Kadından sorumlu bir bakan; “medya olayları abartıyor,
kadına yönelik şiddet algıda seçiciliktir”
Yere göğe sığdırılamayan bir belediye başkanı; “anası
tecavüze uğruyorsa, çocuk neden ölsün, anası ölsün”,
Çok önemsenen bir öğretim görevlisi; “kadın, yüzünü
kapamalı”, “Parfümlüye cennet yasak”, “saç boyama dinen caiz değil”, “kadının
evden çıkması caiz değil”, “dekolte giyene tecavüz edilmesi normaldir”,
Camilerde vaaz veren önemli bir hocaefendi; “Çalışan kadın
fuhuşa hazırlık yapıyordur”,
TRT televizyonlarının müdavim tartışmacılarından; “hamile
kadının sokakta dolaşması terbiyesizliktir”,
Yere göğe sığdırılmayan bir yorumcu; “6 yaşındaki kızlarla
evlenilebilir”,
Aile danışmanı diye parlatılan bir hanım; “eşime bir hanım
gösterdim”
Çok önemsendiği anlaşılan bir vakfın lideri; “annen de olsa
dizinin üstü tahrik eder”,
TRT televizyonlarının müdavim uleması; “banyoda çıplak
yıkanmak mekruhtur”,
İl genel meclis üyesi bir zat; “kızlar okuyunca, erkekler
evlenecek kız bulamıyor”,
Ağlamaktan sorumlu bir bakan; “kadın herkesin içinde kahkaha
atmayacak”,
Bir il başkanı; “kadınları hafifçe dövüp korkutabilirsiniz”,
Bir efsane başbakan; “kadına şiddet abartılıyor, ben zaten
kadın erkek eşitliğine inanmıyorum”, polisin orantısız güç uygulaması
karşısında tepki koyan bir hanımefendiyi hedef alıp, “bir tane kız mıdır, bir
tane kadın mıdır”, ?
Kimlik aidiyeti başka bir ülkeye ait olduğu iddia edilen bir
bakan; “kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek”,
Bir başka efsane bakan; “evdeki işler sana yetmiyor mu?”,
Bir başka bakan; “tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse
devlet bakar”,
İnsan hakları komisyon bir milletvekili; “tecavüzcü, kürtaj
yaptıran tecavüz kurbanından daha masumdur”,
Üzerine titrenen sanatçı diye halka kakalanmaya çalışılan
biri; “mini eteği giyiyorsan bas bas bağırmayacaksın”,
Göklere çıkarılan yargıçlar; “küçük kız çocuklarına tecavüz
vakalarında rızası vardı kararı üreten”, “tecavüze uğrayan bağırmadığı için
rıza göstermiştir”, “tecavüze yeltenip gerçekleştiremeyen hallerde yarım kaldı
ceza indirimi uygulayan”, “tecavüzü kameraya alan sapık eski sevgilisi olduğu
gerekçesi ile ceza indiriminden faydalanıyor”, “ruh sağlığı bozulmadı mütalaası
ile ceza indirimi uygulayan”, “tecavüz neticesinde hamile bırakanı zaten bakire
değildi diye ceza indirimi ile taltif eden”,
Konuşunca yeri göğü oynattığı söylenen, derin hoca diye
sunulan üfürükçü başı; “öz kız çocuğumu kucağıma alıp sevemiyorum, çünkü tahrik
oluyorum”
Şimdi bu beyanatların üstüne söylenecek bir şey var mı diye
düşünebilir insanlar… Aslında gerçekten söylenecek bir şey yok, kelamın dama
dediği noktadır burası… Sonuçta kolayca görüleceği üzere, ötekileştirmeyi ve şiddeti
meşru kılan anlayış, sürekli biz ayaktakımlarının, kafasına nakşediliyor… Her
tecavüz girişimine, şeytanın aklına bile gelmeyecek, numaralarla, hoşgörü,
adalet tesettürü, sonra timsah gözyaşları… İşte şiddet ve tecavüzün iklimi
böyle oluşuyor ve oluşturuluyor. Bu yazı; son günlerde büyük tepkiler yaratan,
acımızı ve öfkemizi patlatan, hunharca işlenen ÖZGECAN ASLAN cinayeti üzerine
kaleme alınmıştır. Bu katliam özelinde konu, bir kadın cinayeti, bir kadına
tecavüz cinayeti olsa bile, aslında kendisini güçlü görenin güçsüze şiddet
uygulama hakkı bulduğu, diğer güçlünün şiddet uygulayan güçlüye destek verdiği,
ahlaksız bir düzenin lağımının patlamasıdır. Bir tarafı ile dini ve ideolojik
olarak kadın-erkek eşitliği reddedilirken, erkek egemen kültür pekiştirilirken,
diğer taraftan kadının güçsüz gösterilmesinden hareketle de, güçlünün güçsüz
üzerindeki hâkimiyetinin kaçınılmaz olduğu kültürü yaratılmaktadır.
Canım yurdumun, yakın tarihinde “tecavüz” ve “şiddet” atbaşı
sık sık başvurulan bir, yok etme, direnç kırma, tahkir ve kişiliksizleştirme
aracı olarak bolca kullanılmıştır ve görüldüğü üzere halen de kullanılmaktadır.
12 Eylül işkencehanelerinin en önemli işkence aracı olarak tecavüz öne
çıkmıştır, hem de erkek kadın ayrımı yapmaksızın, erkeklere jop ve şişe uygun
görülürken, kadınlara ise resmen ve alenen tecavüz uygun görülmüştür. Peki, 12 Mart
işkencecilerinden ve 12 Eylül sonrası siyasetçilerinden Turgut Sunalp ne
demişti, jop ile tecavüz etme olayları için, “elimizdeki 20 yaşlarında taş gibi
delikanlılar varken neden jop kullanalım”… İşte kafa bu, jop kullanmanın ayıp
olduğu, yerine ise 20 lik delikanlıları kullanmanın dayanılmaz şehveti… Bu tür
aşağılık yaklaşımlar ne yazık ki, bir yöntem olarak kullanıldı ve kullanılmaktadır.
Daha çok yakın zamanda Pozantı cezaevinde çocuklara tecavüz edildiği ortaya
çıkarıldığı zaman, tecavüzcülere herhangi bir yaptırım uygulama konusunda,
iştahsız davranıp, araştırıyoruz, soruşturuyoruz, suç duyurusunda bulunduk,
bulunuyoruz gibi gak-guk kabilinden konu savuşturulurken, konuyu araştıran
kamuoyuna aktaran gazeteci “Devletin mahremiyetini ifşa etmekten” büyük bir
iştah ile tutuklanırsa, millet te sorar, devletin mahremiyeti çocuk
tecavüzcülüğümüdür diye… Ali İsmail Korkmaz’a sopalarla, bir sürü sapık ne
idüğü belli olmayan güruh saldırıyor, dövüyor, dövüyor, dövüyor, döverek
öldürüyor, sonrasında konu savsaklanırsa, sana söylenecek söz kalmıyor ama
taraftarlarına söylenecek söz, “Allah müstahakkınızı versin” olabiliyor ancak…
Görüldüğü üzere, eteğin minisinden ziyade, aklın ve ahlakın
minisinden korkmak gerekmektedir. Bütün bu rezil yaklaşımlara; “YETER BE” toplumu dumura uğrattınız,
denmediği sürece, tüm bu olanlar zımnen onaylanmış olur… Kadın dövülebilir,
kadın eve kapatılabilir, kadının kariyeri evi ve çocuklarıdır, kültürüne sahip
çıkılırsa, şiddet ve tecavüzün sonunun gelme ihtimali sıfırdır…
Şimdi birde “idam
edelim” gibi akıllara zarar bir şeyi kamuoyunun önüne atıp
tartıştırıyorsun, bu iklimin oluşmasına engel olmazsanız, bunlara idam
edersiniz yenilerini yaratırsınız… İklim vasatının ortadan kalkması önemlidir…
Yolu da bellidir… Şimdilik şu kadarını söyleyelim, İran’da, Suudi Arabistan’da
idam var, peki tecavüzler bitmiş mi, zinhar…
Ne yazık ki; şiddet hayatımızın merkezine oturmuş durumda,
her şeyin şiddet uygulayarak çözülebileceği inancı zihinlere yerleşmiş durumda,
behemehal şiddet ve tecavüzün iklim ve vasatını oluşturan bu anlayışın
değiştirilmesinin yolu bulunmalıdır, aksi takdirde toplumun var olan tüm
dengeleri bozulacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder