Pazartesi, Nisan 06, 2015

TÜRKMENİSTANA BENZEMEK–6


Dünü, bugüne, bugünü de yarına bağlayacak tespitleri yazmaya, “istiare” yoluyla devam ediyorum. Bakalım; konumları, yaşamışlıkları, tecrübeleri, topoğrafyaları çok farklı olmalarına rağmen, mezkur ülkeden hareketle hedef ülkenin tanım ve tarifi yeterince yapılabilecek mi?

Mezkur ülkenin eski ve yeni yöneticisi, uygar dünyanın ölçütlerini ülke yönetirken asla ve kat’a dikkate almadı ve almamaktadır. Bizde de kısa boylu şişman yönetici ile birlikte hayata geçirilen, akşam gönlünden geçenleri sabah yönetim ilkesi diye sunma ya da dayatma modeli, bu coğrafyada öykünülen yere taş çıkartırcasına geliştirilmiş ve nihayetinde öykünülen yer artık kendilerine öykünülmeye başlar hale gelmiştir. Akıl ve bilim dışı tercihlerin yönetim ilkesi haline gelmesi giderek bir metot, giderek bir alışkanlık, nihayetinde de kaçınılmaz olmuş ve insanlar için ise de makus kader... Hani, öyle ya da böyle her türlü şeyi söyleyerek bir devr-i sabık yaratmaya çalışır ve bu haliyle de yaratılan mağduriyet üstünden de akıllara ziyan hasılat-ı hikmet ve hasılat-ı selahiye devşirilmeye çalışılır ya, hayali cihana değer... İşte bu girişten bile, benzemenin ne tür ilzamlara yol açacağının ipuçları görünmektedir... Şahsi menfaat ve keyfiyetlerin, her şeyin önüne ve üstüne geçtiği bu ortamlarda bile, durumun vahameti görülmeyecekse, “anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul-zurna az” sözünün haklı çıkması da kaçınılmazdır.

Bu genel giriş ve tanımlardan sonra, gerek iş seyahatlarında gerekse de çalışma hayatımın bir döneminde tanık olduğum olayları altalta sıralayınca, atılan başlıktan muradımın ne olduğu kolaylıkla anlaşılacaktır. 

Muhteşem ikilinin, birincisinin döneminde, üstelik de “tek millet, iki devlet” şiarının ciddi sahiplenicisi görüntüsünde olan muhteremin sonuçları itibariylede tam bir Türk düşmanı olarak sonuçlanan, kendi ülkesinde “Türkmenin Türkmenden başka dostu yoktur” uydurmacası mucibince ülkeyi bir önceki etaba göre daha şiddetle zapt-u rapt altına almanın, ülkeyi daha da içine kapatacak ve her türlü hukuksuzluğun meşru görülebileceği hale getirmenin yolu olarak, nerdeyse tüm dünyada benzerleri tarafından tekrarlanan mizansen olan, “suikast iddiaları” ile geniş ve ciddi tutuklamalara girişme çabaları asla unutulmayacak ve vebal ve günahı da, asli failler Türkiye’den gelenler ve erkete ve yatakçı Türkmenler rol dağıtımı çerçevesinde gerçekleştireceği senaryonun tusunamileri olan halüsinasyonlar neticesinde tam bir Türk fobisi oluşmasına yol açacaktır. O kadar büyük bir fobi oluşur ki, anlatmak mümkün değildir, ancak başkaca da bir çare üretilememesi ve maksat ve murada en uygun ülke olan Türkiye ile başta inşaat ve sonuçları itibariyle de iş kolaylaştırma harcamaları bölüşümü mucibince de perde önünde koyu bir dostluk görüntüsü verilmektedir. Neyse biz, yeniden, halüsinasyonların, keyfiyete haiz rüyaların dünya gerçeği sanılması sersemliği içinde yapılan saçma sapan karar ve uygulamaların sıralanmasına gelelim. Gelelim ki ülkemizde olan bitene bir anlam yükleme konusunda zorlanmayalım...

Bu kardeş ülke; ne yazık ki, yetiştirilen rengarenk ve hoş kokulu çiçeklerin, bu vasfının yani hoş kokmasının evcil hayvan beslenmesi nedeniyle engellediği savıyla, evcil hayvan beslenmesinin yasaklanması gerçeği ile bir dönem yaşamıştır. Şimdilerde durum nasıldır bilmiyorum...

İnsanların saç ve sakal uzatmalarının “devlet başkanı buyruğu” nedeniyle yasaklanmış olmasını bana daha önce söylemiş olsalardı resmen gülerdim, ancak “ikamet ve çalışma izni” almamım ardından, içişleri bakanlığı yetkililerinin yaptığı kontrollerde, pasaporttaki sakallı resmimin olmasına rağmen sakalsız oluşumu sorduklarında olabildiğince nazik bir biçimde yasak olduğunu duymam üzerine kestiğimi beyan edince, sanki doğru değilmişcesine, ülkede demokrasi olduğu her isteyen insanın sakal bırakabileceğini beyan etmişler idi. Burada bahse konu yaklaşımın “yasağın” kendisine olmadığı, sadece böyle bir yasağın beyan ediliyor olmasına olduğunu anlamak hiçten bile değildi, oysaki... Konu o kadar fren tutmaz bir hal almış ki, bayanların kısa saç bırakmasına karışılmasına kadar konu genişletilmiş idi... Neyse ki bu subuk uygulama sonradan ya kaldırıldı ya da görmezden ya da takip edilmezden gelinmeye başladı... Çok şükür ki, estetik ve moda işini bu kadar yakından takip eden ve bilen bir “Devlet Başkanı” var...

Banttan müzik verilerek üstüne canlı performans anlamına gelen “playback” müzik yapımı, bir devlet başkanı fermanı ile yasaklanmıştır, yine bu ülkede... Ferman özetle; “Türkmenistan’da bundan böyle, bayramlarda, düğünlerde, yaşgünü kutlamalarında, kültürel etkinliklerde playback fon müziği çalınmayacaktır”. Ancak bu kadar absürdlüğe de “makul” bir izah bulunması da şarttır ve aranan izah ise, playback müziğin Türkmen müzik sanatın gelişimi önünde ciddi bir engel oluşturmakta olup devletin bu engeli kaldırmak gibi bir görevi vardır... Çok şükür ki, sanat ve kültürel faaliyetlerini bu kadar yakından takip eden ve bilen bir “Devlet Başkanı” var...

Canım yurdumda da; yaklaşık 30 yıldan beri sürekli yasaklama hamleleri yapılmasına rağmen, bir türlü murada erişilemeyen “opera ve bale” nin yasaklanması konusu, Türkmenistan’da bir çırpıda ve tereyağından kıl çeker gibi çözülmesi de ayrıca demokrasi adına sevindirici bir hamle... Türkmen kültürüne uygun olmadığı için yasaklana... Nokta...

Görüldüğü üzere, benzemeye çalışılan ülkede işler “Türkmen tipi Başkanlık” modeli sayesinde kısa sürede çözülmekte, Türkmenistan demokrasisinin el freni olmayışı nedeniyle de, dünyanın en gelişmiş ülkeleri sıralamasında en önlerde saf tutması da sürpriz değildir... Nokta...

Hiç yorum yok: