Geçenlerde; İlçemizin önde
gelen siyasilerinden birisi “sosyal medya” da, “bir subay şehit oldu diye, “Menemen’i
yakın” diyen Mustafa Kemal’i özledim” diye buyuruyordu... İnanılır gibi değil,
o ki sosyal demokrat olduğu iddiasıyla ve temsil ettiği siyasetin gereği,
suhuletle konuşması ve davranması gerekirken, tam tersine savaş tamtamları
çalıyor olması, akıllara ziyan... Birkaç nedenle akıllara ziyan diyorum,
öncelikle bulunduğu makam suhulet gerektiren bir makam, ilaveten asıl hedef
unutularak sarf edilmiş kelam, ayrıca ve en önemlisi Mustafa Kemal Atatürk’ü
bir “devlet adamı” olmaktan azade gösterme çabası gibi durmakta, be kardeşim
zaten karşınızdaki blok koro halinde zaten “onu”, deli, sarhoş, başınabuyruk,
ali kıran baş kesen olarak göstermeye çalışıyor, ne biniyorsun sen de bu
trene... Bi sus bilmediğin (belki de iyi bildiğin) konulara fazla karışma,
değil mi... Bu zat’a sadece Maria Magdelena hakkında şu küçük hikayeyi iyi
okumasını salık veririm... Malumunuz; İsrail'de fahişelik yaptığı gerekçesiyle
taşlanan Maria Magdelena’yı (Meryem) Hz. İsa korumaya çalışır ve kadını taşlayarak
linç etmek için toplanan kalabalığa “Hiç
günahım yok” diyen taş atmaya devam etsin der ve bunun üzerine öfkeli
kalabalık dağılır...
Şimdi gelelim, mezkur konunun
benim tarafımdan nasıl göründüğünü anlatmaya...
23 Aralık 1930 günü İzmir'in
Menemen ilçesinde gerçekleşen, asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay'ın ve yardımına
koşan bekçiler Hasan ve Şevki'nin, nihayetinde rejimi ve inkılapları hedef
tutan, şeriat ve tarikat bayraklarının açılarak, başta Giritli Derviş Mehmet, Manifaturacı
Osman, Hafız Cemal, Tabur İmamı İlyas Hoca, Alipaşazade Ragıp Bey, Şeyh Hafız
Ahmet, Giritli İbrahimoğlu İsmail vb. gibi isimlerin bulunduğu, neredeyse
tamamı Manisa ilinden gelen yaklaşık 150 civarında kişilerce katledilmesi üzerine,
siyasi ve hukuki bir hayli fazla sonucu olan, olaylar zinciridir, mezkur
başlığın konusu... Mustafa Kemal Atatürk, olayın kendisine bildirilmesi
üzerine, İsmet İnönü, Fevzi Çakmak,
Kâzım Paşa (TBMM Başkanı Kâzım Özalp) ve 3. Ordu Müfettişi Orgeneral
Fahrettin Altay Paşa’yı Çankaya Köşkü’nde bir toplantıya çağırır, olayların
seyri ve vahameti üstüne durum değerlendirmesi ve alınacak tedbirler konusunda görüşmüştür.
Olayların sadece Menemen’de olmasına rağmen, tüm Manisa ve Balıkesir illerinde
sıkıyönetim ilan edilir... Sıkıyönetim komutanı da; 3. Ordu Müfettişi Orgeneral
Fahrettin Altay Paşa tayin edilir. 1. Kolordu Komutan Vekili General Mustafa Muğlalı başkanlığında bir Divanı Harp kurulmuştur.
General Mustafa Muğlalı
başkanlığında kurulan Divan Harp’te, 24 Ocak 1931 günü iddianame okunur ve 29
Ocak 1931 günü mahkeme 37 (kişinin idama mahkûmiyetine, 41 kişinin çeşitli
hapis cezaları ile cezalandırılmalarına, yaklaşık 70 kişinin de beraat ve suçsuzluğuna karar verir.
infazlar gerçekleştirilir... Ancak, iddia edildiği gibi küçük bir olay ise,
neden hem Manisa hem Balıkesir illerinde topyekün bir sıkıyönetim ilan edilir
ve “isyanı bastırmak” ve “suçluları cezalandırmak” adına olağanüstü önlemler
alınır ve bu olağanüstü önlemlere uygun, yoğun(!!!!) çalışmalar yürütülür,
bugün bile pek anlaşılır görünmemektedir. Ya olay söylendiği gibi küçük ve
yerel bir durum değildir, ya da niyet biraz da başlıktakine uygun düşmektedir...
Peki; Mustafa Kemal Atatürk,
böyle bir laf etmişmidir? Bu lafı söylediğini iddia edenlerin neredeyse tamamı,
Atatürk karşıtları, hilafet yanlıları ve Osmanlı hayranları olduğuna göre buna
şüphe ile bakılması kaçınılmazdır... Anıların sahiplerine de bakınca, her
birinin de içlerinde sanki saklı kalmış bir canavara yol veriyormuşçasına,
konuya dört elle sarılmış durumdalar... Özellikle, bu lafı Mustafa Kemal
Atatürk’ün söylediğini iddia eden şahsın, itham edileceği konuların
katmerleşmesine yol açacağını bilmesi gerekir diye düşünüyorum ama bir özür
bile dilemediğine de bakılırsa, Atatürk’ü ilzam ettiğinden, hatta hukuktan,
kanundan anladığının da bu kadar olduğu kanısına vardım, ne yazık ki... Yahu be
adam; “Atatürkçüyüm”, “Mustafa Kemal’in askeriyim” diye içi ne yazık ki
yeterince dolu olmayan kelam ettiğinde, inandırıcı olmayı bir kenara bırak, muhalefet
eden insanların da çıkıp; mazallah, akşam toplanıp yemekte kararlar üretilip
uygulanıyordu, hükümete danışan yoktu, Büyük Millet Meclis’ine danışan yoktu,
2-3 kişi her türlü kararı alıp uyguluyordu der çıkar ve ne yazık ki senin de
cevabın olmayacağını bilmen gerekir... Sonra mazallah, bu sinirli adam, bu “sarhoş”
adam canının istediği gibi yönetmiştir bu ülkeyi denildiğinde, savunma için söylenecek söz bırakmazsınız kimseye... Diğer
taraftan; böyle bir laf edilmiş ise, o lafı emir olarak uygulayacak kişinin
General Mustafa Muğlalı olduğunu da unutmuşa benziyorsun... O general ki, 3. Ordu
Komutanlığına atandığı zaman, hem de korkmadan yazılı (arşivlerde kolayca
bulunabilecek) emirlerle neler yaptığını hepimiz iyi biliyoruz, dolayısıyla
söylenecek fazlaca kelam yok...
Ama anlaşılıyor ki, bu zat ve
benzerleri için hukuk önemli değil, anlaşılan o ki, gizliden gizliye benzemeye
çalıştığı; Kenan Evren de, benzer bir talimat verdiğini anılarında anlatır,
yani suçlu ya da değil önemli değil... Hepsini yok edin... Günümüze, bu şaibeli
sözün taşınmış olmasının en önemli sebebi; “intikam değil, katliam istiyoruz
katliammmmmm” diye haykıranlara hak vermek gibi akıllara ziyan bir iklim
oluşturulur...
Bu lafı böyle söylenmiş diye
kabul ederseniz, “velev ki” söylenmiş olsun, 21. Yüzyılda hala bir geçerliliği
vardır gibilerden yaklaşım gösterenlerin, hukuktan ne anladıklarını sorgulamaya
bile gerek yok... Allah bu kabil insanlara iktidar yüzü göstermesin, muhtemelen
bu günleri bile bize aratır hale gelebilirler...
M. Armağan ve M. Çelik gibi sözde
tarihçilerimiz olduğu sürece, canım yurdum insanının öğrenebileceği şeyler,
mezkur zatın öğrendiklerinden fazlası olmaz...Allah selamet versin, demekten
başka birşey de, bize düşmüyor... Bir de yıldık artık, bu muktedirlerin işine gelmeyince, olayın içinde
İngiliz ajanları vardı, provokatörler vardı gibi kabak tadı veren
açıklamalarından, be adamlar devletin tüm gücü elinizde, yakaladınız da, ifşa
ettinizde ve bizde gördükte, inanmadık mı? Ama lütfen insanoğlunun aklı ile
dalga geçmeyin, herkeste, en az sizde olduğu kadar, akıl ve zeka vardır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder