Pazartesi, Eylül 17, 2018

ÇİFTLİK FESTİVALİ


Çeşme Belediyesinin “9 durak 9 deneyim” hedefi mucibince, Çiftlik için nihayet bir festival düzenlendi, adı da “Çiftlik Festivali”. Evet verilen hedef gerçekleşti, ancak anlaşılan o ki, son ana kadar program, kapsam, akış ve katılımcılar sürpriz faslında sayılıp açıklanmadı, hakikaten sürpriz oldu. Haydi kendilerine ilk 8’deki başarının yarattığı fazla güvenden yeterince duyuru ve tanıtım yapmamışlar ya da gereksinim duymamışlar diyelim. Ama her şeye rağmen güzel bir sürpriz idi, bugün “Alaçatı Ot Festivali’nin ilkini gören birkaç hemşerimiz ile konuştum, ittifak ile beyan; “1. Çiftlik Festivali, 1. Alaçatı Ot Festivalinden daha cazip ve kalabalık yönünde idi. Coşkulu ama derinden, ciddi ama reklamsız, patırtısız ve gürültüsüz idi, emeği geçenleri Köyüm adına kutluyorum.

Edebiyat söyleşileri ve Sakız ağacı ve ürünü üstüne sloganı kullanılmış, bayağı da güzel olmuş… Edebiyat söyleşileri var ancak Belediye’nin ciddi destek olduğu Çeşme’nin %100 yerli ve milli yazarları ve edebiyatçıları yok… Vazgeçtim kendilerinin aktif söyleşide bulunmalarını bari izleyici olarak gelin değil mi? Belli ki mazeretleri var ve de kabul görmüş, ne diyelim, Allah muratlarını versin taksiratlarını affetsin… Oysa yazdıkları yazılar, kitaplar ve sahip oldukları belagat, liyakat, hamaset, hidayet başrol gerektiren durumdadır ama yine de ben gözlerimin az görmesine bağlayayım da, izleyici localarında kendilerini görememiş olmuş olayım. Hem kültürel aktive olsun diye yırtınacaksın ya da yırtınıyor gibi yapacaksın sonra gelmeyeceksin en azından izleyici olarak… Ama yerlilik ve millilik böyle bir şeymiş demek ki, anlayamayanların sorunudur tüm bu anlaşılamamışlıklar… Ah ben ahhh….

Köylüm küskün, Köyümün yazlıkçısı küskün, muhalif ve muarızlar burun kıvırmış, etki alanındakiler sırtını dönmüş, köyümün esnafı sadece pazarda satışa koyulmuş, şoför esnafı yok, dolmuşçu yok, kahveci yok, bakkal yok, otelciler yok, lokantacılar yok, bunların kurumsal duruşlarının başları ve yönetimleri yok, yok ta yok, sanki bu festival de Alaçatı Ot Festivali gibi serpilir, gelişir ve büyürse, bunlar asli faaliyetleri yapmayacaklarmış, başkalarına devredeceklermiş gibi, bu festival bizim değil Belediyenin festivali edası ile uzaktan rasata devam… Yahu kimse demiyor ki, desteğimiz yok, alkışımız yok, dayanışmamız yok, katkımız yok, bari gidelim de ne yapılıyor bir görelim de yok… Köylümün zaten ilgisi de yok, bilgisi de, hatta umurunda da değil, yan tarafta kahvehanede “okey” oynamaya devam ediyor… Hatta yerel iktidar partisinin yöneticileri yok, yahu benim bildiğim kadarı ile, en yoğun faaliyet yürüten ekip idi bunlar, ne oldu, bilemiyoruz tabii ki, kendi sorunlarını konuşurlar kendi aralarında diyelim ve geçelim… Evet bu konu ile ilgili, bilgisi, lafı, düşüncesi olan bile burun kıvırıyor, kimisi 4,5 yıldır yapılmadı da şimdi mi akıllarına geldi, yok şu yazarlar da gelebilirdi, şu konuşmacılar da çağrılabilirdi, sakız ağacı yanına zeytin ağacı da konulabilirdi mealinde, eleştiri çok, burun kıvırma çok… Sonuç, biraz önce dediğim gibi ilk Alaçatı Festivali ile kıyaslayanlar son derece umutlu bakıyorlar sonrakilere umarım düzenleyiciler de eleştirilerden doğru çıkarsamalarda bulunurlar… Tüm bu şeraitte bile umut ışıkları saçan bu organizasyona başta düzenleyiciler sahip çıkıp, eleştirileri doğru toparlar ve okurlar ise, bir sonrakinde gerek program, gerek içerik, gerek konu seçimi, gerek konuk seçimi, gerek zamanlama daha korparatif bir tavır ile ama en önemlisi yeterince düşünerek, yeterince çalışarak, yeterince özen göstererek ve de yeterince düşünce katılımcısı temin ederek, mükemmel sonuç çıkacağı aşikardır. Her ne kadar da, şahsi düşüncem ve fikriyatım mucibince bu kabil faaliyetlerin ticari olmaması şart ise de ne yazık ki benim tayinini yaptığım bir düzende yaşamıyoruz, o zaman mevcut şartlar muvacehesinde konuya bakmaya devam edeceğiz. Diğer taraftan biz biliriz ki; “azimle def-i hacet betonu deler” … Her şeye rağmen yapmaya devam, denemeye devam…

Ama ne yazık ve de biliyorum ki, saydığım taraflar bildiklerini icraya devam edecekler. Çünkü necip Türk Milleti korparatif çalışmayı sevmez ve her şeyi tek başına en iyi o bilir, en detaylı o bilir, sadece o bilir, sakın yanlış anlaşılmasın başta ben olmak üzere durum bu, benim dediğimi yapmazlarsa ben de gitmem protesto ederim ruh hali maalesef yaygın bir durumdur. Oysa ne kolay idi; Muhtarlar marifeti ile ilgi duyanların, fikri olanların, niyeti olanların, ilgisi, fikri ve niyetleri ölçülebilse idi. Hem de ne iyi olurdu, muhtarları İZSU’nun bitmez tükenmek bilmez “su kesintilerini” duyurmaktan kurtarmış olurduk bir nebze… Çeşme Kent Konseyi Muhtarlar Meclis Başkanı, faaliyet alanlarını geliştirmiş olurdu, peki fena mı olurdu? Mesela, bilgisini benim beğendiğim ilaveten herkesin tanıdığı, ama beğenip beğenmediğini bilmediğim, yine de her şeye rağmen kendi çabaları ile üniversiteye başvurup sakız ağacı kültürüne başlayan, olmadı yahu bu işi karşı komşumuz Yunanistan’ın Sakız Adasındakiler nasıl yapıyor merakı ile gidip, yetiştiricilik, üreticilik ve üretimin sanayisi konusunda hem de cebinden para harcayarak emek vermiş Coşkun Vural’ın unutulmuş olması unutulmaz olmuştur. Bence konunun uzmanı bilim insanı Sn. Murat İsfendiyaroğlu’nun yanına, ya da önüne, olmadı arkasına konuşmacı olarak yerleştirmek hem mantıklı hem münasip hem de akıllıca olurdu. Mesela her ikisi birden olsa idi, Hocanın Sakız Adası sakızı daha kalitelidir tezinin, Coşkun Abi tarafından neden savunulmadığını hatta tam tersi iddiaya sahip olma gerekçesini sorabilirdik… Cevap olur olmaz, bu durumlarda ikna edici cevap olması da her daim beklenmez. Mesela katılımcı hocamızın da konuşmasında “hocam” diye bahsettiği İlker Hocanın olması konuyu daha da renklendirebilirdi. Her şeye rağmen ben sakız konusunda, çok bilgilendim, aaaa birde çıkar bilgilendin de ne oldu diye sorarsa cevabım var ama yazmayacağım. Sakızın üretim rekoltelerinin, endemik değil de kültür bitkisi olduğunun, Sakız Adası ekonomisine katkılarının, Tarım Bakanlığımızın ilgisizliğinin nedeninin, tıbbı kullanımının, bitki akrabalıklarının, dünyadaki akraba yaygınlığının vs gibi bilgilerin de verildiği sunum harika idi… Ayrıca biliyorum sakız ağacı/bitkisi her Çiftlik Festivalinde bir başlık olabilecek kadar geniş, önemli ve yeterlidir. Diğer taraftan Yazar Konuşmacılar da renklendirdiler ortamı, sağ olsunlar, ancak tuval büyük olunca renklendirme eksik kaldı, bir dahakine daha iyisini bekliyoruz. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum…

Hiç yorum yok: