Geçen
hafta kaldığımız yerden devam... "ikna oldum" diyerek durumu
kurtarmaya çalışan Yüksek profilli gazetemizin patronu Aydın Korkmaz, "al
sana bir kandırılma hikayesi daha..." Bak aşağıda, Gün Zileli'nin
"yarılma" adlı kitabından bir pasaj, oku, oku, oku... sonra nasıl
olsa üfleme faslına geçiyor insan, kolayca...Konu nasıl mı sonuçlandı, takdir
edersin ki, Doğu Perinçek'in karşısında olan insanlar da ikna olmaya açık
insanlar idi, ancak finali ben sana sözlü anlatırım gayri...
"FKF'nin, TİP
yönetimindeki çizgisindeki muhalefeti, Doğu Perinçek yönetiminin devirmek için
yeni bir atılım yapmaya hazırlanıyordu. GYK toplantısının normal olarak Temmuz
ayının ortasında yapılması gerekiyordu. Ne var ki, TİP'in baskısıyla GYK'da
yönetime destek vermiş bazı GYK üyelerinin TİP yanlısı muhalefetin saflarına
geçtiğini, bu GYK toplantısında yönetimimizin kesin olarak devrilebileceğini
biliyorduk. Doğu bu yüzden, GYK toplantısını ertelemenin, böylece zaman
kazanmanın yollarını arıyordu. FKF tüzüğünde, ertelemeye ilişkin bir madde
bulunmuyordu. Doğu, böyle durumlarda devreye giren Meclis iç tüzüğünün
tartışmalı bir maddesine dayanarak, FKF başkanı sıfatıyla, GYK toplantısını,
ikinci bir çağrıya kadar ertelediğini ilan etti. Ne var ki, muhalefetin sabrı
iyiden iyiye tükenmişti. Çoğunluğu elde ettiği bir sırada verilen bu erteleme kararına
uymaya hiç niyetli görünmüyordu. Ancak, GYK toplantısını en az bir MYK üyesinin
açması tüzüğün gereğiydi. Bizim yönetim ise taş gibiydi, o ana kadar tek fire
vermemişti.
Bunun üzerine TİP yönetimi,
işe bizzat el koydu. Behice Boran, aynı zamanda parti üyesi de olan FKF Genel
Sekreteri Ömer Özerturgut'u partiye çağırarak, GYK toplantısını açmasını "emretti".
Ömer Özerturgut, ideolojik olarak MDD'ci olmasına rağmen, bu baskıya
dayanamadı, "Parti disiplini" ne uyarak, İstanbul'a gidip, İstanbul
delegelerinin hazır bulunduğu, şaibeli "GYK Toplantısını" açtı. Bu
toplantının şaibeli olduğunun, İstanbul delegeleri de farkındaydılar. Bu
yüzden, toplantı, çalışmalarını Ankara'da devam etme kararı aldı. Böylece,
İstanbul'da toplantının kazasız belasız açılması sağlanmış, Ankara'da devam
kararıyla da, toplantının meşruluğu garanti altına alınmış oluyordu."
Doğu
Perinçek, çocukluğundan kalma çocuk felci rahatsızlığının nüksetmesi ve
rahatsızlığın artması nedeni ile zor yürüyor ve ayağı da sargılı vaziyettedir.
İstanbul'da olanın bitenin farkına varan grup, Ankara'da kongreye müdahale
edip, yönetimin devrilmesinin önüne geçecek çalışmaları yapma niyeti ile
kongreye katılım konusunda gayretlidirler, hatta Doğu Perinçek kongreye
koltuklarına girilmiş ve yer yer de kucakta taşınarak getirilmiştir. İstanbul
delegeleri ve onlara uyarak kongreye katılan Ankara delegeleri ile kongre devam
ettirilecektir, gayri. Divan Başkanlığını'da kontrol dışı birisi yapacak idi
artık...
"FKF salonunda tuhaf
bir görüntü ortaya çıktı. Salonun bir bölümünde GYK toplantısı yapılıyor, öbür
bölümünde ise GYK toplantısını tanımayan bizler, güya MDD üzerine bir seminer
veriyorduk. Cengiz Çandar, Ben, Doğu
Perinçek vb. GYK toplantısını proveke edecek etmek içim yüksek sesli konuşmalar
yapıyorduk. GYK ise, her ne şart altında olursa olsun, toplantısını yapıp
bitirmekte kararlı görünüyordu. Alelacele eller kalkıp iniyor, birşeylere karar
verilip hızla başka bir gündem maddesine geçiliyordu. Doğu baktı, bu seminer
numarasıyla GYK'nin çalışmalarını önlemek mümkün değil, yeni bir taktiğe
başvurdu. "Bir dakika" dedi, "ben halen FKF'nin başkanıyım,
madem ki, GYK toplanmış bulunuyor, o halde toplantıyı ben yöneteceğim."
Delegeler önce inanmazlıkla baktılar Doğu'ya. Acaba doru mu söylüyordu,
gerçekten yola gelmiş, GYK toplantısının meşruluğunu tanımaya karar vermiş
miydi? Eğer böyleyse bu işlerine gelirdi, çünkü böylece hem toplantının
üzerindeki şaibeyi ortadan kaldırmış, hem de oy çoğunluğuna dayanarak böyle
meşru bir toplantıda yönetimi devirmiş olacaklardı. Biraz tereddüt ettikten
sonra, Doğu'nun önerisini kabul ettiler. Zülküf Şahin başkan sandalyesinden
kalktı, "gel bakalım" dediler, Doğu'ya. Doğu, sağlam bacağının
üzerinde sıçraya sıçraya, GYK Başkanlık sandalyesine geçip kuruldu ve
sandalyeye oturur oturmaz, ilk sözü şu oldu: "GYK toplantısı
ertelenmiştir, bu toplantının GYK toplantısıyla ilgisi yoktur." İstanbul
delegeleri öfkeyle ayağa kalktılar. Doğu'nun oyununa gelmişlerdi. Ona
inandıkları için pişmandılar. Evet ama, bu, sakat bacağını bir sandalyeye
dayamış adamı, GYK Başkanlık sandalyesinden nasıl uzaklaştıracaklardı. Tekçare
kalıyordu, onu yaptılar. Doğu'yu orada kendi kaderiyle başbaşa bırakıp
sandalyelerini tam ters yöne, salonun öbür yanına çevirdiler. Zülküf Şahin de
bir sandalye alarak yeniden karşılarına oturdu. GYK, toplantısına böylece devam
etmeye çalıştılar.
Doğu, toplantıyı proveke
edebilmek için şansını bir kere daha denemekte kararlıydı. Oturduğu yerden GYK
toplantısını sürdürenlere seslendi. "Tamam arkadaşlar" dedi,
"ikna oldum. Bu sefer size söz veriyorum, gerçekten yöneteceğim
toplantıyı"." Ben, içimden, artık bu sefer inanmazlar diyordum, ne var
ki, delegeler, Doğu'ya bir kere daha inanma gafletini gösterdiler. Doğu,
deminki gibi, kalkıp, sıçraya sıçraya Zülküf Şahin'in sandalyesine geçti.
Oturur oturmaz da aynı sözler çıktı ağzından: "toplantı filan yok. GYK
toplantısı tarafımdan ertelenmiş bulunuyor." Artık delegeler öfkelenmeye
bile gerek duymadılar. Alışmışlardı zahir! Otomatik hareketlerle,
sandalyelerini bir kere daha salonun öbür tarafına çevirdiler ve Zülküf Şahin
bir kere daha geçip karşılarına oturdu. Artık bu kadarı komediydi!"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder