Çiftlik
köy “sakız ağacı” konusunda bir
derya deniz ama değerlendirmede ciddi manada geri kalmış ya da olması gereken
noktaya gelememiş durumda. Mübadele sonrası gelen atalarımız iki ağaca
inanılmaz şekilde hoyrat davranmış görünmekte, sakız ve zeytin, her ikisi de
maşallah çıralı ve reçineli olması nedeni ile en fazla tercih edilen yakacak
olarak değerlendirilmiş. Sonuçta geldikleri yerde fazla bilinmeyen ağaçlar
konusunda tam bir sıfırı tüketme noktası. Sonradan komşunun adaları ile
münasebetler geliştikçe görülüyor ki “sakız” ağacı ciddi bir ekonomik değer, yeni
yerleştikleri yerin yerli ağaçlarından zeytin ve ürünü zeytinyağını tanıdıkça da
sakıza ve zeytine meyilleri artar, ama meyil hızlı olmaz. Çok sonraları iki
ürün konusunda da ne yazık ki tüm çalışmalara rağmen rakipleri; Lübnan, İtalya,
Yunanistan ve İspanya’nın çok gerisinde kalmaya devam etmişlerdir. Ve görünen o
ki trend böyle giderse geride kalınması mukadderat olacaktır.
Sakız
ağaçları üstüne Çiftlik Köy başta olmak üzere eski Belediye Başkanlarından Nuri
Ertan döneminde bir envanter oluşturulması ve koruma çalışması başlatılır bazı
ağaçlar dikenli teller ile korumaya da alınır ancak konunun bir toplumsal
faaliyet olmaması halinde ne olacaksa o olur, tespit ve tasnifi yapılan bu
ağaçların büyük bölümü heder olur malum faaliyetler çerçevesinde. Zaten def-i
bela kabilinden yürütülen faaliyet de sönümlenir gider zaman içinde.
Sonra
Çiftlik Köyde bir dernek kurulur, “Çiftlik
Köy Eğitim Çevre ve Dayanışma Derneği” adı ile; kurucuları arasında Başkan Nadir Türken, İzzet Albayrak, Muhittin
Aydın, Süleyman Atagöz, Metin Gemici’nin de bulunduğu ekip, imar uygulaması
neticesinde Çeşme Belediyesi mülkiyetine geçmiş bir alanı kısa sürede sakız
ağacı ile donatırlar. Mülkiyeti Belediyeye geçmiş olan bu alan, Belediye Başkanı Nuri Ertan’ın başta
tüm itirazlarına rağmen sonradan kabullenmesi ile, Çiftlik Köyün ilk sakız bahçesi
olarak zımnen tescillenir, sakız ağaçları Çiftlik Köy içindeki eski sakız
bahçesinden alınan çelikler Ege Üniversitesinden Doç. Dr. Murat İSFENDİYAROĞLU tarafından saksılarda köklendirilir, ağaç
çukurları Abdullah Çandıroğlu ve Seyfi
Yurttaş tarafından makine ile hazırlanır, Dernek tarafından seferber edilen
Köy İlkokul Öğrencileri marifetiyle
her birisinin birer adet ağaç dikimine katkı sunduğu ilaveten dikimine katkı
verdikleri ağaçlara kendi isimlerini de vererek gerçekleştirilir, şimdi o ağaçlar kocaman kocaman sakız ağaçları
halinde olup, çevre yolu üzerinde plajlara gidiş istikametinde yolun sağında
kalmaktadır. Zımnen tescili yerleştirilen bir tabela ile de yarı resmiyet
kazanır. Tabelada Dernek, Belediye ve Metin Gemici isimleri ortak yer alır
başlarda. Sonra yerel iktidar değişir, tabeladan derhal dernek adı çıkarılır
çünkü yeni Belediye Başkanı Faik Tütüncüoğlu
ile Dernek üyeleri arasında eleştiriye dayalı anlaşmazlıklar oluşur, eee yetki
kimde Belediyede, hooopppp dernek adı silinir, sadece Metin Gemici adı
bırakılır… Peki sakız ağacı konusunda mezkur başkan ile başka bir atılım
yapılır mı, zinhar… Ama onlar da, yeni yapılan inşaatların oturma ruhsatı
alınması aşamasında her bağımsız bölüme birer adet sakız ağacı dikilmiş olması
şartı getirerek yeni bir karar oluştururlar, katkısı olur mu, evet, şüphesiz
olur ama uyanık müteahhitlerle baş etmek kolay mı onlar bir yolunu bulurlar,
kimisi mevcut sakız ağaçlarından dallar koparır toprağa dikerler, tıpkı sakız
ağacı dikilmiş gibi, kimisi ise küçük küçük ağaçlar satın alır ve dikerler,
doğası gereği nazik olan bu ağaçlar yetersiz bakım neticesinde kısa sürede
kurur giderler.
Bilahare;
yerel yönetim aynı partide kalmak kaydı ile değişir, artık Muhittin Dalgıç vardır Belediye Başkanlığında. O günden sonra gerek
Başkanın inisiyatif ile gerekse sakız ağacı farkındalığı oluşması gerekse de
toplumsal bilincin yükselmesi ile, sakız ağaçlıklarının kurulmasında kamunun yeniden
“baş rol” alması gereği öne çıkar. Çiftlik Köye bu dönemde ilaveten 4 adet daha
sakız bahçesi ilave edilirek toplam sayı 6 ya çıkarılır. Dönemin Çiftlik Köy
yetkilisi Turgay Soykan’ın da
çabaları asla unutulmamalıdır, bu manada emeği geçen herkese teşekkür etmek boynumuzun
borcudur. Bundan sonra gelecek yönetimlerden de bir önceki dönemden daha da
fazla çaba sarf ederek sakız bahçelerini çoğaltmasını bekliyoruz, istiyoruz ve
sürekli de isteyeceğiz.
Çiftlik
Köy “sakız festivalinde” öğrendiğimiz
teknik ve ekonomik bilgilerin üstünden bir kez daha geçmekte fayda vardır. Bu
anlamda sakız reçinesi (mastika) ve sakız uçucu yağı üretiminin merkezi
durumundaki Yunanistan’ın Sakız Adası üretimin olduğu her köyde kooperatif
marifeti ile örgütlenmiş ve üst birlik olarak ta Sakız Üreticiler Birliği oluşturulmuş,
kilogram fiyatı 90 ila 100 euro arasında bir fiyattan satılmak üzere yıllık
yaklaşık 150.000 kilogram üretime ulaşılmıştır. Peki; yapılan ihracatın 2
önemli hedefi neresi derseniz, Ameri Birleşik Devletleri ve Türkiye… Canım
Yurdumun ne kadar sakız, ne kadar sakız yağı ya da sakız reçeli aldığı
konusunda bilgi varsa da ben ulaşamadım. Bu arada sakız yağının piyasa
fiyatının da yaklaşık 900 euro olduğunu da ilave etmeliyim. Bu üretim
miktarları, bu piyasa fiyatları ile ciddi üretim seviyelerine ulaşılabilirse
Çiftlik Köy’ün ekonomisine nasıl bir rakamın girebileceği aşikardır. Bu nedenle
teşvik ve destek konusunda kamu yöneticilerinin rol hatta başrol almaları
kaçınılmazdır. Aaa sakız ağacı bakımının ve sakız üretiminin ne kadar
meşakkatli ve sıkıntılı olduğunu bilmiyor muyum, ziyadesi ile biliyorum, lakin
kolay olan ne kaldı ki?
12
ay yeşil kalan sakız, çalı görünümlü olmakla birlikte, gösterilen ihtimam ile
ağaç haline dönüşen, tüm Akdeniz ülkelerinde bulunmakla birlikte, “damla sakızı”
üretimine uygun olanının doğası, Sakız Adası ile Çeşme ve de özellikle Çiftlik
Köy olarak belirtilmektedir, bilim insanlarınca… Daha çok şey yazılabilir ama
benden bu kadar, ileri ve teferruatlı bilgi için doğru adres Ege Üniversitesi
ve ilgili bilim insanı Murat İSFENDİYAROĞLU ve Çeşmenin yerli üreticilerinden
de Çoşkun Vural’dır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder