Üretimin
ve tüketimin temsili ve itibari karşılığı olarak, hukuki ve ekonomik mesnetleri
“Devletler” aracılığı ile tesis edilen bir değişim aracı olarak “para” bir ödeme ve değişim vasıtası
olup malı ya da emeği ya da herhangi bir değeri fiyatlandırma ve ölçme
aracıdır. Tarifimizden de anlaşılacağı üzere itibari bir değer taşır ve
ülkedeki tüm mal, hizmet ve değerler bütününün fiyatlandırılmasında siyasi
otoritenin aritmetik gerçeklerine istinaden rakamsallaştırılır ve tedavüle
sürülür. Konu bu kadar basittir, siz bakmayın öyle, sözde ekonomistler,
bankacılar ve milletin cebinden parayı nasıl alırım diye kafa yoranların, kafa
karıştırılacak sayıda kelime üretmiş olmasına, durum “ne kadar ekmek o kadar köfte” kadar sarih ve sadedir. Nedir,
değişim aracı, fiyatlandırma aracı, değerleme aracı, peki değişecek üretiminiz
yoksa, değerlendirilecek mal ve hizmetiniz yoksa, fiyatlanacak bir değeriniz
yoksa, ne olacak… Hava cıva… Peki hukuki ve iktisadi istinadı ve geçerliliği
siyasi otoritelerce tayin olunduğu basım ve tedavül işi ve gücü bulunan bu
faaliyetin mezkûr basımın değerlemesi nasıl yapılır, tabii ki de sahip olunan
mallar ve hizmetler üzerinden. Ne diyor; Kızılderili Şefi Seattle taaa 1853
yılında,
“Beyaz adam Annesi toprağa ve
kardeşi olan gökyüzüne, alıp satılacak, yağmalanacak bir şey gözüyle bakar. Onun
bu ihtirasıdır ki, toprakları çölleştirecek ve her şeyi yiyip bitirecektir. Beyaz
adamın kurduğu kentlerde huzur ve barış yoktur. Bu kentlerde bir çiçeğin taç
yapraklarını açarken çıkardığı tatlı sesler ve bir kelebeğin kanat çırpınışları
duyulamaz. Beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu, son ırmak kuruduğunda,
son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde anlayacak.”
Diğer
taraftan; “köpeğe atsan yemez” diye
nitelenen para kesinlikle ve daima, gerek basım gerek tedavüle sürme ve de
gerekse de kullanımda kanun mecburiyetine dayalı bir mekanizma ile ayakta kalır,
aksi taktirde bölge ya da şehir ya da kişiye göre farklı para kullanımlarına şahitlik
etmek mümkün olabilecektir. Rasyonel açıdan da bakıldığında değerleme aracı
olarak, fiyatlama ve değerleme sisteminin aritmetik figürü, değişim aracı
olarak; ticari faaliyetlerin hızını arttırır, üretimde verimlilik ve planlama imkânı
sağlar iken, değer birikim aracı olarak ta yaratılan değerin biriktirilmesinin
ve de değerin korunmasının aritmetik figürü olmaktadır. Bu kadar teorik
yaklaşım ile iktifa edip, susuyorum bu manada, artık söz konunun ilgilisi ağır
abilerde olsun…
Para
ile ilgili yüzlerce söz vardır, bilindiği üzere; “para ile imanın kimde olduğu
bilinmez”, “paran çoksa kefil, vaktin çoksa şahit ol”, “paranın yüzü sıcaktır”,
“para parayı çeker”, “parayı veren düdüğü çalar”, “para her kapıyı açar” vb
gibi… Para üstüne yerli ya da yabancı bir dolu şarkı yapılmıştır, Rüçhan Çamay’ın
“para, para, para” ve ünlü İsveçli grup Abba’nın “Money, Money, Money” adlı parçaları
hemen aklıma gelenlerdir. Ne demiş ünlü Fransız İmparator; Napolyon “para,
para, para” işte o para ile ilgili bir dolu da şehir efsanesi vardır; para ile
sigara yakanlar, para ile poposunu temizleyenler, para ile soba yakıp ısınanlar,
vs vs…
Ama
paranın bir kağıt parçası olduğunu; Suudi Arabistan’ın Katar’a uyguladığı kısa
süreli gıda ambargosu döneminde bir kez daha anladık, daha doğrusu anlamak
isteyenler anladı, anlamayanlara sivrisinek saz olmaya devam etti, yok efendim
kişi başına düşen gelir 130.000 ABD Doları imiş, petrolleri varmış, doğalgaz
rezervleri tahminleri patlatacak kadar çokmuş, eee ne oldu, aç kaldınız be adam
denilemedi ne yazık ki… Dua etsinler bu fakir ülkeye de, Cumhurreisinin himmet
ve inayeti ile birkaç uçak dolusu canlı hayvan gönderdiler ve kriz telefatsız
atlatıldı, yoksa mazallah… Evet neymiş, paran olsa da biri sana domates
vermiyorum, et vermiyorum, un vermiyorum deyince, para çorbası ya da petrol
ekmeği yapamıyormuşsun, nokta, hatta 3 nokta…
Birde
son dönemde milli para diye bir söz üretildi, vallahi süper, peki şimdi soru
şu, milli paranız diyelim “dinar” ve elinizde sınırsız çünkü devletsiniz ve para
basma hakkınızda sınırsız, para basma makinesi elinizde, sabah akşam basın
biriktirin… Ve eğer para herşey ise, yurt dışına alıma çıkın alın istediğiniz
kadar her şeyi, mümkün mü böyle bir şey, ilk ayak mümkün istediğiniz kadar
basma hakkınız var da, dışarıda kimse onu iplemez… Peki böyle bir Pazar var mı,
elinizde sizin değerli kıldığınız kâğıda değer veren bir Pazar var mı? Paranın
değeri, kadri ve kudreti tarafınızın üretim kabiliyeti ile direk ve doğrudan
ilgili, ne kaaaaa ekmek o kaaa köfte misali… Boşuna mı, dünyada en fazla mal
üretenin parası değerli… Abi var mı domatesin, var mı buğdayın, var mı patatesin,
var mı zeytinin, yani var mı üretimin kısacası, para tarafı kolay… Siz, siz
olun bu para konusunda son yüzyılda kapitalizmin parlak ve cilalı
temsilcilerinin ürettiği ve gerçek manada insanoğlunun %99 unun bilmediği
terimlerle para oyunları yapılıyor olmasına, para ve mal tamamen birbirlerinin
karşılığıdır, aksi takdirde örnekte olduğu gibi bas parayı al petrolü neden
olmuyor peki, haydi ev ödevi düşünelim, neden… Bir de yok ABD Doları imiş, Yok
Çin Doları imiş, yok Zimbabwe Doları imiş, benzeri pespaye akıl verici ve iç
piyasadaki alkışçılara yönelik aslında dalga geçmeler var, inanılır gibi değil…
İlkokuldayız,
yanılmıyorsam 2. Sınıf ve sınıfımızın haylaz ve haşarı çocuklarından Çekirge
İbo ve Pejo Recep ile aynı sırada oturuyorum, o dönemdeki 25 kuruşluklar sarı
renkli idi ve yeni gümüş renkli 25 kuruşluklar tedavüle henüz çıkmış ve biz hiç
görmemişiz, derken dersin ortasında, İbo ile Recep tekme tokat birbirlerine
girmesin mi? Öğretmen koştu geldi, mesele anlaşıldı, meğer Pejo Recep gümüş
renkli 25 kuruş edinmiş, Çekirge İbo da göster demiş, gösterir göstermez de İbo
gümüş renkli 25 kuruşu alıp, sarı renkli 25 kuruşu veriyor, paramı geriye ver,
vermem derken, verirsin vermezsin, al sana kavga… Öğretmen, çocuklar fark etmez,
ikisinin de değeri aynı, satın alma gücü aynı, çocuklar anlar mı? İlla da
versin gümüş renkli 25 imi… Aman aman, siz, siz olun, çocukça yapılan bu naif
hareketin, esiri olmayın, özetle bırakın çocukluğu da adam olun… Sahi paranın
aritmetik figür olarak ifadesinin ya da renginin ne önemi var, paranın değeri
ürettiğin mal, hizmet ve değerler bütünü kadardır, vesselam. Sahi, paradan 6
sıfır atınca ne oldu, para daha mı değerli oldu, ne olacak senin sahip olduğun değerlerinin
de 6 sıfırı atılmış oldu, yani basit ilkokul hesabı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder