Gediz
Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile Gediz Üniversitesi Kadın ve Aile Araştırmaları
Merkezi, “Zorla Evlendirme” konulu bir konferans düzenliyor ve maalesef bu
ülkenin başına nasıl bir bela daha örüldüğünün ve daha da kötüsü örülmeye devam
ettiğinin ve en kötüsü de daha da büyük belalara yol açacağını; bir kez daha,
bu seferde istatistiki değerlerle gözümüze sokmuşlardır. Maalesef, canım
yurdumun başı beladan kurtulmuyor ve korkarım ki de kolay kolay da kurtulmayacak...
Konferansta
konuşan “İzmir Barosu Kadın Hakları
Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Nuriye Kadan; çocuk hakları konusunda
en önemli hak ihlalinin, “çocuk yaşta evlendirilmeler” olduğunun altını
çizerek, Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması sonuçlarına göre de, her 3
evlikten birinin çocuk evliliği olduğunu söyleyerek ve “Ülkemizde ne yazık ki
181 bin 36 çocuk gelin bulunuyor. Bu evlilikler imam nikahına dayalı
olduğundan, sayının çok daha fazla olduğunu düşünüyoruz. 2012 yılında 20 bine
yakın aile 16 yaşından küçük kızlarını evlendirebilmek için dava açmış. Milli
Eğitim Bakanlığı verilerine göre erken evlilik ve nişanlılık nedeniyle eğitime
devam edemeyenlerin yüzde 97.4'ü kız öğrenciler. 15 - 19 yaş arası genç
kızlarda birinci sırada ölüm nedeni, hamilelik ve doğumun yol açtığı sorunlar.
Kızlarımızı oyun çağındayken anne olmaya zorlayan bu acı durum, ataerkil ve
geleneksel toplum yapısı yüzünden normalleştirilip meşrulaştırılıyor.” diyerek devam
etmiş ve konuyu damaya çıkarmış... Bunun üstüne daha ne söylenebilir ki,
Allasen...
“Medeni
Kanunu; İsviçre’den aldık, bize hiç uymuyor” yaygaraları kopartılırken, bu
yaygara kervanına katılan herkes “sarı öküzü” gözden çıkartmış oldu... Bu
yaygaralarla, görece çağdaş ama geliştirilmesi gereken tarafları ihya edilmeden,
sadece dini saiklerle bu işleri görme adına, bu yasanın itibarsızlaştırılmaya
başlandığı gün konunun, bu ellerle nereye gideceği belli idi aslında. Aklın bir
tarafında yatan, çocuk gelinlere yol açacak kapıların sonuna kadar
açılmasıymış... Allah selamet versin...
Oysa; evliliklerin ve evlenilecek kişilerin
seçimlerinin tamamen özgür irade ile kararlaştırılması gereken bir durum
olduğunu bilmeyen var mı, yok vallahi de yok billahi de yok... Ama hinlik başka
noktada ya bu konunun da herkes tarafından bilindiğini bilmekteyim... Eş seçme
ve evlenme konusunda kişilerin seçim hakkı hem ulusal yasalarla, hem de
uluslararası yasaların onaylanması ile güvence altına alınmış olmasına rağmen, kamu
görevlilerinin lakait yaklaşımı ve hatta hoşgörüsü ve de korkarım ki yer yer de
cesaretlendirmesi ile imam nikahı patlaması yaşanmıştır ne yazık ki, rakamlar
bunu gösteriyor canım yurdumda... Oysa ki ne diyor yasalarımız, yasak diyor,
yasak hemşerim yasak, ama bu abiler dinler mi... Analarının dizinin
görünmesinden tahrik olan, kızını tahrik olurum korkusuyla kucağına alamayan, hadi
kötü bir kelime kullanmayayım, bu sapıklardan ne olur, haaaa da bu olur işte...
Bırakın çocuğu bir kenara, bir yetişkini bile evlenmeye zorlamanın suç teşkil
etmesi ve çok ciddi cezalarla cezalandırılması gerekmektedir ve çocuklarını ise
cebir ve şiddet kullanarak evlendirenlerin çok şiddetle cezalandırılması
kaçınılmazdır, aksi taktirde, çocukluğunu yaşayamamış, çocuk iken çocuk
doğurmaya çalışırken yaşamını yitiren, sakat kalan ya da çocuğunu yitiren, ya
da akılını yitiren ve sağlıksız bir toplum ile karşı karşıya kalınacağı
aşikardır. Ama ne gam, ne keder...
Ama,
ne yazık ki, yaşanan bu günlerde, torunu yaşındaki çocuk ile zorla cinsel
ilişki kurdu diye yargılanan gazeteciyim diye geçinen yobazın birisine göz
yumulması, görmezden gelinmesi karşısında, yönetimler, adalet mekanizması,
meslektaşları, akrabaları ve hepsinden önemlisi kocaman bir toplum, 3 maymunu
oynamıştır, duymamıştır, görmemiştir ve konuşmamıştır... Bütün bunlar
yetmiyormuş gibi bu ahlaksız herif, bu sübyancı herif çıkıp; “ben olmasaydım bu
kız fahişe olurdu” diyor ve Allahını seven kimse ses çıkarmıyor, yuh be kocaman
bir yuh... İşte bir ülkede seçilmişler, eğer evliliği; yasal ve mübah
birlikteliğin önkoşulu olarak değerlendiriyorsa, bunun üstüne kimse tepki
vermiyorsa, bir adım daha atar ve gençler erken yaşta evlenirlerse sorun olmaza
kadar dayar konuyu, sonra sen de “ne oldu bize” diye abuk subuk konuşursun...
Oysa, zaten bilgi sahibi olmaktan ziyade, olmamayı tercih etmiş irşadın ehli olarak
canım yurdumun necip ferdi, sonrasında fazla çocuk yaparmış, çocukların rızkı
vardır yaklaşımı mucibince de eğitime ve öğretime ne hacet kalırmış, çocuk
nasıl daha sağlıklı ve bilgili yetiştirilirmiş, hastalıklarla nasıl mücadele
edilirmiş, ne gam ne keder... Kendisi 31 yaşında iken 13 yaşında gördüğü bir
çocuğun kendisine eş olma ihtimalini düşünebilen ve annesine bu kızı bana
isteyin diyen birisinin siyasi kılavuzluğu altında nerelere varılır gayri siz
düşünün... Allah akıl fikir ihsan eylesin, ama o kadar çok ihtiyaç sahibi de
varki, bundan nasıl nasiplenir bilemiyorum gayri...
Çocuk
yaşta evlendirilen kız çocuklarının sayısının her geçen gün artıyor olmasının,
bir anlamda kadının sosyal ve ekonomik hayattan elinin ayağının çekilmesinin
hedeflendiği behemehal tespit edilerek, gerekli ahlaki ve hukuki düzenlemelerin
yapılması gerekmektedir. Kadının cinsel emtia olarak görüldüğü pek çok toplum
vardır dünyada ama canım yurdumda ilaveten bu abukluğu tetikleyen din
adamlarının çokluğu da maalesef canımızı yakmaktadır, ilaveten geçmişten ve
önderlerden örnekler verilerek konunun tavsamasına çalışanlara da bu toplum
artık gerekli cevabı verebilmelidir, yoksa... Vallahi; yoksa, diye hiç bir
cümleyi başlatmayacak günler dileğiyle...
3 yorum:
Ne yazık ki hemşerim olan avukat doğruları haykırıyor..Bu paylaşımı hangi haber kanalları paylaştı,hangi yazılı basın gündeme getirdiki.8 yaşında hunharca katledilen Narin kızımızın tabutunun üzerine okul önlüğü deyilde,neden gelinlik bağlanıyorki
İyiler ve Kötüler Meselesi de!
Gençliğimizde aldığımız eğitimde ilk önce İnsan ol Oku dendi.
Biz de öyle yaptık.
Pekii BİZ nerede yanlış yaptık?
Yorum Gönder