ELAS;
işgalcilere karşı müthiş bir mücadele örgütlemiştir, sayıları bir elin
parmaklarını geçmeyen bir örgütten sayıları onbinleri bulan bir direniş
ordusuna dönüşmüştür. Mücadelenin son derece çetin geçen yıllarında ELAS başta
işgalci Almanya kuvvetlerine karşı olmak üzere Bulgaristan ve İtalya
kuvvetlerine de özellikle Kuzey Yunanistan’ı deyim yerinde ise dar etmişlerdir.
Dönem itibari ile yerli ve tüm yabancı Almanseverler durumu gizleyebilmek adına
kırk bin takla atıp duruyorlardı. Esasen ilk direniş nüvelerini KKE (Yunanistan
Komünist Partisi) örgütlüyor olsa da önderliğini yaptığı cephenin (EAM)
içindeki en önemli bileşeni de eski subayların, köylü önderlerin, Andarte
denilen çetecilerin kahraman komutan ve önder Aris Velouchiotis’in başını
çekmiş olduğu ELAS’tır. İç savaş şartlarına taa 1770 Mora ayaklanmasından beri
bir türlü son veremeyen Yunanistan istikrar arayışına son kez girdiği bu
savaştan, ELAS direnişçilerinin davul ve borazan çalarak girdikleri köylerde,
“Tüfeğim
omzumda
Şehirlerde,
ovalarda ve köylerde
Özgürlüğün yolunu açıyorum” diye başlayan bir özgürlük marşı eşliğinde bir direniş ve özgürlük geleneği oluşturdular ve halkın katıldığı seçimlerle özyönetim yapılarını oluşturdular, askere almaları gerçekleştirdiler, vergi topladılar, yerel halk iktidarlarını oluşturdular (laokratia), bir manada da sonradan asri ve güçlü Yunanistan demokrasisinin temellerini attılar.
Bu gelişmeler, Yunanistan’ın, her daim kâh kendi eğitip gönderdikleri muhteremleri yönetimin başına koyarak kâh sinsice planlarla destekledikleri ekipleri başa getirerek, kaderini tayin eden İngiltere ve yerli İngilizlerin hiç hoşuna gitmemektedir. Mısır Kahire’de organize olmuş komutanlık karargâhı marifet ve delaleti ile fırıldakları çevirmeye başlamışlardır. Daha önceleri birkaç yazımda da bahsettiğim üzere Ege Adaları üzerinden Canım Yurduma sığınan Yunanlılar içinden münasip görülen kişiler, Ege Sahil Kasabalarının kodamanlarına güya armatörlermiş görüntüsü altında gemiler satın aldırtılarak Mısır’a gemiler dolusu bilahare de her biri birer ajan, birer asker ve gerilla olacak bu insanları kaçırmışlardır. Diğer taraftan ellerindeki silah ve para gücünü kullanarak Yunanistan Kurtuluş Cephesi (EAM) bileşenleri içinden ittifaklar buldular, silahlandırdılar, salt diğer bileşenlere üstünlük temin edip liderliği bozmak ve bilahare de ittifakları marifetiyle “Cepheyi “ele geçirmek üzere ellerinden gelen her türlü hinliği ve cinliği yaptılar. “Yeterince paranız ve gücünüz varsa yeterince hain yaratabilirsiniz” düsturu bir kez daha devreye giriyor maalesef. Aynı dönemde SSCB’de yürütülen “Barbarossa Harekâtında da” işler tersine dönmüştür, SSCB Almanya’yı geriye sürmeye başlamıştır. İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri bir taraftan kendilerince “nihai düşman” sosyalist rejim tesis etmiş SSCB’nin yeterince güçsüzleşmesini bekleyerek ve dahi bu maksatla da ayak sürüyerek eften püften bahaneler ile savaşa katılmayı geciktiriyor lakin SSCB ile de çaktırmadan da paylaşım planları üstünde çalışıyorlardı. Maalesef Stalin liderliğindeki SSCB Yunanistan’da kurtuluş mücadelesi veren gruplara sözünü verdiği yardımların çok azını yaparak tıpkı İspanya’daki gibi onları yalnız bırakmış ve İngiltere de Yunanistan’daki yerli ve milli ortakları marifetiyle dengeleri değiştirip, deyim yerinde ise ipleri eline geçirmiştir. Bu arada olan Yunanistan’a oluyor, yaklaşık 7.000.000 nüfusu olan Yunanistan nüfusunun yaklaşık %10’unu yani yaklaşık 700.000 insanını kaybediyor. Büyük devletlerin “aslansın, kaplansın” numarası ile insanlar birbirlerini boğazladılar, maalesef…
İngiltere ve lideri Churchill, Yunanistan’da Yorgo Papandreu’yu binbir hile ve desise ile kurulan ilk meşru hükümette önemli konuma getirdi. Aynı zamanda İngiltere işbirlikçisi “ölüm mangaları” komutanı Grivas’ı bu çetelerin elebaşısı tayin ettirdi. Evet, bu katil sürülerinin başındaki Grivas X taburları ile sahnededir, netekim. Peki, biz nereden tanırız bu katil sürülerinin başı Grivas’ı, Canım Yurdumun Kurtuluş Savaşında işgalci Yunanistan kuvvetlerinin bir subayı olarak İzmir’de, işgal ilerleyince de taaa Sakarya önlerinde… Peki, başka nerede görürüz biz bu çete elebaşısını, Yavru Vatan Kıbrıs’ta görürüz, şüphesiz. Bu faşist katil Anadolu’da, Kıbrıs’ta hep İngiltere çıkarlarını koruma ordusu komutanıdır. Peki, bu sadece Türkiye düşmanı mıdır? Zinhar, bu kendi ülkesinde de yürütülen iç savaşta yine baş katil rolündedir. Diğer taraftan, “Yunanistan ve Birleşik Devletler arasında yapılan bir askeri anlaşmayla Yunanistan topraklarındaki Amerikan güçlerinin varlığı kurumsallaştırıldı.” diye not düşen ve durum özeti yapan kitaba fazlaca giremedik.
Kapetanios’lardan biri de, tıpkı Türkiye Kurtuluş Savaşında Trakya cephesinde direnişçi olan babası gibi direnişçi bir ruha sahip Mihri Belli’dir. Yunanistan iç savaşında güncel manada tabur komutanlığı gibi bir makama tekabül eden bir rütbeyle enternasyonal bir dayanışma ruhu mucibince “Kapetan Kemal” kod adı ile birkaç kez yaralanmasına rağmen tedavisini müteakip direnişe aralıksız katkı sunmaya devam etmiştir. Tıpkı çok sonraları İsrail’in Filistin üstüne terör estirmesine direnen Filistin halkına destek veren Deniz Gezmiş ve arkadaşları gibi… Sevelim, sevmeyelim lakin haklarını teslim edelim o dönemde de bu dönemde de moda olduğu üzere ve deyim yerinde ise “çene suyuna pilav” yapmak yerine canlarını ortaya koyarak direnişe katılmışlardır.
Dünyanın
her tarafına aynı anda aynı duyarlılıkla bakabilme kabiliyetinin zirvesi olan
usta şair Nazım Hikmet ile bitirelim.
Yarısı
burdaysa kalbimin
Yarısı
Çin'dedir, doktor.
Sarınehre
doğru akan
Ordunun
içindedir.
Sonra,
her şafak vakti, doktor,
Her
şafak vakti kalbim
Yunanistan'da
kurşuna diziliyor.
Sonra,
bizim burda mahkûmlar uykuya varıp revirden el ayak çekilince
Kalbim
Çamlıca'da bir harap konaktadır
Her
gece, doktor.
Sonra,
şu on yıldan bu yana
Benim
fakir milletime ikrâm edebildiğim
Bir
tek elmam var elimde, doktor,
Bir
kırmızı elma:
Kalbim...
Ne
arteryo skleroz, ne nikotin, ne hapis,
İşte
bu yüzden, doktorcuğum, bu yüzden
Bende
bu angina pektoris..
2 yorum:
Tarih akışında Yaşar gibi.
Emeğine saglık,güzel yazı.
Yorum Gönder