Cuma, Kasım 30, 2018

SOSYAL KONUT


Çeşme Belediyesi dar gelirli ve konutu olmayan vatandaşlar için gerçekleştireceği sosyal konut projesi hakkında bilgi verdi. Spot başlık bu… Harika bir haber değil mi? Zamanlaması dışında alkış… Zamanlamada sıkıntı ne derseniz, aynısının tıpkısı Çeşme TOKİ’nin uygulaması diye cevap vereceğim… Siz anladınız kast-ı mahsusu… Şimdi gelelim, neden bu konu üstüne kelam etme gereğine, geçenlerde, 775 sayılı yasa ile arsa tahsisi yapılarak kurulan bir konut yapı kooperatifi başkanı arkadaşımız ile bir muhabbetimizde sıkça geçen bu “sosyal konut” terminoloji üstüne derin bir mütalaa… Anladığım kadarı ile toplumda, geniş ve yaygın bir şekilde kafa karışıklığı ve sonuçta da anlam ve anlama karışıklığı bulunmaktadır. Yaygın bir biçimde, konut yapı kooperatifi, toplu konut ve sosyal konut birbirine karışmaktadır… Bu anlamda konunun etimolojisi ve dilbilim felsefesi üstüne ve semantik açıdan ayrıntılarına pratik değerler üstünden girerek, kafa karışıklığına son verilmesine ve billurize olmasına yardım edecek fikri köşe taşları koyarak özetleyelim…

“Sosyal konut” denilince evvel emirde akla gelecek şey mülkiyet tahsisi değildir, olmamalıdır, olamaz da, kullanım tahsisi olmalıdır, olur da... Yoksa siz kafanıza göre sözcüklere anlam yüklerseniz, uluslararası kabul görmüş anlamlarla oynarsanız, her şeyi yaparsınız, yapıyorsunuz da… TOKİ toplu konut inşaatları yapıyor, satıyor, ama ucuz satıyor, ucuz ya, adına da sosyal konut diyor, elini tutan, dilini bağlayan mı var, istediğini yapar istediğin adı verir, istediğin anlamı yüklersin, al sana ben yaptım oldu… İşinize gelince uluslararası norm ve sözleri kullanacaksınız, işinize gelmediği zaman kullanmayacağız, yok öyle şey… Yani neymiş kısaca; sosyal konutlar aynı zamanda toplu konuttur ama her toplu konut sosyal konut değildir ve ne yazık ki canım yurdumdaki hiçbir toplu konut sosyal konut değildir. Sosyal konuta uzaktan benzeyen ama bize özgü sosyal konut modeli de “lojman”lar olmuştur. Sosyal konut sahibi olmanın yegâne ve olmazsa olmaz koşulu önce sosyal devlet olmaktan geçer…

Yaşadığımız dönemin en olumsuz gelişmesi ne yazık ki, kontrolsüz nüfus artışıdır ve hızlı gelişen kentler ama yine ne yazık ki çarpık gelişen. Kapitalizmin yüce çıkarları uğruna kentlerin kapısına yığılan kitleler, kentleşme üzerinde olumsuz etkiler yaratır iken, ciddi manada konut sorununu da dayatmaktadır. Bir tarafı ile ucuz emek teminine yönelik teşvikler, hem de “köylülüğü azaltıyoruz” teraneleri ile köyler boşaltılır bir manada tarım ve hayvancılık çöker iken diğer tarafı ile de kentler çökmektedir, az sayıdaki yaşanabilir konut, yeni gelenler için ikamet adına hayaldir, hemen araya emlak ve konut tacirleri ya da bunların tekelci tezahürleri devreye girer, toplu konut, yapı kooperatifleri, ucuz konut gibi hemen hemen hepsinin içeriği aynı ama maksat inşaat sektörü yaşasın ve yücelsin kabilinden yaklaşımlar kutsanır. Bir de siyasi ikbal ve hırs devreye girince bütün bu tanımlamaların önüne koyarsın bir “sosyal” kelimesi, al sana sosyal konut… Kırsalın kente akışı ile oluşan kır-kentler, sadece zamanın ruhuna uygun üretim ilişkilerinin doğmasına değil aynı zamanda aynı ruha uygun sosyal doku da oluşturmaya başlamıştır. Bir tarafı ile ekonomik değişime mütenasip sosyal değişim tezahürü oluşurken diğer tarafı ile de ve devamla göç ve barınma sarmalının büyümesine neden olunarak yoksulluğun tehdit haline gelmesinin önüne geçilmek adına “yoksulluğun yönetilmesi” prensibi harekete geçirilip, “dünyada mekân, ahirette iman” kültürü ihdası mucibince sosyal konut uygulamaları farklı farklı biçimleri ile uygulanmaya başlamıştır.

Sosyal konut fikri ve uygulaması, başta Kuzey Avrupa ülkeleri olmak üzere tüm Avrupa’da yaygın olarak görülmüş ve ihtiyaç sahibine rant yaratmadan, asgari düzeyde sağlıklı yaşanabilir konut tahsisine dayalı bir sistemdir. Sosyal konut tahsisi yapamayan kimi sosyal devletler ise ayrım gözetmeksizin kira desteği yapmaktadırlar. Mezkûr konutlar ya direk devlet tarafından inşa edilir ya da inşa edilmiş konutlar devlet tarafından satın alınır ve tahsise geçilir. Asıl olan kurumsal manada sosyal devlet olmanın gereğidir, yoksa yandaşa yaranma değildir, Allah muhafaza, aksi taktirde arsa tahsisinde, bina yapımında ya da kura çekiminde yaranma güdüsü sistemi esir alır. Şimdi 70’li yıllarda gecekondu yapımlarına, direnişlerine katılanlar iyi bilir bu işlerin sonuçlarını, yani gecekonduculardan rantiye sınıfı nasıl yaratılır kültünü… Hülasa “sosyal konut” konut edinme, tahsis ve işletme hak ve yetkisinin kamuda olmasıdır aksi taktirde sosyal kıyak çukuruna düşülmesi kaçınılmazdır. Tabiidir şüphesiz, kuralları iyi tespit edilmiş, tahsis, ücretlendirme ilkeleri iyi ve net belirlenmiş olmalıdır ilaveten de bağımsız ve bağlantısız hukuk güvencesi denetimine de açık olmalıdır, aksi taktirde her iktidar değişikliğinde şimdi biz geldik, bizim ihtiyaç sahipleri kullanacaktır gibi subuk sonuçlar doğurur, maazallah…

Ben iddia ediyorum; bugün hüsnüniyetle yola çıkılan bu kabil uygulamalar, hele de bahçeli ve tek katlı yapılar ise, bir vade sonra farklı siyasi mülahazalarla farklı siyasi güçler tarafından behemehal, hak kaybı telakkileri ile plan notları değişimine, olmadı emsal uygulamalar gerekçeleri ile tek bağımsız bölümlü, bahçeli güzel yapılar yerine, 3 katlı 6 ile 9 bağımsız bölümlü sonuçlar elde edilir… Yaşananlar yaşanacakların garantisidir. Plan notunu değiştiremezsek, imar savaşı olmadı imar barışı o da olmadı, muhakkak oldurulacak bir yol bulur efsane abilerimiz elham… Haydi diyelim çok katı kurallar ile izlendi ve plan tadilatına engel olundu, peki, satış yolu ile yaratılan büyük değer artışının adı da rant olmayacak mı? Aaaa ben mi ne düşünüyorum, bir ülkede geçim derdi çeken ya da geçinme zorluğu yaşayan insanlar var ise, ne düşüneyim… Yanlışı temizlemenin yolu bellidir…

Konut kooperatifi, Toplu konut ile sosyal konut karıştırılırsa ne mi olur? Aha da böyle olur… Bilinsin istedim… Anlamak ama yanlış anlamakta mahir necip milletimiz…

Son söz; yalanın ve algı yaratmanın deha büyükbabası Joseph Göebbels’in; “Yeterince büyük bir yalan söylerseniz ve tekrar ederseniz bu yalanı sürekli, insanlar sonunda buna inanmaya başlayacaktır.”

Hiç yorum yok: