Çeşme’de artan ticari faaliyete dayalı kervan trafiğine
bağlı olarak, daha önceki yazılarımda bahsettiğim üzere, cazibenin yarattığı
çekim ve sonunda ortaya çıkan şekavet hareketinin, kervan trafiğinden uzak
tutulabilmesi adına 2. Beyazıt tarafından yapılan “Çeşme Kalesinin” yarattığı
güvenli ortamda gelişen ve oldukça artan ticari trafiğin konaklamalı ve
karşılıklı hale gelmesi üzerine 1528-29 yıllarında Kanuni Sultan Süleyman
devrinde, tipik Osmanlı kervansaraylarından biri olan Çeşme Kervansarayının
inşa edildiği belirtilmektedir kayıtlarda. “U” biçiminde bir planı ve ortasında
oldukça geniş bir avlusu, çevresinde de dükkân, depo ve odaları yer alan yapıda
her iki tarafından merdivenlerle, biçim olarak, alt katın aynısı olan üst kata
çıkılan bu kervansarayda, bir taraftan yabancıların konaklaması ve
hayvanlarının barınması hedeflenmiş diğer taraftan da ticarete konu olan
malların depolanacağı, satılacağı ya da değiştirileceği bir alan
oluşturulmuştur.
“Yeni Çeşme Gazetesi” sahibi Aydın Korkmaz’ın yeniden ve
kısmen yayına hazırladığı ve Demokrat Parti İzmir milletvekili Çeşme’li Mehmet
Aldemir ve arkadaşları tarafından kurulan “Çeşmeyi
Sevenler Derneği” tarafından yayınlanan “Çeşme ve Ilıcaları” adlı kitapta; “EMERE BİİNŞA-İ HAZ-EL-BİNA İL-MASUN
SULTAN-Ü BERRİV-EL BAHRİ SULTAN SÜLEYMAN İBN-İ SULTAN SELİM Fİ TARİHİ SENETE
HAMSE VE SELASİN VE TİSAMİYE. AMİLE ALİ İBN-İ BABUÇÇU” yazdığı ve bugünkü Türkçe ile “(Tanrı Tarafından) korunulan bu binanın
yapılmasını kara ve denizin sultanı Sultan Selim oğlu Sultan Süleyman 935 yılı
tarihinde emretti. Bunu, Babuççuoğlu Ali yaptı” yazan bir kitabeye sahip olduğu
belirtilmiş olan Çeşme Kervansarayı, şimdilerde; yap işlet modeli
özelleştirmeler kapsamında 2. restorasyonunu tamamlanarak otel olarak hizmet
vermektedir. Asıl ve önemli restorasyon çalışmaları ise 80’li yılların 2.
yarısında tamamlanmıştır. Mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olan bu
yapı Avrupa Konseyi “Doğal ve Kültürel varlıkları koruma envanteri” kapsamında
olup İzmir 1 nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 23.07.2001
tarihinde tescillenmiştir.
İlk Restorasyon çalışmaları, Vakıflar Genel Müdürlüğü
bütçesinden temin edilen kaynakla, VGM’lüğü iştiraki olan “Vakıf İnşaat”
tarafından gerçekleştirilmiş ve o dönem çalışmalarını meslektaşımız ve
büyüğümüz İnşaat Mühendisi Ahmet ağabeyimiz de Şantiye Şefi olarak yürütmekte
idi. Kendisi bir ziyaretim sırasında, çalışmaların en ilginç yanının yıkım
sonrası toprak altında kalan temellerin ortaya çıkarılması sırasında bulunan ve
boyları yaklaşık 1 ile 2 mt arasında, çapları ise yaklaşık 10 cm ile 15 cm arasında değişen ardıç
ağacından yapılmış ve zemin stabilizasyonu amacıyla kullanılmış yüzlerce temel
kazığının bulunmasından söz etmiş hatta bir kısmını göstermişti. Zemin su
seviyesinin yüksekliği ve zeminin stabil olmamasından, gövdesi bol çıralı olan
ve su içerisinde çok uzun yıllar bozulmadan durabilen bu temel kazıkları nasıl
bir etüd ve çalışma ile karşı karşıya olduğumuzu göstermekte idi.
Kervansarayda konaklayanların ibadet gereksinimini çözmek
için; tam karşısında küçük cami ve su ihtiyacını karşılamak içinde muhteşem bir
cephesi olan bir çeşme ve hemen dibinde 2 adet selvi ağacı bulunurdu. Deniz
dolduracağım sevdasına kapılmış büyüklerimizin gözlerine dolgudan başka bir şey
görünmez olunca cami dışındaki, çeşme, selvi ağaçları ve etrafı yüksek taş
duvarla çevrili bahçenin yerinde yeller esmeye başlamıştır.
Bu kadar tanıtım ve gözlem aktardıktan sonra, mesleğimin de
daha fazla kelama uygun olmadığı düşüncesi ile mezkur Han’ın; çocukluk, gençlik
ve yetişkinlik yıllarımıza denk düşen dönemdeki kullanma biçimlerinden
bahsederek nostalji yapmak istiyorum.
60 lı ve 70 li yıllar boyunca Kervansaray dış cephesinde;
dönem itibariyle de ticaretin merkezi olma hasebiyle dükkânlar yer alırdı ve
bunlar gazoz imalathanesi, bakkal, kahvehane, demirci, testereci, fırın ve
tenekeci vb faaliyetleri sürdürürlerdi… Kim hatırlıyor şimdi, sanki sürekli
muhtarımız gibiymiş olan Kadim Muhtar Ali Tunar’ı… Kahveci Yahya’nın kahve
kokusunun tüm alanı kaplamasını. Hele yaz aylarında başta Ovacıklı üreticiler
olmak üzere, üreticilerin getirdiği yüzlerce köfün kavun ve karpuzun ve diğer
tüm sebze ve meyvelerin doldurduğu alanın güzelliğini… Taa başından beri
üretici halin yöneticisi, İbrahim Gören’in (manav İbrahim) sesinin tüm alanı
kapladığı günleri kim hatırlamaz… Yaz, Balin Otel…Yaz Mantolu… Gözlerimizin
dolarak, hafızalarımızın huzur bularak hatırladığı bu günleri yaşamamızı
engelleyen, bu yıkım ve deniz dolduran zihniyeti de nasıl anacağımıza karar
veremiyoruz, cahillik mi, öngörüsüzlükmü, tarihbilmezlikmi, yoksa necip
milletimizin hasleti rantçılık mı, artık herkes kendi kararını verecek… Peki, mezkûr
büyüklerimizden hayatta olanları, en azından sıralanan bu yapılanların yanlış
olduğu idrakine erenlerin, başka konularda aynı zihniyeti halen sürdürüyor
olmasının izahı nasıl yapılacaktır… Aklın ve vicdanın dama dediği noktadayız,
artık yeni hamle yapılamaz durumdadır ne yazık ki…
Han’ın; Otobüs garajı, Yazlık sinema, Üretici Toptancı Hali’ne
gelen üreticilerin hayvanlarının bağlama yeri olarak kullanıldığı uzun yıllar…
Bizim kuşak ve öncekilerinin, otobüs yazıhanesi olarak kullanılan yerden bilet
alarak yine Han’ın oldukça büyük avlusunda bekleyen otobüslere bindikleri bir
alan olduğunu kimler nemli gözlerle anıyordur, kimler ana giriş kapısına
kocaman bezden bir örtü çekilerek kapatılan ve yazlık sinema olduğu dönemi
hatırlıyor ve seslerini duyduğu, dönemin önemli aktrist ve aktörlerinin
duydukları seslerine vücut vermek adına perdeye sessizce yaklaşıp perdenin
kenarından karşıdaki beyaz duvara baktıklarını hatırlıyorlardır… Kimler ünlü
“Kahraman” testereleri ve bıçaklarının neden artık üretilemediğine
hayıflanıyordur… Kimler şimdilerde, taaa Niğde’den gelen ünlü “Niğde Gazozu”nu
içerken “Somalı Gazozlarını” hatırlıyordur… Kimler Bekir Usta’nın mis gibi
kokan “nohut hamuru” ekmeklerini ve gevreklerini hatırlıyordur…
Hatıra… Hatıra… Erbaplarının, hatıralar ve hatırlananlar
üzerinden yarattığı turizm figürleri, umarım ki günümüze ışık tutar dilekleri
sunmaya devam…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder