Pazar, Mart 20, 2011

SİZİ SAVUNMAK NE YAZIK Kİ BİZE DÜŞTÜ

Bugünlerde kamuoyunu önemli ölçüde meşgul eden ve toplumsal polarizasyonu artıran “Balyoz darbe planı davası”, 1. Ordu Komutanlığı tarafından hükümeti devirmek amacıyla Balyoz isimli bir askeri darbe planı hazırlandığı iddiasına dayanarak Özel Savcılıkça başlatılan soruşturma sonucu Ağır Ceza Mahkemesinde yürütülen bir dava konusu olduğu herkesin malumudur. Hükümeti güç kullanarak düşürmek (cebren ıskat) ve vazife görmekten men etmeye teşebbüs girişimi olarak Çarşaf, Sakal, Suga ve Oraj kod adlı eylem planları hazırlayarak darbe ortamı oluşturmak en önemli suçlamadır. Peki, böyle bir ihtimal olabilir mi acaba? Bunu ben bilemem şüphesiz, belki olabilir belki de olmayabilir… Ancak bu kabil gücü elinde bulunduran ve harekete geçirme yetkisini kendinde görenler buna benzer organizasyonlar içinde bulunabilirler, şüphesiz… Aslolan ise bu çaplı gücü elinde bulundurduğunu düşünenlerin sürekli cunta oluşturma girişimlerin kaçınılmazlığıdır ve tüm dünyada silahlı kuvvetlerde rastlanılacak bir durumdur, ne yazık ki. Ancak ülkedeki diğer kurumların gücü ve etkisi ile siyasilerin ve toplumun kararlılığı, direnci ve uyanıklığı karşısında bu kabil çabaların defedilmesi mümkün görünmektedir.

Şimdi; bu yargılama sürecinde kamuoyunda, basına yansıdığı kadarı ile hukukun ayaklar altına alındığı konusunda yaygın bir kanı oluşmuş bazı kesimlerde ise de infiale varan gelişmeler yaşanmaktadır. Kişisel kanaatim odur ki; bu dava da hukukun dışına çıkılmış, ciddi hukuk ihlalleri yaşanmaktadır.

Halk arasında sürekli olarak “bu hukuk herkese gerek” lafı çok sık kullanılır ama özellikle de hukuku çiğnenenler bu konuda feryat figandırlar. Sürekli “bu hukuk bir gün herkese gerek olabilir” lafını söyleyenleri gücü elinde bulunduranlar sürekli muhalif, muarız diye suçlarlar ya, bu sefer de bu kural değişmedi. Dünün muktedirleri bugünün mağdurları oldular, gerçi bu devran böyle sürer gider kimsenin kuşkusu olmasın. Güç ellerinde iken yapmadıklarını bırakmazlar güç elden gidince de mağdur duruma düşünce hukuk katlediliyor diye ortalığı kaldırırlar…

Gelelim dünün güçlülerine; dün herkese her şeyi yapmayı kendilerinde hak görenler, reva görenler, dün hukuk çiğneniyor feryatlarına kulak tıkayanlar bugün kendi feryatlarına kulak verilmesi bekliyorlar… Haklılar onların hukuklarının çiğnenmesine bizim kulak tıkamamamız gerekiyor, onlar için hukuk kurallarının layığı ile işlemesi için çaba sarf etmemiz gerekmekte olduğuna canı gönülden inanıyorum… Hukuk herkes için olmalı, herkese aynı uygulamalar yapılmalı.

Ama ne yazık ki bugünün mağdurları; hukuk düzeninin bozulması, takdirlerin güçlüden yana yapılması, hukukun güçlüleri gözetmesini sağlayacak o kadar çok düzenlemeye karar verdiler, destek verdiler ya da göz yumdular ki, gelinen noktada kendileri için yapılabilecek çok şey bırakmadılar, zannettiler ki bu düzen 1000 yıl (yazıyla bin yıl) böyle gidecek. Şimdi destek verdikleri ucubenin mağduru oldular.

Şöyle kısaca bir hatırlayalım, verdikleri kararları, verdikleri destekleri ya da göz yummalarını;

12 Mart’çılar astılar kestiler
Ziverbey köşkü bir işkence üniversitesi haline getirilmesine rağmen ses çıkarmadınız, Anayasanın rafa kaldırılmasına göz yumdunuz, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam edilirken üstelik bugünden geriye baktığımızda çok ta komik bulunabilecek suçlamalar neticesinde yine kılınız kıpırdamadı, sürek avları düzenlenerek yabancı avcıların da tatminlerini sağlayacak şekilde başta Mahir Çayan ve arkadaşları olmak üzere bu ülkenin geleceği olan yüzlerce genç dağlarda, ovalarda ve evlerde katledildiler, ama ne gam ne keder …
68 Kuşağının mağdurları ağabeylerimizin “yapmayın efendiler bir gün bu hukuk size de gerekebilir” feryatlarına kulak tıkadınız…
Tabii bunlara hemen koro halinde “ama onlarda komünisttiler, devleti yıkmaya çalışıyorlardı” bizde devleti koruduk diyebilirsiniz ama artık bunların kocaman birer palavra olduğunu bizatihi üst düzey mensuplarınızın beyanlarından anlıyoruz.

12 Eylülcüler astılar kestiler
1 Mayıs 1977 de yapılan katliamda bir sürü unsurunuzun rol aldığı söylendi yazıldı hatta kısmen ispat edildi ama sadece ve sadece sizden ses çıkmadı,
1.000.000’a yakın insan gözaltına alındı, inanılmaz işkencelerden geçirildi, yıllarca yargılanıyorlar palavrası ile tutuklu kaldılar, ama hiçbiriniz “yahu bu adamlar suçlarını bilmeden yatıyorlar” sözünü Allah rızası için bir kez bile söylemediniz, söyleyenleri de YAŞ kararları mucibince bir güzel saf dışı ettiniz ya da edilmesine göz yumdunuz ya da ses çıkarmadınız…
Kendinize lider tayin ettiğiniz bir Türk büyüğünün “bu kış komünizm gelecek” sözünü kendinize şiar edindiniz sürek avları başlatılmasına ses çıkarmadığınız kabak gibi ortada iken, tam tersine “şartların oluşmasını bekledik” sözünün arkasına sığınılmasına sessiz kaldınız…
“Our boys” gibi çok ağır bir yaftadan rahatsız olmadınız ya da oldunuz ama sessiz kaldınız
78 liler olarak bizlerin “yapmayın efendiler bir gün size de gerekebilir” feryatlarımıza kulak tıkadınız…

28 Şubatçılar hükümeti düşürdüler
O zaman ki üstleriniz tarafından “Balans ayarı” yapıldı sesiniz çıkmadı, O zaman ki Komutanlarınız ABD de görüşmelerde bulunup geldikten sonra bu operasyonları yapmış olmalarına rağmen hiçbir zaman illiyetleri ve rabıtaları görmediniz ya da gördünüz ama sesiniz çıkmadı. Tüm bunların emir komuta zinciri içerisinde olduğunun tarafımızca anlaşılmasını ve üzerlerine de fazlaca gidilmemesini beklediniz ve hatta arzuladınız
Temelde bütün darbeleriniz (tabii ki kurumsal yapınız itibariyle) “sosyal gelişmeler ekonomik gelişmelerin önüne geçmiştir” anlayışının ürünü olmasına rağmen sesiniz çıkmadı şimdi sosyal yönünü bitirdiğiniz toplumdan sizi anlamasını hatta desteklemesini beklemektesiniz, isteseler de yapamayacaklarını bile bile…

Her “milli güvenlik kurulu” toplantılarından sonra sürekli “irtica ve bölücülükle mücadeleye devam edilecektir” açıklamasının yapılmasına rağmen ne hikmetse her darbeden, her müdahaleden sonra artarak gelen irticanın sorgulanmasının takipçisi olmadınız, olmadığınız gibi her seferinde de kaçanları bulup garantiler vererek geri getirdiniz ve partiler kurdurdunuz…

Şimdi kendileri yargılanıyorlar ve hukuk bekliyorlar
Şimdi bakıyorum “ben 2 yıldır tutuklu bulunuyorum ama ne ile suçlandığımı bilmiyorum” diye haklı olarak şikâyetçi oluyorsunuz da, mensuplarınızca yapılan her darbeden sonra bir sürü insan “neden ceza aldık bilmiyorum” ya da “neden bu insanlar idam edildi anlamıyoruz” diyenleri hep horladınız, hep görmediniz ya, işte buna şaşıyorum.

Ama şimdi biz sizlerin (onların) haklarını savunuyoruz

Son söz de bugün bu hukuk dışı uygulamaları gerçekleştirenlere ve savunanlara belki yarın size de gerek olabilir, lütfen hukuk devletini militanca savunun…
İlerde bir de sizin haklarınızı savunmak durumunda bırakmayın bizi… Sakın bu; AB’ye ve ABD’ye güvenmeyin, özellikle bakın İslam Dünyasına, dün desteklediklerini şimdi terk ettiler…

Hiç yorum yok: