Perşembe, Aralık 15, 2016

YETMEZ AMA EVETÇİLER; ALLAH SİZİ AFFETSİN-1


Geçen hafta kaldığımız yerden devam... "ikna oldum" diyerek durumu kurtarmaya çalışan Yüksek profilli gazetemizin patronu Aydın Korkmaz, "al sana bir kandırılma hikayesi daha..." Bak aşağıda, Gün Zileli'nin "yarılma" adlı kitabından bir pasaj, oku, oku, oku... sonra nasıl olsa üfleme faslına geçiyor insan, kolayca...Konu nasıl mı sonuçlandı, takdir edersin ki, Doğu Perinçek'in karşısında olan insanlar da ikna olmaya açık insanlar idi, ancak finali ben sana sözlü anlatırım gayri...

"FKF'nin, TİP yönetimindeki çizgisindeki muhalefeti, Doğu Perinçek yönetiminin devirmek için yeni bir atılım yapmaya hazırlanıyordu. GYK toplantısının normal olarak Temmuz ayının ortasında yapılması gerekiyordu. Ne var ki, TİP'in baskısıyla GYK'da yönetime destek vermiş bazı GYK üyelerinin TİP yanlısı muhalefetin saflarına geçtiğini, bu GYK toplantısında yönetimimizin kesin olarak devrilebileceğini biliyorduk. Doğu bu yüzden, GYK toplantısını ertelemenin, böylece zaman kazanmanın yollarını arıyordu. FKF tüzüğünde, ertelemeye ilişkin bir madde bulunmuyordu. Doğu, böyle durumlarda devreye giren Meclis iç tüzüğünün tartışmalı bir maddesine dayanarak, FKF başkanı sıfatıyla, GYK toplantısını, ikinci bir çağrıya kadar ertelediğini ilan etti. Ne var ki, muhalefetin sabrı iyiden iyiye tükenmişti. Çoğunluğu elde ettiği bir sırada verilen bu erteleme kararına uymaya hiç niyetli görünmüyordu. Ancak, GYK toplantısını en az bir MYK üyesinin açması tüzüğün gereğiydi. Bizim yönetim ise taş gibiydi, o ana kadar tek fire vermemişti.

Bunun üzerine TİP yönetimi, işe bizzat el koydu. Behice Boran, aynı zamanda parti üyesi de olan FKF Genel Sekreteri Ömer Özerturgut'u partiye çağırarak, GYK toplantısını açmasını "emretti". Ömer Özerturgut, ideolojik olarak MDD'ci olmasına rağmen, bu baskıya dayanamadı, "Parti disiplini" ne uyarak, İstanbul'a gidip, İstanbul delegelerinin hazır bulunduğu, şaibeli "GYK Toplantısını" açtı. Bu toplantının şaibeli olduğunun, İstanbul delegeleri de farkındaydılar. Bu yüzden, toplantı, çalışmalarını Ankara'da devam etme kararı aldı. Böylece, İstanbul'da toplantının kazasız belasız açılması sağlanmış, Ankara'da devam kararıyla da, toplantının meşruluğu garanti altına alınmış oluyordu."

Doğu Perinçek, çocukluğundan kalma çocuk felci rahatsızlığının nüksetmesi ve rahatsızlığın artması nedeni ile zor yürüyor ve ayağı da sargılı vaziyettedir. İstanbul'da olanın bitenin farkına varan grup, Ankara'da kongreye müdahale edip, yönetimin devrilmesinin önüne geçecek çalışmaları yapma niyeti ile kongreye katılım konusunda gayretlidirler, hatta Doğu Perinçek kongreye koltuklarına girilmiş ve yer yer de kucakta taşınarak getirilmiştir. İstanbul delegeleri ve onlara uyarak kongreye katılan Ankara delegeleri ile kongre devam ettirilecektir, gayri. Divan Başkanlığını'da kontrol dışı birisi yapacak idi artık...

"FKF salonunda tuhaf bir görüntü ortaya çıktı. Salonun bir bölümünde GYK toplantısı yapılıyor, öbür bölümünde ise GYK toplantısını tanımayan bizler, güya MDD üzerine bir seminer veriyorduk.  Cengiz Çandar, Ben, Doğu Perinçek vb. GYK toplantısını proveke edecek etmek içim yüksek sesli konuşmalar yapıyorduk. GYK ise, her ne şart altında olursa olsun, toplantısını yapıp bitirmekte kararlı görünüyordu. Alelacele eller kalkıp iniyor, birşeylere karar verilip hızla başka bir gündem maddesine geçiliyordu. Doğu baktı, bu seminer numarasıyla GYK'nin çalışmalarını önlemek mümkün değil, yeni bir taktiğe başvurdu. "Bir dakika" dedi, "ben halen FKF'nin başkanıyım, madem ki, GYK toplanmış bulunuyor, o halde toplantıyı ben yöneteceğim." Delegeler önce inanmazlıkla baktılar Doğu'ya. Acaba doru mu söylüyordu, gerçekten yola gelmiş, GYK toplantısının meşruluğunu tanımaya karar vermiş miydi? Eğer böyleyse bu işlerine gelirdi, çünkü böylece hem toplantının üzerindeki şaibeyi ortadan kaldırmış, hem de oy çoğunluğuna dayanarak böyle meşru bir toplantıda yönetimi devirmiş olacaklardı. Biraz tereddüt ettikten sonra, Doğu'nun önerisini kabul ettiler. Zülküf Şahin başkan sandalyesinden kalktı, "gel bakalım" dediler, Doğu'ya. Doğu, sağlam bacağının üzerinde sıçraya sıçraya, GYK Başkanlık sandalyesine geçip kuruldu ve sandalyeye oturur oturmaz, ilk sözü şu oldu: "GYK toplantısı ertelenmiştir, bu toplantının GYK toplantısıyla ilgisi yoktur." İstanbul delegeleri öfkeyle ayağa kalktılar. Doğu'nun oyununa gelmişlerdi. Ona inandıkları için pişmandılar. Evet ama, bu, sakat bacağını bir sandalyeye dayamış adamı, GYK Başkanlık sandalyesinden nasıl uzaklaştıracaklardı. Tekçare kalıyordu, onu yaptılar. Doğu'yu orada kendi kaderiyle başbaşa bırakıp sandalyelerini tam ters yöne, salonun öbür yanına çevirdiler. Zülküf Şahin de bir sandalye alarak yeniden karşılarına oturdu. GYK, toplantısına böylece devam etmeye çalıştılar.

Doğu, toplantıyı proveke edebilmek için şansını bir kere daha denemekte kararlıydı. Oturduğu yerden GYK toplantısını sürdürenlere seslendi. "Tamam arkadaşlar" dedi, "ikna oldum. Bu sefer size söz veriyorum, gerçekten yöneteceğim toplantıyı"." Ben, içimden, artık bu sefer inanmazlar diyordum, ne var ki, delegeler, Doğu'ya bir kere daha inanma gafletini gösterdiler. Doğu, deminki gibi, kalkıp, sıçraya sıçraya Zülküf Şahin'in sandalyesine geçti. Oturur oturmaz da aynı sözler çıktı ağzından: "toplantı filan yok. GYK toplantısı tarafımdan ertelenmiş bulunuyor." Artık delegeler öfkelenmeye bile gerek duymadılar. Alışmışlardı zahir! Otomatik hareketlerle, sandalyelerini bir kere daha salonun öbür tarafına çevirdiler ve Zülküf Şahin bir kere daha geçip karşılarına oturdu. Artık bu kadarı komediydi!"

Hiç yorum yok: