Cumartesi, Aralık 26, 2015

WHY HIGH ONE WHY


TİLKİ: Doğanın en uyumlu hayvanlarından biri olan “tilkiler”; sevimli görünüşleri, hızlı ve çevik olmaları ve mükemmel işitme yetenekleri ve aynı zamanda güzel ve kalın kürkleri ve bir hayli de utangaç tavırları ile bilinirler. Doğası gereği, önsezisi yüksek ve zeki olan bu hayvan, tehlike bölgelerine fazlaca yaklaşmaz, yüksek sezi ve zekası ile sevimliliği de bir araya gelince, tehlikeli bir hal aldığı da bilinir ve tam da bu yüzden, bazılarının kafasında yüzlercesi dolaşır ancak hiçbirinin kuyruğu diğerine değmez denir, ancak, kurnazlık konusunda kendisine atfedilen yeteneğinin ise, insanlardan mı kendilerine, yoksa kendilerinden mi insanlara, ilham verdiği hala tartışılır bilim çevrelerinde... İnsanın sosyolojisine mülhem özelliği; üçkağıtçılık ve hilekarlığı ise kendi doğal yaşamına ait olmayan özelliklerden mütevellit olup, mezkur özellikler sadece insanın tanımlanmasına yöneliktir. Kendisine yönelik en önemli atalarsözü; “tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkanıdır” olup, akıbet-i meşumdur. Harika ölü taklidi yaptığı uzmanlar tarafından belirtilen hayvandan mülhem insan davranışına teveccüh ve transfer, her türlü rezil ve rüsva tutumun caiz olmasıdır.

KOYUN: İnsanlar ve insanlık açısından gayet sevimli görülen bu hayvan, etinden, sütünden, yününden, derisinden ve gübresinden yüksek kalitede faydalanilan, geviş getiren küçükbaş bir hayvan olup kendisinden ve davranışlarından mülhem binlerce atalarsözü üretilmiştir. Melül melül bakışın, çok kolay güdülmenin, hiç bir şeye itiraz etmemenin ve binbir türlü zulüm ve haksızlığa karşı dahi sessizliğin, sürüler halinde ve tepkisiz davranışın tarifinin sürü psikolojisi olmasının, doyma hissi olmamasının tarifinin, uykunun gelmemesi halinde uyuyabilmenin yolunun çitlerden atlatılarak sayılmanın, hatta insanın “koyun” dendiğinde “koymayın” diyesi gelen bu hayvan; tüm sevimliliğine rağmen ademoğlunun “salaklık” ve “şapşallık” temsiliyeti yüklemesine neden olan her davranışı esirgemeden sergileyen, tehdit algılama aygıtlarının fıtraten nakıs, genellikle dişisine koyun, erkeğine koç ve yavrusuna kuzu denen bu hayvan, Nişanyan Etimoloji Sözlüğüne göre ilk kez 735 yılında Orhun Anıtlarında “kagan süsi böri teg ermiş, yagısı koñ teg ermiş [kağan ordusu kurt gibi idi, düşman koyun gibi idi]” şeklinde yerini alarak, Necip Türk Milletinin tarihin derinliklerinden itibaren hangi anlamda kullandığının nişanesidir. Klonlanması ilk düşünülen hayvan olması hasebiyle de, takdire şayan olup, günlük hayatımızda da sıklıkla kullandığımız; “Karaman’ın koyunu sonradan çıkar oyunu” ile başlayan, “her koyun kendi bacağından asılır” a kadar giden yelpazedeki atasözlerine ilham teşkili ile de, sürüler halinde olmasına ya da beslenmesine rağmen, bir o kadar da kişisel olmanın sergilenmesi açısından önem arz etmektedir.

ÇAKAL: Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğüne göre; 1. anlamda “etoburlardan, sürü hâlinde yaşayan, kurttan küçük bir yaban hayvan”, olarak verilmesinin yanında en dikkat çekici diğer tarif ise; “Koyunların kuyruklarının altına yapışıp kuruyan pislik” ve yine aynı kaynakta Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü kaynaklı olarak, “havlayan, ama ısırmayan köpek” olarak ta verilmektedir. Nişanyan Etimoloji Sözlüğüne göre ise; tespit edilen en eski Türkçe kaynak olarak, “Mesud b. Ahmed, Süheyl ü Nevbahar terc., yıl 1354,” belirtilmektedir. Bu etoburlar takımının, köpekgiller familyasından olup, geceleri sürüler hâlinde gezen memeli hayvan, insan sosyolojisine ve psikolojisine teveccüh davranışlar tranferinde, ne yazık ki; kurnaz, yalancı, düzenbaz, fırsatçı, kalleş, aşağılık ve görgüsüz, başkalarının sırtından geçinen, dokunmayan yılana dokunmayan ya da karışmayan,  kimse anlamında olmuştur. Yiyecek ve içecek bulmada fevkaledenin fevkinde bir maharet ve kabiliyet sahibi olup, sabırları ve takipçilikleri sayesinde, konuşlanarak bıkmaksızın avlarını beklerler. Atıklardan bile faydalanma ve nemalanma konusundaki maharetleri sayesinde, hatta o kadar ki, yine uzmanlarının ifadesine binaen, diğer hayvanların dışkılarından bile beslenebilecek kadar atık değerlendirme uzmanı kesilmişlerdir. Bazı masallarda; “aslan”ın sağ kolu tarifi ile taltif edildikleri bile olabilmekte ve “Çakal eriği” gibi meyvesi bile bulunan bu hayvanın, kurnaz, yalancı, düzenbaz, fırsatçı, aşağılık ve görgüsüz, başkalarının sırtından geçinen insanların tarifinde kullanıldığı yaygın olarak bilinmektedir. Beden dilinin bir hayli gelişmiş olduğu bildirilen bu hayvanın, saldırganlığın temsiliyeti yerine, uhuvvet ve suhulet içerisinde bir avlanmayı ifade etmektedir. Tilkilerle benzer özellik ve davranışlara sahip olmakla birlikte fiziksel ayrışmanın yanında en önemli farklarından biri de, tilkiler tek başlarına avlanırken çakallar sürüler halinde avlanır ve tilkinin aksiine leş ile de beslenebilirler. Antik Mısırda; ölüleri koruyan ve yolları açan iki tanrı için yapılan resimlerde “çakal” başlı olarak gösteriliyor olması, günümüz dünyasında ise kurnaz, yalancı, düzenbaz, fırsatçı, kalleş, aşağılık ve görgüsüz, başkalarının sırtından geçinen, dokunmayan yılana dokunmayan ya da karışmayan,  kimse anlamında kullanılmasına ne yazık ki bir engel oluşturmamıştır. Antik Mısırlıların tanrı başı olarak kullanmasından bu kadar yıl sonra günümüzde, tanrıdan ırak ve azade anlamlar alarak; sinsi, kurnaz, insanları resmetmesi de ayrıca üstünde durulacak cinstendir diye düşünmekteyim.

İnsan davranış ve karakter özelliklerini, hayvanlar alemi ve davranışları üzerinden gösterme çabalarım okuyucularımızın teveccühüne mazhar olursa, diğer hayvanların üzülmemesi ve bazı insanların doğada sadece bu kadar mı hayvan var sorularına karşılık olarak diğerlerini de konu edecek bir seri yazı yazmayı planlamaktayım. Hayvanların insan öldürdüğüne sıklıkla rastlansa da, bu hayvanların hepsini insanların öldürdüğünü asla unutmayalım... İnsansever hayvanların varlığı kadar hayvansever insanların da olması dünyamızın geleceğinin teminatı olacaktır. İyi haftalar.

Hiç yorum yok: