Pazartesi, Haziran 20, 2016

KAMU YARARI

Bilindiği üzere; diğer benzerlerinde olduğu üzere, Çeşme ilçesinde de “İnşaat yasağı” diye bir uygulama var ve hiçbir mantıklı izahı olmamasına rağmen “gürültü yönetmeliği” ilgili maddelerine istinaden ancak sürekli ahlaki boyutu tartışılmasına rağmen, uzun yıllardır uygulanır, inşaat yaptığımız dönemlerde doğru bulmasak ta, katılmasak ta, toplumsal ve medeni hayat adına mecburen uyduğumuz kurallardan biridir… Çünkü Çeşme’nin tüm esnafı turizmin “inşaat yasağı” neticesinde gelişeceği, iş yapma kapasitesinin artacağı gibi bir uydurmacaya inanmış ve inşaatların devam etmesi halinde de tam tersinin olacağı varsayılmıştır. Bu kapsamdan olmak üzere; her yıl 1 Haziran ve 15 Eylül tarihleri arası inşaatlar paydos ettirilir idi, gelenek bu yıl da devam etti ve karar Çeşme Belediyesi Meclisi Mayıs toplantısında karara bağlandı ve ilgili herkese tebliğ edildi… Kararın oy birliği ile alındığı toplantıda yasağa uymayanların 2.500 TL para cezası ile cezalandırılması da, oluşması muhtemel görüntü ve ses kirliliğinin önüne geçilmesinin bir aracı olarak karara bağlanmış. Yukarıda da bahsettiğim üzere mezkûr kararın, ahlaki ve hukuki olmamasının yanında vicdani de olmadığı konusundaki genel ve yaygın mesleki görüşe rağmen, alınmış bir karar olduğu için hep uyulmuştur, asla, “karara saygı duymuyorum, ayrıca uymuyorum da” denilmemiştir.

Yerel yönetim; bu kararı her yıl alır ve uygulardı, homurdanmalara yol açsa da uygulanması konusunda bir tereddüt hiç oluşmamıştı. Ancak bu yıl konu biraz farklı, farkı nedir bilmiyorum ama farklı işte… Çünkü seçilmiş yerel yönetimce kararın tebligatına rağmen bir takım inşaatların devam ettikleri müşahede edilmiş ve anlaşılmıştır ki, bu yıl yeni inşaat şirketleri faaliyete dâhil olmuşlardır. Acaba bu kabil yaklaşımla, Çeşme’nin varlığı, mezkûr şirketlerin varlığına armağan mı ediliyordu? Acaba; gerçekten bu şirketlerin faaliyetinin varlığı yerel yönetim üzerinde etkili oldu da, bir ayrıcalık mı oluştu diye konuşulmaya başladığında, bir de baktık ki, yerel gazete ÇEŞME GÜNEŞİ’nde bir haber… İzmir Valiliği Mahalli Çevre Kurulu, seçilmiş yerel yönetimin aldığı kararı yok sayan bir karara imza atar, Çeşme’de faaliyet gösteren Folkart inşaata ait; biri Fener Burnundaki Folkart Çeşme Blu, diğeri de Paşa Limanındaki rezidans projesi, adlı 2 inşaata, gece ve hafta sonları da dâhil olmak üzere çalışma izni verir… Valilik, görüldüğü üzere “Folkart İnşaat” lehine, Çeşme Belediyesi Meclis kararını yok sayıyor, saygı duymamasının anlaşılır tarafı olsa da, uygulamıyor ve yok sayıyor olmasının hiçte anlaşılır olmadığı sarihtir. Valilik şimdi kendilerine bir soru sorulsa derhal yazılı bir açıklama yaparak; alınan kararın “kamu yararı” mülahazasıyla alındığına işaret buyuracaklardır, daha önceki benzerleri gibi, muhtemelen… Eeee kamu diye, halkın yerine devleti koyarsanız olacağı budur. Varsa yoksa kerim devlet… Şüphesiz valiliğin böyle bir karar alırken, usulen yerel yönetime danışalım dememesi, hatta karar alındıktan sonra ivedi şekilde yerel yönetimi bilgilendirelim ve ne menem bir kamu yararı olduğunu görsünler dememesi, konunun ve de özellikle Çeşme Turizminin en azından alınmış kararların tekliği açısından hiçte umurlarında olmadığının göstergesi mi sayılır acaba, varsa yoksa “KAMU YARARI”.

Peki; seçilmiş Belediyenin atanmış Valilik karşısında, mağlup olmasının Çeşme için nasıl bir faydası vardır da, bu karar alınır… Peki; Belediye de diğer ve Valilik tarafından kapsam dışı tutulan inşaatların da devam etmesi yönünde bir karar alırsa, bundan Valilik hanesine nasıl bir artı yazılır acaba… Hani seçilmişlerin kararları atanmışlar karşısında daha kutsal idi, bize olunca evet, size olunca hayır… Muvafık iseniz evet, Muarız iseniz hayır… Gayet güzel… Harikulade… Süper hatta turbo süper… Biri de çıkıp bu nasıl “kamu yararı”, bu olsa olsa “yandaş yararı” derse şık mı olur… Bu kararın behemehâl gözden geçirilmesi gerekmekte hatta kaçınılmazdır. Öncüllerinin “anayasa bir kez delinmekle bir şey olmaz” diyerek “davranışı” sulandırmaları, kendileri ile öğünen ardılları için de, mezkûr zihniyetin ne yaman temsilcisi ve takipçisi olduklarını ispat etme fırsatı olmuştur. Allah selamet versin… Kendi tercihleridir denilebilecek bir durum olmadığı da gayet sarihtir.

Diğer taraftan “yasak başlamasına” rağmen inşaatın devam etmesine, kanunen böyle bir karar verme hakları vardır diye suhulet ile yaklaşıp, daha bize karar intikal etmedi demek ise, kamu yönetimi açısından munis kabul edilse de, pratik hayat açısından hiçte öyle değildir… Şimdi inşaat yapanlar çıksa ve dese ki; “Çeşme Belediyesinin aldığı karara saygı da duymuyorum ve uymuyorum da” ne olacak… Gelsin cezalar, gelsin mahkemeler… Hülasa “kaos”…

Dostluklar ve düşmanlıklar üstünden ikame edilecek politikaların bu ülkede bölünmeleri tetiklediği alenen bilinmesine rağmen “ezer geçeriz” fikriyatı egemen olmaktadır ve ne yazıktır ki alkış ta almaktadır… Aslında “ne yapmalı” gayet iyi bilinmektedir ama şimdilik, Allah bu zihniyeti ikame edenlere akıl, fikir ve izan ihsan eylesin demekten başka bir çare görünmemektedir. Gerçi o da faydalı değildir ama ne yapalım elden ancak bu geliyor…

Hiç yorum yok: