Pazar, Temmuz 05, 2015

BİR ONUR İNTİHARI

24.03.2015 tarihli gazeteler; “İZMİT Körfez geçişi asma köprüsünde cumartesi günü “Kediyolu-Catwalk” olarak bilinen halatın kopmasından kendisini sorumlu tutan Japon mühendis 51 yaşındaki Kishi Ryoichi bilek ve boğazını keserek intihar etti. Cesedi Yalova’nın Altınova İlçesi’ndeki mezarlık girişinde bulunan mühendisin intiharı ile ilgili “İnsanlar büyük emek harcadı. Olayın sorumluluğu tamamen bana ait. Kimsenin kusuru bulunmamaktadır” şeklinde bir not bıraktığı belirtildi.” diye bir haber veriyorlardı.

Sürekli olarak muktedirler tarafından, kendilerine engel oluyorlar iddiası ile çıkardıkları yasalarla, yetkilerini tamamen kaldırmak istedikleri mesleki kuruluşumuz TMMOB üyesi İMO (İnşaat Mühendisleri Odası) konuyla ilgili, “Mesleki hataları bir kenara bırakalım, insani nedenlerin bile bir insanın kendi canına kıymasına sebebiyet vermesini anlamamız ve kabul etmemiz mümkün değildir” diye başlayan, “ancak bu vahim olayın içerdiği anlamı vurgulu hale getirmek gerektiği açıktır. Meslektaşımızın taşıdığı sorumluluk bilincinin, mesleki etik anlayışımızın, iş ahlakımızın, insana ve topluma karşı sorumluluk duygumuzun odak noktasına alınması, içselleştirilmesi, özümsenmesi mesleki alanda yaşanan sorunların bir nebze olsa da çözülmesini sağlayacaktır. Bu bireysel tavır, mühendislik proje ve uygulamalarında titiz çalışmanın ne kadar önemli ve sonuç değiştirici olduğunu gözler önüne sermiş, hatayı ve dolayısıyla sorumluluğu üstlenme ve özeleştiri kültürünün önce insanın benliğinde başlaması gerektiğinin, devamında ortak payda ilan edilerek toplumsal yaşamda belirleyici bir konuma taşınmasının, kurumsal bir işleyiş kazandırılmasının zorunluluğuna dikkat çekmiştir.” diye gelişen ve “umuyoruz ki, mühendislerden kamu otoritesine kadar üretim ve denetim sürecinin bütün bileşenleri “onur intiharından” gerekli dersi çıkarır.” diye biten bir açıklama yaparak, konuya nasıl bir anlam ve önem yüklediğini göstermiştir. Gerçi benzer açıklamalar muktedirlerin her zaman tepkisine neden olmakta olup, bu kabil araştırma ve faaliyetlerle toplumu aydınlatma çalışmalarına, her türlü engellemeye karşın devam eden odamız, toplumumuzun “yüz akı” olmaya devam etmektedir.

Bilindiği üzere mezkur olay; Japon Meslektaşımızın muhtemel bir felaketi fark ederek, çalışmalara tedbiren ara verilmesini müteakip ve herhangi bir can kaybına neden olmamasına karşın, ne yazık ki yaşanmıştır. Evet, hiçbir olay bir insanın hayatına son vermesine neden olmamalıdır ancak burada, mağrur Japon toplumunda, kabahat ve kusur işlemiş olmak ve bu kabahatin ve kusurun toplum tarafından bilinir ve konuşulur hale gelmesi, çok büyük utanç vesilesi sayıldığından,  başvurulan bir yöntem olarak öne çıkmaktadır. Peki; bu uygulamanın batılı toplumlardaki yansıması nasıl olmaktadır diye bakıldığında, yaygın uygulamanın, işlenilen kabahat ve kusurun toplum tarafından, ispatlanmamış olmasına rağmen sadece konuşulur olması bile “istifa” nedeni sayılması tezahürü ile karşılaşılmaktadır. Ya bizde olsaydı, ne olurdu, Canım yurdumun insanının “ateş olmayana yerden duman çıkmaz” gibi anlamlı bir sözü olmasına rağmen, bu kusur nasıl örtülür-kapatılır diye çalışılır, hatta önceden fark edip tedbiren çalışmaya ara verdi diye, “iş kaybı” oluşması nedeniyle cezalandırılırdı, hatta bu kusuru ifşa edip, “devlet sırlarını açıkladı” diye hakkında hukuki ve cezai soruşturma bile açılırdı… Haydi bazıları kızmasın diye, yazalım, belki de, tedbiren çalışmaya ara verilip, can kaybının önüne geçildi diye, ödüllendirilirdi…(lütfen gülmeyin)… Gülenlere yazalım; 1999 depreminde, resmi rakamlara göre 19.500 gayri resmi rakamlara göre yaklaşık 40.000 kişi depremde yitiriliyor, sonuç ne oluyor, müteahhit diye emekli öğretmen Veli Göçer’in sırtına yükleniyor bütün günah, geçmiş olsun, Allahın takdiri… Riskli alanları imara açarak rant ekonomisinden beslenenler, riskli alana göre proje oluşturmayanlar, riskli alanlara göre oluşturulan projeleri maliyeti yüksek diye uygulamayanlar, projeleri kontrol edenler, denetim yapanlar, iskan verenler vs. vs. geçmiş olsun…

Durumumuzu yansıtması açısından, bir hayli beğendiğim bir meşhur fıkra ile konuyu tamamlayayım… Bir köprü yapımı için, bir Japon, bir Rus, bir Türk Firması konsorsiyum yapar, köprü inşaatı tamamlanmak üzere iken, çöker ve konsorsiyum firmaları yetkilileri incelemeye gelirler, Japon hayretler içinde kendi projelerinde bir hata olmasının mümkün olamayacağını, Ruslar kendi imalatları olan çeliklerin kusurlu olamayacağını tartışırlarken, Türk yetkililer ise kendi aralarında, “bak iyi ki çimento koymamışız, yoksa zay olacaktı” diye konuşurlar… Allah selamet versin…


“anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az”

Hiç yorum yok: