Cumartesi, Mart 16, 2019

TÜRKMENİSTAN; KRAL ÖLDÜ YAŞASIN YENİ KRAL


Aslolan; “egemenliktir ve de egemenlik sürekliliktir” manasındaki esasen monarşilere ait olması gereken, ne yazık ki her daim geçerliliğini, ama o şekilde ama bu şekilde koruyan “kral öldü, yaşasın yeni kral” Fransa mahreçli söz, krallığın hiçbir kopukluk yaşanmadan devamına delalet etmesi bakımından ayak takımlarının pozisyonunu ifade eder, peki yeni kral ile eski kral arasındaki halef ve selef ilişkisi buna her zaman uyar mı, zinhar… Mezkûr söz bizim ve tüm dünyanın hayatına aynen “kral öldü, yaşasın kral” haliyle geçmiştir, ehl-i vatan için. Bakılmasın “efendim bu söz zannedildiği gibi yeni muktedire yalakalık ile bağlılığı değil, esasen devletin devamlılığını ifade eder” denilmesine, çıkış niyet ve nedeni ne olursa olsun pratikteki karşılığı tam da odur.

Türkmenistan bilindiği üzere, 1917 Ekim Devrimi ile kurulan Sovyetler Birliği'nin Orta Asya'daki 5 cumhuriyetinden biri olup önce 1921 tarihinde Türkistan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne bağlı Türkmenistan Oblastı olarak kurulur bilahare 1924 tarihinde de Türkmenistan Sosyalist Cumhuriyeti olarak birlik içerisinde yer almaya devam eder. Konumuz tarih olmadığı için bu konuya daha fazla girmeyi bir başka yazıya erteleyerek, devam edelim. Sosyalist Cumhuriyet ya herkes öğretim ve eğitim konusunda eşit haklara sahiptir gayri. Bu baptan yazı konumuzu oluşturacak, Türkmenistan Komünist Partisi son iki Merkez Komite 1. Sekreteri; Mukhamednazar Gapurov ile Saparmurat Niyazov  ve bugünkü sistemin son iki devlet başkanı Saparmurat Niyazov ile Kurbankulu Berdimuhammedov ilişkileri üstüne yaşananları aktarmak. Ekim devrimi öncesinde Türkmenistan'da bin kişiden ancak yedisi okuma yazma bilirken, 1946'da bu rakam bin kişide dokuz yüze çıkmış olmasına rağmen ehil ve akli davranışın galebe çalması mümkün olabilmiş midir? Yazıyı okuyup siz karar verin gari…

Mukhamednazar Gapurov; bir köylü ailenin çocuğu olarak Chardzhou (bugünkü Türkmenabad) bölgesinde dünyaya gelmiş, öğretmen okulunu bitirir, öğretmenlik yapar, emperyalizmin Sovyetleri işgal etme girişimine karşı tarihe “Büyük Vatanseverlik Savaşı” olarak geçen savaşa birlik komutanı olarak katılır, savaştaki yararlılıkları yanında ciddi yaralanmalar sonucu ordudan terhis edilir, terhisi takiben çeşitli okullarda öğretmenlik ve müdürlük yapar, politik hayatı da bu arada başlar, parti üyeliği ve çalışmaları neticesinde, öncelikle yerel düzeyde bilahare de ulusal düzeyde parti yetkilisi olur, nihayetinde de 1969 - 1985 tarihleri arasında Türkmenistan Komünist Partisi Merkez Komitesi 1. Sekreteri olarak görev yapar. Artık emeklilik gelip çatmıştır, bir köylü çocuğu olarak doğup Türkmenistan’ın 1 numaralı kişisi olan Gapurov’un önüne. Aşkabat yakınlarındaki Berzengi köyünde küçük bir köy evinde emeklilik hayatını sürdürmektedir. Partideki yerine ise Aşkabat yakınlarındaki Kıpçak köyünde bir işçi ailesinin çocuğu olarak doğan Saparmurat Niyazov gelmiştir.
Saparmurat Niyazov; babasını “Büyük Vatanseverlik Savaşı”ında kaybetmiş, artık öksüzdür, felaketler kendisi için bitmez ve 1948 de Aşkabat’ta yaşanan büyük deprem felaketinde başta tüm aile büyükleri olmak üzere tüm akrabalarını kaybeder. Artık kimsesizdir ve bir yetimhaneye yerleştirilir, an itibariyle ülkesinde kimsesizlerin kimsesi durumundaki sosyalizm sayesinde Leningrad Üniversitesinde enerji mühendisliği öğretimi alır ve sonuçta da Gapurov’un emekliliği üzerine Türkmenistan Komünist Partisi Merkez Komitesi 1. Sekreteri seçilir ve de Türkmenistan’ın 1 numarası olur. Gün gelir büyük hile ve desiseler ile yapıldığı iddiası bir türlü nihayetlenmeyen bir oylama neticesinde SSCB dağılır. Akşam haberlerine çıkan beyaz saçlı Niyazov, kendisinin istememesine ve ülkesinde birlikten yana ciddi bir destek olmasına rağmen, dağılma kararının alındığını göz yaşları içinde açıklar. Sabah uyandığında artık kaderi başka türlü çizilen Türkmenistan’ın yine 1 numaralı kişisidir, tek farkla artık saçlar beyaz değil, kömür karasına boyanmışçasına simsiyahtır. Uzun anlatmaya gerek yok, ilk icraat Komünist Partisinin gayri yasal ilanı ve eskinin şeklen birebir devamı ancak içerik olarak 180 derece karşıtı bir düzen oluşturulur. Kaleme aldığı “Ruhnama” adlı kitap ile yeni ülkeye yön vermeye çalıştı, diğer taraftan vatandaşlarına “Müslümanlıklarını” hatırlatarak yepyeni bir düzene geçildi, neler mi yapıldı, neler neler… Haftanın günlerinin adları değiştirildi, yılın aylarının adları değiştirildi, ülkeden çaktırmadan Rusların kovalanmasının yolu açıldı, her kamu kurumuna bir irşad ve diriliş kitabı tayin edilmiş Ruhnama’nın okunma odaları organize edildi, vs vs. Daha çok yazılabilir ama konumuz bu değil. Mutlak iktidarı döneminde selefi Gapurov’un kaçak olduğu iddiasıyla Berzengi’deki küçük köy evini yıkar, ama gerekçesi hangi husumete ya da dostluğa dayalıdır bilinmez, çünkü Gapurov’un 1985 ten beri uzun yıllar oturduğu evin kaçak olduğu tespit edilmiştir işte. Gapurov bahçesine bir derme çatma kulübe inşa eder ve nihayetinde o eskinin güçlü kuvvetli 1 numarası bu şartlarda halefi tarafından mahkûm edilir ve 1999 yılında vefat eder.

Peki; sonra ne mi olur? Kimsenin sonsuz yaşayamayacağı gibi ölüm Türkmenbaşı’nın (Niyazov) da kapısını çalar, hakkın rahmetine kavuşur. Yerine ispatlanamazsa da ciddi ciddi oğlu olduğu söylentileri yapılan Kurbankulu Berdimuhammedov geçer. Yeni başkan selefinden aşağı mı kalacak, zinhar. Hani Firavun’a sorarlar sen niye firavun oldun diye ya, o da der ki eee kimse itiraz etmedi… Durum bu durumdur gayri, güzelim Türkmenistanda. Niyazov’un Rusya’da yaşayan eşi ve yine Rusya’da yaşayıp Türkmenistan’ın tüm tütün mamulü ve sigara ithal ve satış işlerini üstlenmiş oğlu, eş ve babaya son görevlerini yapmak üzere Türkmenistan’a gelirler, ama cenaze töreni sonrası sürpriz bir kararla (aslında değil) tutuklanırlar, iddia baba döneminde yurt dışına kaçırılan ve ağırlıklı Almanya bankalarında bulunan ve Türkmenistan’a ait olduğu iddia edilen paranın geri getirilmesinin yetki devridir. Sonra ne mi olur? Mezkûr zevat serbest kalır, anlamı nedir? Belki yetki devredildi para geriye geldi, belki de tahsilattan vazgeçildi, bilinmez. Peki tüm bu anlatılanlar doğru mudur? Ben bilemem ama Türkmenistan’da çalıştığım dönemde neredeyse her Türkmenden dinlediğim biçimi ile anlattım, yaygın anlatım bu ise ispatlanır düzeyde doğru olsa ne olur, olmasa ne olur… Etme bulma dünyası mı desem, eden bulur mu desem, kimsenin yanına kar mı kalır desem, desem de desem…

Sonuç itibari ile Türkmenistan vatandaşlarına göre de durum “gelen ağam, giden ağam” dan öte değil… Eeeee esasen krallığa karşı değil de kral ve değişimi ile ilgili iseniz size bu yakışır…

 

Hiç yorum yok: