Cuma, Eylül 28, 2018

YÜZBAŞI ÖMER FEVZİ BEY


Savaşlar ne yazık ki, konuşmayı, dinlemeyi, hak hukuk tanımamayı, anlaşmalara uymamayı, komşusunun malına göz dikmeyi, güçsüzü sömürmeyi, karşısına dikileni yok etmeyi, toprakları arttırarak daha da büyümeyi, kendine şiar ve itiyat edinmiş ademoğlunun organize ettiği ve yönettiği devletler vasıtasıyla da kendi yönetimindeki halkları da düşünmeden yaratılan çılgın bir insan faaliyetidir. Savaşları tam manasıyla anlayabilmek mümkün olmayıp, başta ekonomi, siyasi, dini farklılıkları temel alındığı gibi görünse de politik, psikolojik, sosyolojik, patolojik, kriminolojik, antropolojik vs gibi alt detaylara da bakmak yeterli olmayacaktır bu çılgınlığı anlayabilme adına. Sonuç itibari ile bu çılgınlık, her zaman güçlünün zayıfa ya da dengine kapsamlı bir strateji mucibince bir operasyonu olarak karşımıza çıkmamaktadır, aynı zamanda zayıfın ya da daha az güçlünün güçlüye kullandığı, bazen de güçlünün hukukun ve ahlakın sınırları dışında kalma ihtiyacına binaen örtülü yürütülen bir faaliyettir ancak bu 2. tarz faaliyetin güçler dengesi nedeni ile klasik manada yürütülmesi de söz konusu olamamaktadır. İşte bu tarz kendine has özellikleri ve yöntemleri, taktikleri ve hedefleri olan faaliyete de “gayri nizami harp” denilmektedir, terminolojide.

Bir tarafı ile Sosyalizmi boğmak, diğer tarafı ile emperyalist sistem dışında kalmak isteyenleri de derdest etme hedefi mucibine özellikle de 2. paylaşım savaşı sonrası batı alemi ABD liderliğinde, bir tarafı ile devletler arasında şeffaf ve legal organizasyonlar oluştururken diğer tarafı ile de dünya kamuoyunca “kapitalist enternasyonal” olarak bilinen ABD dümen suyundaki ülkeleri istisnasız kapsayan gladio teşkilatları ile sözde ulvi amaçlar güdülüyormuşçasına destabilize etmek ya da itirazları ve direnişleri dağıtmak üzere organize olunmuştur. Bu konu ile konunun uzmanlarının söylediklerine ilave edilecek fazlaca şeyimin olmadığı aşikardır. Gladio teşkilatları, çevirdikleri dolaplar, cinayetler, katliamlar, saldırılar ve bunların doktrine kaynakları konusunda da yeterince araştırma, kaynak kitap ve yazı bulunmakta olup bu konuda da ilave kelam etmek istemiyorum ancak bu gayri nizami harbin sanki ABD’nin dünya jandarmalığına soyunduğu tarihten itibaren, diğer ülkelere dağıttığı tercüme doktrine talimatlarla yürütüldüğü gibi bir kanının oluştuğu malumdur ülkemizde. TSK’nin ABD’nin yönergeleri ile Özel harp Dairesi oluşturduğu, bu organizasyon içinde NATO konsepti mucibince; FM-31-21 kodlu talimname, ST 31-21 kodu ve “Gerilla Harbi ve Özel Kuvvetler Harekât”, FM 31-15 kodlu talimname ST-31-15 kodu ve “Gayrinizami Kuvvetlere Karşı Harekat” ve FM 21-50 kodlu talimname ST 21-50 kodu ve “Komando Eğitimi ve Komando Harekatı” başlıkları ile tercüme edilerek envantere dahil edilmişlerdir. Tüm tercüme yayınlar, NATO ile uyumlu çalışmalar, ortak lokal ve enternasyonal operasyonlar, darbeler vs bir arada düşünülünce hep zannederdik ki TSK sanki ABD ile birlikte bu işleri öğrendi ama okuyunca araştırınca görüyorsun ki aslında TSK daha 1850 yıllardan itibaren gayrinizami harp konusunda tecrübe kazanmış ve bu uğurda ciddi ciddi yayınlar yazılmış. Aslında Osmanlı’nın, Balkanlarda her ulusun direnişine karşı çıkışı, ta Arabistan Çöllerindeki İngiliz entrikaları ile kaymaklı başkaldırıları yok etmek adına organize olmasını, operasyonlar yönetmesini göz ardı etmişiz bir hayli, hepsini tek tek bilmemize rağmen…

“Okumaya devam” faslından son okuduğum kitap “Osmanlı Gayrinizami Harp Doktrini” olup, bir tez konusu olarak çalışma yapan Sn. Ali Güneş tarafından, İttihat ve Terakki Cemiyeti ve Teşkilat-ı Mahsusa’nın çok önemli bir neferi ve aynı zamanda önemli bir asker olan Ömer Fevzi (Mardin) daha 1909 yılında gayet kapsamlı, bugünkü tercüme talimnamelere taş çıkartacak ancak yazıldığı günün teknolojisi ve gelişmeleri ile dünya gerçeklerine mütenasip, “Muhafaza-i Asayişe Me’mur Zabitanın Vezaifi Usul-i Takib-i Eşkıya ve Çete Muharebeleri” adlı eseri baz alınarak hazırlanmıştır. Kitap çok değerli bir çalışma olarak önümüzde bulunmakta olup, çok detaylı olarak bugün bile hala çok bölümünün tatbik edildiğini anladığımız 1909 tarihli talimname; Arz-ı Meram Jandarma Zâbitânının Mahiyeti, Jandarma Zâbitânının Evsafı, Jandarma Zâbitânının Sûret-i Hareketi, Mevkiler ve Araziyi Sûret-i Mütala‘ası, Jandarma Posta Kumandanına Talimat, İstihbarat Vasıtaları ve Ahvalden Haberdar Olma Sûreti, Muhbirler, Muhbirlere Karşı Zâbitânın Muamelesi, Fesad ve Şekavet Erbabının Türleri ve Yol Kesiciler, Siyasi ve Milli Maksatlar Takip Eden Çeteler, Muhafaza-i Asâyişe Memur Zâbitânın Tefekkürâtı ve İştigalâtı, Muhafaza-i Asâyişe Memûr Zâbitânın Tedbirleri, Eşkıyaya Karşı Suret-i Hareket ve Çete Muharebeleri, Takip Müfrezelerinin Kafilesi, İaşe Sûreti, Eşkıyanın Aranma Sûreti ve Tarassud Postaları, Boru Kullanılması, Açıkta Konmak, Gündüz Yürüyüşleri ve Yürüyüş Nizamı, Gece Yürüyüşleri, Gece İstirahatı, Eşkıyanın Mevki‘i Keşfolunduktan Sonra Alınacak Tertibât, Tesadüfî Harp, Pusu Tertibâtı, Pusulara Karşı Tedbirler, Konaklar, Köylerde Konaklamak, Meskûn Mahalde Saklanmış Eşkıyaya Karşı Sûret-i Hareket, Köylerin Aranma Usûlü, Eşkıya Teslim Olduktan Sonra Sevk Sûreti, Eşkıya Hâkim ve Sağlam Bir Kalede Kapanmış ise, Meskûn Mahallerde Muhafaza-i Âsâyiş,  İkinci Hale Yani Haricen Hücûm Vukû Bulacağına Göre, Üçüncü Hale Yani Hücum ve Dış Yardım ile İçerden ve Birlikte Kıyam Vukû‘a Geleceğine Göre, Karışıklık Beklendiği Zamanlarda Zuhûra Gelen Yangınlara Karşı Tedbirler, Top Kullanılması, Süvari ile Karma Müfrezelerin Eşkıya Takibinde Usûl-İ Hareketine Dair Esas Maddeler, gibi başlıklardan oluşmakta ve maşallah hiçbir detay da atlanılmamış görünmektedir. Tabii ki bizim bilmediğimiz işler olduğundan anlatıma bakarak mükemmeliyet seviyesini anlıyoruz yoksa biri de çıkar teknik olarak haylice eksik bulabilir.

Evet, görüldüğü üzere, bu kabil yayınların menşei sanki sadece ABD imiş gibi anlaşılan ve sıkıştırılan bir süreçten geçilmekte ve Osmanlı’nın özellikle Balkanlarda yaşadığı özellikle de 1826-1912 arası özellik gerektiren savaşları göz ardı ederek yapılan tüm değerlendirmelerin eksik olduğunu bir kez daha anlamış bulunmaktayız.

Hiç yorum yok: