Cuma, Aralık 09, 2016

YETMEZ AMA EVETÇİLER; ALLAH SİZİ AFFETSİN

2010 referandumunda; "yetmez ama evet" hareketi, "yeni anayasa değişikliklerini" desteklediğini açıklayan, aslında da illizyon yaratmak için "içimize sinmiyor" ile başlayan  ve de necip milletimizin sürekli tavrı olan, kötünün iyisi tercihi ile sırlanan davranışına mazhar olmayı hedefleyen ama aslında tam tamına en güçlü zehiri en tatlı şey ile sıvayıp hap haline getirmenin bir versiyonudur. Aslında o tarihte de beyan ettiğimizi bugün bir kez daha söylemekte yarar var, o sloganın ya da reklam repliğinin şekli şöyle olsaydı, "yanlış ama yine de destekliyorum", bugünkü nedametin hatta "mayın eşeği" olduklarının ikrarı daha samimi kabul edilebilirdi.
Bilindiği üzere; bugünümüzün temelinin atıldığı o günlerde, anayasa değişikliğinin halk oyuna sunulduğu biçimine, düşünmeksizin evet diyen bölümün dışında kalan, muhalif, aykırı, ikircikli ya da kararsızın oyunu da illüzyon yardımı ile aynı mecraya akıtmanın 2 yolu vardı, bunlardan birincisi, aslında onlardan ama sanki bunlardanmış gibi görünen zevatın öncülüğünde, 12 Eylülcülerin yargılanacağına inanan ya da inanmış gibi görünen reklam içerikleri ile oluşturdukları cephe; "yetmez ama evet" idi diğeri ise malum "boykot"... Aslında her ikisinin de son tahlilde birbirinden bir farkı yoktu ama, hedef kitlelerin farklılığı bariz olunca sözde bariz farklı 2 başlık açılması gerekiyordu... Konunun her türlü detayını daha dün imiş gibi herkesin hatırladığını düşünerek konunun bu tarafını kapatıp, gazetemizin patronu Aydın Korkmaz'ın, uzunca süredir kendisine, "bizi de kandırdılar, Allah bizi affetsin" demesi gerektiği konusundaki baskımdan usandığı ve aslında kandırılmadığını ama ikna olduğunu beyan eder bir cevabi yazısı üstüne bende cevap hakkımı kullanıyorum. Gerçi "kandırılmadım" yerine "ikna oldum" sözünü koyarak durumu kurtaramadığını anlattıkça daha da direngen bir hale geçen ve savundukça abuklaşan durumu üstüne söylenecek çok şey var şüphesiz, ama başlangıcın da çocukça bir savunma olduğunu söylemekle başlayayım. ee değil kaka...
"Yetmez ama evet"çilerin 2 önemli (aslında önemsiz) temsilcisi durumundaki Sezen Aksu ve Oral Çalışlar'a bakalım ne demişler o gün itibariyle... SEZEN AKSU; "Tabii ki evet diyeceğim. Dört dörtlük, çok daha kapsamlı ve özgürlükçü nihai şeklini alana kadar da evet demeye devam edeceğim", ORAL ÇALIŞLAR; "Statüko’nun rüzgarına kapılmayın" diye söyleyerek gururla "Yetmez ama evet'çi olduğunu açıklamıştır.... Nasıl iddialı ve gurur dolu bir duruş, emin olun konuyu bilmesek yutturacaklar ama, peki, yutanlar olmadı mı, evet oldu hem de çok fazla miktarda... O zamanlar diyorduk, Kozanlı ve Kadirli'lilerin yılan ile çuvala konulma hikayesini, gülüyordu bu zevat, deee haydi şimdi de gülün... Şimdi dörtdörtlük özgürlükçü ve aynı zamanda statükodan kurtulmuş bir anayasa sahibiyiz, sayenizde... Peki bu zevatın söyledikleri ile, Gazetemizin patronu Aydın Korkmaz'ın söylediklerinde öz olarak ne fark var, kocaman bir hiç...
Yetmez ama evetçilerin bilahare "akil adamlığa" evrilmesini müteakip, bu ekibin en şanlılarından biri, Baskın Oran, geçenlerde verdiği mülakatlarda durumu en yalın, en anlamlı ve herkesin çok kolay anlayabileceği biçimde ortaya koyar, "Mayın eşeği gibi kullanıldık"... Bu kelam üstüne kelam olmaz gayri... Buradan kelli genel manada söylenecek çok şey yok...Bunların siz bakmayın öyle anlı şanlı analizler yapıyor görünmesine, ülkenin uzun vadede çıkarlarının tespitini iyi yaptıkları iddiasına, bunlar 6 yıl sonrayı bile göremezler ve de göremediler, hatta daha iddialı söyleyeyim bunların 6 ay sonrasını görebilme kapasiteleri bile tartışmalı... Çakralar kapalı olunca, akıl ne yapsın... Allah kimseyi "bilimsel engelli" yapmasın, ne diyelim ilaveten...
Kandırıldım demekten neden bu kadar ürküyorsun ki Aydın Korkmaz; kandırılanlar kötü niyetlerinden kanmazlar, tam tersine iyi niyetlerinden kanarlar ve kandırılırlar, asıl kandıranlar kötü niyetlidir... Ayrıca tarihimiz bu kulvarda kananlarla doludur, bak birkaç tane örnek yazayım da içini serin sular ferahlatsın... Bu manada ilk kandırılanlar; Medine'deki Yahudiler olmuştur, sonra TKP'nin öncüleri kandırıldı, sonra sizin öncülleriniz DP (demokrat parti) tarafından kandırıldı, sonra İran'lı TUDEH'çiler, Mücahitler, daha sonra vs. vs... 
Nişanyan Etimolojik sözlük bak ne diyor; "kandırılmak" için; ETü: (Uygurca Maniheist metinler, ö.900), "közünürteki küsüşleri kandı (bu dünyadaki arzuları tatmin oldu)", ETü: (Kaşgarî, Divan-i Lugati't-Türk, 1073), "ol sūwdın kandı (suya doydu), ol meŋi suwka kanturdı (beni suya doyurdu)",  ETü kan- doymak, tatmin olmak, inanmak, Not: Karş. Moğ kanu- "doymak, tatmin olmak, inanmak".
Bu sonuç ile senin anlattıklarını karşılaştırınca anlıyorum ki, siz doymuşsunuz, olmadı tatmin olmuşsunuz ya da senin ifaden ile ikna olmuşsunuz... Allah başka keder vermesin size demekten başka çare bırakmadın bana... Bunları düşündükçe de aklıma nedense hep "Fadime" gelir aklıma, güzel yeşil gözleri yaşlarla dolu dolu vaziyette, "Allah yolunda olduğunu söyleyip, beni kandırdı" diyerek TV lerde endam gösterip, meşhur Kalkancı ve Gündüz hocaefendileri hedef tutardı... Vay ki vay... Hay Allah Aydın Korkmaz, sen savundukça aklıma neler geliyor neler, bak gördün mü... Hem Fadime, hem de siz korkarım ki, hem ağlayıp hem giden geline benziyorsunuz, biliyorum biraz ağır oldu ama vallahi daha hafifini bulamadım, özür dilerim, senden değil gelinlerden ama...
Yazımı Neyzen Tevfik'ten bir beyit ile tamamlayıp, yazının devamı haftaya diyeyim.

Türkü yine o türkü,
sazlarda tel değişti,
Yumruk yine o yumruk,
bir varsa el değişti!

Hiç yorum yok: