Cuma, Kasım 01, 2024

PEREDELKİNO YAZARLAR KASABASI

 Moskova merkeze yaklaşık 30 km. lik bir mesafede bulunan “Peredelkino” adlı kasabayı ilk defa gençlik yıllarımda, hükümet nezdinde katline ferman edildiğini itina ile gizleyip, komünistlere sığındığı iddia edilerek “vatan haini” olarak damgalanan ve yaygın anılması için de ellerinden gelen her şeyi yapan Canım Yurdumun “bekasını” sürekli önemsediğini belirten muhteremlerin tahkiratlarından öğrenmiş idim… Neydi bu tahkiratların sujesi, şüphesiz dünyanın en önemli şairlerinden Canım Yurdumun yüzakı “Nazım Hikmet” ve mezkûr kasabanın bir villalar cenneti olması ve kızıl komünistlerin “vatan hainine” bir villa tahsis etmiş gibi takdim etmesi… Bunu da takdim ve afişe ederken, 25. kare tekniği kabilinden tahsis edilmiş “daça” kelimesini kullanarak tahkir ederler… Bilindiği üzere daça bahçe evi, hafta sonu evi, kır evi, bağ evi, yazlık manalarında kullanılan bir kelime olup genellikle de bunu Sovyetler Birliği uygulaması imiş gibi takdim eder mezkûr çevreler oysa bu uygulama özellikle kentlerde oturan insanların özelde de hafta sonları kişisel tarım yapılmasına matuf Çarlık döneminden kalmış tatbikattır. Sovyetler Birliği döneminde ise sosyal ihtiyaçlara binaen tarım ve beslenme konusunda da bir nevi önlem babından yaygınlaştırılmıştır. Evet, Peredelkino bir daçalar kasabası olup Sovyet Yazarları için tahsis edilmiş olduğu belirtilmektedir tarihçesinde. Tahsis yetkisini elinde bulunduranlar kayırmalar yapmış mıdır? Yapmamış mıdır? Bu tartışılabilir. Lakin tartışılmayacak bir şey; kültürel ve edebi kalkınmanın yaratıcılarına hangi ülkeler böylesine organize fikre ve zikre sahip olabilmişlerdir. Yazarların, çizerlerin ve düşünürlerin bu kabil ayrıcalıkları çok mudur? Vs. vs…

Uzun süredir gidip gezip görmek istediğim Peredkino’ya nihayet geldim. Ulaşım için birkaç yol denenebilir lakin yakınlara kadar, metro Novoperedelkino durağına gelip oradan bağlantılı otobüs ile Peredelkino merkezine kadar gelmeyi tercih ettik. Otobüsten inince hemen etraftakilere önce Nazım Hikmet, sonra Pasternak, sonra da gitmek istediğimiz sokak numaralarını sorduk, sonuç alamadık. Sonra internet üzerinden Nazım Hikmet daçasını aradım maalesef böyle bir kayıt olmayınca mecburen Boris Pasternak’ın daçasının sonradan Nazım Hikmet’e tahsisi bilgisine istinaden de Pasternak daçasını sorguladım, haritanın götürdüğü yer doğru Pasternak daçası…. Pavlenka Sokağı No:3. Çok özenli düzenlenmiş bir ev olduğunu gördüğüm müze ev esasen ünlü ressam baba ile ünlü piyanist anneye tahsis edildiğinden tereke mevzuatı ile oğul Boris’in de sonuna kadar kullanımında olmuştur. Müze eve girişler geliş sırasına göre gruplar oluşturulup sınırlı sayıda ve ücreti mukabili oluyor. Oradaki görevliye Paternak’lardan önce Nazım Hikmet burada mı oturmuş deyince bilgisizce ve üstüne de ilgisizce bakıp, hayır dedi… Gerçi sonra buranın Pasternakların ikinci daçası olduğunu öğrenince derhal ilk evlerini bulmaya yöneldik ki, Nazım Hikmet’in daçasına ulaşalım… Tereneva Sokağı No: 1. Ev artık hiçbir şekilde kullanılmıyor görüntüsü veriyor, girişe kapalı. Çitlerden bakarak anlıyoruz, durumunu… Görünen o ki artık buralar yeni sahiplerine tahsis edilmiş ve küçük çaplı da olsa restorasyon faaliyetleri var sanki… Burada biraz zaman geçirip, gözlerimizi kapatarak Nazım ve daçası üstüne okuduklarımızı aklımızdan geçiriyoruz, duygulanıyoruz…

Buradan; “Dom Tvorsçestva’ya” (Yaratıcılık Evine) doğru parkın içine giriyoruz, Rusya’da Sovyet elinin her değdiği yerde olduğu üzere müthiş özenle düzenlenmiş parklar, manasına uygun heykeller ve anıtlar ile bezenmiş… Küçük bir göl ile de istirahat edebilmenin vitesi yükseltilmiş… Yazarlar Evi, şimdilerde kitap satışının da yapıldığı küçük bir yazarlar kitaplığına dönüşmüş ve burayı da ziyaret ediyoruz. Binalar arası ulaşım yollarının sağında solunda oldukça büyük tabelalar üzerinde dönemin önemli şairlerinin şiirlerinin yazılmış olduğunu görüyoruz… Vakit elverdiği ve teknolojinin büyük yardımı ile bunların Türkçelerini çevirip okuyoruz. Büyük bir özen ve düzen…

Şimdi bir sanat evi “Dom Tvorsçestva” (Yaratıcılık Evi) karşısındayız. Restorasyon sürüyor ve oluşturulan tanıtımda da aynen şöyle yazıyor… “1955 yılında Yazarların Yaratıcılık Evi inşa edildi ve o andan itibaren ülkenin her yerinden yazarlar 21 günlük izinli olarak Peredelkino’ya gelebildiler.  Mütevazı koşullara rağmen, yazarlara geniş olanaklara sahip olmayan küçük birer oda hakkı verildi; Yaratıcılık Evi’ne girmek birçok kişinin en büyük hayaliydi.  20. yüzyılın ünlü yazarları, şairleri ve çevirmenleri burada yaşamış ve çalışmıştır.  1966 yılında Yaratıcılık Evi’ne sinema salonu, geniş bir yemek odası ve kütüphane içeren modern bir cam kulüp eklendi.

Artık Yaratıcılık Evi, kalıcı bir yaratıcı ikametgâhı ve edebiyatın incelenmesini ve tanıtımını amaçlayan geniş bir kamu programı olan bir edebiyat merkezidir.  İkinci katta bir kütüphane, bir edebiyat salonu, ortak çalışma alanı ve atölyeler ziyaretçilere açıktır.  Hafta sonları yazarlarla ilgili toplantılar, konferanslar, konserler ve film gösterimleri de yapılıyor.

Yaratıcılık Evine giriyoruz, alt katta Peredelkino’da kendisine daça tahsis edilmiş her Şair ve Yazar için ayrı bir oda içinde, kartoteklerden oluşmuş, fotoğraflarla desteklenmiş geniş ve detaylı hayat hikâyeleri oluşturulmuş… Tüm bunlar yerel ve beynelmilel gazete kupürleri, kitaplar ve resimler ya da tablolar ile detaylandırılmış. Odalara da daçaların adresi ad olarak verilerek bir başka sevimli ve şirin bir görüntü yaratılmış… Bu adresteki daça günümüze kadar kimlere tahsis edilmiş ise öncelikli bilgiler böyle başlıyor, eserler, geziler yorumlar haberler ile genişletiliyor.

Dom Tvorchestva (yaratıcılık evi) terkedildiği 1990’lardan sonra şimdilerde yeniden restore edilip düzenleniyor, yazılı bilgilendirmelere bakınca da işin başında ünlü bir Alman mimar bulunuyor. Dom Tvorchestva artık edebiyat etkinliklerine, konserlere, konferanslara, toplantılara ve okumalara ev sahipliği yapacak ve bu kapsamda 2021’de öncelikle yazarlar ve sanatçılar için yıl boyu süren ikametle programlar yapılmış. Yeniden ihya edilip düzenlenen “cam kulüp” içinde oturup birer çay içip hayalimizde o günlere gittik…

Sovyet Kültür hayatının böylesine önemli bir kasabası haline gelen “Peredelkino” tarihçeye göre ilk defa Maksim Gorki tarafından Stalin’e, yazarların huzurlu bir ortamda çalışabilecekleri bir yer organize edilmesi talebini iletmesi ile gündeme gelir. 1933 yılında kurulan, Sovyet kültür tarihinin en meşhur kasabası olan Peredelkino, Nazım Hikmet’in yanında aralarında İlya Ehrenburg, İsaac babel, Boris Pasternak, Korney Çukovski, Yevgeni Yevtuşenko, Konstantin Simonov ve Bulat Okucava gibi çok sayıda yazara ve sanatçıya ev sahipliği yapar. Pasternak’a Nobel edebiyat ödülü verilmesine vesile kitap burada kaleme alınmış, öyle yazılıyor…

Yazarlar kasabasının yanındaki mezarlığı ziyaret edip, başta Paternak olmak üzere tüm ünlü yazarların mezarlarını ziyaret ettim, şüphesiz bir Novodeviçi değil lakin manalı, biraz da doğulu bir mezarlık… Onu ve Peredelkino kasabası ve özellikle de Nazım Hikmet Dr. Galina ilişkileri ve hayatının yansımaları hakkında daha detaylı bilgileri bir başka yazıda anlatayım…

Hiç yorum yok: