Cumartesi, Ağustos 10, 2024

PETROZAVODSK

Hikâyesi çok eskilere dayanıyor ve geniş olmakla birlikte kısaca "Petro'nun Fabrikalarının" bulunduğu alan diye adlandırıldığını söyleyebileceğimiz bir şehir, Petrozavodsk... Esasen Rusya'nın en büyük döküm fabrikaları olarak tasarlanan sonuçta silah fabrikasına dönüşen başlangıçta İsveç ile olan savaşta savaş alanına yakın alanda bilahare de Osmanlı Rus savaşına top ve diğer silahların imalatının gerçekleştiği şehir olmuştur. Geçen yüzyılda ise barış dönemlerinde "Traktör", sıkıntılı dönemlerde de ihtiyaca binaen tekrar savaş malzemeleri üretimi şeklinde münavebeli bir imalat süreci takip edilmiştir. Şimdilerde ise bir taksi şoföründen öğrendiğimiz ve teyit amacıyla da fabrikanın yerine gittiğimizde artık fabrika yerini bir tabelaya terk ederek yıkılmış olduğunu müşahede ettik.

Karelya Cumhuriyeti, ciddi büyüklükte bir coğrafi alan olmakla birlikte yönetim merkezi Petrozavodsk'ta bulunmaktadır. Petrozavodsk Onega Gölü kıyısında kurulmuş bir şehir, neredeyse şehrin tamamını gezdim, kâh yürüyerek kâh taksi ile... Çok geniş caddeleri, inanılmaz parkları olan bir şehir ve pırıl pırıl, yerde çöp görmek imkânsız... Yaklaşık 750.000 nüfuslu bu kentin; 1 havaalanına, bir güzel tren istasyonuna, 9 adet yükseköğretim kurumuna, 6 adet oldukça büyük parka ve çok daha önemlisi birisi oldukça büyük toplam 16 kütüphaneye, 23 adet çeşitli büyüklük ve disiplinlerde müzeye sahip olduğunu öğreniyoruz, hayretle...

2. Dünya savaşı sırasında Almanya erketesi Finlandiya tarafından 1941 senesinde işgal edilmiş 1944'e kadar devam etmiş bu işgal... İşgalde ilk iş, şehrin adı değiştirilip Finlileştirilmiş, benim söylemekte zorlandığım "Jaanislinha" halini almış. Şehrin sokakları ve önemli meydanları da bu değişiklikten nasiplenmiş anladığım kadarı ile. Finlandiya ordusunun yaptığı en önemli iş ise, hamisi ve abisi durumundaki Almanya'dan eksik ve aşağı kalmamak adına, başta işgali kabullenmeyenler, muhalifler sonra da Ruslar toplama kamplarında misafir ediliyorlar (!!!). Petrozavodsk'ta 7 adet olmak üzere toplamda Karelya Cumhuriyetinde 14 adet kamp oluşturuluyor. Yani bu toplama kampı organize etme işinin onuru sadece Almanya'ya ait değil, görüldüğü üzere... Kayıtlı ve teyitli bilgiler çerçevesinde ölü sayıları detaylı verilmiş tanıtım bilgileri ile ansiklopedik kayıtlarda lakin bunlara girmenin bir manası yok şimdi bence... Şehrin kurtuluşunu ise Onega Gölündeki Deniz Kuvvetleri gerçekleştirmiş, bunu da hayretle öğreniyorum, bu gölde bir deniz kuvvetleri organizasyonu, hiç aklıma gelmezdi böyle olabileceği, belki asker olmamam hasebiyledir... Diğer göllerde durum nasıldır bilmiyorum, ya da bu göllerin birbirleri ile ya da deniz ile bağlantılarının ne olduğunu da...


Onega Gölü kıyısı gayet güzel düzenlenmiş bir park ile boydan boya geçiliyor. Rehberimiz bu sahil düzenlemesi kapsamında yerleştirilmiş anıtsal objeleri anlatıyor, farklı ülkelerin farklı şehirleri, farklı zamanlarda "kardeş şehir" olunması hasebiyle yerleştirildiğini öğreniyoruz. Benim açımdan en ironik olanı ise Finlandiya'nın Varkaus şehrinin "kardeş şehir" olunması hasebiyle "birlikteyiz" ya da "Dostluk dalgası" temalı bir objeyi yerleştirmiş olması... Rusya ile imparatorluktan itibaren ve Rusya’nın Batı ile ilişkilerinin inişli çıkışlı olmasını takiben, Sovyetler dönemi başlarken Lenin önderliğinde güçlü Rusya imajı sebebiyle gayet olumlu olan ilişkiler 2. dünya savaşı ile bozuluyor, işgalci ruh dışa vuruyor, ne zaman Stalin önderliğindeki Sovyetler Birliği Almanya "panzerlerini" önüne katarak taa Berlin'e kadar sürüyor, Finlandiya tekrar dost görünmeye başlıyor, Ukrayna krizi ile birlikte Batı ile Rusya arasında ilişkiler gerginleşirken Finlandiya yine tercihini görece güçlüden yana yapıyor, vs. vs...   

Sahildeki geniş yürüyüş yolunun devrim öncesi komple kırmızı granit ile kaplı olduğu bilgisini veren rehberimiz, kaplamalarının Komünistler tarafından sökülüp yerine beton plakaların yerleştirildiğini anlattı. Bilahare de yapılan yeni düzenleme ile beton plakaların aralarına önceden sökülen kırmızı granitlerin tekrardan yerleştirildiğini söyledi... Hay Allah.. Gerçekten iddia edildiği gibi "zenginlik göstergesi" nitelemesi ile Komünistler tarafından sökülüp yerine beton plakalar yerleştirilmiş ise akla zarar... İddia ne "zenginlik", peki döşenmiş bu geniş ve uzun yolun zenginlikten arındırılması adına komple sökülmesi için harcanacak emek, zaman ve para boşa harcanmış sayılmaz mı? Üstelik çıkarılmış malzemenin def edilmesi yerine yeni beton plaka getirilip döşenmesi gibi kocaman bir iş silsilesi var iken... Acaba gerçekten bunu düşünememişler midir? Şüphesiz bedeli düşünmeden görüntü adına Komünistler de iş yapar, lakin o sıkışık günlerde akla gelecek ilk iş bu mu olur, bilemedim... Yahu artık bıktım, nerede sıkışılsa, nerede izah olunamayacak bir durum zuhur etse, akla ilk komünistlerin getirilmesinden yorulmadı mı bu insanlar acaba? Yahu biz de hemen bu anlatılan abuk hikâyelere inanıyor muyuz da, sık sık bize anlatıyorlar, bilemedim...

Taksi şoförü dedim ya; meğerse adam Ermeni imiş ve köken olarak Erivanlı imiş, benim Türk olduğumu öğrenince soğuk davranır diye düşünmüş idim, yanılmışım, hatta sordum, burada Türkler var mı diye, evet az da olsa Türk olduğunu lakin hiç de azımsanmayacak bir Azeri nüfusunun varlığından söz etti. Yaşanan son Azerbaycan ve Ermenistan savaşlarından söz edince de çok fazla renk vermeden aslolanın "barış" olduğunu söyledi, ne kadar içten ne kadar değil bilemem...

Benim Karelya ziyaret tercihim nereden oluştu birazda ondan bahsedeyim, gençliğimde Çeşme'ye gelen yabancı turistlerde özellikle İsveçli ve Finlandiyalı olan erkeklerde bir hayli sık kullanılan "Hakan" adını hayretle görmüştüm. O tarihte biraz merak edince de mezkûr coğrafyanın başta Ural Dağları ve Orta Asya Steplerinden Türk göçü aldığını öğrenmiş idim. Hep bu manada bir öğrenme duygusu içinde oldum. Planladığım son Rusya seyahatimi yaklaşık 1 hafta fazla tutarak buraları da göreyim istedim, biraz araştırma ile de öğrendim ki, mezkûr göçün yeni topraklara taşıdığı "Şamanizm" ve "şaman tapınakları" izlerini de bulmak mümkün... Lakin gerçek manada ne tapınak ne de din adamı görebildim bu bilgiye bağlı, evet izler var lakin fazla belirgin değil... İsimlere gelince de yine aklımda kaldığı kadar fazla belirgin değil... Lakin yerleşim yer isimleri, katiyen Rusya havası vermiyor, tamamen Finlandiya havası veriyor... Üstelik de ansiklopedik bilgilere göre nüfusun çok azının Fin olmasına rağmen... Umarım bir gün vize konusunda "insan haklarını önde tutanlar" konuştukları gibi davranırlar da fırsat bulur Finlandiya tarafında durumu görme fırsatımız olur... Tur kapsamında bir köy ziyaretinde köylülerin bir gösterisi kapsamında, kullanılan müzik aletleri ile yapılan müziğin bizim alışık olduğumuz müzik tınısına çok uzak olmadığını da müşahede ettim... Hatta bu gösterideki müzik aletleri ve müzik hakkında ve performansı video olarak kayıt ettim... Keşke müzik bilgim de vasatın üstünde olsa idi ve yapabileceğim bir değerlendirmeyi sizinle paylaşabilseydim. Enteresan anılar…


5 yorum:

Adsız dedi ki...

Bu putın senın hakını yıyor hocam rusyanın hertarafını tanıtıyon bır mukafat yok

Adsız dedi ki...

Emeğine sağlık.

ruhi mehmet çilek dedi ki...

Yoruma bir de yorumcu adı yazsanız çok güzel olacak...

ruhi mehmet çilek dedi ki...

yorumcu adı da görmek istiyorum.

Adsız dedi ki...

Emeğine sağlık. A.E.Güner