Salı, Temmuz 01, 2014

ÇAKILDAK ve ÇAKILDAKÇI


Anadolu’da bir söz vardır : “Çakıldakçı”; bu koyunların kuyrukları altında, koyunun pislemeyi yaparken tüm gayreti ile kuyruğunu kaldırma çabasına rağmen yine de tüylere/kıllara yapışıp kuruyan ve oradan da kendi kendine asla düşmeyen pisliklerin (bokların); ki bunlara “çakıldak” denir, temizlenmesi işlemini gerçekleştiren kişiye de bu isim verilir ve genellikle bu görev çoban yardımcıları tarafından yerine getirilir. Gerçi aynı kelime insanlar içinde ve de ne yazık ki aynı anlamda kullanılmaktadır. Çakıldakların temizlenmemesi, kırkma denilen koyunun yününün alınması işlemi sırasında yünün/yapağının kalitesinin düşmesi anlamına gelmekte olup mutlaka en azından bahse konu kırkma döneminden önce bile olsa bir kez temizlenmek durumundadır, aksi takdirde yünün/yapağının işlenmesi zorlukları yanında kalite düşmesine de neden olmaktadır. Bu “çakıldakçıların” durumları, sayıları ise de işletmenin büyüklüğüne yani beslenilen koyun miktarına bağlı olup, eğer ailece yapılan bir işlemse çakıldakçılık görevi de ailede genellikle de çocuklara düşen bir görevdir, işletme büyüdükçe de görevler görece profesyoneller tarafından yerine getirilmektedir. Anlaşılacağı üzere; koyunun yününün/yapağısının kalitesinin ve işleme kolaylığının artması için koyunların çakıldaklarının (boklarının) yün kırkma dönemlerinde temizlenmesi gerekmektedir, çakıldakçıların sayıları ve sosyal statüleri de koyun sayısına bağlı olup; yukarıdaki yazılan tüm bu işlemleri yerine getiren çakıldakçıların durumunu muzip ve bilge kişiler Anadolu’da; eğer birileri önem vehmedilenlerin arkalarını temizliyorlar ve etraflarında yağcılık yapmak için dolanıp duruyorlar ise, bu kişiler için “çakıldakçı” demişler ve uzun yıllardır bu laf kullanıla gelmiştir.

Bu söz; Yurdumuzun çeşitli yörelerinde, Ege ve Çukurova’da böğrülce ve Ordu ve Giresun tarafında da fındık tazesi gibi meyve-sebzelerden, değirmenlerde bazı uyarıcı görevleri olan ses düzeneklerine kadar çeşitli anlamlarda da kullanılmaktadır.

Ege yöresinde ise; “çakıldaklı” diye bir söz bulunmakta olup, çok konuşan kafa şişiren, kafa ütüleyen anlamına kullanılmaktadır. Kök kelimenin farklı farklı ekler alarak bir hayli geniş alanda anlam bulmasının da, konunun ne kadar büyük bir tarif alanı oluşturduğuna bağlıdır.

Biz konumuz gereği yukarıda genişçe anlatılan ve yağcı, yardakçı ve erkete rolü için kullanıp, toplumumuzda da bu görevi yerine getiren bazı erbap kişileri tanımlamak için kullanacağız.

Canım yurdumun yaşadığı sıkıntısı ve çalkantısı büyük dönemlerde, herkesinde kolayca hatırlayacağı ve bilebileceği üzere; çakıldak olmayı içine gönül rahatlığı ile sindirmiş, ya da çakıldaklara karşı çakıldakçı olmayı tercih etmiş insanların sayısı artar. Oysa ki; Ademoğlu bir anlayabilse, çakıldak olmanın insanı insanlıktan uzaklaştırdığını, zinhar bu tercihinden vazgeçecektir… Ama nerde…

Bu haftaki yazı kısa oldu, umarım uzun yazıyorsun diyenler ve haliyle yazının uzunluğuna bağlı olarak ta fontunun bana ayrılan yerin azlığı nedeniyle bir hayli küçük olması hasebiyle de okuma zorluğu çekenler, rahat bir nefes almıştır.

 

 

Hiç yorum yok: