Pazartesi, Ekim 19, 2015

SPONSOR ARIYORUM

Bilindiği üzere, sponsorluk; hedefi olan kuruluş ve kurumların amaç ve hedeflerini hızlı ve güvenli gerçekleştirebilmeleri için sanat, kültür, sosyal ve spor alanlarında, gerçek kişi veya tüzel kişilerin, para, araç-gereç ya da hizmet ile desteklenmesi ya da tüm bu çalışmaların planlanması, yürütülmesi sürecinin finansman teminidir. Sponsorluk; sponsor olunana hedefe varmada kısaca destek anlamında olmakla birlikte, sponsorlara da, geniş kitleler nezdinde yoğun izlenen mezkur alan üzerinden de, reklam, beşeri ilişkiler, satış, teşvik vb. hedeflerde ve marka adını kafalara nakşetme, markaya itibar kazandırma, kurum ya da kuruluşa ehven ve sevimli kimlik kazandırma ve de özellikle vergi muafiyetleri ve mezkur kamu ilişkilerinin ehvenleştirilmesi adına bir hoşluk teminidir, aynı zamanda... Kolayca bilinebileceği üzere; her türlü ticari kurum ve kuruluş yanında kamu kurumları da bu alanda, ciddi ciddi yer almaya başlamışlardır. Diğer taraftan, işletmelerin ürünlerinin hedeflere uygun pazarlanabilmesi, hatta “sponsorluk” numarasıyla kitleler nezdinde mezkur ürünlerin bilinirliğini arttırmak, ürünlere ihtiyaç oluşturma, satışları artırmak mümkünse patlatmak gibi bir süreçten bahsetmekteyiz. Pazarlama faaliyetlerinin “tilkileri”; klasik reklamların güvenirlik ve etkinlik ölçümünün gerçekten saptanamaması, yoğun rekabet koşulları içinde güme gitmesi kaygılarıyla, behemehâl reklama türbanı geçirip, siyasal destek verdikleri üzerinden de yasal sponsorlukların yarattığı mamalanmanın mucibince, piyasa kontrolü adına bu icadı hayata geçirmişlerdir. Bir nevi reklam bütçesi olan sponsorluk, vergi mevzuatları mucibince de bol miktarda yağlı bir durum oluşturmuştur. Sponsor ise; Finansal velinimet demektir... Necip Türk Milletinin genlerine işlemiş ve karakteristik özelliğe evrilmeye başlamış, aklın temelinde, “devlet bize baksın”, “herkes bize yardım etsin” ruh hali oluşmuştur...

Sponsorluk; Nişanyan’ın etimoloji sözlüğünde, İngilizce kökenli “bir girişimi destekleyen veya finanse eden, kefil, garantör”, Klasik Latince de ise, “sponsor, kefil ve söz kesmek, ant içmek, kefil olmak”, TDK da ise; “destekleyici” olarak tanımlanmaktadır.

Sponsorluk; sadece yukarıda belirtildiği üzere sadece mezkur alanlarda mı kullanılıyor, şüphesi hayır...Dünyada pek çok ülkede, siyasal yaşamın manipüle edilmesi uğruna, burjuva anlamda da olsa siyasal ahlakın irtifa kaybetmesine neden olunmuştur, ama elimizdeki en azından bendeki verilere göre, bu konudaki ilk çok büyük legal manipülasyon Almanya'nın Faşist lideri Adolf Hitler tarafından yapılmış olup, seçimlere yönelik bastırılan büyük afişlerle, fakir Alman halkına dağıtılan kömürleri Mısır’daki piramitlerin büyüklükleri ile kıyaslayarak anlatmaktadır.
Peki canım yurdumda, bu tür seçmen sponsorluğu ne zaman başladı, açıklık adına seçim izlemelerinin başladığı dönemde, dönemim muktedirleri tarafından kanaat önderlerinin desteklenerek toplumsal manipülasyon hedeflenir iken, 1970 lerde ise, gereken oyun birkaç kat oy pusulası basılarak çalınan ya da kaybedilen mühürlerin fütursuzca kullanılarak, al mühürlenmiş oy pusulasını, getir boş oy pusulasını karşılığında al yeşil doları kampanyası ile al ayakkabının tekini seçim sonuçlarına göre al diğer tekini kampanyası ile direk desteklemeye geçilmiş olup, malum zatın öncülleri başlatmışlardır, dedikodusundan geçilmez olmuştur. Artık bir defa delmekle birşey olmaz denildi ya, beyaz eşya, kömür, makarna, yağ, gıda, giyim eşyası ve para, seçim manipülasyonuna enstrüman olmuştur. Ne yazık ki, bu her siyasi ekibin gözünü kırpmadan yaptığı bir iş olmaya başlamış ve görece de varolsa siyasi etik yerlere serilmeye başlamıştır. Şüphesiz bu enstrümanların tamamı legal ve kanuni zeminde yapılmakta olup, seçimlerin illegal finansmanının manipülasyona yansımaları konusunda delilli söz söyleyecek durumda değiliz. Ancak şu kadarını yazayım ki, bir ülkede soygun ve hırsızlık düzeni siyasal olarak olumlanıyorsa, bir paylaşım piramidi var demektir… Ganimetten pay alan neden ses çıkarsın ki… Sen mutlu, ben mutlu, oyunu...

Eskiden “Adalet” kazanırdı, sonra birden “Anavatan” kazanmaya başladı, şimdide “Adalet ve kalkınma” kazanmaya başladı, “A” ların zaferidir bu efendiler. Eeeeeeeeeeeee ne de olsa alfabenin ilk harfi, bizde hala ve bunca yılda ancak bu kadar öğrenebilmişiz, durmak yok yola devam…

Günün moda ifadesi “sponsorluk” ya, bende yaklaşan seçimlerde sahip olduğum oyuma sponsor arıyorum, oyumu satıyorum demiyorum zinhar, ki kamusal bir sorumluktur oy sahipliği, zam yapmanın adının fiyat ayarlaması, sansürün adının düzenleme olduğu bir ülkede bu da fazlaca sırıtmaz herhalde… Bende oyum için istediğim rüşvetin adını sponsorluk anlaşması talebi diye nitelendirsem çok mu olur acaba? Gerçek vatandaş - sanal vatandaş durumu var sanki canım yurdumda, gerçekler sponsor aramıyor, kamusal sorumluluk alıyor, diğerlerine zaten diyecek kelam yok... Allah selamet versin...


Yazımı önemli feylesof Nietzsche’nin bir sözü ile bitireyim; “Cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi, hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. Sadece seçim yaptığını zanneder. Böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainlerdir.”

Hiç yorum yok: