Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinden biri olan Çeşme;
2014 yılı yaz sezonuna yeni bir yerel yönetim ile girdi. Seçimler öncesi
Belediye Başkan Sn. Muhittin Dalgıç ile sohbetlerimizde, 2014 yılı için
kendilerinden çok önemli girişimler beklenmemesini beklediği beyanı ve
yapılacak “küçük dokunuşlar” ile
önemli sonuçlar alınacağını, kaldırım, park, yol yaptık gibi belediyelerin asli
görevi olup yapacağı işlerle övünülmeyeceğini defalarca tekrarlamış idi.
Çeşme son yılların en kalabalık günlerini yaşamakta, esnafın
geçmiş yıllara göre daha memnun olduğunu beyan ederek, 2014 Şeker bayramı
otoyol çıkışlarını veriyor Başkan, Karayolları ilgili departmanının bilgilerine
göre günlük ortalama yaklaşık 25.000 araç, yaz ortalaması ise günlük yaklaşık
15.000 araç olarak şekilleniyor. Başkanın anlatımlarından, anladığımız
kadarıyla bu rakamların bir önceki yıla göre bir hayli yüksek… Çeşme ve benzeri
sahil kentlerinin en önemli sorunlarından en başta geleni; kış nüfusu üzerinden
bütçeden elde edilen pay-gelir ile yaz nüfusunu yönetme becerisi olup, konunun
sadece para sorunu olarak algılanmaması gerektiğinin altı kalın kalın
çizilmekte Başkanca… Çünkü bunun bu biçimiyle söylenilmesi halinde bazı münkir
ve münafıklar tarafından, konunun sadece para meselesi biçimiyle
algılanılmasına dayalı algı bozukluğu nedeniyle, personel ve makine parkı vs.
ihtiyacı göz ardı edilmektedir.
Peki; Çeşme’de eksik yok mu, şüphesiz var ve de ne yazık ki
olmaya da devam edecektir, sorunlar sadece yerel değildir çünkü, canım Yurdumun
bu kabil şekli yönetim tarzını tercih etmesi başlıca sorunudur. Yerel iktidar
ve genel iktidar uyuşmazlığına sebep olan bu tercih, daha çok baş ağrıtmaya
devam edecek gibi görünmektedir. Sürekli adem-i merkeziyet diyerek, dayatılan
ya da türbanlanarak görülmesi engellenen katı merkeziyetçilik, her geçen gün
artmakta olup yerel yönetimleri sadece temizlikçi konuma getirme arayışı haline
gelmiştir, ne yazık ki…
Dinlenme, eğlenme, görme, tanıma benzeri amaçlarla yapılan
gezi anlamına gelen “Turizm”; bugünkü
içeriğiyle mezkûr tarife, benim kişisel çekincelerime rağmen, yerleşik genel
kanı ve içinde yaşadığımız rejimin kabulleri ve tarifleri açısından çok insanı
çekebilmek, çok insan için cazibe alanı olmak ise, bu en azından bu dönem
itibariyle başarılmış görünüyor. Sonuç itibari ile amaç, mezkûr tarife uygunluk
çerçevesinde, kentinizi ister deniz, plaj gibi cazibeler, ister her yer
sıcaktan bunalırken oldukça serin ve rutubetsiz bir ortamda bulunma konforu,
ister merak edilerek görülmeye gelinmesi, ister festivallere katılmak ya da
izlemek, ister eğlenme amaçlı konserleri izleme, ister tarihi
kalıntı-buluntuları görme isteği, ister oldukça meşhur termal sulardan
yararlanma, ister meşhur balık restoranlarında deniz mahsulleri yemenin zevkine
varmak, ister kongre merkezlerinde neler olduğunu izlemek, vb. gibi nedenlerle
olsun, yabancıları gerek günübirlik gerekse de konaklamalı ağırlama ise, maksat
ve murat hâsıl olmuştur gibi durmaktadır. Her şeye rağmen ben bu gelişmeleri
Sn. Başkan’ın ve ekibinin uyumlu ve verimli çalışmaları ile küçük dokunuşlarına
bağlıyorum, aaa birileri de çıkar bunların Sn. Başkan’ın girişimleri ile ilgisi
olmadığını söyler, eee ne yapalım ağızları torba değil ki büzelim… Onlarda
Çeşme’nin verimli bir sezon geçiriyor olmasını Ankara Büyükşehir Belediye
başkanına bağlar, olmazsa Mersin Valisine bağlar, olur biter…
Küçük dokunuşları hissetmeyenlerin, duyargalarının
nasırlaşmış olduğuna bağlamak gerekmektedir herhalde bu hissizliklerini…
Asıl başarı göstergesi olacak “Büyük dokunuşlar” önümüzdeki yıldan itibaren başlayacak gibi
anlaşılmaktadır, Başkanın konuşmalarından, peki neydi bu dokunuşlar, şöyle
kısaca sıralayarak bakalım… 9 bölgeye ayırıp 9 farklı etkinlik, bölgeleri karşı
karşıya getirmeden, aktivitelerini yerel dokuya ve davranışlarına has
yaklaşımları da göz önünde tutarak, planlama ve gerçekleştirilmelerini bizlerde
merakla beklemekteyiz. Çeşme’nin çeşmeleri, Çeşme kent müzesi, 2. taş ocağına
Osmanlı-Rus deniz savaşının, özellikle geceleri ışıklı gösterimlere uygun figüratif
kabartmalarla canlandırılması, İnkilap caddesinin “Old Bazaar” adı altında yeniden ihya edilmesi ve sunumu, Dalyan da
“Nezir’in kulesinin” yeniden inşa
edilmesi, Çeşme, Çiftlik ve Ilıca sahil bandının yeniden düzenlenmesi, Çeşme
meydanının yeniden en eski haline kavuşturulması çalışmalarının
sonuçlandırılması, Plajların tamamen halka açılması ve mevcut kiralama düzeninin
sona erdirilmesi, Karakori (Kutludağ) olarak bilinen limana hâkim tepenin yerli
ve yabancı heykel sanatçılarına tahsis edilerek “heykelland” kurulması,
Çeşmeköy tarihi kalıntılarının gezilebilir hale getirilmesi, Dünyaca ünlü
Pırlanta plajının yeniden ve daha güçlü bir biçimde “kitesurf” merkezi haline getirilmesi, “Antik Bağlararası yerleşkesi” çalışmalarının gezilebilir bir hale
getirilmesi çalışmalarına destek verilmesi, 12 İon kentinden biri olan Erythrai
arkeolojik kentinin daha etkili gezilebilir bir yer haline getirilmesi için
gerekli desteğin bulunması ve verilmesi, Eşek adasının mevcut statüsünün
tekrardan eski haline getirilmesi için gerekli girişimlerin yapılması gibi ilk
akla gelenler… vs. vs…
Tüm bunların dışında; Çeşmelilerin Yerel yönetimden mutlaka
başarmasını bekledikleri en önemli ve adeta olmazsa olmaz dedikleri, TOKİ’nin Çeşme imar kurallarını alt üst
eden ihalesinin engellenmesi ve Çeşme imar kuralları ve plan notlarına uygun
hale getirilmesi, Çeşme’nin yerleşim alanlarının bu kadar içine sokularak adeta
bir intikam meselesiymiş gibi duran ve bağrına hançer gibi saplanacak RES lerin yapımının önüne geçilmesi de
yerel yönetiminin önünde duran en önemli sorundur. Çevre duyarlılığı ile bilinen Çeşme Belediye Başkanı ve
Meclis üyelerinin mezkur konu ile ilgili iyi niyetli girişim ve inatla direniş
çabaları da Çeşmeliler tarafından takdirle karşılanmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder