Cumartesi, Ocak 25, 2014

BİR OSMANLI İHRACAAT LİMANI ÇEŞME


“Uluslararası 1. Çeşme tarih ve kültürü sempozyumuna” sunulan ve Prof. Dr.          Feridun M. Emecen tarafından kaleme alınan “Çeşme İskelesi hakkında bazı bilgiler” adlı bildiride; “Bu durumu Evliya Çelebi’nin Karaburun yoluyla Çeşme’ye giderken Çarpan Boğazında karşı karşıya kaldığı bir eşkıyalık hadisesi de doğrulamaktadır. Burada Karaburun ormanlarının eşkıya yurdu olduğu vurgulanmaktadır. Çeşme sadece kara eşkıyası ve yerli-yabancı korsanların değil zaman zaman Osmanlı’larla savaş halinde bulunan Venediklilerin de saldırısına uğrama tehlikesiyle çeşitli defalar karşı karşıya kalmıştı. Bu sebeple buranın kalesine büyük önem verilmiş ve Çeşme, XVII. Yüzyıldan itibaren bir ticaret limanı oluşundan ziyade Osmanlı donanmasının bir askeri üssü olarak tanınmaya başlandı. Özellikle 1570 Kıbrıs ve ardından İnebahtı mücadelesi sırasında Batı Anadolu’nun sefere eşmekle görevli sipahileri Çeşme’den gemilere binmişlerdir.”

Yukarıdaki satırlar Evliya Çelebi’nin “Seyahatname” adlı eseri refere edilerek aktarılmaktadır ve kolayca da anlaşılacağı üzere, birkaç öneme haiz bir durum tespiti ile karşı karşıya olduğumuzu bize anlatmaktadır.

Eşkıya varsa, ciddi bir hedef yani konu özeline göre de soyulacak kervan var demektir, iddia ve diyalektiğinden hareketle kolayca anlaşılacağı üzere, büyük ormanlık alana yayılmış bu şekavet hareketini, üstelikte Osmanlı’nın çok büyük önem verdiği güvenlik oluşumuna rağmen, tatmin edecek, miktar ve büyüklüklerde kervan trafiğine sahip olunmuştur. Bu kabil büyüklük ve miktarlarda kervan hareketi mevzuubahis ise, varılacak yerinde çok önemli bir merkez olması gerekmektedir doğal olarak, ya nüfusu ve endüstrisi bu ihtiyacı doğurmuştur ya da bir toplama ve dağıtım merkezi olması hasebiyle… Yine mezkûr eserler ve bildirilerden anlaşıldığı üzere, Osmanlı salnamelerinde tespit edilen gerek nüfus, gerekse de gümrük vergilerinin büyüklükleri göz önüne alındığında Çeşme’nin çok önemli bir ihracat limanı olduğu çok açıktır. Yine mezkûr bildiride “Çeşme’ye ait gümrük gelirlerinin XVI. asır boyunca geçirdiği değişim, iskelenin ticari kapasitesi hakkında belirleyici bir unsurdur. Yapılan tespitlere göre gümrük gelirleri 1547’de 600.000 akçeyi geçmiştir” tespiti yapılarak ihracat büyüklüğüne de vurgu yapılmaktadır. Burada, sarp ve sıkıntılı bir yol izleyerek, üstelik daha kolay ulaşımı olan diğer İzmir civarı limanlar mevcut iken, Çeşme’nin öne çıkmış olmasının izahı yapılırken, Sakız Adasının fethedilmemiş olması ve ihracatının talepkarı yabancıların bu adada ikamet ediyor olması enteresandır. Diğer taraftan bir ihracat merkezi olan Çeşme Limanının bu önem ve ehemini teyit edecek 2 önemli unsur daha öne çıkmaktadır, Çeşme Kervansarayı ve Çeşme Kalesi; biri konaklamaların yoğunluk ve büyüklüğüne, diğeri güvenlik unsurunun önem ve büyüklüğüne delalet etmektedir. Ayrıca bu ticari büyüklüğün ve önemin uluslararası güçler tarafından dikkatten kaçırılmayacağı da aşikârdır, Osmanlı ile sürekli bir savaş hali içinde bulunan ve yer yer de deniz korsanlarının hamiliğine soyunan Venediklilerin de hedefi olmuştur sürekli olarak.

Tüm takip ve tedibe rağmen eşkıyaların saklandığı, barındığı ve üs olarak kullandığı alanların ciddi bir orman alanı olduğu vurgulanmaktadır ki, bugüne kadar çeşitli nedenler gösterilerek defalarca yakılmış olmasına ve bir vadedir de sanki başka yer kalmamışçasına ve yangından mal kaçırırcasına RES (rüzgâr enerji santrali) yapacağız adı altında kesile kesile yok edilmeye yüz tutmuş olsa bile bakiyesi bile ciddi bir öneme haiz çam ormanları mevcuttur.

Diğer taraftan; kayıt altına alınan ihracat ve ithalatın varlığı kadar kaçak ve gayri yasal ticaretinde geliştiğini anlıyoruz mezkûr bildiri ve benzer yayınlardan, zengin tacirlerin ve bu zenginliğe mütenasip kervanların varlığının yarattığı iştah, her daim olduğu ve olabileceği üzere kolay geçinme yolu arayan eşkıyanın hedefi olmuştur ve gasp edilen mal ve eşyaların kendi ihtiyaçlarını karşılamanın ötesinde bir durum oluşturduğu da aşikârdır ayrıca. Gasp edilen bu zenginliklerin ve emtianın gayri yasal ticaretini yapmak üzere depolandığı ve yabancı bandıralı gemiler ile sevk edildiğini tarih itibari ile merkezi otoritenin yerel kadılara yazdığı talimatlar ve araştırma ve takip taleplerinden anlaşılmaktadır. Nitekim mezkûr bildirinin 27 sayılı dipnotunu oluşturan paragrafta; “sekban, eşkıya ve firketecilerin faaliyetlerinden ve bunların yöredeki kasabalarda sakin yatakçılarından söz edilmektedir” denilerek dipnotta da;  Osmanlı devlet işlerine ait sadr olan hükümlerin ve fermanların tarih sırasına göre özetlenerek kayıt altına alındığı Mühime defteri LXXI sayı sahife 258 refere edilerek “Seferhisarlı Muslihitdin’in kara ve deniz eşkiyası ile işbirliği yaptığı, bunların çaldığı malları depolayıp sattığı ve eşkiyayı koruduğu belirtilmektedir. Aslında bu zatın eşkiyanın başı olduğu söylenebilir” bilgisi verilmektedir.

Çeşme Limanının; mezkûr sempozyumda ihracat limanı olarak öne çıkmasının yanında, başka kaynaklardan öğrendiğimiz kadarı ile sahip olunan, kaplıca ve ılıcalar nedeniyle de gerek tedavi gerekse de rehabilitasyon açısından önemli bir destinasyondur aynı zamanda. İzmir merkezli Gemi Acentelerinin Çeşme Ilıcaları hedefli turlar düzenlemelerinin yanında, Ege Adalarından da yoğun bir trafiğin olduğunu anlamaktayız kayıtlardan, yayınlardan… Bu amaçla yapılan ve işletilen, bugün hala izleri ve işleri olan otellerin varlığı da bu görüşleri teyit etmektedir.

Çeşme Limanı; İonia’nın önemli kenti Erythrai’inin limanı olduğu tarihlerden itibaren, bir taraftan Osmanlının Sakız Adası fethinin yarattığı atalet diğer taraftan da 17. yüzyıl ortalarında İzmir’in muhteşem yükselişine kadar önemini korumuş olup bilahare de askeri bir üs olarak hizmet vermeye devam etmiştir. Şimdilerde ise, Çeşmelilerin çok benimsememesine rağmen birkaç oldubitti, deyim yerinde ise, tam bir cinlik ile ihale ve özelleştirme numaralarının ihdas edilmesi sonucu, ULUSOY tarafından RORO iskele işletmeciliğinin önemli bir merkezi haline getirilmiştir. Şimdi bir kesim zevat ta çıkar der ki; bu sayede Çeşme otoyola kavuşmuş ve kolay ulaşılabilir bir yer olmuştur ve bu yüzden de turistik değeri artmıştır, bu da bir tercihtir ama katılmasam da katlanırım.

 

Hiç yorum yok: