Pazar, Temmuz 25, 2021

“YENİ ÇEŞME PROJESİ” DİVANELİK Mİ?


 Yeniden ve yine “YENİ ÇEŞME PROJESİ” gündeme alındı gibi bir görüntü var… Proje detayları ne yazık ki belli değil, en azından kamuoyu açısından belli değil… Yine hikmetinden sual olunmaz, ne eylerse güzel eyler, dedik ve kenara çekildik… Başta karşı çıkanlar şimdi destekçi oldu, karşı çıkanlar azaldı… Konu zamana yayıldı, alt komisyona havale edildi, küçültüldü, büyütüldü, konsept değişti, alanı değişti, vs vs gündemin hayhuyu içinde çaktırmadan ama illiyet ve iltisaklarının boyutu köpürtülerek ya da büyütülerek, ünlü ve bir hayli sık kullandığımız deyim uyarınca, “istim arkadan gelecek” ile pupa yelken… Yani klasik; “biz biliyoruz ne yapılacağını, bir de size mi soralım” başlıklı aşk hikayesi… Allah selamet versin, ne diyelim… Ama Allah var, sunum fevkaladenin fevkinde; “golf sahaları, devasa müze, uluslararası uçuşa münasip havaalanı, yaklaşık 100.000 nitelikli yatak kapasiteli oteller, nitelikli olimpik boyutta spor tesisleri, motor sporları pisti, kongre fuar ve etkinlikleri merkezleri, opera, bale, sinema ve tiyatro salonları, özel galeri ve sergi salonları, sağlık temelli termal merkezleri, agro turizm alanları, doğa turizmi alanları, ekstrem macera ve doğa spor alanları, tema park ve film plato alanları, yat limanları, kişisel yat bağlama alanları, bilişim teknolojileri serbest bölgesi, futbol sahaları…” vs vs ne bulduysam içeriğe kattım tadında… Yahu bu faaliyetlerin bir kısmı diğerinin tekzibidir diyen birkaç kişi dışında ses çıkmıyor… Moda ya “torba” yapmak, kırk ambar tadında, atarsın içine her şeyi, hooop oldu sana torba, biri diğerinin etkisini azaltırmış, kimin umurunda, esasen bu bir sunumdur, söylendiği gibi de olması gerekmeyebilir, eeee, ne demiş atalarımız, “kervan yolda dizilir”… İlaveten, maksat her kesimi ve herkesi memnun etmek değil mi?... Devammmm… Yaptıklarımız, yapacaklarımızın garantisidir, repliği sahnede yeniden ve yine… Biz izlemeyi sanat haline getirdikçe, filmin habire devamı çekiliyor… Ve görünen o ki ve de hiç şüpheniz olmasın ki, devam da edilecek… Ama olsun, “ne vereyim abime” tadında her beklenilen ya da akla gelen faaliyeti torbaya koydun mu, geniş “konsensüs” oluşuveriyor kendiliğinden… Kim takar, bu söylenenlerin gerçeklik payı var mı, olabilir mi, sorularını… Şimdilerde hâlâ var mıdır bilmiyorum, “SimCity” diye bir bilgisayar oyunu var idi, bilgisayar ortamında kendi kentinizi oluşturuyor ve yönetiyor idiniz, bu strateji oyunundan dahi nasiplenmiş olmak karşıtlıkların bir balans dahilinde nasıl yönetilebileceğinin ayartına varmayı getirebilir, de işte…

