Hayatları; az çalışma hatta çalışmama,
üretimden tamamen azade ve zevk-ü sefaya dayalı, akılları fikirleri cinlikte,
hinlikte ve yobazlıkta, sistemin kokuşmuşluğu ardına pusulanmış, bir adalet
sistemi (aslında adaletsizlik) girdabında yetki, kavuk ve asa sahibi olmanın
rahatlığı içinde, astığı astık, kestiği kestik bir saltanatın sürdürüldüğü
devirlere ait, irade, hidayet, inayet, kudret, kumanda, nüfus, tesir ve makam
nasıl bir şeydir ve nasıl ustaca ve hince kullanılır, bunların tekmili birden
tek oyunda nasıl kullanılır, işte "Aynaroz
Kadısı" oyunu bunların tüm cevaplarını veriyor. Mezkur oyun, Müsahipzade
Celal tarafından; ki, yazar, genellikle eserlerinde, yozlaşan devlet yönetimi
ve türeyen çıkarcı, işbirlikçi, dini kötüye kullanan, her şeyi kendi emellerine
uygun yorumlayan din adamlarını konu edinmiştir, öncelikle Kadı ve Kilise
arasında, sonrada Şeyhülislam, kadı ve davacı kilise papazları arasında geçen
bir yargılama sürecini konu alır, baştan sona tam manası ile bir hiciv
döktürmesi olup, iddiaları öteki dünya ve öteki dünyanın nimetlerinden
faydalanma olan Müslüman ve Hıristiyan din adamları arasındaki; güç, para, mal,
mülk ve kadın tutkusu yarışmasını fona alıp, önde de reşit olmamış bir Rum
kızı, onun mirası, onun iştigali ve nikahı üstünden, misyonlarından nasıl ırak
olduklarının bir hicvidir.
Aynaroz, Yunanistan'da manastırlarıyla ünlü
ve kutsal Athios dağının bulunduğu bir yarımada olup, deniz seviyesinden de
yaklaşık 2.000 mt. yüksekliktedir, ancak anladığım kadarı ile halen burası
özerk bir din devleti gibi durmakta ve yine araştırmalarımda da gördüm ki,
Bizans ve Osmanlı döneminde de özerkliğini hiç kaybetmemiş bir hükümranlık
alanı ve yaklaşık 2.000 civarında din adamının yaşadığı söylenmektedir, çok
çeşitli dillerin konuşulduğu söylenen bu manastırlarda ne yazık ki rahibelere
yer yok ve de halen de kadınların ayak basamadığı "Avrupa Birliği"
içerisinde yer alıp, üstelikte Aynaroz'un adının da "Bakire Meryem
Bahçesi" olduğu söylensin... Özerk Aynaroz devletinin ruhani lideri, İstanbul
Fener Patriği Barthelomeos, Devlet Başkanı ise Yunanistan’ın Dışişleri Bakanıymış,
ne diyelim kendileri bilirler, ama durum bu imiş...
Oyunun konusuna gelince; Şeyhülislam
Kehkeşanizade Lem’i Molla’nın bacanağı Divrikli Yakup medreseyi ite kaka bitirir,
torpillerle çeşitli görevler üstlenirse de, rüşvet, hile, hurda, desise ve
kadın düşkünlüğünden dolayı sürekli bir yerden bir yere sürülmektedir, ancak
torpili çok önemli bir mevkideki zat olması münasebetiyle de sürekli görev
almaya da devam eder, sonunda da "Aynaroz" da kadılığa tayin olunur.
Mahkeme katibi Rükneddin'in delaleti ile, görevleri hakların korunması olmasına
rağmen hakların rüşvete, iltimasa dayalı yitirilmesi için hile-i şer'iye
yollarına itina ile başvururlar. Kalyoncu Adem Ağa'nın kadılıkta, subaşı
aracılığı ile kalyonlardaki buğdayların boşaltılıp gerekli incelemeleri
yapıldıktan sonra yeniden yüklenmesini işini görürken onu soyup soğana
çevirirler ama bu sırada gecikmeler nedeni ile korkulan ve beklenen fırtınanın çıkması
sonucu tüm kalyonların yok olmasına neden olurlar.
Afroditi isimli güzel Rum kızının, sevdiği
genç Hristo sayesinde ailesinden miras
olarak kalan "15 bin duka altını" olduğunu öğrenen Divrikli Yakup, evvel
emirde güzel Rum kızına iç geçirerek, kızı sözde kendi korumasına alır ve kadı
evine kapatır, adada öğrendiği, ergenliğe ermemiş kızın ailesinden kalan,
taşınır, taşınmaz tüm mallar tutanağa dökülerek, Aynaroz Kadılığı Öksüzler Sandığına devir edilir... Artık güzel ama
ergenliğe ermemiş kız kadı'nın korumasındadır ya, evde kendi karısını, sözde
şarap haram olduğundan, şarabı şıra diye yutturarak karısına içirir ve bu
aşamadaki emellerine ulaşmaya çalışır. Diğer tarafta Aynaroz'lu papazlar boş
dururlar mı, ne yapıp edip bu paranın üstüne yatmak için, öncelikle hayatta
kimsesi olmayan kızın, kadı'nın evinden kaçırılması gerekir, kızı kaçırırlar ve
kiliseye kapatırlar, hinoğlu hin külyutmaz kadı Divrikli Yakup hemen hinliği
çözer ve subaşı ve ekibi ile birlikte kiliseye baskına gidilir, kilisenin kızın
mirasının kiliseye kızın reşit olma tarihine kadar emanet edilmiş olması
iddiaları karşısında, şeytana pabucunu ters giydirecek yöntemlerle 15 bin duka
altını geri alır, altınları geri aldığı gibi kızı da kilise tarafından evlenmesin diye nişanlısına
konulan aforoz işlemini de kaldırarak sevdiği Rum genci Hiristo ile evlendirir.
Artık paralar güvenli eldedir ve güvenli ellerin de geleceği güvendedir.
Ancak, Aynaroz baş papazının Şeyhülislam
nezrinde yaptığı itiraz üstüne, görülen davada ise, kadı Divrikli Yakup çeşitli
rüşvetlerle şikayetçi papazı haksız duruma düşürür, Müslümanlıktan kaçıp
Hıristiyan olduğu iddiası ile rahip sindirilir ve hapse atılır ancak oradan da
kaçmasına göz yumulur.
Ama; muhtemelen 1978 yılında TRT de izlediğim
oyunun aklımda kalan en önemli ve çok etkileyici bulduğum bölümü ise, yakalanan
yasak şarapların, stoklanan yerde içine tuz atılarak rüşvet karşılığı sirkeye
çevrilmesi ve suçun ortadan kaldırılması işlemi idi... Oyundan tek aklımda
kalan bu bölümü üstüne, yeniden okumak için kitabı çok aradım ne yazık ki bulamamıştım,
ancak kızımla bir sohbetimiz sırasında, günümüzü hicveden bir hikaye anlatmam
gerekince, anlattığım bu hikayeden ve kitabı bulamadığımdan bahsettikten sonra,
kızımın yılmadan sahhafları bile araştıran inatçılığı sayesinde, kitabı İzmir
Karşıyaka'da bir sahhafta bulabildik... Kitabı mezkur Sahhafa gidip alıp bana
ileten dostuma ve kızıma tekrar bu vesile ile teşekkür ediyorum.
Kime ait olduğunu öğrenemediğim ama uzun bir
zamandır, bildiğim ve kullandığım bu sözle bitiriyorum.
Devlet-ü Osman-î Ali'de
Terfi-i temayüz
İlim irfan ile olmaz
Terfi,
Ya olacak kuvvetli iltimas
Ya olacak madeni haz
Ya da olacak ten ile temas
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder