Salı, Kasım 13, 2018

PARA


Üretimin ve tüketimin temsili ve itibari karşılığı olarak, hukuki ve ekonomik mesnetleri “Devletler” aracılığı ile tesis edilen bir değişim aracı olarak “para” bir ödeme ve değişim vasıtası olup malı ya da emeği ya da herhangi bir değeri fiyatlandırma ve ölçme aracıdır. Tarifimizden de anlaşılacağı üzere itibari bir değer taşır ve ülkedeki tüm mal, hizmet ve değerler bütününün fiyatlandırılmasında siyasi otoritenin aritmetik gerçeklerine istinaden rakamsallaştırılır ve tedavüle sürülür. Konu bu kadar basittir, siz bakmayın öyle, sözde ekonomistler, bankacılar ve milletin cebinden parayı nasıl alırım diye kafa yoranların, kafa karıştırılacak sayıda kelime üretmiş olmasına, durum “ne kadar ekmek o kadar köfte” kadar sarih ve sadedir. Nedir, değişim aracı, fiyatlandırma aracı, değerleme aracı, peki değişecek üretiminiz yoksa, değerlendirilecek mal ve hizmetiniz yoksa, fiyatlanacak bir değeriniz yoksa, ne olacak… Hava cıva… Peki hukuki ve iktisadi istinadı ve geçerliliği siyasi otoritelerce tayin olunduğu basım ve tedavül işi ve gücü bulunan bu faaliyetin mezkûr basımın değerlemesi nasıl yapılır, tabii ki de sahip olunan mallar ve hizmetler üzerinden. Ne diyor; Kızılderili Şefi Seattle taaa 1853 yılında,

“Beyaz adam Annesi toprağa ve kardeşi olan gökyüzüne, alıp satılacak, yağmalanacak bir şey gözüyle bakar. Onun bu ihtirasıdır ki, toprakları çölleştirecek ve her şeyi yiyip bitirecektir. Beyaz adamın kurduğu kentlerde huzur ve barış yoktur. Bu kentlerde bir çiçeğin taç yapraklarını açarken çıkardığı tatlı sesler ve bir kelebeğin kanat çırpınışları duyulamaz. Beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu, son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde anlayacak.”

Diğer taraftan; “köpeğe atsan yemez” diye nitelenen para kesinlikle ve daima, gerek basım gerek tedavüle sürme ve de gerekse de kullanımda kanun mecburiyetine dayalı bir mekanizma ile ayakta kalır, aksi taktirde bölge ya da şehir ya da kişiye göre farklı para kullanımlarına şahitlik etmek mümkün olabilecektir. Rasyonel açıdan da bakıldığında değerleme aracı olarak, fiyatlama ve değerleme sisteminin aritmetik figürü, değişim aracı olarak; ticari faaliyetlerin hızını arttırır, üretimde verimlilik ve planlama imkânı sağlar iken, değer birikim aracı olarak ta yaratılan değerin biriktirilmesinin ve de değerin korunmasının aritmetik figürü olmaktadır. Bu kadar teorik yaklaşım ile iktifa edip, susuyorum bu manada, artık söz konunun ilgilisi ağır abilerde olsun…

Para ile ilgili yüzlerce söz vardır, bilindiği üzere; “para ile imanın kimde olduğu bilinmez”, “paran çoksa kefil, vaktin çoksa şahit ol”, “paranın yüzü sıcaktır”, “para parayı çeker”, “parayı veren düdüğü çalar”, “para her kapıyı açar” vb gibi… Para üstüne yerli ya da yabancı bir dolu şarkı yapılmıştır, Rüçhan Çamay’ın “para, para, para” ve ünlü İsveçli grup Abba’nın “Money, Money, Money” adlı parçaları hemen aklıma gelenlerdir. Ne demiş ünlü Fransız İmparator; Napolyon “para, para, para” işte o para ile ilgili bir dolu da şehir efsanesi vardır; para ile sigara yakanlar, para ile poposunu temizleyenler, para ile soba yakıp ısınanlar, vs vs…

Ama paranın bir kağıt parçası olduğunu; Suudi Arabistan’ın Katar’a uyguladığı kısa süreli gıda ambargosu döneminde bir kez daha anladık, daha doğrusu anlamak isteyenler anladı, anlamayanlara sivrisinek saz olmaya devam etti, yok efendim kişi başına düşen gelir 130.000 ABD Doları imiş, petrolleri varmış, doğalgaz rezervleri tahminleri patlatacak kadar çokmuş, eee ne oldu, aç kaldınız be adam denilemedi ne yazık ki… Dua etsinler bu fakir ülkeye de, Cumhurreisinin himmet ve inayeti ile birkaç uçak dolusu canlı hayvan gönderdiler ve kriz telefatsız atlatıldı, yoksa mazallah… Evet neymiş, paran olsa da biri sana domates vermiyorum, et vermiyorum, un vermiyorum deyince, para çorbası ya da petrol ekmeği yapamıyormuşsun, nokta, hatta 3 nokta…

Birde son dönemde milli para diye bir söz üretildi, vallahi süper, peki şimdi soru şu, milli paranız diyelim “dinar” ve elinizde sınırsız çünkü devletsiniz ve para basma hakkınızda sınırsız, para basma makinesi elinizde, sabah akşam basın biriktirin… Ve eğer para herşey ise, yurt dışına alıma çıkın alın istediğiniz kadar her şeyi, mümkün mü böyle bir şey, ilk ayak mümkün istediğiniz kadar basma hakkınız var da, dışarıda kimse onu iplemez… Peki böyle bir Pazar var mı, elinizde sizin değerli kıldığınız kâğıda değer veren bir Pazar var mı? Paranın değeri, kadri ve kudreti tarafınızın üretim kabiliyeti ile direk ve doğrudan ilgili, ne kaaaaa ekmek o kaaa köfte misali… Boşuna mı, dünyada en fazla mal üretenin parası değerli… Abi var mı domatesin, var mı buğdayın, var mı patatesin, var mı zeytinin, yani var mı üretimin kısacası, para tarafı kolay… Siz, siz olun bu para konusunda son yüzyılda kapitalizmin parlak ve cilalı temsilcilerinin ürettiği ve gerçek manada insanoğlunun %99 unun bilmediği terimlerle para oyunları yapılıyor olmasına, para ve mal tamamen birbirlerinin karşılığıdır, aksi takdirde örnekte olduğu gibi bas parayı al petrolü neden olmuyor peki, haydi ev ödevi düşünelim, neden… Bir de yok ABD Doları imiş, Yok Çin Doları imiş, yok Zimbabwe Doları imiş, benzeri pespaye akıl verici ve iç piyasadaki alkışçılara yönelik aslında dalga geçmeler var, inanılır gibi değil…

İlkokuldayız, yanılmıyorsam 2. Sınıf ve sınıfımızın haylaz ve haşarı çocuklarından Çekirge İbo ve Pejo Recep ile aynı sırada oturuyorum, o dönemdeki 25 kuruşluklar sarı renkli idi ve yeni gümüş renkli 25 kuruşluklar tedavüle henüz çıkmış ve biz hiç görmemişiz, derken dersin ortasında, İbo ile Recep tekme tokat birbirlerine girmesin mi? Öğretmen koştu geldi, mesele anlaşıldı, meğer Pejo Recep gümüş renkli 25 kuruş edinmiş, Çekirge İbo da göster demiş, gösterir göstermez de İbo gümüş renkli 25 kuruşu alıp, sarı renkli 25 kuruşu veriyor, paramı geriye ver, vermem derken, verirsin vermezsin, al sana kavga… Öğretmen, çocuklar fark etmez, ikisinin de değeri aynı, satın alma gücü aynı, çocuklar anlar mı? İlla da versin gümüş renkli 25 imi… Aman aman, siz, siz olun, çocukça yapılan bu naif hareketin, esiri olmayın, özetle bırakın çocukluğu da adam olun… Sahi paranın aritmetik figür olarak ifadesinin ya da renginin ne önemi var, paranın değeri ürettiğin mal, hizmet ve değerler bütünü kadardır, vesselam. Sahi, paradan 6 sıfır atınca ne oldu, para daha mı değerli oldu, ne olacak senin sahip olduğun değerlerinin de 6 sıfırı atılmış oldu, yani basit ilkokul hesabı...

 

Hiç yorum yok: