Salı, Temmuz 28, 2015

TÜRKMENİSTAN’A BENZEMEK – 8

ÖMÜR BOYU DEVLET BAŞKANLIĞI
Türkmenistan’ın tüm televizyon kanallarının; mecburen, istisnasız ve kesintisiz, kendisinden söz ettiği ya da açılışlarından yapılan haberleri ya da necip Türkmen milletine hitaplarının yayınlandığı, abartmadan söyleyelim ki bu nadide özelliğe sahip bulunan, Yeni Türkmenistan’ın kurucu lideri, Saparmurad Niyazov ya da kendisine hitap edildiği biçimiyle “Türkmenlerin lideri olarak onları aydınlık ve esenliğe çıkaracak yegane Türkmenbaşı’sın” gazı ile “ömür boyu lider” olarak, tamamen kendi isteğinin emir haline dönüşmesine müteakip, avanesi tarafından payelendirilen, bu anlamda özlemlerle yanıp tutuşan diğer dünya liderlerine, tam da örnek teşkil edecek bir liderlik oluşturmuştur. Bazı sözüm ona liderlerde, mademki önlerinde böylesine nadide bir örnek bulunmaktadır, hiç sakınmadan, çekinmeden hatta arlanmadan bu örnekten esinlenerek, kendi ikballeri için, avaneleri vasıtasıyla uygun iklim oluşturmaktan hiç geri durmamışlardır. Gün geçmez ki; mezkur zatın yüce Mevla tarafından bir başkasına bahşedilmemiş bulunan özellikleri, avaneleri tarafından, bulunan her propaganda vasıtasıyla ve her zeminde anlatılmasın… Madem kendileri nadide bir örnektir, alınacaktır netekim... Hele yazdığı ve dillere destan “RUHNAMA” isimli kitabıyla, günümüze ne kattığı ya da katabileceği konusunda ne dediği asla anlaşılamayan ve anlaşılamayacak, mezkur kitap ile derç olunan irade-i seniyenin hikmeti anlaşılamazsa ya da mazallah ezbere bilinmezse, sürücü belgesi dahi alamayacağınız, bir kutsiyet oluşturmaktadır, Muhterem Beyefendi... Pasa propaganda, pasa şişirme operasyonu… Bu kadar gazın insan sağlığını bozacağını bilemeyenler, bir gecede Türkmenistan Komünist Parti 1. Sekreterliğinden, dini bütün, milliyetçi ve mukaddesatçı bir lidere, aksaçlı bir liderden kapkara saçlı, yağız bir lidere nasıl dönüştüğünü, fark ettiklerinde artık her şey için çok geç kalınmıştı…

Türkmenistan’ın az nüfusu olmasına rağmen olabildiğince “doğal gaz” zenginliği, bu anlamda Asya’nın Kuveyt’i ya da “Katar’ı” görüntüsü vereceği umuduyla, paranın gözlerini döndürmüş olduğu her hallerinden belli olan, batının anlı, şanlı “demokrasi sever” liderleri ve önemleri kendilerinden menkul koca koca uluslararası örgütleri tarafından, her şeye rağmen hoş görülen ve karşılanan, bu anlamda da nemalanma ve mamalanma sürdüğü sürece de rejimin ne olduğunun çok bir önemi olmadığı hep bir şekilde tebarüz ettirilmiştir. Hani bugünlerde ülkemizde de çok önemli bir işadamının, “sermaye için huzur önemli olup rejimin ne olduğu önemli değildir” diyerek ne kadar demokrasi havarisi olduğunu vurgulamıştı ya, mezkur konuda dünya ölçeğinde ne yazık ki tam da böyle işlemektedir.

İçeride bu şişinme ve böbürlenmenin yeni tarz bir halifeliğe evrilmesinin dışarıda beklendiği kadar ve her şeye rağmen fazlaca bir karşılığının olamayacağı açık olup, nitekim muhalif olmaları nedeniyle de ülkede barınamayıp dışarıya gidenler, bu akıl dışı gelişmeleri reddederek karşı duruşu örgütlemeye başlarlar… Ancak; lugatlarında muhalif ve muhaliflik gibi kavramların olmadığı çok açık olan mezkur zat ve benzerleri için, bu kabul edilemez bir durumdur, nitekim bu muhalifliğin bedelini içerideki gelişmelerden huzursuz olan ancak yine de pek etliye-sütlüye karışmayan vatandaşlar ödeyeceklerdir. Kendi hukuksuz pozisyonunun tahkimi açısından şeytanın bile aklına gelmeyecek işler kotarılırken, gözü dönmüşlüğün ifadesi sayılabilecek bir biçimde yer yerde olsa kendi hayatını bile riske edecek, kendisi gibi bir gecede 180 derece dönen KGB artığı istihbarat örgütünün tavsiyeleri ile olsa gerek, akıldışı operasyonların yapılmasına rıza göstermiştir. Sürekli suikast tehdidi riski propagandası yapılarak, hassasiyet tesisi adına geçtiği yollardaki binaların pencerelerinin bile geçiş sırasında açılmasına müsaade edilemeyecek, sürekli koruma ordusu geliştirilecek ve arttırılacak, sürekli bir görev değişiklikleri furyası yaşanacak vs. vs. Sözlü propagandanın bile artık gelişmelerin önünü kesemediği noktada, devreye sahte suikast girişimleri sokulacak ve Hollywood filmlerindeki benzerlerini aratmayacak senaryolar yazılacak ve uygulanacaktır… Hedef alınması üstünden hamaset ile pozisyon daha güçlü tahkim edilecek, muhalefet bu yolla susturulacak, bir yandan cadı avı başlatılacak, hülasa “ya tarafsın ya da bertarafsın” fikri beyinlere çakılarak, kendinden yana olmayanların yaşam hakları ellerinden alınacaktır…

Akıllara ziyan senaryolarda, profesyoneller rol almak istemeyince çok amatörlerle düzenlenen suikast görüntüleri sırıtacakmış kimin umuruna, bulursun 3-5 tane kriminal, yazılmış senaryo gereği düzenlersin bir düzmece saldırı, hayatında uyuşturucu içmekten öteye suçu olmamış adamları suikastçı ilan edersin, başlarsın cadı avına, bu suikast ardında oldukları gerekçesiyle de kim var, kim yok, tenkil edersin olmadı tıkarsın içeriye, aha da sana huzur ortamı… Hatta bir keresinde, bir Türkiye firmasında çalışan 6 işçiyi bile benzer iddialarla tutukladıkları bir vakadır… Yaşasın benzemenin dayanılmaz cazibesi…

Hiç yorum yok: