Cumartesi, Kasım 24, 2018

ÇEŞME’YE OTOPARK


Bir kez daha seçim sath-ı mailine girdik, evet, her partiden aday bolluğu bir kez önümüzde, demokrasi şenliği diyelim… Bir politikacının, talip olduğu makamın icap ve icraatlarına uygun projeler düşünmesi ve bunları vaat etmesi son derecede takdire şayandır, üstünde çok çalışılmıştır, fikir üretilmiştir, plan yapılmıştır vs. vs… Bu yerel seçim ya, haydi yerelimizin vaatlerine peşrevsiz hatta pervasız dalalım, Sosyal Demokrat cenahta müthiş bir iddia ile “Çeşme’nin acil sorunu otopark” yaklaşımı yine başköşe… Kimisi Çeşme’ye 2 adet yeraltı otoparkı, kimisi kentin karakteri sayılan stadı yıkıyor, alta otopark üste Pazar, kimisi Karokori Dağının altını otopark yapıyor, vay ki vay… Şimdi sorunun adı da kondu, otopark, peki böyle bir sorunu var mı gerçekten yerelimizin yoksa konu araçların park edilmesi sorunu mu var, konu biraz karışık… Kimi ticareti bu kabil bir yaklaşımla canlandıracağını iddia ediyor kimi araç sahiplerini rahatlatacağız iddiasında… Hayırlara vesile olsun…

Anlaşılan o ki; çağdaş şehircilik anlayışı gereği şehir içinin insana tahsis edilmesi gereği ile pek ilgili değiller ya da bilmiyorlar ya da, ya da… Esasen sorun şurada, kentin özellikle de “Çarşının ve sahilin” insana mı yoksa taşıtlara mı tahsis edileceği, tercih yapılması gereken tam da budur. Otopark sorunu çözülecek diye, kesinlikle şehrin içine otopark yapıp, araçlar için cazibe oluşturmaktan ısrarla kaçınılmalı ve yerine şehrin dışına park edilip buradan mümkün ise düzenli ve sık ve mevsimine göre atlı ya da akülü araçlarla insanlar merkeze taşınmalı… Şehrin içinde zaten yeterince gürültü ve egzoz kirliliği bulunmaktadır. Gelişmiş ve insana önem veren hiçbir ülkenin, yeni gelişen bölgeleri hariç, hiçbir şekilde bazı yerleri yıkalım otopark yapalım gibi anlamsız, lüzumsuz ve beyhude çabaları olmamaktadır, üstelik te yaşanan çok yoğun ve ağır taşıt trafiğine rağmen… Nedir bu katlı otopark yapacağım ısrar ve inadı anlaşılmaz, ya be arkadaş bu katlı otopark yapmanın, ekonomik, sosyal maliyetini bilir misiniz?

Gelelim çarşıya ve sahile asansörlerle ve yürüyen merdivenlerle çıkılacak yeraltı katlı otoparkları yapımının anlamsızlığına, neresinden başlayayım, yatırım tarafı mı, yatırımın finansman tarafı mı, işletme tarafı mı, çağdaş şehirciliğe aykırılığı mı, “hak ve b.k kurtarma” meselesi mi, vs vs… Peki, bu yeraltı otoparkına yaklaşma yolları, giriş çıkış yolları için gereken standart yapılar için alan nereden karşılanacak, haaaa Melih Bey gibi ben yaptım oldu denilecekse sözüm olamaz… Ne yazık ki, şehir içlerini taşıtlar için cazibe merkezi haline getirmek için yoğun çaba sarf edenler revaçta bu ülkede, tabii ki çağdaş şehircilik gereği “insan için şehir yerine taşıt için şehir” yaratmak moda ya, durmak yok yola devam… Diğer taraftan ve bilindiği kadarı ile taşıt trafiğinin pik yaptığı dönemlerde, 1.000 araçlık otopark sorunun çözümüne katkı sunuyor gibi görünse dahi asla ve kata çözüm olamayacağı ve 1.000 araç ortalama 3 kişi ile gelinse 3.000 kişilik bir sorundan bahsediyor gibi algılanacaktır, oysa talep ve arz arasındaki fahiş uçuruma bakıldığında daha farklı ama aynı zamanda köklü çözümler bulunması gerektiği açıktır. Çeşme’nin ticari faaliyetinin oluştuğu alanın yaklaşık 1,86 km2 olduğunu bilelim ve bu alandaki bir noktadan diğer noktaya yaklaşık en uzun mesafenin 1 km olduğunu düşünürsek durumun ve yaklaşımın vahameti anlaşılacaktır. Unutmayın ki, necip Milletimizin 5. Kattaki evine bile araba ile ulaşması sevdası son 35 yılda bel kalınlığımızı 30 cm arttırmıştır. Manevra alanları, yaklaşım yolları, servis alanları, hizmet alanları vs hariç binek otomobiller için en az 25 m2 alana ihtiyacınız var… Kolay otopark yeri bulacak diye vatandaş, bu kolay park alanına ulaşana kadar canı çıkacak, yoksa yeni yollar mı planlanıyor, yeni yollar istimlakler ile mi hazırlanacak; yoksa tüneller ile mi ulaşılacak, gibi basit sorulara cevap hazırlayın öncelikle… Üstüne üstlük egzoz gazı ve gürültü kirliliği karımız olacaktır. Diğer taraftan Çeşme gibi zor bir jeolojide yapılacak yeraltı çok katlı otoparklar, inşaatı, istimlaki, işletmesi ile birlikte hiç te kolay olmayacaktır, o zaman YİD modeli mi devreye girecek, park edecek araç sayısı garantisi mi verilecek, ne olacak, vs vs… Herkes konuşuyor, aaaa yapılamaz mı, çok şükür içinde bulunmaktan mutlu olduğum İnşaat Mühendisliği için hayal edilebilen her şey teknik olarak yapılabilir noktasındadır ancak hak ile b.k kıyası çok önemlidir… Peki bu yaklaşımla; şu andaki Belediye Başkanının seçilir seçilmez “Çeşme içerisindeki otoparklar ücretsizdir” sözü yeraltı çok katlı otoparkları için de geçerli olacak mı?… Halkımızın kullandığı çok önemli bir atalar sözü var; “ayranı yok içmeye, atla gider tuvalete” … Yahu Allah aşkına biraz hesap, biraz kitap… Metazori toplanan vergilerle ya da gelecekte tahakkuk edecek vergilerle ya da yeni ihdas edilecek vergilerle bunu bize yapmayın, ya da YİD modeli ile yapmayın sonra başkalarına yaptığınız eleştirileri size yaparlar… Bu şehir içinde yeraltı otoparkı sevdasından vazgeçin, bakın demedi demeyin, sonra çalıştıramayacaksınız, harcanan paralara mı yanacağız, kandırılmış olmaya mı yanacağız, neye yanacağız. Yahu bırakın bu sevdayı… Otoparkların şehir içlerinde tesisi adına, orada uzun yıllar önce inşa edilmiş tesisleri gözden çıkarır isek, daha sonraki iktidarların yeni inşaat biçimlerine göz yummasının yolu açılır, sonra da “hayaldi gerçek oldu” benzeri bir sürü dalga geçeceğimiz slogan üretilir… Dün şimdiki “Marinanın” bulunduğu yeri doldurma işlemi eski halin arkasından başlandığında, bugüne gelineceğini iddia edenlerin sayısı bir elin parmak sayısını geçmez iken, bugün kaybın büyüklüğü karşısında hayret edenlerin bir hayli fazla olduğu söylemek de durumu iyi bir şekilde tespit etmek demektir. Durumu değiştirmek yerine korumanın sağlanmasının en önemli ve en muhteşem örneği Alaçatı’dır ve behemehal örnek alınmalıdır. Yahu şu “su” ve “kanalizasyon” işini bir çözün, Büyükşehir’e gönderme yapmadan, “ama” demeden, “sorumluluk bizde değil” demeden, sakın “su eksiği mi var” demeyin, kalitesi, iletim hatları ve sağlıklı su temini çok sıkıntılı biliyorum, biliyorsunuz, biliyor, biliyoruz, biliyorsunuz, biliyorlar…

Vallahi anlayamıyorum, memleketimizin dört bir yanını Melih Bey modeli teslim almaya başladı, o da dalga geçer gibi alt geçitler yaptı hatta dalga geçmeyi o kadar subuklaştırdı ki, İsviçre’ye gidip çevre yollarındaki alt geçitlerin filmini çekip şehir içi imiş gibi servis etti…  Bırakın Allah aşkına bu rol modeli, kendiniz olun, yerel işler ile ilgilenin, sosyal gelişimi ile ilgilenin, kütüphaneler yapın, kitap dağıtın, festivaller yapın, insanlar görüşsün konuşsun eğlensin… Bence Çeşme artık sınıra gelmiştir, artık bir şey yapmayın, şu ana kadar yapılan abuklukları temizleyerek ve düzelterek zamanınızı geçirin, sosyal projelere ağırlık verin, yahu Allahaşkına bir kütüphane yapın, başka bir şey yapmayın Çeşme’yi sadece koruyun… Koruyun, koruyun, koruyun…

Hiç yorum yok: