24.03.2015 tarihli gazeteler; “İZMİT
Körfez geçişi asma köprüsünde cumartesi günü “Kediyolu-Catwalk” olarak bilinen
halatın kopmasından kendisini sorumlu tutan Japon mühendis 51 yaşındaki Kishi
Ryoichi bilek ve boğazını keserek intihar etti. Cesedi Yalova’nın Altınova
İlçesi’ndeki mezarlık girişinde bulunan mühendisin intiharı ile ilgili “İnsanlar büyük emek harcadı. Olayın
sorumluluğu tamamen bana ait. Kimsenin kusuru bulunmamaktadır” şeklinde bir not
bıraktığı belirtildi.” diye bir haber veriyorlardı.
Sürekli
olarak muktedirler tarafından, kendilerine engel oluyorlar iddiası ile
çıkardıkları yasalarla, yetkilerini tamamen kaldırmak istedikleri mesleki
kuruluşumuz TMMOB üyesi İMO (İnşaat
Mühendisleri Odası) konuyla ilgili, “Mesleki
hataları bir kenara bırakalım, insani nedenlerin bile bir insanın kendi canına
kıymasına sebebiyet vermesini anlamamız ve kabul etmemiz mümkün değildir” diye
başlayan, “ancak bu vahim olayın içerdiği anlamı vurgulu hale getirmek
gerektiği açıktır. Meslektaşımızın taşıdığı sorumluluk bilincinin, mesleki etik
anlayışımızın, iş ahlakımızın, insana ve topluma karşı sorumluluk duygumuzun
odak noktasına alınması, içselleştirilmesi, özümsenmesi mesleki alanda yaşanan
sorunların bir nebze olsa da çözülmesini sağlayacaktır. Bu bireysel tavır,
mühendislik proje ve uygulamalarında titiz çalışmanın ne kadar önemli ve sonuç
değiştirici olduğunu gözler önüne sermiş, hatayı ve dolayısıyla sorumluluğu
üstlenme ve özeleştiri kültürünün önce insanın benliğinde başlaması
gerektiğinin, devamında ortak payda ilan edilerek toplumsal yaşamda belirleyici
bir konuma taşınmasının, kurumsal bir işleyiş kazandırılmasının zorunluluğuna
dikkat çekmiştir.” diye gelişen ve “umuyoruz ki, mühendislerden kamu otoritesine
kadar üretim ve denetim sürecinin bütün bileşenleri “onur intiharından” gerekli dersi çıkarır.” diye biten bir açıklama
yaparak, konuya nasıl bir anlam ve önem yüklediğini göstermiştir. Gerçi benzer
açıklamalar muktedirlerin her zaman tepkisine neden olmakta olup, bu kabil
araştırma ve faaliyetlerle toplumu aydınlatma çalışmalarına, her türlü
engellemeye karşın devam eden odamız, toplumumuzun “yüz akı” olmaya devam etmektedir.
Bilindiği üzere mezkur olay; Japon
Meslektaşımızın muhtemel bir felaketi fark ederek, çalışmalara tedbiren ara verilmesini müteakip ve herhangi bir
can kaybına neden olmamasına karşın, ne yazık ki yaşanmıştır. Evet, hiçbir olay
bir insanın hayatına son vermesine neden olmamalıdır ancak burada, mağrur Japon
toplumunda, kabahat ve kusur işlemiş olmak ve bu kabahatin ve kusurun toplum
tarafından bilinir ve konuşulur hale gelmesi, çok büyük utanç vesilesi
sayıldığından, başvurulan bir yöntem
olarak öne çıkmaktadır. Peki; bu uygulamanın batılı toplumlardaki yansıması
nasıl olmaktadır diye bakıldığında, yaygın uygulamanın, işlenilen kabahat ve
kusurun toplum tarafından, ispatlanmamış olmasına rağmen sadece konuşulur
olması bile “istifa” nedeni
sayılması tezahürü ile karşılaşılmaktadır. Ya bizde olsaydı, ne olurdu, Canım
yurdumun insanının “ateş olmayana
yerden duman çıkmaz” gibi anlamlı bir sözü olmasına rağmen, bu kusur nasıl
örtülür-kapatılır diye çalışılır, hatta önceden fark edip tedbiren çalışmaya
ara verdi diye, “iş kaybı” oluşması
nedeniyle cezalandırılırdı, hatta bu kusuru ifşa edip, “devlet sırlarını
açıkladı” diye hakkında hukuki ve cezai soruşturma bile açılırdı… Haydi
bazıları kızmasın diye, yazalım, belki de, tedbiren çalışmaya ara verilip, can
kaybının önüne geçildi diye, ödüllendirilirdi…(lütfen gülmeyin)… Gülenlere
yazalım; 1999 depreminde, resmi rakamlara göre 19.500 gayri resmi rakamlara
göre yaklaşık 40.000 kişi depremde yitiriliyor, sonuç ne oluyor, müteahhit diye
emekli öğretmen Veli Göçer’in sırtına yükleniyor bütün günah, geçmiş olsun,
Allahın takdiri… Riskli alanları imara açarak rant ekonomisinden beslenenler,
riskli alana göre proje oluşturmayanlar, riskli alanlara göre oluşturulan
projeleri maliyeti yüksek diye uygulamayanlar, projeleri kontrol edenler, denetim
yapanlar, iskan verenler vs. vs. geçmiş olsun…
Durumumuzu
yansıtması açısından, bir hayli beğendiğim bir meşhur fıkra ile konuyu tamamlayayım…
Bir köprü yapımı için, bir Japon, bir Rus, bir Türk Firması konsorsiyum yapar,
köprü inşaatı tamamlanmak üzere iken, çöker ve konsorsiyum firmaları
yetkilileri incelemeye gelirler, Japon hayretler içinde kendi projelerinde bir
hata olmasının mümkün olamayacağını, Ruslar kendi imalatları olan çeliklerin
kusurlu olamayacağını tartışırlarken, Türk yetkililer ise kendi aralarında, “bak iyi ki çimento koymamışız, yoksa zay
olacaktı” diye konuşurlar… Allah selamet versin…
“anlayana sivrisinek saz, anlamayana
davul zurna az”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder