Bilindiği
üzere; diğer benzerlerinde olduğu üzere, Çeşme ilçesinde de “İnşaat yasağı” diye bir uygulama var
ve hiçbir mantıklı izahı olmamasına rağmen “gürültü
yönetmeliği” ilgili maddelerine istinaden ancak sürekli ahlaki boyutu
tartışılmasına rağmen, uzun yıllardır uygulanır, inşaat yaptığımız dönemlerde doğru
bulmasak ta, katılmasak ta, toplumsal ve medeni hayat adına mecburen uyduğumuz kurallardan
biridir… Çünkü Çeşme’nin tüm esnafı turizmin “inşaat yasağı” neticesinde gelişeceği,
iş yapma kapasitesinin artacağı gibi bir uydurmacaya inanmış ve inşaatların
devam etmesi halinde de tam tersinin olacağı varsayılmıştır. Bu kapsamdan olmak
üzere; her yıl 1 Haziran ve 15 Eylül tarihleri arası inşaatlar paydos ettirilir
idi, gelenek bu yıl da devam etti ve karar Çeşme Belediyesi Meclisi Mayıs
toplantısında karara bağlandı ve ilgili herkese tebliğ edildi… Kararın oy
birliği ile alındığı toplantıda yasağa uymayanların 2.500 TL para cezası ile
cezalandırılması da, oluşması muhtemel görüntü ve ses kirliliğinin önüne geçilmesinin
bir aracı olarak karara bağlanmış. Yukarıda da bahsettiğim üzere mezkûr
kararın, ahlaki ve hukuki olmamasının yanında vicdani de olmadığı konusundaki genel
ve yaygın mesleki görüşe rağmen, alınmış bir karar olduğu için hep uyulmuştur,
asla, “karara saygı duymuyorum, ayrıca
uymuyorum da” denilmemiştir.
Yerel
yönetim; bu kararı her yıl alır ve uygulardı, homurdanmalara yol açsa da uygulanması
konusunda bir tereddüt hiç oluşmamıştı. Ancak bu yıl konu biraz farklı, farkı
nedir bilmiyorum ama farklı işte… Çünkü seçilmiş yerel yönetimce kararın
tebligatına rağmen bir takım inşaatların devam ettikleri müşahede edilmiş ve
anlaşılmıştır ki, bu yıl yeni inşaat şirketleri faaliyete dâhil olmuşlardır.
Acaba bu kabil yaklaşımla, Çeşme’nin varlığı, mezkûr şirketlerin varlığına
armağan mı ediliyordu? Acaba; gerçekten bu şirketlerin faaliyetinin varlığı
yerel yönetim üzerinde etkili oldu da, bir ayrıcalık mı oluştu diye konuşulmaya
başladığında, bir de baktık ki, yerel gazete ÇEŞME GÜNEŞİ’nde bir haber… İzmir
Valiliği Mahalli Çevre Kurulu, seçilmiş yerel yönetimin aldığı kararı yok sayan
bir karara imza atar, Çeşme’de faaliyet gösteren Folkart inşaata ait; biri
Fener Burnundaki Folkart Çeşme Blu, diğeri de Paşa Limanındaki rezidans projesi,
adlı 2 inşaata, gece ve hafta sonları da dâhil olmak üzere çalışma izni verir… Valilik,
görüldüğü üzere “Folkart İnşaat” lehine, Çeşme Belediyesi Meclis kararını yok
sayıyor, saygı duymamasının anlaşılır tarafı olsa da, uygulamıyor ve yok
sayıyor olmasının hiçte anlaşılır olmadığı sarihtir. Valilik şimdi kendilerine
bir soru sorulsa derhal yazılı bir açıklama yaparak; alınan kararın “kamu
yararı” mülahazasıyla alındığına işaret buyuracaklardır, daha önceki benzerleri
gibi, muhtemelen… Eeee kamu diye, halkın yerine devleti koyarsanız olacağı
budur. Varsa yoksa kerim devlet… Şüphesiz valiliğin böyle bir karar alırken,
usulen yerel yönetime danışalım dememesi, hatta karar alındıktan sonra ivedi
şekilde yerel yönetimi bilgilendirelim ve ne menem bir kamu yararı olduğunu
görsünler dememesi, konunun ve de özellikle Çeşme Turizminin en azından alınmış
kararların tekliği açısından hiçte umurlarında olmadığının göstergesi mi
sayılır acaba, varsa yoksa “KAMU YARARI”.
Peki;
seçilmiş Belediyenin atanmış Valilik karşısında, mağlup olmasının Çeşme için
nasıl bir faydası vardır da, bu karar alınır… Peki; Belediye de diğer ve
Valilik tarafından kapsam dışı tutulan inşaatların da devam etmesi yönünde bir
karar alırsa, bundan Valilik hanesine nasıl bir artı yazılır acaba… Hani
seçilmişlerin kararları atanmışlar karşısında daha kutsal idi, bize olunca
evet, size olunca hayır… Muvafık iseniz evet, Muarız iseniz hayır… Gayet güzel…
Harikulade… Süper hatta turbo süper… Biri de çıkıp bu nasıl “kamu yararı”, bu
olsa olsa “yandaş yararı” derse şık mı olur… Bu kararın behemehâl gözden
geçirilmesi gerekmekte hatta kaçınılmazdır. Öncüllerinin “anayasa bir kez
delinmekle bir şey olmaz” diyerek “davranışı” sulandırmaları, kendileri ile
öğünen ardılları için de, mezkûr zihniyetin ne yaman temsilcisi ve takipçisi olduklarını
ispat etme fırsatı olmuştur. Allah selamet versin… Kendi tercihleridir
denilebilecek bir durum olmadığı da gayet sarihtir.
Diğer
taraftan “yasak başlamasına” rağmen inşaatın devam etmesine, kanunen böyle bir
karar verme hakları vardır diye suhulet ile yaklaşıp, daha bize karar intikal
etmedi demek ise, kamu yönetimi açısından munis kabul edilse de, pratik hayat
açısından hiçte öyle değildir… Şimdi inşaat yapanlar çıksa ve dese ki; “Çeşme
Belediyesinin aldığı karara saygı da duymuyorum ve uymuyorum da” ne olacak… Gelsin
cezalar, gelsin mahkemeler… Hülasa “kaos”…
Dostluklar ve
düşmanlıklar üstünden ikame edilecek politikaların bu ülkede bölünmeleri
tetiklediği alenen bilinmesine rağmen “ezer geçeriz” fikriyatı egemen
olmaktadır ve ne yazıktır ki alkış ta almaktadır… Aslında “ne yapmalı” gayet iyi bilinmektedir ama şimdilik, Allah bu
zihniyeti ikame edenlere akıl, fikir ve izan ihsan eylesin demekten başka bir
çare görünmemektedir. Gerçi o da faydalı değildir ama ne yapalım elden ancak bu
geliyor…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder