Pazartesi, Nisan 01, 2019

ÇİFTLİK KÖYÜ ÇEŞMELERİ


 Su çeşmeleri vardır, hayrattır, birileri tarafından, ataları, büyükleri ya da bir yaşanmışlık adına yaptırılır ve herkesin kullanımına sunulur ve bu babtan olmak üzere yad edilme işleri gerçekleşir. Çeşmenin üstüne de kim tarafından yaptırıldığı ve kimin adına hayrat olduğu yazılarak yad edilme işlemine yön ve kolaylık hazırlanır. Hayrat çeşmeler kent sokaklarında olacağı gibi köy yollarında da yaptırılır ki yayan yolculukların bol olduğu alanlarda gelen geçenin su ihtiyacı karşılansın. Bu manada hem insanların su ihtiyacı karşılanır hem de hayrat edilmişliğin hayır dualar eşliğinde yad edilmesi sağlanır. Malum artık köy bakkallarına kadar girmiş “şişe sularının” olmadığı yıllardır söz konusu, öyle bakkalın da adım başı olmadığı yıllar aynı zamanda, bakkal yerine “çerçi”ler arz-ı endam eder ama heybelerinde satılık su yoktur, su dediğin Allah’ın suyu, para ile mi satılırmış, gülerler adama hatta döverler bile belki, kapitalizmin daha, çoban olduğu, halk adamı olduğu iddia edilen ekabirlerin ellerinde bu kadar hoyrat olmadığı yıllardır, görece hafif softtur kapitalizm ve suyu para ile satma cesareti/kararı alınmamıştır kanun marifeti ile. Maksat hayır ile anılmaktır, maksat susayana su vermektir, maksat öteki dünya da amel defterine iyi şeyler yazdırmaktır, maksat maksattır işte, hayratta… Durum kişiseldir aynı zamanda… Yap hayratı kurtar hoyratı mealinden mülhem… Malum “hayrat” Arapça “Hıyr” kelime kökünden gelip iyilikler, hayır işleri manasında kullanılmıştır. Hayratı yapan ya da yaptıran şahıs, hayratı kullanacak şahıslara da bir mesaj iletmek ister; öğrenelim, öğretelim, hatırlayalım, hatırlatalım, unutmayalım, unutturmayalım, hatta unutulmayalım faslından, misalen; “bir çeşme yaptırdım su içmeye, tası yok, kırma kurnasını yapacak ustası yok” …

 
Su Çeşmeleri vardır, sosyal hayatın içinden çıkan ortak değerdir, kamu hizmetidir, önceleri göreceli millet memnuniyeti bilahare de millet desteği yaratmak adına kentin önemli bir parçası haline gelmiş ve getirilmişlerdir. Su ihtiyaçlarının karşılanması, tarihsel gelişimi içindeki ev dizaynlarının temel unsurlarından birini oluşturmuştur, kuyu ya da sarnıç inşaatları mezkûr dizaynların mütemmim cüzlerini oluşturmuştur ancak kolayca anlaşılacağı üzere bu yapıların her daim ve her yerde yapılamayacağı aşikardır ve de bu nedenle bunun yanında mutlaka suyun ve milletin önemine binaen su şebekeleri ve bağlı sokak çeşmeleri yapımı kaçınılmaz olmuştur. Sokak çeşmelerinin dizaynı ise çok çeşitli formlarda gerçekleşmiş olup, kimi tek yüzeyli kimisi 2 yüzeyli kimileri ise 4 yüzeyli olmak üzere kâh evlerin duvarlarına kâh bahçelerin duvarlarına kâh meydanların ortasına inşa edilmiştir. Tam da bu neden ile zaman içerisinde mezkûr inşaatlarda estetik kaygılar da ön plana çıkmış, hatta yönetimlerin yönetsel ve dönemsel rekabetlerinin tezahürü olarak adeta birer sanat şaheseri haline dönüşmüşlerdir. Şehir meydanlarındaki su çeşmeleri estetik değer ilavesi yanında şehir peyzajının zenginleştirilmesi amacı ile mimari değeri yüksek yapıları oluşturmuşlardır. Başta İstanbul olmak üzere, İzmir hatta Çeşme’nin eski su çeşmeleri bilenler açısından bu yazdıklarımın teyididirler esasen. Bilenler Çeşme Meydanındaki mermer kaplı su çeşmesini bilirler, resmen estetik değeri yüksek bir şehir peyzajı elemanı iken aynı zamanda bir sanat şaheseri idi… Çeşme’nin Çeşmeleri, bana göre, yaptıranlar açısından da bir yarışın içinde olduklarının tezahürüdür adeta, genellikle gövde ve özellikle de fasatları kesme taş ile, fasatta oluşturulacak kemerli bir niş ile süslü, nişin içinde monoblok ayna taş, monoblok bir yalaktan ve üzeri kemerli bir kubbeden ve altındaki hazneden, yalak yanlarında gerek su kabını bekletme ya da kişinin oturup dinlenmesine imkan veren oturaktan oluştuğunu bilmekteyiz. Bakmayın önceleri başlayan kötü restorasyonların giderek estetik değeri artan restorasyonlara dönüşmesine siz, yine de gerçeklerinin çok altında işler kotarılmıştır. Umarım yetkili ve ilgililer yaptıkları işe daha fazla ilgi gösterip estetik ve sanatı ön plana alırlar.

Bu genel yaklaşımdan mülhem gelelim, köyüm Çiftlik’in Çeşmelerine, bildiğim kadarı ile geçen yüzyıldan kalan Değirmen Dağı su kaynaklarının köyün içme suyu ihtiyacını karşılamak üzere, şimdilerde Çeşme Belediyesince restore edilen ve Çevre Yolunun Değirmen Dağı eteklerinde kalan bölümünde yer alan, bizlerin “Yukarı Çeşme” dediği 2 yüzlü bir meydan çeşmesi vardır. Mezkûr Çeşme; Değirmen Dağındaki kaynaktan Çeşmeye kadar yeraltından döşenmiş pişmiş toprak borular(künk) ile getirilen suyun köylülere arz edildiği bir Çeşme olup, yapımına ve yapım tarihine yönelik herhangi bir bilgiye ciddi kaynaklarda rastlanılmasa dahi, gerek yapım tekniği gerekse de yaklaşık yapım tarihleri göz önüne alındığında dönemim “Çiftlik Belediyesi” tarafından inşa edildiği tahmin edilmektedir. Köye yerleştirilen mübadillerin ve göçmenlerin geldikleri tarihlerde mezkûr çeşmenin kullanımda olması bu fikri desteklemekte ve güçlendirmektedir. Hatırlanacağı üzere “Çiftlik Belediyesi” ve kamu hizmetlerinin gelişmişliği konusunda Evliya Çelebi Seyahatnamesi kaynaklı bilgileri daha önceki yazılarımda aktarmış idim. Mezkûr Çeşmenin isale şebekesi konusunda zaman zaman tıkanıkları açmak, zaman zaman da su kaynağındaki iyileştirme çalışmalarını, isale hattının pişmiş toprak borular (künk) ile ve boruların ek işlerinde yüksek kalite ile inşa edildiğini gördüğümde şaşırdığımı hatırlıyorum, şimdi de bir inşaat mühendisi gözü ile yapılan özensiz çalışmalara bakınca da hüzünlenmeden geçmek mümkün olmuyor vallahi… Daha sonraları ise demek ki ihtiyaçlar öyle şekillenmiş olacak ki, şu andaki Köy Merkezine, dere kenarında bugün tam da eskiden “Hamit’in Bakkal” dediğimiz yerin (Hamit Türken) karşısına deposu ve gövdesi betondan imal edilmiş ve eski “Yukarı Çeşmeden” beslenen bir çeşme daha inşa edilmiştir. Ancak hatırladığım kadarı ile bu çeşme yaz aylarında faal olamazdı, yine mecburen insanlar Yukarı Çeşmeye giderlerdi su almak için. Eve su alınması gerektiğinde biz çocuklara düşen toprak testilerle eve su taşıma işi aynı zamanda bir eğlence ve eğleşme haline dönerdi, çeşme başı muhabbetleri, görece büyük abilerimizin biz çocukları bir şekilde gaza getirip güreşe tutturmaları ki ben yaşıtım Halil Gemici ile yaptığım güreş adına itiş kakışları asla unutamam, hele hele yarım yapalak bilgiler ile yapılan futbol muhabbetleri, hey gidi günler hey…  

Hiç yorum yok: