Anadolu’da bir söz vardır : “Çakıldakçı”; bu koyunların
kuyrukları altında, koyunun pislemeyi yaparken tüm gayreti ile kuyruğunu
kaldırma çabasına rağmen yine de tüylere/kıllara yapışıp kuruyan ve oradan da
kendi kendine asla düşmeyen pisliklerin (bokların); ki bunlara “çakıldak”
denir, temizlenmesi işlemini gerçekleştiren kişiye de bu isim verilir ve
genellikle bu görev çoban yardımcıları tarafından yerine getirilir. Gerçi aynı
kelime insanlar içinde ve de ne yazık ki aynı anlamda kullanılmaktadır. Çakıldakların
temizlenmemesi, kırkma denilen koyunun yününün alınması işlemi sırasında
yünün/yapağının kalitesinin düşmesi anlamına gelmekte olup mutlaka en azından
bahse konu kırkma döneminden önce bile olsa bir kez temizlenmek durumundadır,
aksi takdirde yünün/yapağının işlenmesi zorlukları yanında kalite düşmesine de
neden olmaktadır. Bu “çakıldakçıların” durumları, sayıları ise de işletmenin
büyüklüğüne yani beslenilen koyun miktarına bağlı olup, eğer ailece yapılan bir
işlemse çakıldakçılık görevi de ailede genellikle de çocuklara düşen bir
görevdir, işletme büyüdükçe de görevler görece profesyoneller tarafından yerine
getirilmektedir. Anlaşılacağı üzere; koyunun yününün/yapağısının kalitesinin ve
işleme kolaylığının artması için koyunların çakıldaklarının (boklarının) yün
kırkma dönemlerinde temizlenmesi gerekmektedir, çakıldakçıların sayıları ve
sosyal statüleri de koyun sayısına bağlı olup; yukarıdaki yazılan tüm bu
işlemleri yerine getiren çakıldakçıların durumunu muzip ve bilge kişiler
Anadolu’da; eğer birileri önem vehmedilenlerin arkalarını temizliyorlar ve
etraflarında yağcılık yapmak için dolanıp duruyorlar ise, bu kişiler için
“çakıldakçı” demişler ve uzun yıllardır bu laf kullanıla gelmiştir.
Bu söz; Yurdumuzun çeşitli yörelerinde, Ege ve Çukurova’da böğrülce
ve Ordu ve Giresun tarafında da fındık tazesi gibi meyve-sebzelerden,
değirmenlerde bazı uyarıcı görevleri olan ses düzeneklerine kadar çeşitli
anlamlarda da kullanılmaktadır.
Ege yöresinde ise; “çakıldaklı”
diye bir söz bulunmakta olup, çok konuşan kafa şişiren, kafa ütüleyen anlamına
kullanılmaktadır. Kök kelimenin farklı farklı ekler alarak bir hayli geniş
alanda anlam bulmasının da, konunun ne kadar büyük bir tarif alanı
oluşturduğuna bağlıdır.
Biz konumuz gereği yukarıda genişçe anlatılan ve yağcı,
yardakçı ve erkete rolü için kullanıp, toplumumuzda da bu görevi yerine getiren
bazı erbap kişileri tanımlamak için kullanacağız.
Canım yurdumun yaşadığı sıkıntısı ve çalkantısı büyük dönemlerde,
herkesinde kolayca hatırlayacağı ve bilebileceği üzere; çakıldak olmayı içine
gönül rahatlığı ile sindirmiş, ya da çakıldaklara karşı çakıldakçı olmayı
tercih etmiş insanların sayısı artar. Oysa ki; Ademoğlu bir anlayabilse,
çakıldak olmanın insanı insanlıktan uzaklaştırdığını, zinhar bu tercihinden
vazgeçecektir… Ama nerde…
Bu haftaki yazı kısa oldu, umarım uzun yazıyorsun diyenler
ve haliyle yazının uzunluğuna bağlı olarak ta fontunun bana ayrılan yerin
azlığı nedeniyle bir hayli küçük olması hasebiyle de okuma zorluğu çekenler,
rahat bir nefes almıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder