
Kazan
şehri tarihi önemi bakımından hayata aktardığı eserlerin yanında dünyanın en
eski, köklü ve ünlü üniversitelerinden biri olan “Kazan Üniversitesine” de ev sahipliği yapmaktadır. 1804 yılında
“Kazan İmparatorluk Üniversitesi” hedefi ile bir tüzük mucibince kurulmuş
olduğunu okuyoruz tanıtım levhalarından. Bidayette Hukuk, Kimya ve Veterinerlik
bölümlerinin bayağı ünlü olduğunu öğrendiğimiz Üniversiteye bugün bağlı 17
fakülte ve 105 akademik bölümün bulunduğunu anlıyoruz. Lakin Üniversitenin
Kütüphanesi için ayrı bir başlık açılması gerektiğini okuduğum belgelerden
anlıyorum, üniversite ile eş zamanlı kurulmuş, hizmete ise 2 yıl sonra açılmış Rusya’nın
ünlü general ve devlet adamı “Potemkin”
öncülüğünde Kazan’ın ünlü aile kitaplıkları bir araya getirilerek hizmete
alınmış. Üniversite kurulduğu günden itibaren “Türkoloji” ve “Doğu Dilleri Bölümü”
ile başta Tatar Türkçesi olmak üzere Farsça ve Arapça dillerinin kesintisiz
araştırma ve geliştirme çalışmaları için ayrı disiplin bölümleri oluşturularak
Sovyet dönemi dâhil kesintisiz bugüne kadar devam etmiştir. Siz bakmayın bir
dönem enternasyonal ve yerli ibrikçi başıların kopardığı yaygaraya mezkûr
enstitü ve kütüphane bünyesinde 1800’lerin başlarından itibaren başta Ortadoğu
ve Orta Asya ve dahi Uzak Asya ülkelerinden kültürel seyahatler kapsamında
toplanıp getirilen el yazması eserlerin üniversite ve kütüphane
envanterlerindeki yerini alması bile koparılan vaveylanın tekzibidir tek
başına… Gerçi Çarlık döneminde bölüm Petersburg’a taşınmış olsa da hiçbir şeyi
değişmez, çalışmalar kaldığı yerden kütüphane dahilinde artarak devam eder…
Kazan Üniversitesindeki Türkçe yazma eserler bir “arkeografik” keşfin
koleksiyonudur denilmekte ve bu tarifin de filoloji alanındaki karşılığı da, eski
dönemlerden kalmış yazma eserleri, belgeleri, kitapları bulmak, toplamak,
üzerinde çalışmak, önemini ortaya çıkarmak, onlardan yararlanmak adına tüm faaliyetlerin
tamamını kapsamaktaymış. Bu tarifi ben de yeni öğrendim… Kazan Üniversitesi ve halka açık kütüphanesinin imkân ve değerlerini de evvelden kabaca bilsem dahi
bu detayda maalesef yeni yeni öğreniyoruz. Öğrenmenin sınırı yok…
Kazan
Üniversitesi, ayrıca çok sayıda ünlü insana talebelik hayatında mekân olmuştur.
Bu talebelerden biri de kısa bir süreliğine dahi olsa sonradan devrim lideri
olacak “Lenin”dir. Lenin burada Hukuk öğrenimine devam ederken abisinin Rus
Çarına suikast düzenleyen bir örgüt üyesi suçlaması ile idam edilmesi üzerine
muhalif olarak daha da aktif bir haldedir. Ailenin diğer fertlerinin de
devrimci tutumları sebebiyle artık ailece gözetim altındadırlar. Lenin, polis
rejimini protesto eden illegal bir öğrenci grubunun üyeleri arasında yer aldığı
için Üniversiteden ihraç edilir, tutuklanır ilaveten tüm ailesi de sürgüne
gönderilerek cezalandırılır. Üniversite bir dönem de “Lenin” adını alır lakin
şimdilerde artık “Kazan Devlet Üniversitesi” olarak faaliyetlerine devam
etmektedir.

Üniversite
ilaveten, özellikle kimya ve dahi “organik kimya” alanında çok önemli âlimler
ve kâşiflere imkân temin etmiş hatta anladığım kadarı ile de organik kimyanın
doğum yeri olarak da anılmaktadır… Öklid harici geometrinin babası sayılan bir
muhteremin burada rektörlük yaptığını anlıyoruz tanıtımlardan ayrıca matematik
bilimleri konusunda bir hayli sofistike öğretimin yapıldığını da anlıyoruz.

Üniversitenin
öğrencileri arasında çok önemli bilim insanları, devlet adamları ve yazarlar da
bulunmakta olup mezkûr üniversiteyi bilim ve bilim eğitimi merkezi haline
dönüştürmüştür. Üniversite kentte ilk kütüphanenin açılmasına, ilk taşra
gazetesinin yayınına, ilk tiyatronun hayata geçirilmesine de vesile olmuştur.
Çok farklı dönemlerde de olsa bile, Vladimir Lenin’in yanında yazarlar Lev
Tolstoy, Aksakov, Melnikov besteci Balakirev ve ressam Yakobi başta olmak üzere
daha pek çok ünlü görülmekte tanıtımlarda. Yine daha önceki bir yazımda
bahsettiğim ünlü devrimci Nikolay Ernestovich Bauman üniversitenin veterinerlik
mektebinden mezun olmuştur.
Kazan
Üniversitesi aynı zamanda Çarlık Rusya döneminde, baskılara ve yoksulluğa
itirazın ve muhalefetin de hızlı teşkilatlandığı bir alandır. Lenin üniversitenin
Hukuk Mektebindedir, özelde baskılara genelde de yoksulluğa ve sömürüye
karşıdır, bu yüzden tutuklanır ve okuldan atılır. Esasen Lenin’in babası da
önemli bir eğitimcidir, ilköğretimin teorisi ve pratiğinin geliştirilmesine
büyük katkıda bulunur, cins, ırk ve sosyal statüden azade herkes için eğitimde eşitlik
haklarının savunucusu olarak önemli bir isim haline gelince Çarın baskısından
tüm aile nasiplenmiştir. 1800’lü yılların sonlarında bunların seslendirilmesi
de önemli bir meseledir hem de Çarlık bürokrasisi içinde yükselerek ilerleyen
bir hayata sahip iken…

Kazan’da
bir önemli ziyaret noktası daha var, Lenin ve ailesinin yaşamış olduğu ev
müzesi. Lenin ev müzesinde özellikle Kazan Üniversitesindeki mücadele konuları
ile sonuçları üstüne ziyadesiyle sergilenmiş fotoğraflar ve haberler
bulunmaktadır. Müzede benim en fazla dikkatimi çeken ise Karl Marks’ın çok
önemli ve ünlü eseri “Kapital’ın” 1.
cildi “sermaye üretim süreci” başlığı ile 1879’da Petersburg’ta basılmış bir
kitabı oldu.
Yine
Tatarca ve bizim Türkçemize benzerliği burada da ön planda bana göre… Lenin
Müzesi kapısında asılı olan levhanın alt tarafında Tatarca yazılanlara bakın
lütfen; “bu yurtta 1888 yelının
centıyabırından 1889 yelının mayına kadar Vlademir İlyiç Ulyanov (Lenin)
yaşede”. Kiril alfabesini biliyorsan Tatarca bizim Anadolu Türkçesi ile
müthiş benzerliklerde… Kendi adıma çok keyif aldığım bu gezilere yine Kazan’dan
devam ederek önce Simbirsk ki burası Lenin ailesinden mülhem bilahare Ulyanovsk’a
dönüşmüştür, yakın çevreyi kendimce gezmektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder