Dünyanın
başına genel kara bela Amerika Birleşik Devletleri (ABD), kendisiyle bihakkın
emir-komuta zinciri içinde çalışan CIA, NATO, BM (Birleşmiş Milletler), Dünya
Bankası, IMF (Uluslararası Para Fonu) vs. vs. gibi kuruluşlar vasıtasıyla,
kontrol dışı kalabilmiş birkaç sosyalist ya da bağımsız ülke dışındaki tüm
ülkelere şu ya da bu seviyede ayar vermeye dün olduğu gibi bugünde devam
etmektedir. Meşum ve gudubet davranışların dünya çapında 1 numarası olan bu
ülke, mezkur kuruluşlar vasıtasıyla, ekonomik ya da siyasi olarak dünyaya nizam
vermeye dört koldan devam eder, kendi genel kara belası olma durumunu sürekli
olarak etkisi altındaki mezkur ülkeler içinde tayin eder. Hattı zatında,
ABD'nin Latin Amerika halklarına karşı yürüttüğü kirli savaş, ABD'nin 1823 yılında
ilan ettiği "Monreo doktrini" çerçevesinde olmuş olup, saldırılar
geometrik artış gösterirken, kıtada yaşanan yüzlerce faşist askeri darbenin,
ABD'ye kazandırdığı milyarlarca dolar yanında, kıtanın milyonlarca onurlu insanının
diktatörlükler pençesince hayatların kaybetmesine neden olmuştur.
Hani
birileri çıkar da, Latin Amerika tam anlamıyla bir İspanyol ve Portekiz
kolonisi iken, nasıl olur da şimdilerde tam bir ABD arka bahçesi haline geldi, diye
soracak olursa; erken dönemde kolonileşen Latin Amerika, İspanyol ve Portekiz
orta çağ ve kapalı, korumacı, tutucu, bağnaz, hoşgörüsüz, dogmatik ve
hiyerarşik emperyal kuruluşlar tarafından şekillendirilmiş olması hasebiyle,
sonradan açık ya da gizli her işgalciye davetkar tutum göstermiştir. Peki kolay
olmuş mudur bu davetkar tavrın tesisi, zinhar, hayır, ancak ABD Emperyalizmi
başlangıç itibari ile İspanyol ve Portekiz kolonistleri tarafından mıntıka
temizliğine tabi tutularak mümbit hale getirilmiş, ta ki devir teslime kadar,
ama asıl çaba ondan sonra gösterilmiş, büyük uğraşlar ve yatırımlar yapılarak ABD
tarafından ehven hale dönüştürülmüştür. Nasıl mı olurmuş, yatırımdan (paradan)
haber ver, her ülkeden sınırsız destek (satılık) üretmek mümkün olabiliyor, yaygın
bir şekilde muhatap ülkeden eğit(il)mek üzere, Pentagon, West Point gib ABD
içinde ve başta Panama olmak üzere sayısız "üs ülkede" kurulan ajan
yetiştirme okullarında, hedef ülkelerden asker davet edersiniz, yine yaygın
olarak üniversitelerde eğit(il)mek üzere burslar (fulbright, Rockfeler bursu
vs. vs) vasıtası ile akademisyen, gazeteci, avukat, mühendis ve müteşebbis gibi
her türlü meslek grubundan insanı davet edersiniz, bal gibi olur... Gerçi şimdi
bu okullardaki kafa yıkama-ütüleme yöntemleri yerel okullara taşınarak, tepki
oluşturmasının önüne geçmiştir, hülasa artık ABD yabancı askerleri kendi
topraklarına getirerek tepki almaktan ise, ABD sistemini, yetiştireceği
memleketin çocuklarının ayağına getirip tepkilere türban geçir(il)miştir.
Bu
kadar uzun bir girişin ardından, ABD'nin Latin Amerika ülkelerinde yarattığı, halkına
düşman, gaflet ve dalalet ve hıyanet içindeki bu heyulalardan, bu iktidar
sahiplerinden, şahsi menfaatlerini, müstevlilerin ekonomik ve siyasi emellerine
tevhit etmiş güruhtan bir kısmını, birkaç yazıda hatırlatmak istiyorum.
Alfredo Stroessner Matiuda
(1912-2006); Paraguay'ın eli kanlı diktatörü, hile, hurda, desise ve korku ile
Latin Amerika'nın en uzun süren yönetimini oluşturmuştur. Eğitim ve öğretiminin
anlatılmasının herhangi bir öneme haiz olmaması nedeniyle, değinmeye değmez
buluyorum. Bu kabil peynir kafaya sahip her askerin başına gelenler bu
muhteremin de başına gelir ve 1951 yılında başına geçtiği Paraguay silahlı
kuvvetlerini, gizliden ve çaktırmadan (aslında çaktırarak) yapacağı darbenin
şartlarını hazırlaması için kullanmış, nihayetinde de "şartlar oluşunca" darbe gerçekleşmiş ve bilahare yapılan
göstermelik bir seçimle "tek aday" olarak girdiği seçimlerden devlet
başkanı (diktatör) olarak çıkmıştır. Oluşturulan vasat nedeni ile; para
politikaları istikrar bulmuş, dış destek artmış, uzun vadeli krediler gelmiş
ama insan hakları yerlerde sürünmüş, demokrasi kapıdan giremez olmuş, hukuk
zinhar yok hale gelmiş... Ehhh ABD desteği de; Latin Amerika'daki
"bağımsızlık ve sosyalizm" mücadelesini de eziyor ya, CIA, NATO, BM
(Birleşmiş Milletler), Dünya Bankası, MF (Uluslararası Para Fonu) gibi
uluslararası kuruluşlar vasıtası ile canıma minnet açıklaması şeklinde oluyor...
Bir taraftan sömürüye devam diğer taraftan komşu ülkelere uygulamalı örnek,
daha ne olacak, ABD'nin canına minnet... Evet, mezkur diktatör döneminde, para
istikrar buldu, enflasyon düştü, yeni okullar, yeni yollar, yeni sanayi
yatırımları yapıldı ama milli gelirin yarısı muhterem diktatörün iktidarını
koruması için, kah türbanlı (örtülü) ödenek, kah açıktan bütçeden aktarılan
büyük paralarla, sivil (aslında daha yoğun askeri) ve askeri örgütlenme
kotarıldı... Göstermelik meclis tam anlamıyla, muhteremin işaret parmağının
hareketine uygun adım marş düzenleniyor, yargı, ta ki sıradan mahkemelerdeki
mübaşirlere kadar (abartmasız) dizayn ediliyor, yüksek yargı asla ve kat'a hiç
bir yasa değişikliğine bile ses çıkarmıyor, öyle ki muhterem tam anlamı ile 2
kez kökten anayasa değiştiriyor... Öyle zırt pırt yasa ya da yönetmelik
değiştiriliyor diye bağıranlara ithafen... Konuşması gerekenler yiyince tüm
dutları, bülbüller dutsuz kalıyor, işte... Nihayetinde geldiği yöntemin benzeri
ve bizatihi kendisi tarafından legalize edildiği biçimi ile, geldiği gibi gidiyor...
Sığındığı
Brezilya da, sürgünde yaşadığı 17 yıl sonunda 93 yaşında öldüğünde,
mirasçılarına gerçek manada ne miras bıraktığını bizlerin bilmesine imkan ve
ihtimal bulunmadığı aşikar olup, insanlık tarihine bıraktığı en önemli miras
ise, kan, gözyaşı ve kendisini nefret ve lanet ile yad eden milyonlar olmuştur.
Çok
şükür ki; bizden çok uzak coğrafyada ve askerler tarafından yapılan kötülükler,
oysa siviller bu kabil densizlikleri yapmazlar, değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder