Bir
kez daha seçim sath-ı mailine girdik, evet, her partiden aday bolluğu bir kez
önümüzde, demokrasi şenliği diyelim… Bir politikacının, talip olduğu makamın
icap ve icraatlarına uygun projeler düşünmesi ve bunları vaat etmesi son
derecede takdire şayandır, üstünde çok çalışılmıştır, fikir üretilmiştir, plan
yapılmıştır vs. vs… Bu yerel seçim ya, haydi yerelimizin vaatlerine peşrevsiz
hatta pervasız dalalım, Sosyal Demokrat cenahta müthiş bir iddia ile “Çeşme’nin acil sorunu otopark” yaklaşımı
yine başköşe… Kimisi Çeşme’ye 2 adet yeraltı otoparkı, kimisi kentin karakteri
sayılan stadı yıkıyor, alta otopark üste Pazar, kimisi Karokori Dağının altını
otopark yapıyor, vay ki vay… Şimdi sorunun adı da kondu, otopark, peki böyle
bir sorunu var mı gerçekten yerelimizin yoksa konu araçların park edilmesi
sorunu mu var, konu biraz karışık… Kimi ticareti bu kabil bir yaklaşımla
canlandıracağını iddia ediyor kimi araç sahiplerini rahatlatacağız iddiasında…
Hayırlara vesile olsun…
Anlaşılan
o ki; çağdaş şehircilik anlayışı gereği şehir içinin insana tahsis edilmesi
gereği ile pek ilgili değiller ya da bilmiyorlar ya da, ya da… Esasen sorun
şurada, kentin özellikle de “Çarşının ve
sahilin” insana mı yoksa taşıtlara mı tahsis edileceği, tercih yapılması
gereken tam da budur. Otopark sorunu çözülecek diye, kesinlikle şehrin içine
otopark yapıp, araçlar için cazibe oluşturmaktan ısrarla kaçınılmalı ve yerine
şehrin dışına park edilip buradan mümkün ise düzenli ve sık ve mevsimine göre atlı
ya da akülü araçlarla insanlar merkeze taşınmalı… Şehrin içinde zaten yeterince
gürültü ve egzoz kirliliği bulunmaktadır. Gelişmiş ve insana önem veren hiçbir
ülkenin, yeni gelişen bölgeleri hariç, hiçbir şekilde bazı yerleri yıkalım
otopark yapalım gibi anlamsız, lüzumsuz ve beyhude çabaları olmamaktadır,
üstelik te yaşanan çok yoğun ve ağır taşıt trafiğine rağmen… Nedir bu katlı
otopark yapacağım ısrar ve inadı anlaşılmaz, ya be arkadaş bu katlı otopark
yapmanın, ekonomik, sosyal maliyetini bilir misiniz?
Gelelim
çarşıya ve sahile asansörlerle ve yürüyen merdivenlerle çıkılacak yeraltı katlı
otoparkları yapımının anlamsızlığına, neresinden başlayayım, yatırım tarafı mı,
yatırımın finansman tarafı mı, işletme tarafı mı, çağdaş şehirciliğe aykırılığı
mı, “hak ve b.k kurtarma” meselesi mi, vs vs… Peki, bu yeraltı otoparkına
yaklaşma yolları, giriş çıkış yolları için gereken standart yapılar için alan
nereden karşılanacak, haaaa Melih Bey gibi ben yaptım oldu denilecekse sözüm
olamaz… Ne yazık ki, şehir içlerini taşıtlar için cazibe merkezi haline
getirmek için yoğun çaba sarf edenler revaçta bu ülkede, tabii ki çağdaş
şehircilik gereği “insan için şehir
yerine taşıt için şehir” yaratmak moda ya, durmak yok yola devam… Diğer
taraftan ve bilindiği kadarı ile taşıt trafiğinin pik yaptığı dönemlerde, 1.000
araçlık otopark sorunun çözümüne katkı sunuyor gibi görünse dahi asla ve kata
çözüm olamayacağı ve 1.000 araç ortalama 3 kişi ile gelinse 3.000 kişilik bir
sorundan bahsediyor gibi algılanacaktır, oysa talep ve arz arasındaki fahiş
uçuruma bakıldığında daha farklı ama aynı zamanda köklü çözümler bulunması
gerektiği açıktır. Çeşme’nin ticari faaliyetinin oluştuğu alanın yaklaşık 1,86
km2 olduğunu bilelim ve bu alandaki bir noktadan diğer noktaya yaklaşık en uzun
mesafenin 1 km olduğunu düşünürsek durumun ve yaklaşımın vahameti
anlaşılacaktır. Unutmayın ki, necip Milletimizin 5. Kattaki evine bile araba
ile ulaşması sevdası son 35 yılda bel kalınlığımızı 30 cm arttırmıştır. Manevra
alanları, yaklaşım yolları, servis alanları, hizmet alanları vs hariç binek
otomobiller için en az 25 m2 alana ihtiyacınız var… Kolay otopark yeri bulacak
diye vatandaş, bu kolay park alanına ulaşana kadar canı çıkacak, yoksa yeni
yollar mı planlanıyor, yeni yollar istimlakler ile mi hazırlanacak; yoksa
tüneller ile mi ulaşılacak, gibi basit sorulara cevap hazırlayın öncelikle…
Üstüne üstlük egzoz gazı ve gürültü kirliliği karımız olacaktır. Diğer taraftan
Çeşme gibi zor bir jeolojide yapılacak yeraltı çok katlı otoparklar, inşaatı,
istimlaki, işletmesi ile birlikte hiç te kolay olmayacaktır, o zaman YİD modeli
mi devreye girecek, park edecek araç sayısı garantisi mi verilecek, ne olacak,
vs vs… Herkes konuşuyor, aaaa yapılamaz mı, çok şükür içinde bulunmaktan mutlu
olduğum İnşaat Mühendisliği için hayal edilebilen her şey teknik olarak
yapılabilir noktasındadır ancak hak ile b.k kıyası çok önemlidir… Peki bu
yaklaşımla; şu andaki Belediye Başkanının seçilir seçilmez “Çeşme içerisindeki
otoparklar ücretsizdir” sözü yeraltı çok katlı otoparkları için de geçerli
olacak mı?… Halkımızın kullandığı çok önemli bir atalar sözü var; “ayranı yok
içmeye, atla gider tuvalete” … Yahu Allah aşkına biraz hesap, biraz kitap…
Metazori toplanan vergilerle ya da gelecekte tahakkuk edecek vergilerle ya da
yeni ihdas edilecek vergilerle bunu bize yapmayın, ya da YİD modeli ile
yapmayın sonra başkalarına yaptığınız eleştirileri size yaparlar… Bu şehir
içinde yeraltı otoparkı sevdasından vazgeçin, bakın demedi demeyin, sonra çalıştıramayacaksınız,
harcanan paralara mı yanacağız, kandırılmış olmaya mı yanacağız, neye
yanacağız. Yahu bırakın bu sevdayı… Otoparkların şehir içlerinde tesisi adına,
orada uzun yıllar önce inşa edilmiş tesisleri gözden çıkarır isek, daha sonraki
iktidarların yeni inşaat biçimlerine göz yummasının yolu açılır, sonra da “hayaldi gerçek oldu” benzeri bir sürü
dalga geçeceğimiz slogan üretilir… Dün şimdiki “Marinanın” bulunduğu yeri doldurma işlemi eski halin arkasından
başlandığında, bugüne gelineceğini iddia edenlerin sayısı bir elin parmak
sayısını geçmez iken, bugün kaybın büyüklüğü karşısında hayret edenlerin bir
hayli fazla olduğu söylemek de durumu iyi bir şekilde tespit etmek demektir.
Durumu değiştirmek yerine korumanın sağlanmasının en önemli ve en muhteşem
örneği Alaçatı’dır ve behemehal
örnek alınmalıdır. Yahu şu “su” ve “kanalizasyon” işini bir çözün, Büyükşehir’e
gönderme yapmadan, “ama” demeden, “sorumluluk bizde değil” demeden, sakın “su
eksiği mi var” demeyin, kalitesi, iletim hatları ve sağlıklı su temini çok
sıkıntılı biliyorum, biliyorsunuz, biliyor, biliyoruz, biliyorsunuz,
biliyorlar…
Vallahi
anlayamıyorum, memleketimizin dört bir yanını Melih Bey modeli teslim almaya
başladı, o da dalga geçer gibi alt geçitler yaptı hatta dalga geçmeyi o kadar
subuklaştırdı ki, İsviçre’ye gidip çevre yollarındaki alt geçitlerin filmini
çekip şehir içi imiş gibi servis etti…
Bırakın Allah aşkına bu rol modeli, kendiniz olun, yerel işler ile
ilgilenin, sosyal gelişimi ile ilgilenin, kütüphaneler yapın, kitap dağıtın, festivaller
yapın, insanlar görüşsün konuşsun eğlensin… Bence Çeşme artık sınıra gelmiştir,
artık bir şey yapmayın, şu ana kadar yapılan abuklukları temizleyerek ve düzelterek
zamanınızı geçirin, sosyal projelere ağırlık verin, yahu Allahaşkına bir
kütüphane yapın, başka bir şey yapmayın Çeşme’yi sadece koruyun… Koruyun,
koruyun, koruyun…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder