Pazartesi, Kasım 14, 2016

BAĞIRINCA SESİNİN GİTTİĞİ ADALAR; FALKLAND

Arjantin'in ABD destekli "komünizmle mücadele" hedefli yılları, yaşanan sosyal ve ekonomik darboğazlarının aşılması için her yarı-sömürge ülkede olduğu üzere ABD'nin delaletiyle başvurulan, askeri diktatörlük ve asker diktatörler Jorge Rafael Videla, Roberto Eduardo Viola ve Leopoldo Galtieri, iş başında... Halka karşı kirli Savaş olarak adlandırılan cunta yönetimi sırasında parlamento, sendikalar, siyasi partiler ve yerel yönetimler kapatıldı... Bölücü ve yıkıcı güçler olarak nitelendirilen ve sürek avının hedefine konulan ve sayıları yüzbinleri bulan demokrat, devrimci ve antiemperyalist insan, büyük bir bölümü uçaklardan okyanusa atılarak, kaybedildi, toplu kurşuna dizmeler gerçekleşti, işkence sıradanlaştı ve kendilerinden olmayan herkesi kapsadı ve kitlesel idamlar bile yadırganmadı.
 
Yaşanan ekonomik sıkıntıların artması karşısında genişleyen halk muhalefetinin ve halkın yaşanan soygun, yoksulluk ve yolsuzluğa karşı örgütlenmesinin önüne geçmek için, sonradan da canım yurdumun generallerine örnek teşkil eden ve ABD'nin delaleti ile yapılan askeri darbe ile ülkeyi 1976-1983 yılları arasında adeta demir yumrukla yöneten "cunta"; ekonomide, sosyal kamu harcamalarını kısma, özelleştirmeler, para arzının kısıtlanması ve ücretlerin dondurulması ve yüksek enflasyon tercihli politikalar neticesinde kısa süreli ve görece bir rahatlama yarattıysa da, giderek bozulan ekonomi karşısında, ülkeyi oyalayacak, adeta "kuşa bak" dedirtecek yöntemler aramaya başladılar. Ve birden Arjantin'in faşist liderlerinin aklına geçmiş defterleri karıştırmak geldi, tıpkı tüm müflis politikacılar gibi... Halk içindeki saygınlığı giderek azalan ve destekçileri büyük sermayenin de kendilerine eski desteği vermemesi üzerine,  cunta yönetimi ve Leopoldo Galtieri, İngiltere'nin (Birleşik Krallık) yönetimindeki Falkland Adaları üzerinde Arjantin'in tarihsel iddialarını yeniden canlandırdı. Arjantinliler tarafından "Malvines" diğerleri tarafından da "Falkland" olarak bilinen adalar, 1964 yılında Birleşmiş Milletler Sömürge Sorunları komisyonunda yapılan görüşmeler neticesinde, gerek coğrafi yakınlık gerekse de demografik yapı göz önünde bulundurularak yönetimin İngiltere tarafından Arjantin'e devredilmesi kararını alınır ancak bu kararın gereği hiç bir zaman gerçekleşmez. Arjantin bu talebini daha önceleri İspanyol sömürgesi olan bu adaların, kendilerinin de İspanyolların halefi olması münasebetiyle kendilerine düştüğü tezini hep savundular, artık bunları dillendirmekten ziyade işler yapmanın zamanı gelmiş ve hatta mümkünse de operasyon gerçekleştirmek için uygun günler gelmiş idi, zaten içeride siyasi, sosyal ve ekonomik işler çok kötü gitmekte, iktidarlarını sürdürebilmenin yolu, toplumu meşgul edecek yeni şeyler gerçekleştirilmeli idi. Karşılarında da emperyalizmin en önemli temsilcilerinden İngiltere (Birleşik Krallık) bulunuyordu. Zaten tüm bu başarısızlıkları örtmek için de güçlü bir hedef olmalıydı ki karşıda, toplum da koro halinde, "vay be bizimkilerin de güçlerini test edecek kimse olamaz" diye bir düşünceye kapılmalıydı. Ve, konu yavaş yavaş ısıtıldı, söylemlerde, bu adalar o kadar yakın ki bize, "seslensek duyulur" ile başlayan bir dizi propaganda devreye girdi, artık toplumun milliyetçi duyguları atlara binmiş ve atları şahlanmış idi... Diğer taraftan, İngiltere 1833'ten beri adalar üzerinde "işgal ve yönetimi" sürdürdüğünü ve Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın 1. maddesine göre Falkland adalarında, ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı (self-determinasyon) ilkesi gereğince, Birleşmiş Milletler Sömürge Sorunları komisyonundaki kararın hilafına, yönetimin kendilerinde kalması gereğini savunuyorlardı. Adaların Arjantin'e geçmesi halinde "sömürge" statüsü oluşur diye de evlere şenlik bir siyaset izliyorlardı. Tam bir komedi, ama işte güçlü gemiyi karadan yürütüyordu ve İngiltere de güçlü olmanın dayanılmaz terbiyesizliğini gerçekleştiriyordu.

Peki; Arjantin'de durum bu iken, İngiltere'de durum nasıldı diye bakacak olursak, İngiltere ise neoliberal programı ile ülkeyi uçuracağız diye işbaşına gelmiş Demir Lady Margareth Thatcher yönetiminde sefilleri oynamakta idi, işsizlik tavan yapmış, başta sağlık olmak üzere tüm sosyal politikalardan büyük tavizler verilmiş olması ve nihayetinde de halk desteğinin çok aşağılara düşmüş olması nedeniyle, Arjantin'in işgali, deyim yerinde ise "Allahın bir lütfü" olacak idi kendilerine...


Nihayetine, bu gaz ve saiklerle Arjantin ve önderleri faşist Leopoldo Galtieri, 2 nisan 1982 de Falkland Adalarını ve onların güneyindeki Güney Georgia Adasını işgal etti,  İngiltere de hemen deniz aşırı müdahale güçlerini yola çıkarıp, savaşa dahil olur... Konumuz savaş olmadığı için, konuyu uzatmayalım, yaklaşık ve karşılıklı 1.500 ölüm, 2.500 yaralı, 15.000 esir, onlarca uçak, helikopter ve savaş gemisi zayiatla nihayetlenir savaş... Savaş başlamadan önceki duruma tekrar dönülür, yani adalar yine İngiltere'de kalır, Margareth Thatcher yönetimi durumunu sağlamlaştırır, Leopoldo Galtieri Devlet Başkanlığından ve Başkomutanlıktan istifa eder ve sonu hapishanelerde bitecek yeni bir macera başlar... Ancak, fiili durum ne olursa olsu, Arjantin adalar üstündeki haklarından vazgeçmediğini sürekli açıklar ve ileride maceraperest bir diktatörün gelişine kadar konu derin dondurucuya konulur, gün gelir ihtiyaç oluşunca yeniden ısıtılmak üzere..

Hiç yorum yok: