Memleketin
birinde, kafayı iç düşmanlarla yemiş bir cengaver Hüdavendigar varmış, tam layığı
ile maraz-ı vesvese olan bu muhterem, önüne her gelene ve kendisine yaren
gördüğü zevata mutlaka, iç düşmanları sorar, iç düşmanlarından korkularını
anlatır, derci derd ile derman soruştururmuş. Sürekli bir kuşku, korku ve
tedirginlik ile varsa yoksa "iç düşman, iç düşman" der sayıklarmış.
Artık rüyalarına bile girip kendisini teslim alan bu iç düşman tehlikesinden nihayetinde
"cesaret ya resulallah" deyip
kurtulma kararı verir...
Derhal
"heyet-i vükela-i akıldane" toparlanır, sual-i istifham ve vesvese
üzerine istişareler yapılır, kendilerine tevdi edilen vazife-i mühim üstüne ayrı
ayrı kafa yormaya başlayan zevat, meşreplerine çokta denk gelen bir biçimde
zat-ı şahanelerine tek tek müracaat eder, karar-ı münasiplerini arz ederler.
En
sadık-ı akıldane karar-ı münasibini; "devlet-i ahali, aç kalsa, susuz
kalsa, her daim, şükr müessesesine sıkı sıkıya bağlı olup, kuzu misali sessiz
gibidir maaşallah" deyip başlar, anlatmaya... "Kuzudur şüphesiz ama
lakin içlerinde redd-i biat nam-ı diğer "aktaşlılar"
diye bir grup vardır, bunlar herhangi bir fırsata haiz durumda behemehal
ahalinin önüne düşer, ahaliyi cesaretlendirir, ahalinin de asi davranışlar
göstermesine sebep olur, bunlar ki, Allah Muhafaza, müesses nizama düşmanlık
bellerler ve belletirler, o kadar ki, saraylara bile hücum edecek cesareti bulurlar
kendilerinde mazallah, bu sebeple görüşüm odur ki, hudud-u memalik dahilinde,
her nerede bulunurlarsa bulunsunlar, tez elden derdest edilip, huzur-u
muhakamede usulü derecesinde aktaşsız edilmeleri dinen ve aklen vaciptir.
Memelik-i hüdavendinize "aktaşlı"
adam ihtiyacı yoktur, bilakis, tak diye emrolunca şak diye fiil-i arz eyleyecek
ferikler luzum-u ihtiyaçtır."
Hüdavend
hazretleri; fikr-i mutabakat içinde, derhal, "icraat ya resulallah" deyüp,
hudud-u memalik dahilinde her köşeye dellallar çıkartılıp, her kim ki,
"aktaşlı" teslim ola, olmaz ise, her kim ki "aktaşlı"
tanıya ihbar eyleye, kim ki ihbar eyleye 3 kese altın ile yetmezse 5 kese altın
ile ihyaya..." vs. vs.
Ahali
içinde, ihbar müessesi gayet güçlü, muhbir olmaya hevesli o kadar çok muhterem
vardır ki, gelen ihbarların gereğini yerine getirmekte zorlanılır ve şükür ki nihayetinde
sağda-solda-kıyıda-köşede ne kadar babayiğit "aktaşlı" varsa derdest
edilir. Huzur-u ahalide sıra sıra mengeneler kurulur, "aktaşlı"
babayiğitler mengenelere sıra sıra dizilirler, canhıraş bağırtılar, inlemeler
arasında günler boyunca amel-i hadımat icra edilir... Tüm kötülüklerin,
olumsuzlukların müsebbibi tayin olunan "aktaşlı" zevat, artık
yoktur... Artık işlerin kötü gitmesinin müsebbipleri ortadan kaldırılmış olup,
memalik'in önü aydınlıktır, parlaktır, memalik uçuşa hazır ve nazırdır gayri...
Daha önceleri işler kötü gidince sadr-ı azam ya da nazır kellesi alan
hüdavendler, vakta ki müşkülatların çözümünün bu olduğu konusunda
inanırlıklarını kaybettiler, derhal bir ileri hamle daha gerçekleştirip,
"aktaşlı" diye bilinen bu musibetleri, "aktaşsız etmeyelim de
besleyelim mi" deyü tamamen yaşı küçük, büyük demeyip derdest etmişlerdir.
Gerçi,
tak diye emrolunca şak diye fiil-i arz eyleyecek ferikler, asla ve kat'a, biz
beceremedik, batırdık tüm memalik'i dememiş ama olsun yine de biz değil onlar
suçludur, edasından zinhar vazgeçmemişler ve tüm bu babayiğit
"aktaşlılar" aktaşsız edilmelidir fikrinden ricat etmemişlerdir.
Aradan
geçen seneler seneleri kovalar, asıl düşmanın dışarıda olduğunu bilmesine
rağmen, müstevlileri ile siyasi emel tevhidinde bulunma gayretkeşliği içindeki
muktedirler, harici bedhahların iştahını iyice kabartırlar ve artık memalik, başta
tüm kaleleri olmak üzere, tersanelerinden tutun da imalathanelerine kadar bir
fiili işgal altındadır, tüm şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere de,
gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içindekiler şahsi menfaatlerini, harici
bedhahların siyasi emellerine turkuaz halı sermişlerdir. Fakr-u zaruret içinde
kıvranan halkı gördükçe, memalik-i perver birkaç ferik fiili işgale karşı
çıkmak arzusuyla, yanıp tutuşur ama "aktaşlı" babayiğitlere ihtiyaç
vardır, ve ne yazık ki artık "aktaşlı" babayiğitler yoktur, onların
yerini, bırakınız gelsinler, bırakınız yapsınlar, gerekirse nar-u necaset ile
bir ömür geçiririz, bize biz yeteriz, diyen aklı kıt, duygusu ve biatı sonsuz,
memalik oğlanları vardır... Artık, memalik boydan boya hiç direniş göstermeden,
hatta alkışlar eşliğinde, küffara teslim edilmiş, küffarın mümessilleri
bankerler, papazlar, patrikler, işgörenler, dahili müttefiklerinin "ehl-i
islam, diyanet-i vatan, akide-i milliye" nidaları ile hoş gelmişlerdir.
Riyaset-i ticariye, riyaset-i siyasiye, harici bedhahların nihayetsiz iştahası
karşısında eklemlenmiş vaziyettedir artık... Allah selamet versin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder