2010
referandumunda; "yetmez ama evet" hareketi, "yeni anayasa
değişikliklerini" desteklediğini açıklayan, aslında da illizyon yaratmak
için "içimize sinmiyor" ile başlayan
ve de necip milletimizin sürekli tavrı olan, kötünün iyisi tercihi ile
sırlanan davranışına mazhar olmayı hedefleyen ama aslında tam tamına en güçlü
zehiri en tatlı şey ile sıvayıp hap haline getirmenin bir versiyonudur. Aslında
o tarihte de beyan ettiğimizi bugün bir kez daha söylemekte yarar var, o
sloganın ya da reklam repliğinin şekli şöyle olsaydı, "yanlış ama yine de
destekliyorum", bugünkü nedametin hatta "mayın eşeği"
olduklarının ikrarı daha samimi kabul edilebilirdi.
Bilindiği
üzere; bugünümüzün temelinin atıldığı o günlerde, anayasa değişikliğinin halk oyuna
sunulduğu biçimine, düşünmeksizin evet diyen bölümün dışında kalan, muhalif,
aykırı, ikircikli ya da kararsızın oyunu da illüzyon yardımı ile aynı mecraya
akıtmanın 2 yolu vardı, bunlardan birincisi, aslında onlardan ama sanki
bunlardanmış gibi görünen zevatın öncülüğünde, 12 Eylülcülerin yargılanacağına
inanan ya da inanmış gibi görünen reklam içerikleri ile oluşturdukları cephe;
"yetmez ama evet" idi diğeri ise malum "boykot"... Aslında
her ikisinin de son tahlilde birbirinden bir farkı yoktu ama, hedef kitlelerin
farklılığı bariz olunca sözde bariz farklı 2 başlık açılması gerekiyordu... Konunun
her türlü detayını daha dün imiş gibi herkesin hatırladığını düşünerek konunun
bu tarafını kapatıp, gazetemizin patronu Aydın Korkmaz'ın, uzunca süredir
kendisine, "bizi de kandırdılar,
Allah bizi affetsin" demesi gerektiği konusundaki baskımdan usandığı
ve aslında kandırılmadığını ama ikna olduğunu beyan eder bir cevabi yazısı
üstüne bende cevap hakkımı kullanıyorum. Gerçi "kandırılmadım" yerine
"ikna oldum" sözünü koyarak durumu kurtaramadığını anlattıkça daha da
direngen bir hale geçen ve savundukça abuklaşan durumu üstüne söylenecek çok
şey var şüphesiz, ama başlangıcın da çocukça bir savunma olduğunu söylemekle
başlayayım. ee değil kaka...
"Yetmez
ama evet"çilerin 2 önemli (aslında önemsiz) temsilcisi durumundaki Sezen
Aksu ve Oral Çalışlar'a bakalım ne demişler o gün itibariyle... SEZEN AKSU;
"Tabii ki evet diyeceğim. Dört dörtlük, çok daha kapsamlı ve özgürlükçü
nihai şeklini alana kadar da evet demeye devam edeceğim", ORAL ÇALIŞLAR;
"Statüko’nun rüzgarına kapılmayın" diye söyleyerek gururla "Yetmez
ama evet'çi olduğunu açıklamıştır.... Nasıl iddialı ve gurur dolu bir duruş,
emin olun konuyu bilmesek yutturacaklar ama, peki, yutanlar olmadı mı, evet
oldu hem de çok fazla miktarda... O zamanlar diyorduk, Kozanlı ve
Kadirli'lilerin yılan ile çuvala konulma hikayesini, gülüyordu bu zevat, deee
haydi şimdi de gülün... Şimdi dörtdörtlük özgürlükçü ve aynı zamanda statükodan
kurtulmuş bir anayasa sahibiyiz, sayenizde... Peki bu zevatın söyledikleri ile,
Gazetemizin patronu Aydın Korkmaz'ın söylediklerinde öz olarak ne fark var,
kocaman bir hiç...
Yetmez
ama evetçilerin bilahare "akil adamlığa" evrilmesini müteakip, bu
ekibin en şanlılarından biri, Baskın Oran, geçenlerde verdiği mülakatlarda
durumu en yalın, en anlamlı ve herkesin çok kolay anlayabileceği biçimde ortaya
koyar, "Mayın eşeği gibi
kullanıldık"... Bu kelam üstüne kelam olmaz gayri... Buradan kelli genel
manada söylenecek çok şey yok...Bunların siz bakmayın öyle anlı şanlı analizler
yapıyor görünmesine, ülkenin uzun vadede çıkarlarının tespitini iyi yaptıkları
iddiasına, bunlar 6 yıl sonrayı bile göremezler ve de göremediler, hatta daha
iddialı söyleyeyim bunların 6 ay sonrasını görebilme kapasiteleri bile
tartışmalı... Çakralar kapalı olunca, akıl ne yapsın... Allah kimseyi
"bilimsel engelli" yapmasın, ne diyelim ilaveten...
Kandırıldım
demekten neden bu kadar ürküyorsun ki Aydın Korkmaz; kandırılanlar kötü
niyetlerinden kanmazlar, tam tersine iyi niyetlerinden kanarlar ve
kandırılırlar, asıl kandıranlar kötü niyetlidir... Ayrıca tarihimiz bu kulvarda
kananlarla doludur, bak birkaç tane örnek yazayım da içini serin sular ferahlatsın...
Bu manada ilk kandırılanlar; Medine'deki Yahudiler olmuştur, sonra TKP'nin
öncüleri kandırıldı, sonra sizin öncülleriniz DP (demokrat parti) tarafından
kandırıldı, sonra İran'lı TUDEH'çiler, Mücahitler, daha sonra vs. vs...
Nişanyan Etimolojik sözlük bak ne diyor; "kandırılmak" için; ETü: (Uygurca Maniheist metinler, ö.900), "közünürteki küsüşleri kandı (bu dünyadaki arzuları tatmin oldu)", ETü: (Kaşgarî, Divan-i Lugati't-Türk, 1073), "ol sūwdın kandı (suya doydu), ol meŋi suwka kanturdı (beni suya doyurdu)", ETü kan- doymak, tatmin olmak, inanmak, Not: Karş. Moğ kanu- "doymak, tatmin olmak, inanmak".
Nişanyan Etimolojik sözlük bak ne diyor; "kandırılmak" için; ETü: (Uygurca Maniheist metinler, ö.900), "közünürteki küsüşleri kandı (bu dünyadaki arzuları tatmin oldu)", ETü: (Kaşgarî, Divan-i Lugati't-Türk, 1073), "ol sūwdın kandı (suya doydu), ol meŋi suwka kanturdı (beni suya doyurdu)", ETü kan- doymak, tatmin olmak, inanmak, Not: Karş. Moğ kanu- "doymak, tatmin olmak, inanmak".
Bu
sonuç ile senin anlattıklarını karşılaştırınca anlıyorum ki, siz doymuşsunuz,
olmadı tatmin olmuşsunuz ya da senin ifaden ile ikna olmuşsunuz... Allah başka
keder vermesin size demekten başka çare bırakmadın bana... Bunları düşündükçe
de aklıma nedense hep "Fadime" gelir aklıma, güzel yeşil gözleri
yaşlarla dolu dolu vaziyette, "Allah yolunda olduğunu söyleyip, beni
kandırdı" diyerek TV lerde endam gösterip, meşhur Kalkancı ve Gündüz
hocaefendileri hedef tutardı... Vay ki vay... Hay Allah Aydın Korkmaz, sen
savundukça aklıma neler geliyor neler, bak gördün mü... Hem Fadime, hem de siz
korkarım ki, hem ağlayıp hem giden geline benziyorsunuz, biliyorum biraz ağır
oldu ama vallahi daha hafifini bulamadım, özür dilerim, senden değil
gelinlerden ama...
Yazımı
Neyzen Tevfik'ten bir beyit ile tamamlayıp, yazının devamı haftaya diyeyim.
Türkü
yine o türkü,
sazlarda
tel değişti,
Yumruk
yine o yumruk,
bir
varsa el değişti!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder