Pazar, Aralık 13, 2015

ÇOCUK EVLİLİĞİ

Gediz Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile Gediz Üniversitesi Kadın ve Aile Araştırmaları Merkezi, “Zorla Evlendirme” konulu bir konferans düzenliyor ve maalesef bu ülkenin başına nasıl bir bela daha örüldüğünün ve daha da kötüsü örülmeye devam ettiğinin ve en kötüsü de daha da büyük belalara yol açacağını; bir kez daha, bu seferde istatistiki değerlerle gözümüze sokmuşlardır. Maalesef, canım yurdumun başı beladan kurtulmuyor ve korkarım ki de kolay kolay da kurtulmayacak...

Konferansta konuşan “İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Nuriye Kadan; çocuk hakları konusunda en önemli hak ihlalinin, “çocuk yaşta evlendirilmeler” olduğunun altını çizerek, Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması sonuçlarına göre de, her 3 evlikten birinin çocuk evliliği olduğunu söyleyerek ve “Ülkemizde ne yazık ki 181 bin 36 çocuk gelin bulunuyor. Bu evlilikler imam nikahına dayalı olduğundan, sayının çok daha fazla olduğunu düşünüyoruz. 2012 yılında 20 bine yakın aile 16 yaşından küçük kızlarını evlendirebilmek için dava açmış. Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre erken evlilik ve nişanlılık nedeniyle eğitime devam edemeyenlerin yüzde 97.4'ü kız öğrenciler. 15 - 19 yaş arası genç kızlarda birinci sırada ölüm nedeni, hamilelik ve doğumun yol açtığı sorunlar. Kızlarımızı oyun çağındayken anne olmaya zorlayan bu acı durum, ataerkil ve geleneksel toplum yapısı yüzünden normalleştirilip meşrulaştırılıyor.” diyerek devam etmiş ve konuyu damaya çıkarmış... Bunun üstüne daha ne söylenebilir ki, Allasen...

“Medeni Kanunu; İsviçre’den aldık, bize hiç uymuyor” yaygaraları kopartılırken, bu yaygara kervanına katılan herkes “sarı öküzü” gözden çıkartmış oldu... Bu yaygaralarla, görece çağdaş ama geliştirilmesi gereken tarafları ihya edilmeden, sadece dini saiklerle bu işleri görme adına, bu yasanın itibarsızlaştırılmaya başlandığı gün konunun, bu ellerle nereye gideceği belli idi aslında. Aklın bir tarafında yatan, çocuk gelinlere yol açacak kapıların sonuna kadar açılmasıymış... Allah selamet versin...

Oysa; evliliklerin ve evlenilecek kişilerin seçimlerinin tamamen özgür irade ile kararlaştırılması gereken bir durum olduğunu bilmeyen var mı, yok vallahi de yok billahi de yok... Ama hinlik başka noktada ya bu konunun da herkes tarafından bilindiğini bilmekteyim... Eş seçme ve evlenme konusunda kişilerin seçim hakkı hem ulusal yasalarla, hem de uluslararası yasaların onaylanması ile güvence altına alınmış olmasına rağmen, kamu görevlilerinin lakait yaklaşımı ve hatta hoşgörüsü ve de korkarım ki yer yer de cesaretlendirmesi ile imam nikahı patlaması yaşanmıştır ne yazık ki, rakamlar bunu gösteriyor canım yurdumda... Oysa ki ne diyor yasalarımız, yasak diyor, yasak hemşerim yasak, ama bu abiler dinler mi... Analarının dizinin görünmesinden tahrik olan, kızını tahrik olurum korkusuyla kucağına alamayan, hadi kötü bir kelime kullanmayayım, bu sapıklardan ne olur, haaaa da bu olur işte... Bırakın çocuğu bir kenara, bir yetişkini bile evlenmeye zorlamanın suç teşkil etmesi ve çok ciddi cezalarla cezalandırılması gerekmektedir ve çocuklarını ise cebir ve şiddet kullanarak evlendirenlerin çok şiddetle cezalandırılması kaçınılmazdır, aksi taktirde, çocukluğunu yaşayamamış, çocuk iken çocuk doğurmaya çalışırken yaşamını yitiren, sakat kalan ya da çocuğunu yitiren, ya da akılını yitiren ve sağlıksız bir toplum ile karşı karşıya kalınacağı aşikardır. Ama ne gam, ne keder...

Ama, ne yazık ki, yaşanan bu günlerde, torunu yaşındaki çocuk ile zorla cinsel ilişki kurdu diye yargılanan gazeteciyim diye geçinen yobazın birisine göz yumulması, görmezden gelinmesi karşısında, yönetimler, adalet mekanizması, meslektaşları, akrabaları ve hepsinden önemlisi kocaman bir toplum, 3 maymunu oynamıştır, duymamıştır, görmemiştir ve konuşmamıştır... Bütün bunlar yetmiyormuş gibi bu ahlaksız herif, bu sübyancı herif çıkıp; “ben olmasaydım bu kız fahişe olurdu” diyor ve Allahını seven kimse ses çıkarmıyor, yuh be kocaman bir yuh... İşte bir ülkede seçilmişler, eğer evliliği; yasal ve mübah birlikteliğin önkoşulu olarak değerlendiriyorsa, bunun üstüne kimse tepki vermiyorsa, bir adım daha atar ve gençler erken yaşta evlenirlerse sorun olmaza kadar dayar konuyu, sonra sen de “ne oldu bize” diye abuk subuk konuşursun... Oysa, zaten bilgi sahibi olmaktan ziyade, olmamayı tercih etmiş irşadın ehli olarak canım yurdumun necip ferdi, sonrasında fazla çocuk yaparmış, çocukların rızkı vardır yaklaşımı mucibince de eğitime ve öğretime ne hacet kalırmış, çocuk nasıl daha sağlıklı ve bilgili yetiştirilirmiş, hastalıklarla nasıl mücadele edilirmiş, ne gam ne keder... Kendisi 31 yaşında iken 13 yaşında gördüğü bir çocuğun kendisine eş olma ihtimalini düşünebilen ve annesine bu kızı bana isteyin diyen birisinin siyasi kılavuzluğu altında nerelere varılır gayri siz düşünün... Allah akıl fikir ihsan eylesin, ama o kadar çok ihtiyaç sahibi de varki, bundan nasıl nasiplenir bilemiyorum gayri...

Çocuk yaşta evlendirilen kız çocuklarının sayısının her geçen gün artıyor olmasının, bir anlamda kadının sosyal ve ekonomik hayattan elinin ayağının çekilmesinin hedeflendiği behemehal tespit edilerek, gerekli ahlaki ve hukuki düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Kadının cinsel emtia olarak görüldüğü pek çok toplum vardır dünyada ama canım yurdumda ilaveten bu abukluğu tetikleyen din adamlarının çokluğu da maalesef canımızı yakmaktadır, ilaveten geçmişten ve önderlerden örnekler verilerek konunun tavsamasına çalışanlara da bu toplum artık gerekli cevabı verebilmelidir, yoksa... Vallahi; yoksa, diye hiç bir cümleyi başlatmayacak günler dileğiyle...

 

Hiç yorum yok: