİ tarafından yapılan konutlarda Kiralık daire de olmalı, bir mutlu nefesi İnsanlar haketmeli... Sizin yazınızı kuvvetli oluşu nedeni ile, bu konuya araştırmalarınız neticesinde SES olması dileğimle.