Dün bir arkadaşım gönderdi, “Türkiye Ormancılar Derneğinin” bir basın açıklamasını, okuyunca içim karardı, gerçi farklı açılardan değerlendirerek benzer kaygıları hep taşıyordum ve bu nedenle de taa başından beri karşı idim bu projeye ve hala da karşıyım ve de karşı olacağım… Önceleri karşı olup sonra alkışçısı olanları da Allah ıslah etsin diyorum… Çeşme Yarımadasının yaklaşık 30.000 ha.lık alanının 17.000 ha.sı proje dahiline alınıyor ve nurlu ufuklar tadında “Türkiye’nin Cannes’i” olacağı takdimi ile sahne alıyor… “Zemin+2 kat olarak öngördüğü yatay mimaride kullanılacak malzemelerin çevre dokusuna uygun olacağı, çevre sertifikasına sahip, sürdürülebilir-doğa dostu bir turizm uygulaması olacağı” cilası ile vaat takdim ediliyor lakin yukarıda sayılan ve bir arada olma şansları nerdeyse imkansız bir dolu faaliyet ile de soslanarak keyifli ve kabul edilebilir hale getiriliyor. Neymiş ana fikir, yatay mimari de, dikey asla değil, çevreye uyumlu konut projeleri, evet bence de hesap bu… Aksi takdirde buraya ne Karadeniz’den müteahhit, ne de çok güvenilen Arap sermayesinden kaynak akmaz… Bilmeyenlere, müracaatları halinde, Arap sermayesi üzerine bildiğim kadarı ile hisse ve kıssalar aktarırım… Aaaa devlet garantisi, yani, marinalara yat sayısı garantisi, havaalanlarına yolcu garantisi, golf sahalarına oyuncu garantisi, müzelere ziyaretçi garantisi, sinema salonlarına seyirci garantisi, bak işte buna bir şey diyemem, işte o zaman olur belki de… Yahu birileri bu romantik takdimleri hayalleri olarak sunabilir, bu çok anlaşılabilir ve kabul edilebilir de bari biz çok sevdiğim ve Anadolu’da çok yaygın kullanılır lakin az uygulanır söz gereğince tutum takınalım; “söyleyen deli ise dinleyen akıllı olacak”. “100.000 kişilik nitelikli yatak, 100.000 kişilik istihdam” takdimi elbette çok ciddi karşılık bulur günümüz Türkiye’sinde… Canım Yurdumun maalesef çalışabilir nüfus stoku o kadar büyük ki… Neyse ulvi ve kutsi politik mülahazalara dalmayalım…

 

Golf sahaları ise başlı başına bir felaket hatta rezalet bir önermedir… Önerenler biliyordur şüphesiz de, dinleyenlerin lütfedip biraz tefekkür edip konunun boyutlarına vakıf olmaları kaçınılmazdır. 19 Aralık 2018 tarihinde “Golf yatırımı” başlıklı bir yazımda, şüphesiz kendimce ve bilgim ve görgüm çerçevesinde konuyu incelemiştim, su rejimi, kullanılan kimyasallar ile toprağın ve yeraltının nasıl kirletildiği, müşteri portföyünün tüm dünyada nasıl ve kimler tarafından oluştuğu ve de hepsinden önemlisi istihdama katkısının ne kadar küçük olduğu vs vs… İstenirse  https://sosyalyasamdaalternatif.blogspot.com/2018/12/golf-yatirimi.html linkinden detaylara ulaşılabilir.

 

Gelelim havaalanı konusuna; şu an Çeşme’nin yegâne su kaynağı “Kutlu Aktaş Barajının” su toplama havzasının tam göbeğine inşa edilerek, zaten su fukarası Çeşme’nin daha da sıkıntıya gark edilmesi gözden kaçıyor herhalde… Yahu hazır bulmuşsun Allah’ın bedava suyunu, ki o bile çok yetersiz, bırak Allahaşkına dokunma… Zaten açtığın derin kuyularla temin edilen suyun ki o da arsenik içeriği riski bir hayli fazla bir su onu paçal etmekte kullanıyorsun, bi dur, bi karıştırma… Aaa bu muhteremlere şimdi bunları söylüyoruz ya, ben biliyorum bu abilerin cevapları vardır ve çok nettir. Denizden “reverse ozmos” yöntemi ile su arıtacağız ile başlayan, İzmir’in muhtelif barajlarından isale hatları ile getireceğize kadar, hatta yağmur dua seanslarını arttıracağıza kadar varır…

 

Hele siz; şu andaki nüfusa ciddi temiz ve sağlıklı su temin edin, atık suyu yeterli ve sağlıklı toplayın, arıtın, gelin sonra bunları da yapacağınız konusunda bizi ikna etmeye çalışın. Bu kadar çok temiz su kesintilerinin ters basınç ile atık su şebeke karışımları sonuçlarına hiç girmeyeceğiz. Terfi istasyon kifayetsizliği nedeni ile yeni kanalizasyon şebekesi yapamıyoruz, siz şimdilik foseptik ile idare edin yaklaşımına lafımız da yokken…  Lütfen, andövülüz de sizin sandığınız kadar da değil, bunu da bir görün gari… Lütfen bu projenin tamamından da hatta küçük bir parçasından da uzak durun, Çeşme’nin geleceği adına… Raporda değinilen, yöreye özgü nadir hayvanlar ile yine yöreye özgü endemik ve nadir bulunan bitki örtüsüne verilecek zarar ortada iken agro turizm gibi örtülere sonraki yazılarda devam etmek üzere…

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Kaleminize,elinize sağlık olsun.
Baßarılar dileriz...