Bazıları
ısrarla Uluslararası güçlerin himmeti, hikmeti, inayeti, hidayeti marifetiyle
iktidara gelip, ahkam-ı mesture muvacehesinde zinhar böyle değilmişçesine ve
dahi sanki bu bilinmiyormuşçasına ülkelerini yönetmeye devam ederler. Dünyamız
ne yazık ki bu kabil kifayetsiz muktedirlerin cirit attığı bir alan haline
dönüştürülmüştür. Malum olduğu üzere, dünyamızın hali hazır jandarması ABD’nin
düzeni mucibince, Dünya Bankası, IMF vb gibi resmi kuruluşlar, Açık Toplum
Vakfı gibi sözde para babası (babası da nasıl olunuyorsa gayri) Soros benzeri
sivil (aslında yarı resmi) kuruluşlar marifetiyle zapt-ı rapt rejimleri hayat
bulmaktadır. Bu kabil kifayetsiz muktedirlerin yetiştirilmesine yönelik,
uluslararası sahte ve düzmece programlar çerçevesinde, üniversiteler, kurum ve
kuruluşlar ihdas edilmiş olup, mezkûr zevatın bihakkın rahle-i tedrisine tahsis
edilmişlerdir.
Bu
kapsamada; bu yazımızın konusunu Kafkasları bir ABD üssü haline getirmeye çok
büyük çabalar harcamış, hatta bu uğurda hayatının bile alt-üst olmasına rıza
göstermiş, uluslararası nizamın kendi ülke topraklarında başat rol almasına ve
dahi tamamen teslimiyetine göz yummuş birisidir, Mihail Saakasvili, Gürcistan
devlet başkanı olarak kısa bir süre rol almış ve tam beklenen ve istenenleri
malum nedenler yüzünden gerçekleştiremeyince de başına olmadık işler gelmiştir.
1967 doğumlu, 1992 yılı Kiev Devlet Üniversitesi Uluslararası Hukuk mezunu zat-ı
şahanelerinde görülen parlak gelecek mucibince bilahare ABD Columbia
Üniversitesi Hukuk Yüksek Lisansı, 1995 yılında itibaren de ABD’li çeşitli
hukuk şirketlerinde gerek uluslararası tanıtım ve ilişkiler oluşturma ve
tanınmışlık yaratma gerekse Gürcistan’ın geleceğine ipotek oluşturmak adına
hazırlanmıştır.
Malum
olduğu üzere; Gürcistan, SSCB’nin dağıtılması üzerine bağımsız bir devlet
haline gelmiş ve SSCB’de uzun yıllar Dışişleri Bakanı olarak görev yapmış Eduard
Şevardnadze, kısa bir süre kenarda bekledikten sonra Gürcistan Devlet Başkanı
olmuştur. Gürcistan 2003 Kasım ayında yapılan milletvekili seçimleri ardından uluslararası
kışkırtmalara bağlı kısa süren siyasi bir buhran geçirir, hile karıştırıldığı
gerekçesiyle ABD yanlısı muhalefetin seçim sonuçlarını tanımaması ardından, bindirilmiş
kıtalarca mitingler düzenlenir, parlamento önünde oturma eylemleri yapılır,
Devlet Başkanı Şevardnadze'nin istifası istenir, istifası istenen Eduard
Şevardnadze'nin tüm bu eylemlere rağmen seçimlerin geçerli olacağında ısrar
eder, sonuçta bindirilmiş kıtalar parlamentoyu basar, ülkede olağanüstü hal
ilan edilirse de sonuç alınmaz, içerideki kaosa ilaveten uluslararası baskılar da
artar, Eduard Şevardnadze istifa eder, Devlet Başkanlığı koltuğu boşalır. Şevardnadze
muhalifleri, kansız sağlanan yönetim değişikliğini başta “kadife devrim” olarak adlandırsalar da göstericilerin eylemlerde
ellerinde gül taşıdıkları için kadife devrim “gül devrimine” evrilir. Gösterilerde en fazla öne çıkan konu;
yolsuzluk, yoksulluk, enerji krizleri, merkezi yönetimden koparak bağımsızlık ve
otonomi talep eden azınlıklar konusu olup yeterince karıştırılmaya müsait bir
ortamın hazırlanması, aşağıdakilerden gelen bu talepleri kolluk güçleri ile
bastırmaktan başka çare düşünmeyen, demokrasiden inat ve ısrarla uzak duran,
demokratik yöntem yerine despotik yöntem tercihleri de işin tuzu biberi olmaya
devam ediyordu. “Açık Toplum” lider
ve destekçilerine gün doğmuştu artık, daha önceden uluslararası etkili kurum ve
kuruluşlarda adı tanıtılan ve gösterilerde de başarılı bir portre veren Mikail Saakaşvili
ismi öne çıkar muhalefet lideri olarak. Bu arada; seçim sonuçları üzerinde
tartışmalar büyür, sayım çalışmaları durdurulur, resmî sonuçların açıklanması
gecikir, itirazlar baş edilemeyecek kadar çoğalır, nihayetinde Gürcistan
Anayasa Mahkemesi seçimleri iptal ettiğini açıklar. Nihayetinde seçimlerin
yenilenmesi kararı alınır. Eskiler o kadar kötülenir ki, suç oranlarının
yüksekliği yanında işsizlik %20’ler seviyesindedir ve yoksulluk ve yolsuzluk ile,
arka planda çaktırmadan uluslararası finans ve politik çevrelerde bugüne
yönelik hazırlanan yeni dönem sadece ve sadece ortamı hazırlayan müstevlilerin ve
onların sofralarında yer bulan yerlilerin ikamesi gecikmez gayri. Uluslararası
güçlerin asıl yemeği olan “Kafkasya
petrollerinin denetimleri altındaki ülkeler üzerinden batıya ulaşımı” ve “muhtemel rakipleri Rusya arka bahçesine üs
edinilmesi” yanında diğer tüm hazırlanmış şartların garnitür olduğunu
göremeyen ya da görmek istemeyen andövüller bu oyunun bindirilmiş kıtaları
olmaya bu coğrafyada da tıpkı diğer coğrafyadaki benzerleri gibi devam ederler.
Neyse,
uzmanlığımız olmayan konulara fazlaca girmeden, Uluslararası güçlerin desteğini
büyük sitayişle alan Mikail Saakasvili artık sahne almıştır, behemehâl ABD
Savunma Bakanı ve ABD Dış İşleri Bakanı öncelikle yemin töreninde bulunarak
uluslararası desteği açıklamış olurlar, bilahare bu ziyaretler hiç bitmez. Yeni
“our boy”unu bulan ABD mutlu, mesut
bir son hayal ederken, işler hiç te istediği gibi gitmez. Çünkü karşıda Rusya
gibi SSCB’den devraldığı güçlü gelenek ve politik güç ile arka bahçesinde
oluşacak peyk durumuna hoşgörü ile bakmaz. Bir taraftan ABD Gürcistan’ı “Rusya müdahale edecek” umacısı ile
korkutmak için kendisine yaklaşmasını planlar ve NATO gemilerini destek için
Karadeniz’e çıkarır iken, içeride de özgüven patlaması yaşayan angut-u ekberler
de “Rusya müdahale etmez” ya da “Rusya müdahale etse de ordumuz Rusya’yı
yener” teraneleri ile ver mehteri diye avunuyorlardı. Emperyalistler
açısından, denemekten ne çıkar, kaybetseler ne olur, kazansalar ne olur, yok olan
gelecek kendi ülkelerinin değil ki, geleceği yok edilen insanlar kendi
insanları değil ki… Ne güzel, elin taşı ile elin kuşunun avlanması…
Uzatmayalım;
ne oldu bu pek parlatılan liderin sonu, sürünmek makus kaderi oldu. Ülkesini
terk etmek zorunda kaldı, iddialara bakılırsa CIA destekli bir şekilde Ukrayna’ya
yolsuzlukla mücadele bakanı yapıldı. Orada da rezil rüsva olmaktan kaçamadı. Böyle
olur sonu yağdanlıkların, şak şakçıların… Evet, böyle olur “fasulye”nin sonu, rol bitince, sırığı yerleştirenler sırığı çekerler,
küttedenek yere… Bu kadar parlak diplomalılara yapılanlara bakılınca,
diğerlerine ne yapılmaz, maazallah… Peki bu konuda Saakasvili midir tek örnek?
Nerde, İran şahından tutun Latin Ameriikalı şak şak-ı yüksek tutanlara yüzlerce
örnek vardır. Peki bu kadar örneğe rağmen ders alan var mıdır? Nerdeeeeee.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder