Pazartesi, Nisan 25, 2016

TOPOGRAPHIE DES TEROR

Gençliğimizde; sıkça duyduğumuz haliyle 68. ilimiz olarak anılan Berlin üstüne yazmaya ve konuşmaya devam... Berlin gezimizin en enteresan bölümlerinden biri de "Topographie Des Teror" diye anılan bölgeye gidişimizdir. Bir tarafıyla "Berlin Duvarı"nın kalıntıları, diğer tarafı ile de Faşist Hitler Almanya'sının muktedirlerinin, Faşist-Nazist polis teşkilatı ve SS birliklerinin Himmler yönetiminde, önce muhalifleri sonra kendilerinden olmayanları yok ettikleri, eski istihbarat binasının bodrumlarında yer altı hücrelerinin de yer aldığı işkence ve yokediş odalarının bulunduğu alana kurulmuş kısmen açık hava müzesidir. Faşist Hitler'in her türlü hile ve desise ile yönetimini ele geçirdiği Almanyanın, faşizmin çizmeleri altında bir ülkenin kahroluşunun adeta bir kısa tarihçesinin gözler önüne serildiği bu alan, şu anda iktidarda olanların benzer şeyler düşünüyor oldukları izlenimi veriyor olmalarına rağmen, asla ve kata değiştirmeyi, kaldırmayı düşünmedikleri bir alan olarak durmaktadır, en azından şimdilik. Almanya'nın; aslında ekonomik kalkınıyormuş gibi görüntü veriyor olduğu dönemden başlayarak, başta Krupp ve Siemens gibi kapitalizmin başat aktörlerinin parlak gelişme ataklarının sanayideki yansımaları ve ne yazık ki her diktatörlüğün benzer sonuçları gibi büyük bir yıkım ve yokoluş ile karşılaşılmasının, tarihi fotoğraflar, günün gazete küpürleri, maketler  ve benzer materyaller ile desteklenerek kronolojik bir düzen içinde sunuluyor olması etkileyici bir durum oluşturmuştur. Diğer tarafı ile de; tam özgürlüğe kavuştuğunu zannedenlerin, karşılaştıkları "Berlin Duvarı" ve duvarın öncesi, duvarın örülme süreci ve merhaleleri, yaşananların adeta güncel bir versiyonu, gibi durmaktadır. "Terörün Topoğrafyası" ya da bir bakıma "korku imparatorluğu" diye çevrilebilecek olan "Topographie des Terrors" bölgesine anlam katan ise, bence, 1933 ten 1945'e kadar olan süreçte, iktidarı ele geçiren Nasyonal Sosyalist Parti'nin (Nazi Faşist Partisi) nasıl bir terör odağı oluşturduğunun kanıtı olarak, kendi amaçlarına uygun olarak inşaa ettiği hapishanesi bile olan "Gizli Devlet Polisi" SS yönetiminin, SS'in gizli servisi SD’nin ve Devlet Güvenlik Baş Dairesinin (Reichssicherheitshauptamt) vasıtasıyla, "Nasyonel Sosyalizmin" siyasi muhaliflerinin, Yahudilerin, Çingenelerin, Sosyalistlerin, Sosyal Demokratların, gerek yurt içi gerekse de yurt dışında takip edilmesi, yok edilmesinin soykırım merkezi olmuştur. Bazen insanın sinirlerinin gerilmesinin önüne geçmesinin çok zor olduğu bu görsel sunum, her şeye rağmen, toplumun ehven ve ehil hale getirilmesinin nasıl becerildiğinin, toplumun yardıma muhtaç, sosyal yardımsız yaşayamaz hale nasıl getirildiğinin ve tüm bunların üstünden nasıl bir biat oluşturulduğunun müzesi olup, Berlin'e giden herkesin görmesinde sayısız fayda vardır... Tüm şirin gösterilme çaba ve çalışmalarına rağmen konsantre milliyetçiliğin, devlet organizasyonundaki SS, SA ve Gestapo kostümleri içinde bile ne kadar sırıttığının göstergesi olarak, ele geçirilen gücün nasıl bir boğazlama ve yok etme aracına dönüştüğünün müzesidir, hülasa...
 
"Unutmayın, Unutturmayın" kapsamında, Dünya çapında benzer müzelerin sayısının artması, özellikle de canım yurdumda kurulması, insanlığın gelişimine katkı sunar düşüncesiyle beklediğimiz işlerden olup, insanların nasıl gaza getirilip yönlendirildiği, itiraz edenlerin nasıl bastırıldığı ve yok edildiğinin, birer ders alma enstrümanı olması ve asla ve kata tekrarlanmasına izin verilmemesi adına behemehal ihdas edilmelidir. Toplumların, nasıl zalim, nasıl hastalıklı insanlara vekalet verebileceklerinin, karşılığında nasıl yoğun bir kara propaganda bombardımanına tutularak adeta insanlıktan çıkarılarak, katliam yapılmasına göz yumar hale gelmesinin, sürekli hatırlanabilmesi için rahatsız edici ama gerçek bu olaylar zinhar unutulmamadır. Peki; unutulmamalıdır da, öyle oluyor mu? Nerde….

İşte bu duygular ile gezdiğimiz bu açık hava müzesinin üstüne daha çok şey yazılabilir ancak Berlin’e yolu düşen herkesin mutlaka görmesi gereken bir yer…





Hiç yorum yok: